Sabahattin Ali – Markopaşa Yazıları ve Ötekiler

Türk edebiyatının temel taşlarından bir yazarın unutulmaya bırakılmış yazılarını “derleme” işi, sanatçının vazgeçemeyeceği görevlerinden olan “yaratma” eylemiyle genelde bağdaşmayabilir. Ama derlenen yazılar, o yazarın tanınma sürecinde topluma “bilgi üretme” işlevini gerçekleştiriyorsa, ikincil bir yaratıcılıktan söz etmek kaçınılmazdır ve derlemecilik bir tür yaratıcılıktır. İçtenlikle söylemeliyiz ki bu, bizim amacımıza uzaktır. Ereğimiz Sabahattin Ali gibi bir yazarın günümüzde ve gelecekte daha iyi, daha doğru tanınmasına kendi olanaklarımız ölçüsünde -kendi yazılarıyla- yardımcı olmaktır. Kaldı ki bu derlemenin amacı, bizim amacımız, yalnızca bunlarla da sınırlanamaz. Çünkü Sabahattin Ali’nin yaşadığı dönem hâlâ birçok yanıyla alacakaranlıktadır. Karanlığı yırtılmamış bir döneme hiç el atmamak, geleceğimize de birtakım gölgeler düşürmek demektir. Bu nedenle yetersiz bir yöntem de olsa, bu dönemin bir yazarının yazılarıyla, kendisine ve dönemine bir köşeden ışık tutup okurlarına sunmak, edebiyat geleceğimizi de sağlam temellere dayandırmaktır. Bilinecektir, bu, günümüz Türkiye’sinde çok yorucu bir iştir. İşin yoruculuğu geçmişin yayınlarını sağlamak kadar, çoğu imzasız olan yazıların saptanmasından da ileri gelmektedir. Sözgelimi Markopaşa, Merhumpaşa ve Malûmpaşa’daki yazılar bu tür yazılara örnektir. Öyle sanıyoruz ki, bu yazıların okura ulaşmasından, kimi araştırmaların yayımlanmasından, anıların yazılıp ortaya çıkmasından sonra, kıyıda köşede kalan birçok gerçek gündeme gelecektir ve Sabahattin Ali’nin olmayanlar ayıklanacaktır. Bunu tamamlaması amacıyla anketlere verdiği yanıtlar ile kendisiyle yapılan konuşmalara da yer verilmiştir. Yazıların anlaşılmaz sözcükleri ve kişileri için dipnotlarla açıklamalar yapılmıştır. Bunlarda rakam kullanılmıştır.


Sabahattin Ali’nin yazıda verdiği dipnotlar *, yazılarda okunamayan yerler ise (?) işaretiyle belirtilmiştir. İnsana ve topluma inanan bir yazarın eserinin son halkasına İnsanlara İnanmak adını koymak, Sabahattin Ali için en uygun olanıdır. Kaldı ki bu, Kırk Haramilere Karşı: Ahbaba dergisinde çıkan bir makale başlığıdır. İkinci Önsöz ; Önceki Önsöz’ün son cümlesini dikkatle okuyanlar, kitap adının değiştirildiğini ya da bu konuda bir karışıklık yaşandığını kestirebilirler. Gerçekten de bu derlemenin bitme aşamasından başlayıp kitap çıkana kadar, adının ne olacağı konusunda Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali, kitaplarının yayın hakkı temsilcisi Osman N. Karaca, o yıllardaki yayımcısı Cem Yayınevi sahibi Ali Uğur, kitabın editörü Atilla Özkırımlı kararsızdık. Ben, yazarın son yazılarından biri olan ve yaşam boyu dünyaya bakışını da özetleyen “İnsanlara İnanmak” adını benimsemiştim ki, Önsöz’ü onu vurgulayarak ve ‘sonra da’ bir iki cümle ‘eklemeyi düşünerek’ yazmıştım. Ama zamanla bunun ‘ticari’ olmadığına karar verdik, Markopaşa Yazıları ve Ötekiler adını benimsedik. Benimsedik ama o ‘sonra da’ hızlı yaşandı. Önsöz de iletişimsizlikten yazdığım gibi, öylece basılmış oldu. Hep düşündüm, yeni baskısında bunları açıklarım diye, tam on iki yıl geçti!. Markopaşa Yazıları ve Ötekiler’in yayımından bu yana geçen on iki yıl içinde, birçok alanda pekçok gelişme yaşandı. Sabahattin Ali ile ilgili yeni inceleme ve araştırmalar yayımlandı, yeni yorumlar ortaya kondu. Yeni okurlar kazanıldı. Yarışmalar açıldı, Sabahattin Ali’nin edebiyatçı kimliği daha bir yaygınlık kazandı.

Yeni okurların kazanılmasıyla belki Markopaşa, Malûmpaşa ve Merhumpaşa dergilerini kısa da olsa tanıtmak (kitabın sonunda) gereksinimi doğdu. Olagelen bu gelişmeler yanında olumsuzluklar da görüldü: Sabahattin Ali’nin kalem ve kavga arkadaşlarından en önde gelen ikisi Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz birer yıl aralıkla yaşama gözlerini yumdu. Kitabın çıktığı yıllarda kendilerine sormuştum: “Birçoğu imzasız olan bu yazıların yazarı Sabahattin Ali mi?” diye. Aldığım yanıt olumluydu. O bakımdan içim rahat oldu. Çünkü, çoğu imzasız olan bu yazıların dergi yöneticisi diye Sabahattin Ali’nin olması gerekmezdi. Ama iki canlı tanığı, bu yazıları onayladı. Dahası Rıfat Ilgaz, bir görüşmemizde -oğlu Aydın Ilgaz da vardı-, Markopaşa Yazıları ve Ötekiler kitabına “Bu kitaptaki yazıların hepsinin Sabahattin Ali tarafından yazıldığını tasdik ederim” biçiminde, esprili bir not yazarak bana imzaladı. Markopaşa Yazıları ve Ötekiler, şimdi yeni bir baskıda, Sabahattin Ali’yi okuyan, anlayan ve sevenlerinin çoğaldığı bir ortamda, yeniden onun okurlarına seslenmekten mutluyum. Çünkü ‘Her kitap, her baskıda yeniden doğar!’ sözüne gönülden inanıyorum. Ve inanıyorum ki, edebiyatı sevenler gerçekten çoğalıyor. Çoğalan bu edebiyat okurları gibi, edebiyatın gücü de her geçen gün daha da artıyor. Sabahattin Ali’nin roman ve öyküleri gibi, bu kitapta yer alan yazılarının da insanlara layık oldukları sevgi ortamını sağlamak için yazılan yazılar olduğuna inanıyorum. Üçüncü Önsöz; İkinci Önsöz’ü “Her kitap, her baskıda yeniden doğar” diye bitirmiştim. Bu üçüncü basımda -Cem Yayınevi’ndeki ilk baskıyı da eklersek, dördüncü basımda-, “Markopaşa Yazıları ve Ötekiler” epeyce yeniden doğuş yaşadı.

En çok da bu okuduğunuzla yaşayacak. Öncelikle Milliyet Thema Larousse’a yazdığım (1993) “Sabahattin Ali” bölümünü, bu yazıdan sonra, girişte okuyabilirsiniz. Bu basımda Sabahattin Ali’nin yaşadığı siyasal ortamı özel bir değerlendirmeyle kaleme alan dost Alpay Kabacalı’nın bir makalesiyle ustamız, değerli eleştirmen Asım Bezirci ve romancı Öner Yağcı’nın çok çok eskiden bana gönderdikleri, yeni basımlarda yer almasını arzu ettikleri, Sabahattin Ali’nin hiçbir kitaba girmemiş, yeni yazılar var. En verimli bir döneminde yitirdiğimiz Asım Bezirci’yi minnet ve saygıyla anarken, yazar dostlarım Alpay Kabacalı ve Öner Yağcı’ya bu özel ve değerli katkıları için teşekkür ediyorum. Üçüncü basımda eklenen öteki yazılar ise, kitabın tanıtımına, eleştirisine değgin yazılar: Oktay Akbal’ın Cumhuriyet’teki “Sabahattin Ali’yi Okurken…”i, Hasan Pulur’un Milliyet’teki “Marko Paşa”sı ve Etem Ütük’ün Çağdaş Türk Dili dergisindeki “Markopaşa Yazıları ve Ötekiler”i… Bu baskı için bunca ekin yer alması, yürüyen/yaşayan bir gerçekle karşı karşıya olduğumuzu da ortaya koymuyor mu? Saygıyla…

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir