Oğuz Aral – Huysuz İhtiyar

Bu benim ilk kitabım… 45 yıldır gazete ve dergi sayfalarında uçuşup yok olan binlerce ve binlerce karikatürümün ve de yazımın arkasından şalap şaşkın baka kaldım. Hatta çıkardığım dergi ve gazetelerin kolleksiyonlarına bile sahip değilim. Orijinallerim, kimi ayrıldığım gazetede, kimi dergide, kimi hırsızda, kimi poliste ve kapanın elinde kaldı… Yitti gitti… Kitap çıkaran meslektaşlarıma hep imrendim. Hatta, yetişmesinde katkım olan genç arkadaşlarımın kitapları peşpeşe yayınlandıkça utandım bile… Ama bu bizim ailenin özelliği… Babam, avukat olmasına rağmen ben ancak okul yaşına gelince çocuklarının nüfus cüzdanlarını çıkarabilmişti. Oğlumun başına da aynı şey geldi. Ama zaten annesiyle evlenirken de nüfus cüzdanım yoktu. On beşinci kez kaybetmiştim. Uydurup kaydırıp bir nüfus cüzdanı sureti yapmıştım kendime nikah için!. Bilen bilir, tam çeyrek asır Türkiye’de ve Avrupa’da ehliyetsiz araba sürmüştüm. Bu dağınıklığım ve ihmalciliğimle, ilk kitabımı 45 yıl sonra bile olsa yayınlayabilmenin başarısı yine de koltuklarımı kabartıyor. Bir kıdımcık da olsa insanin yazdıklarını çizdiklerini kaybolmayacak biçimde bir arada görebilmesi keyifli olsa gerek. Bu kitaptaki yazıların ve çizilerin başmüsebbibi Hürriyet Gazetesi’nin Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’tür. Ben, paşa paşa eleğimi duvara asıp çiçeklerimi sulamaya başladıktan sonra tekrar kürkçü dükkanına niye döndüğümü hâlâ anlamış değilim. Ya ketenpereye getirildim, ya da normal bir insan gibi yaşamayı beceremeyecek kadar yazı-çizi budalasıyım… Yani, ayran budalası gibi!.


Yazılar, Hürriyet Pazar’da yayınlanan ‘Huysuz İhtiyar’ yavelerinden seçmecedir. Hürriyet’e çizdiğim bine yakın güncel karikatürün içinden de konusu eskimeyecek olanları kitaba koydum. Aslında, Türkiye’de suratlar eskir sorunlar daim kalır. Bu nedenle de karikatür eskimiyor maalesef!. Tam 62 yaşında birinci kitabı becerdim… Bakalım İkincisi kısmet olacak mı?. OĞUZ dı Kid, atı Silver’i Roki Mavntıns’ın sarp geçitlerinde sürerken “Yiğitler silkinip ata binende” koçaklamasını söylüyordu. Üstelik, diğer enayi kovboylar gibi gitar değil, bağlama çalıyordu. Çünkü gitar, eşşek kadar bir sazdı ve at üstünde taşıması zordu. Bağlama ise heybeye rahatça sığıyordu. “Haydi Silver, biraz dişini Sık. Killırs Tavn’a varmamıza az kaldı. Kasabaya varınca sana bir kova viski ısmarlayacağım.” Silver, geri zekalı bir attı. Hâlâ Türkçe öğrenememişti. Sadece viski sözcüğünü anlayıp keyifle kişnedi. Ama çok güzel şaha kalkardı.

Bu yüzden sırtındaki kovboy çok fiyakalı görünürdü. Aslında Lon Rencır’ın yani Maskeli Süvari’nin atıydı. Maskeli Süvari, Oğuz dı Kid’le bilek güreşi yapmak enayiliğinde bulunmuş ve Silver’i kaybetmişti. Oğuz dı Kid, kasabasının ucunda göründüğü anda sokaklar derhal boşaldı. Herkes, evine koşturup kapıları kilitledi ve perdelerini indirdi. Oğuz dı Kid, atından inip boş sokakta ağır fakat ürkütücü adımlarla salona doğru yürüdü. Salonun karşısına gelince durdu. Bacaklarını gerip ellerini tabancalarının hizasına sarkıttı ve içeriye seslendi. “Heey Bili dı Kid!. Seni Teksas Rencırlar’ı adına tutukluyorum. Ellerini kaldır ve dışarı çık!” (Bili dı Kid, Amerika’nın en zalim katili ve soyguncusuydu. Tam 22 can almıştı ve artık sonu gelmişti. Tarihler Pet Gerit adlı bir şerif tarafından vurulduğunu yazarlar. Ama gerçek, anlattığımız gibidir.) Salonun içinde, Bili’nin baş tetikçisi Zühtü dı Hors, yani Beygir Zühtü: “Bırak şu herifi deleyim.

Kimse benden hızlı silah çekemez!” dedi. Bili dı Kid, bütün kötü adamların filmlerde yaptığı gibi hıyarca güldü. “Hahhaa haayt! Biz beş kişiyiz egoist herif. Önce vuran parayı alır. Geç kalanlar biner dolar ütülür.” Oğuz dı Kid, tek eliyle sardığı sigarasını ağzına götürürken, karşısına dikilen Bili dı Kid ve üç adamına, “Hepinizi tutukluyorum. Konuşmama hakkına sahipsiniz. Avukatınız yoksa, devlet size avukat tutacaktır” dedi. Bili dı Kid, yine bir “Hahhaa hayt!” koyverip 44 kalibrelik Remington tabancasını hızla çekti. Adamları da alışkın ellerle silahlarına asıldılar. Oğuz, dört el ateş etti. Sonra, 45’lik Kolt’unu parmağında çevirip kılıfına yerleştirdi ve tırnağıyla çıtlatıp alevlendirdiği bir kibritle de ağzındaki sigarayı yaktı. Yerde dört ceset vardı. Kendi de bir miktar yaralanmıştı. Ama üç, dört kurşunun lafını etmeye değmezdi.

“Beşinci herif nerede acaba?.” Zühtü dı Hors: “Buradayım!” diye gürledi. “Ben Vahşi Batı‘nın en hızlısıyım. Tam 45 leşim var. Teke tek karşılaşıp seni kevgire çevireceğim Oğuz!” dedi ve silahını şimşek gibi çekti. Çekti, ama ateş edemedi. Çünkü, tetik yuvasındaki parmağına yediği bir kurşunla tabancasını düşürmüştü. Oğuz dı Kid, “Senin gibi bir sütçü beygirini tepelemek için kurşun harcamaya değmez. Yumruklarım sana yeter!” dedi ve ünlü ürkütücü boksör adımlarıyla avına sokuldu. Zühtü dı Hors Oğuz dı Kid’i yere yatırıp, çok fena dövdü.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir