Kevser Yeşiltaş – Arif için Din Yoktur – Muhyiddin İbn-i Arabi

Anadolu’da önemli etkisi olan Muhyiddin İbn-i Arabi’nin bâtıni öğretisi, kökeni on binlerce yıl öncesine giden çok köklü bir bilgi edinme ve bilgi aktarma sistemine bağlıdır. Bu sistem sufizmin önemli temel taşlarından biridir. Sufizm’in içinde kendine özgü bir üslupla bâtıni öğretinin sırlarının kuşaktan kuşağa aktarılmasında Muhyiddin İbn-i Arabi’nin çok önemli bir fonksiyonu olmuştur. Öğretisine ait sırların hemen hemen hiçbiri açık bir şekilde dışarıya sızdırılmamışsa da, öyle sözlerin içine öyle bilgiler gizlenmiştir ki, bu sözlerle karşılaşanlar, çoğunlukla büyük bir şaşkınlık içinde kalmışlardır. O sözleri anlamaya çalışanlar, o sözlerin içine gizlenen asıl anlamlarla yüzyüze gelebilmişler, ancak böyle bir çaba içine girmeyenlerin büyük bir bölümü onu din dışı olmakla suçlamışlardır. Kitaba ismini verdiğimiz “Arif için din yoktur” sözü de işte böyle çarpıcı sözlerinden biridir. Sadece bu sözü üzerine bile görmüş olduğunuz gibi bir kitap yazılabilmiştir. Çünkü sadece bu sözünü bile anlayabilmek için bâtıni öğretinin birçok alanlarını öğrenmiş olmak gerekir. Tek bir sözünde bile çok derin bâtıni sırlar üstü örtülü bir şekilde durmaktadır. Arif için din yoktur sözü “feiza kanel arifu arifen hakikaten felem yetekayyed bimutekadin” yani “bir irfan sahibi hakikaten arif olduğu zaman, bir itikad ile kayıtlanmaz” sözünün Türkçemiz’e uyarlanmış hâlidir. Bu sözün içinde dinlerle ilgili de çok önemli bilgiler gizlidir. Bu sözün derinliklerine inildikçe, dinlerin aslında ne olduğu da şimdikinden çok daha farklı bir şekilde algılanabilecektir. Bu sözü seçip, bu sözün derinliklerini bâtıni yönleriyle incelememizin asıl nedeni işte budur. Çünkü günümüzde hâlen dinler bâtıni yönleriyle değil, zahiri yani dış görüntüsel şekliyle geniş halk kitlelerine öğretilmeye devam edilmektedir. Muhyiddin İbn-i Arabi’nin bir zamanlar müritlerine aktardığı bu sözünün içine gizlenmiş bâtıni bilgileri bu kitapta sizlerle paylaştık.


Kitap daha çıkmadan çok sayıda okurumuzdan büyük bir ilgi gördü. Şu anda elinizde tuttuğunuz kitabın satırları içinde, o büyük mürşidin sesini ve nefesini hissedeceksiniz. O sese kulak verin… O ses size çok şey söyleyecek… O sesi günümüze taşıyan inisiyatik kardeşim Kevser Yeşiltaş’a buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Üstüne düşen bu zorlu çalışmayı başarıyla yerine getirdiği için… İslam tarihinde, eserleri hakkında en sert tartışmalarının yapıldığı sufi, İbn-i Arabi’dir. Eserlerinin yazım şekli içsel bir keşf ile olduğu için, görüşlerini benimseyenler ve karşı çıkanlar olarak iki zıt grup oluşmuştur. İlham yolu ile aldığı bilgilerin büyüklüğü ile kendisine En büyük Şeyh anlamına gelen Şeyh-i Ekber denmiştir. Karşı çıkanlar ise, ilham yolu ile alınan bilgilerin eksikliği ve yanlışlığı olabileceğini iddia ederek kendisine En Kafir Şeyh anlamına gelen Şeyh-i Ekfer lakabını takmışlardır. En çok karşı çıkılan düşüncelerinden ve sözlerinden biri olan “Ezelî olan İnsan, Hadis, Zuhur ve Neş’eti bakımından Ebedî ve Daimi’dir.” (Fass-ı Âdem) sözü ile tepkileri üzerine çekmiş ve kendi eserlerine karşıt, çok tartışma konusu olan eserler yazılmıştır. Biz bu kitapta, İbn-i Arabi’nin ünlendiği “Arif için din yoktur” sözünün ne manaya geldiğini, bâtıni manasını, ilmi ledün sırlarını incelemeye çalışacağız. “Arifler için neden din yoktur?” ya da “Din kimler içindir?” konusunu ele alacağız. Bir keşf ehli olan İbn-i Arabi’nin eserlerini, Suriye’den getirilen, orjinal-kopya olan, Arapça metinlerinden inceleme fırsatı buldum. Kabrini ziyaret etmek çok istedim, çok çaba harcadım gitmek için ancak ülkenin iç savaşta olması, Şam bölgesinin ise savaştan çok fazla etkilenmesi nedeniyle, sınırdan geçmeme yetkililerce izin verilmedi. Gidemesem de, rüyalarımda sürekli kabrinde dolaştım ve ziyaretlerde bulundum. Kendisi de yaşarken, rüya ilmine çok önem vermiştir.

Bu yüzden rüya kanalı ile, birtakım bilgilerin manalarına ilişkin sezgileri ve ruhi seyahatleri gerçekleştirmem, bunların bana birer hakikat olduğu hissini uyandırmıştır. Bazen sabahlara kadar süren rüya kanalı ile bilgi akışları, eserlerinin orjinal metinlerindeki bilgileri tam kavramamı sağlamıştır. Karmaşık görünen ancak çok basit bir manaya sahip Hakikat bilgisini hem müşahade ederek, hem de bir avazı ile sesini duyarak gerçekleştirdim. Bu hâlleri yaşamam hiçbir arifin hakikatte ölmediğini, bedeni terk etmelerinin onların yok olduğu anlamına gelmediğini idrak ettirdi. Rüya kanalında arifleri görmem ve onlar ile seyahat ve sohbetlerimi, Suriye Yüksek İslam İlimleri mezunu ve İbn-i Arabi eğitimini Suriye’de alan, defalarca kabrini ziyaret etmiş olan Mehmet üstadıma danıştım. Ve aldığım cevap katiyetle şu olmuştur: “Onları herkes rüyasında görmez ve herkesin rüyasına da gelmezler. Onlar ölümsüzlerdir, sen onları düşündüğün vakit, bil ki, onlar da seni düşünüyorlardır. Ruhtan ruha akış ve köprüler vardır ve bedenli olmak buna engel değildir. Rüyada bâtına doğru yolculuk edersin ve dünyada iken alamayacağın bilgileri, bâtında rahatlıkla alır ve anlarsın, uyandığında yeniden zahir dünyada ve vehim bedeninde ise hatırlamaya çalışır, karmaşık görünen herşeyi basit bir dil ile aktarımda bulunursun.” Mehmet üstadıma ve gönül sahibine, şükranlarımı tekrar sunuyorum. Kitabın yazımı esnasında, benim bâtın mürşidim, bâtın dostum olmuştur İbn-i Arabi. Bana Hakikatime olan seyr yolculuğumda eşlik etmiştir. Her satırın ilhamını, sezgisini, müşahadesini, hâl zevklerini üzerimden eksik etmemiştir. Eserlerindeki sırları, vahyi ilhamı ile, gönlüme ve kalbi ruhiyeme, bir bir aktarmıştır. Ölümsüz ruhu halen aramızda ve kendisine ulaşmak isteyenlere, isteyenlerin bedenlerine ve ruhlarına, sonsuzluktan dokunmaktadır ve dokunmaya devam edecektir.

Mükaşefe yolu üstadıdır. Mükaşefe yolu, Süveyd ilmidir. Bâtın ötesi gayb âleminin yani, gizli âlemlerin müşahadesidir. Mükaşefe, ledün ilmi, hikmet menbaı ve ilahi isimlerin ilmidir. Bir Vahy-i İlham şeyhidir. Harf ilminin dehasıdır. Eserlerinde bahsettiği gibi, “Hepimiz bir vakitler Yüksek harfler idik, indik kainat satırları arasına kelimeler olduk.” Hâlâ o satır aralarındaki kelimeleri okumaya devam ediyoruz. En büyük kitap insandır ve hepimiz birer kelimeyiz. Kendi hücrelerimizdeki ayetleri okumaya devam ediyoruz ve edeceğiz.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir