Ali Ergur – Portedeki Hayalet – Müziğin Sosyolojisi Üzerine Denemeler

Portedeki Hayalet müziği toplumbilim bağlamında tarihselleştirirken diğer yandan içeriğinden ve ritminden arındırmadan irdeleyen denemelerden oluşan öncü bir kitap. İlk sürümü bundan 11 yıl önce basılı olarak okurlarıyla buluşan kitabın bu ikinci sürümüne Ali Ergur, daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış ‘Tren İmgelemleri’ isimli denemesini ekleyerek yeni bir katkıda bulunuyor. — Portedeki Hayalet yayınlanalı on bir yıl olmuş. Bir çoksatar hızıyla patlamak yerine, yıllar içinde azar azar yayılan bir kitap oldu. Portedeki Hayalet, beklemediğim yer ve zamanlarda karşıma hep çıktı. Anadolu’nun çeşitli kentlerinde ders veya konferans vermeye gittiğimde, beni bir anda şaşırtan bir Portedeki Hayalet okuruyla tanıştım. Bu durum, kitabın geniş kitleye saçılarak yayılmaktan ziyade, hedeflenmiş okuruna incecik kanallardan ulaşabilen bir yayın olduğunu gösterdi. Niceliğin niteliğe yeğ tutulduğu bir düşünsel üretim ortamında, bir yazar için, nadir nesnelere özgü bir değerin, üstelik sakin bir şekilde belirivermesinden daha mutluluk verici bir şey olamayacağını düşünüyorum. Portedeki Hayalet, kendince bir öncüydü. Elbette benden önce Türkiye’de müzik üzerine yetkin çözümlemeler yapmış değerli düşün ve daha ziyade müzik insanları oldu. Aklımın ve kalemimin erebildiğinden daha iyi metinleri ortaya koydular. Ancak Portedeki Hayalet’in müzikle toplumbilimi buluşturma çabası o kadar sıklıkla görülen bir yaklaşım değildi. Müziğin toplumbilimsel boyutu üzerine de değerli çalışmalar yapılmıştı. Ancak, bu kitabı oluşturan denemeler, müziğin kendi dilini göz ardı etmeden böyle bir işe girişmeye çalışmıştır. Kitabı yayınlarken, bu kendimce farklı yaklaşımı ne kadar becerebileceğim konusunda ciddi kaygılarım vardı; doğrusu, bunlar bugün bile tamamen yatışmış değildirler.


Ancak, zaman içinde, gizli ve mütevazı okurlarla her karşılaşmamda olumlu ve övgü dolu sözleriyle, beni hak etmediğim kadar desteklediler. Bu sessiz okurlarımın sözlerinin yalnızca boş övgü olmadığını samimiyetlerinden anladım. Zira eleştirilerini de, yeri geldiğinde gizlemediler. Sağ olsunlar! Buna mukabil, kitap, yine beni şaşırtan bir şekilde, kimilerince de ‘ağır’, ‘zor’, ‘karmaşık’ bulundu. Bu kanaldan gelen eleştirilerden en haklı bulmuş olduğum, uzun cümlelerin okumayı ve anlamayı zorlaştırmasıydı. Biraz üslûp nedeniyle, biraz da tartışmayı daha incelikli yapabilme gayretinin ağır basmasıyla, hakikaten metinlerin bazı yerlerinde, okuru çok zorlayan ifadeler olduğunu fark ettim. Bu ikinci basımda bu tür fazla uzun cümleleri mümkün olduğunca bölmeye çalıştım. Ayrıca gereksizce kullanılmış yabancı dildeki sözcüklerin mümkün olduğunca Türkçe karşılıklarını kullanmayı tercih ettim.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir