Abdullah Ozbek – Nasrettin Hoca’nin Hayati

Sevgili çocuklar! Gelin, Nasrettin Hoca’yı birlikte, daha yakından tanıyalım. Nasrettin Hoca, bin iki yüz sekiz yılında Eskişehir’de doğdu. Doğduğu köy, Sivrihisar’a bağlı Hortu köyüdür. O dönemde, yaşadığımız topraklarda Anadolu Selçuklu Devleti vardı. Nasrettin Hoca’nın babası, köyün imamı olan Abdullah Efendi’dir. Hoca, ilk bilgilerini, babasından öğrendi. Nasrettin Hoca, küçük yaştan itibaren çalışkanlığı ve afacanlığı ile dikkat çekti. Küçük yaşta, iyi bir eğitim aldı. Birçok ilim alanında iyi bir bilgiye sahip oldu. Nasrettin Hoca, imam olan babası ölünce onun yerine geçerek imamlık yapmaya başladı. İmamlığı süresince halkın problemleriyle yakından ilgilendi. Ama o, uzun süre imamlık yapmayı istemiyordu. Nasrettin Hoca, sürekli okuma ve araştırma isteğiyle yanıp tutuşuyordu. Bu nedenle, imamlık görevini bir arkadaşına bıraktı. O, ilim öğrenmek için yollara düştü.


Nasrettin Hoca, okumak ve ilim öğrenmek için birçok şehir dolaştı. İnsanları daha yakından inceledi, tanıdı. İnsanların dertleriyle ilgilendi. Onlara bilgi ve tecrübelerini anlattı. Toplumdaki her şey Hoca’nın dikkatini çekiyordu. Niçin çekmesin ki? O dönemde, toplumda farklı özellikler taşıyan birçok insan vardı. Kimisi yardımsever, kimisi hoşgörülü… Bazıları akıllı geçiniyor. En küçük çıkarlar için arkadaşını satanlar bile var. Aç gözlüler, boğaz tokluğuna çalışanlar… Daha neler, neler! Nasrettin Hoca, bütün bunları içi burkularak seyretti. Problemleri daha yakından görmeye çalıştı. Sadece görmekle kalmadı. Toplumdaki problemleri çözmenin çarelerini de araştırdı. Bir psikolog gibi insanların davranışlarını gözlemledi, inceledi. Kendine göre bazı çözüm yolları üretti. O, bu yönüyle iyi bir öğretmendir.

Nasrettin Hoca, insanları eğitmenin tek başına yapılacak bir iş olmadığını biliyordu. Hoca’ya göre, insanların eğitiminden herkes sorumludur. Düzgün olmayan toplumdan doğru davranış beklemek mümkün değildir. Nasrettin Hoca, toplumda bulunan problemleri vurgulamak için eşeğe ters bindi. Böylece, yanlışlıklar içinde yaşayan toplumun doğru yolda olmadığını vurgulamak istedi. Hoca, birçok fıkrasında bunu belirtti. Örneğin, bir gün Hoca’nın evine hırsız girer. Herkes, kapıyı kilitlemedin diye, Hoca’yı suçlar. Hoca: – Anladık, bütün suç bende. Ama şu hırsızın hiç mi suçu yok, diye karşılık verir. Hoca’ya göre önemli olan, hırsızlığa karşı kapıya kilit takmak değildir. Önemli olan, hırsızlık yapmayan insan yetiştirmektir. Günümüzde yaşanan sorunları düşündüğümüzde Hoca’nın ne kadar haklı olduğunu görürüz. Toplumlardaki problemlerle başa çıkmak kolay değildir. Bu uğurda mücadele etmek gerekir.

Nasrettin Hoca, toplumun problemleriyle uğraşmaktan geri durmadı. Bu konudaki bilgilerini artırmak istedi. Bunun için okudu, bilgi edindi. Araştırdı, tartıştı; büyük bilginlerden ders aldı. Bu yolda her türlü sıkıntıya katlandı. Nasrettin Hoca, bir süre sonra Konya’ya geldi. O zaman Konya, bir ilim merkeziydi. Burada birçok iyi hoca ve eğitim kurumu vardı. Konya, o zaman Anadolu Selçuklu Devleti’nin başşehri idi. Devletin başında, adaletli ve ilim adamlarını seven bir sultan bulunuyordu. Nasrettin Hoca, bu şehirde bilgisini daha da artırdı. İlim adamları, Konya’da büyük saygı görüyor, en güzel şekilde ağırlanıyordu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir