Rıfat Miser – Toplum Kalkınması

Kalkınma; yoksulluğu ve başkalarına bağımlılığı giderme; daha iyi yaşam koşullarına ulaşmanın önündeki engelleri ortadan kaldırma çabalarını anlatan bir kavramdır. Kalkınma kavramının anlam benzerliği taşıdığı diğer iki kavram, büyüme ve gelişmedir: Üretim artışı ve bunun sonucunda toplam ulusal gelirdeki “gerçek” artış, yani enflasyona v.b. bağlı olmayan üretim- gelir artışı, büyüme kavramı ile dile getirilir. Gelişme ise bilgide – beceride, kurallarda ve kurumlardaki nitel değişmeleri anlatır. Bilgide- beceride ve dolayısıyla teknolojideki değişme üretimin niteliğinde ve niceliğinde değişmeye; kurallardaki değişme, insan- insan ve insan- madde ilişkilerinde değişmeye; kurumlardaki değişme ise işbölümünde ve işbirliğinde, yani örgütlenmede değişmeye yol açar. Dolayısıyla gelişme, salt üretim ve gelir artışındaki değişmeyi anlatan büyümeyi de içerir; ama ondan farklı olarak toplumsal değişmeleri de. Gelişme ve kalkınma kavramları oldukça benzerdirler; kalkınma kavramı da teknolojide, kurallarda ve kurumlarda nitel değişmeleri anlatır. Nitekim 3.BYKP’nı da kalkınmayı, “üretim ve dağıtım faaliyetlerindeki yapısal ve örgütsel değişmeleri,.verimlilik artışlarını ve maharet birikimini, ekonomik ve sosyal kurumlardaki, kurallardaki iyileşmeleri de kapsayan” bir kavram olarak tanımlamaktadır. Ama kalkınma kavramı gelişmekte olan ya da geri kalmış ülkeler için kullanılırken, gelişme kavramının kullanım alanını sanayileşmiş ülkeler oluşturmaktadır.2 Gelişme ve kalkınma kavramları arasındaki diğer bir fark ise, gelişmenin uzun dönemde kendiliğinden oluşan bir değişmeye gönderme yapmasına karşın; kalkınmanın, dönüşü Ulusal kalkınma yaklaşımı; geniş ölçekli sorunları ele alan, altyapısal ve endüstriyel yatırımlarla kent temelli sorunlar üzerinde odaklanan, merkezden yönlendirilen yani devletçi bir iş yapma biçimidir.


Toplum kalkınması düşüncesinin yandaşları, ulusal kalkınmayı bürokratik, yüksek maliyetli ve az başarılı olmakla, yerel gereksinmeleri ihmal etmekle, sıradan insanların yoksulluklarıyla doğrudan ilgilenmemekle, hizmetleri yerel halk üzerine empoze etmekle, devlete bağımlılık yaratmakla ve yerel girişim ve özgün katılımın önünü kesmekle eleştirmektedirler. Toplum kalkınması yaklaşımı ise, küçük ölçekli yerel sorunlara yönelen, sıradan insanların işbirliğine dayalı girişimlerine güvenen katılımcı bir iş yapma biçimidir. Yerel toplulukların asgari yardımla sorunlarını çözmek için kendi kaynakları ile girişimde bulunmaları temel ilkedir. Topluluk katılımı ve katkısı ile küçük ölçekli sorunların çözülmesi, yerel düzeydeki ekonomik ve toplumsal koşulların iyileşmesine katkı sağlar. Yerel halk büyük bir heyecan ve girişim gücüne sahip olabilir, fakat onlar karşılaştıkları ciddi sorunları kendi kaynaklarıyla çözemeyecek kadar yoksuldur. Devlet desteği olmaksızın, yerel toplulukların etkisi marjinal kalmaktadır. Toplum kalkınması ve ulusal kalkınmanın birçok ortak yönü olduğu kolayca söylenebilir. Her ikisi de ilerlemeyi sağlama, değişime aracılık etme, büyüme ve yenileşme gibi kalkınma düşüncesini karakterize eden ülküleri paylaşırlar. Her ikisi de insan ve madde kaynaklarını harekete geçirerek ekonomik ve toplumsal koşullarda ilerlemeleri hızlandırmak isterler. Her ikisi de kitlesel yoksulluk ve yoksunluk sorunuyla ilgilenirler. Her ikisi de azgelişmişlik sorunlarını çözme, düzeltme konusunda hemfikirdirler. Bunlar, aynı amaca ulaşmak için iki farklı yaklaşım olarak görülebildiği gibi, birbirlerini bütünleyen yaklaşımlar olarak da görülebilirler: Toplum kalkınması yerel kaynakları harekete geçirerek yerel sorunları çözmeye çalışırken, ulusal kalkınma yerel düzeyde üstesinden gelinemeyecek olan, en üst düzeyde karışmayı gerektiren sorunlar ve konularla ilgilidir. Böylece ulusal kalkınma ve toplum kalkınması birbirini tümler; biri diğerini pekiştirir ve gelişmekte olan toplumların ekonomik ve toplumsal sistemlerini dönüştürme ve kitle yoksulluğunu giderme çabalarını zenginleştirir. Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda, yerel düzeyde kalkınma başarılamazsa ulusal düzeyde de pek bir gelişmenin sağlanamadığı; öte yandan bazı işlerin yerel düzeyde, bazı işlerin ise ulusal planlama düzeyinde daha iyi yapılabildiği ileri sürülmekte; bu nedenlerle kalkınma çabalarının eş zamanlı olarak yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya doğru yürümesi öngörülmektedir. Ulusal Kalkınma İçinde Toplum Kalkınmasının Yeri Geray’ın vurguladığı üzere, “toplum kalkınması” sözünü tüm toplumun kalkınması olarak anlayanlar vardır.”5 Oysa toplum kalkınması, ulusal ve bölgesel kalkınma girişimleri ile gerçekleştirilebilecek hedefleri gerçekleştirebileceğini savunmaz. Toplum kalkınmasının büyük ölçekli endüstri kuruluşları, sulama ve enerji barajları, demiryolu, liman gibi ulusal sorunları çözme savı bulunmamaktadır.

Bu durum, toplum kalkınmasının bilinmesi gereken önemli bir ayrıntısı sayılabilir; çünkü toplum kalkınmasına yönelik eleştirilerin önemli bir bölümünün buradan kaynaklandığı görülmektedir. Ulusal kalkınma çabaları ile yerel toplulukların kalkınma girişimlerinin uyum içinde olması, her ikisinin de başarı ve etkililiğini artırabilmektedir. Böyle bir uyum içerisinde toplum kalkınmasının ulusal kalkınmaya yaptığı katkılar konusunda şunlar söylenebilir: 1.Toplum kalkınması çalışmaları, toplumsal hizmetlerin karşılanmasına ve altyapının gelişimine katkı yapabilmekte ve böylece ulusal kaynaklar daha büyük yatırımlar için serbest kalmaktadır. Toplum kalkınması yerel toplulukların özgüvenlerini ve güdülenmelerini artırarak onların basit becerilerinin ve varolan kaynaklarının ussal kullanımını ve böylece yerel gelişmeleri sağlar. Deneyimler, uyarılan toplumsal girişimlerde gönüllü insan emeğinin kullanımıyla binlerce okul, sağlık ocağı vb.nin yapıldığını; teknik bilgi yayımı, pazarlama, kredi gibi konulardaki çabalar ve örgütlenmeler yoluyla ekonomik etkinliklerin artırıldığını göstermiştir. Toplum kalkınması, ulusal kalkınma yatırımları ile sağlanan olanakların etkin biçimde kullanılmasını sağlayabilmektedir. Ulusal, bölgesel kalkınma planları çerçevesinde sağlanan olanaklar topluluklarca kullanılmıyorsa veya verimli olarak kullanılmıyorsa yatırımların işlevsel duruma geldiği söylenemez. İşte toplum kalkınması, ulusal yatırımların işlevselleşmesini engelleyen yerel nedenleri ortaya çıkararak, bu engelleri giderecek uygun önlemleri geliştirerek ulusal yatırımların yerel topluluklarca tam ve etkin kullanılmasını sağlayabilmektedir. Özellikle yukarıdan yönlendirilen hizmetlerin benimsenmesinde ve uygulanmasında örgütlülüğün olumlu bir etkisi bulunmaktadır. Toplulukların yerel girişimler için örgütlenmelerini sağlamaya yönelen toplum kalkınması bu nedenle de ulusal kalkınmanın yaygınlaşmasında etkili olabilmektedir. 3.Bazı toplulukların kendilerine özgü koşullarının dikkate alınmaması durumunda, ulusal kalkınma çabaları bu topluluklarla ulusun geri kalan kısmı arasındaki ayırımın artmasına neden olmaktadır. Yerel toplulukların özgül koşullarını dikkate alan bir yöntem olarak toplum kalkınması, böylesi olumsuzlukları önlemekte etkili olabilmektedir.

Toplum kalkınması yerel toplulukların ulusal kalkınma planları üzerinde etkide bulunması için de uygun koşullar oluşturabilmektedir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir