Albrecht Koschorke – Hitler’in Kavgam’ı Üzerine Bir Analiz

Kavgam, Adolf Hitler’in “başyapıtı”. Onun ve nasyonal sosyalizmin beyannamesi. 1923’teki başarısız darbe teşebbüsünden sonra hapishanede -hayli konforlu koşullarda- yazdığı, l 925’te basılan ilk ciltte Hitler, kendi hayatını dramatize eder. Tahliyesinden sonra yazdığı, 1926 sonlannda yayımlanan ikinci ciltte, bağıra çağıra, nasyonal sosyalizmin temel fikirlerini anlatır. Karikatürize bir antisemitizm, hınç ve nefret dolu bir ırkçı-milliyetçilik, dehşetengiz komplo teorileri, metinde kol gezer. Toplumsal çöküş, sınıfsal statü kaybı ve gelecek endişeleriyle birleşen, daha doğrusu bu endişeleri kendi söylemine indirgeyen “milli beka” alarmizmine, onu iyice kızışurarak hitap eder. Nasyonal sosyalizmin l933’te iktidar olmasından sonra Kavgam kutsal kitap mahiyetine büründü, bestseller/çoksatar oldu. On sekiz dile çevrildi. lkinci Dünya Savaşı sonuna, l 945’e kadar 18 milyon nüsha satılmış. * 7 tkinci Dünya Savaşı biterken intihar eden Hitler’in mirasçısı olmadıgından ve resmi ikametgahı Bavyera eyaletinin başkenti Münih’te bulunduğundan, telif haklan Bavyera hükümetinde kaldı. Bavyera eyalet hükümeti kitabı basmadı, telif haklarını vermeyerek Almanya’da basımını da engelledi. Başka ülkelerde de basımı engellemeye çalıştı; örneğin lsveç’te bunun için uzun süreli bir (başarısız) hukuki mücadele yürüttü. Ancak Almanca tam metne uzun yıllardır internet üzerinden erişilebiliyor. Dünyanın birçok yerinde de, hasılınaya ve satılmaya devam etti Kavgam. Örneğir: -lk:nci Dünya Savaşı döneminde ciddi bir ırkçı-faşist hareketin faaliyet gösterdigi, günümüzde de ırkçı-milliyetçi akımın hayli güçlü olduğu- Hindistan, Kavgam’ın yüzlerce basımının yapıldığı ve onyıllardır popülaritesini korudugu bir ülke.


Amerika Birleşik Devletleri’nde de serbest, am:ı bir bestseller değil, yılda ortalama on beş binlik bir satışı olduğu bildiriliyor. İngiltere ve Kanada’da da öyle. lsrail’de ‘bile’ l992’den beri kısaltılmış bir versiyonunun satıldığını biliyoruz. Bazı ülkelerde ise resmi yasaklar geçerli. Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra Rusya’da l992’de çevrilip basıldı, ardından iki basımı daha yapıldı; 2006’da yüksek mahkeme kitabın yasaklanması talebinde bulundu. 20lO’da, “aşın, zararlı, tehlikeli görüşlerin” propagandası mahiyetinde olduğu için Kavgam’ın yasaklanmasına hükmedilciL Almanya’da Kavgam’ın “serbest kalması” Uluslararası telif hakkı kurallarına göre yazarın ölümünden 70 yıl geçtikten sonra eser “kamuya açık” hale geldiğinden, 31 Aralık 2015’te Kavgam ‘serbest kaldı.’ Bu tarih yaklaşırken, Bavyera hükümeti önce yasagı sürdürmenin yollarını aradı, bulamayınca 20l3’te, notlanmış, izahlı bir eleştirel basımını yapacağını duyurdu. Bu çalışmayı Münih ÇağB daş Tarih Enstitüsü hazırlayacaktı. Ancak çalışmayı finanse eden hükümet, sonradan, Kavgam’ın izahlı-eleştirel biçimiyle de olsa Bavyera annasım taşıyan bir resmi neşriyat olarak basılmasını hazmedemeyeceğini açıklayarak, yayıncılıktan çekildi. Neticede kitap, 2016 yılı başında Münih Çağdaş Tarih Enstitüsü yayım olarak yayımlandı. Çıkar çıkmaz, en çok satan kitaplar listelerine girdi. Yeni basımlar yetişene kadar bir süre “yok sattı”. Nisanda çoksatarlar listesinde birinci sıraya yükseldi ve iki hafta orada kaldı. Yıl ortasında satışı 80 bini geçmişti. G ::.

tralar, Doğu Almanya’da, Leipzig’de küçük bir antisemitisı-milliyetçi yayınevi, Kavgam’ın “yorumsuz” -orijinal basımını yapacağını duyurdu. Bu arada hukuk çevrelerinde, kitabın içeriğinden ötürü tekrar yasaklanmasıyla ilgili araştırma ve tartışmalar da sona ermiş değil. Tabu mu?- Tartışmalar Kavgam’ın ‘kendi memleketinde’, bir fa na liğin esip gürlemesi olmaktan çıkıp iktidar programına ve icraatına dönüştüğü Almanya’da yeniden yasallık kazanması, dahası bestseller olması, tabii bütün dünyada endişeyle karşılandı. Washington Post, bu kitaba “tarihçiler için bir malzeme mi, yoksa Hitler’in mezanndan yükselen sesi mi?” olarak bakmak gerektiği sorusunu sordu. BBC’nin sorusu çok daha doğrudandı: “Yayımlamalı mı yakmalı mı?” Yakmak, Nazilerin “kültür politikasıyla” özdeşleşmiş bir edim ve BBC mecazen yakmaktan söz ediyordu. Ancak Kavgam’ın ‘ortalıkta bulunmaması’ ve herhangi bir kitap muamelesi görmemesi gerektiği fikrinin saygın savunuculan bulunuyor. Örneğin Londra King’s College’den, Alman dili, kültürü ve tarihi uzmanıjeremy Adler, “kitabın zehirli etki9 sinin” hala devam ettiğini düşünüyor.1 Kavgam’ın yeniden ortaya çıkmasıyla neonazilei:”in, antisemitistlerin ve radikal milliyetçilerin, meşru bir sembole ve bir “klasiğe” kavuştuklarını söylüyor. Birazdan zikredeceğim nasyonal sosyalizm uzmanı değerli Longerich de Kavgam’ın metinsel içeriğinden ziyade sembol değerinin önemli olduğunu vurguluyor. Kavgam, “anlamanın” söz konusu olamayacağı bir metin Adler’e göre; kitaptaki ajitasyon ve mugalata karşısında insan ancak şok olabilir. O, Kavgam’ın tam anlamıyla bir tabu olduğu ve tabu olarak kalması gerektiği kanısında. * Buna mukabil, Kavgam’ın günahlı bir kitap olduğundan şüphe duymamakla beraber, tam da tabulaştınlınış olması yüzünden böyle bir alaka gördüğünü düşünenler de var. Yıllarca yasaklanmış olması, ilgiyi arttırdı, onlara göre. Gönlü daha rahat olan bu cenah, Kavgam’ın insanlara yeni ne söyleyebileceğini, elli yıldır bilinmeyen neyi faş edeceğini soruyor. Onlar, yaşanmış tarihin bilincinin bir mesafe yarattığı, insanlan Kavgam’ın mesajına kapılmaktan alıkoyacağı fikrindeler.

Bazı entelektüeller, kitabın izahlı-yorurulu resmi basımındaki gibi, okurlara-kamuoyuna vesayet ettiğini düşündükleri bir tavrı da doğru bulmuyorlar. * Münih Çağdaş Tarih Enstitüsü yönetimi, ‘işin aslını anlatan’ teferruatlı bilgilendirme notlanyla, Kavgam’ı “demistifiye ettiklerini” söyleyerek kendini savunuyor. Hitler’in bahsettiği olayiann “aslını” anlatan, ileri sürdüğü savlann sonucunda vardığı tarihsel hadiseleri hatırlatan bu notlar öyle geniş bir hacim tutuyor ki, Hitler’in orijinal metni, Enstitü’nün yayımladığı izahlı Kavgam’ın ancak dörtte birini oluşturuyor. Aberdeen Üniversitesi tarih ve uluslararası ilişkiler profesöl Deutschlandfunh, 8 Ocak 2016. 10 rü Thomas Weber, okuru “dipnot denizinde boğan” bu yöntemi yerinde bulmayanlardan biri.2 Londra Üniversitesi Holokost ve 20. Yüzyıl Tarihi Araştırma Merkezi’nin yöneticisi, nasyonal sosyalizm tarihi uzmanı Peter Longerich de zaten “bol bol boş laf içeren, kötü yapılandırılmış ve neredeyse okunmaz” olan kitaba yüklenen “dipnot cihazı”nm anlamını sorguluyor.3 Bu “cihazm” manasızlığma verdiği örnek: Hitler’in frenginin Birinci Dünya Savaşı öncesinde büyük bir sorun teşkil ettiğine dair sözlerine iliştirilen, frenginin o dönemdeki gerçek durumuyla ilgili, bu savı yanlışlayıcı bilgileri sıralayan uzun dipnot. Longerich, Kavgam’ın eleştirel-izahh ba::.mımı hazırlayanlann, metne “bekçilik” edeyim derken, böylece onun çekim alanına kapılma riskine girdiklerini düşünüyor. Durmadan, bir ahmaklığa ‘cevap yetiştiriyorlar’ zira. W eber ve Longerich, bu izahlı edisyon yerine, Kavgam’ın açık seçik onun “ne” olduğunu anlatan sağlam sunuşlarla yayımianmasının daha anlamlı olacağı fikrindeler. Tabu olarak gördüğü Kavgam’ın yayımlanmaması gerektiğini savunan Adler de, bunun yerine icabmda içinden alıntılar ve parçalar da aktararak, onun “ne” olduğunu anlatan bir neşriyatın yapılmasından yana. Kavgam’ın tarihsel işlevini, insanları nasıl etkilemiş olduğunu, işlediği önyargı ve zihniyet kalıplarını açıklayan bir neşriyat, yani. lşte, Albrecht Koschorke’nin elinizdeki risal�si, uluslararası literatürde bu türün en başanlı örneklerinden sayılıyor.

Desizyonizm Koschorke’nin kitabında başvurduğu desizyonizm, Kavgam’ın ‘rnana ve ehemmiyetini’ anlamak bakımından kilit bir kavramdır. 2 Thomas W eber, “Hitlers KampfschrHt ist ei n Bestseller-na und?”, Die Welt, 3 Haziran 2016. 3 Peter Longerich, “Mein Kampf- endgültig entrnystifiziert?”, Neue Zürcher Zeitung, 16 Şubat 2016. 11 Desicion, Batı dillerinde “karar” demek. Desizyonizm, düz çevirisiyle “kararcıhk”, oluyor. Kulağa tuhaf, zorlama geliyor ama bir fikir veriyor yine de: Karar verme kabiliyetini ve iradesini bir ‘izm’ haline getirmektir, desizyonizm. Bu kavramı iradecilikle (volantarizm) sıkı iltisaklı, hatta onunla eşanlamlı kullananlar var. Varoluşçulukla da, babusus Heidegger-meşrep bir varoluşçulukla bağlantılı düşünülebiliyor. Nitekim Wolfgang Kraushaar, desizyonizmi, iradecilikle birlikte varoluşçuluğu n üzerindeki “çatı-kavram” olarak düşünür.4 Desizyonizm kavramını 1950’lerde nasyonal sosyalizm deneyimini sorgulayan e1e�ti.el bir bakışla iş1emiş olan Christian Graf von Krockow’a atıfla, desizyonist “düşünce yapısı”ndan söz ediyor. Bir ideolojiden değil, bir zihniyetten söz ediyoruz yani. Desizyonist zihniyetin kaynağı, nasyonal sosyalizmin artalanındaki en güçlü hukuk ve politika düşüncesinin müellifi Cari Schmitt’in teorisidir. Schnıitt, bir zamandır siyasetbilimiyle meşgul muhitlerde yaygın biçimde bilindiği gibi, iktidarın kaynağı açısından, “nesnel” -pozitif bir yasallığın berisindeki kurucu gücün asli niteliğinde ısrar eder. Siyasi meşruiyetİn has kaynağı, bu güçtür.

Onun teorisinin püf noktası olarak ünlenen “istisnaya karar verme” er ki, işte bu gücün teyidi ve şahikasıdır. Herhangi bir normarif değerin otoriteye öncel olamayacağı ve otoritenin herhangi bir norrnatif değerle kayıtlanamayacağı ilkesi, kararediminin ilahi, -politik açıdan ilahi-, niteliğinde billurlaşır. Siyasi erkin karar venne kabiliyeti, tanrısal ilk-nedenin sekülerleştirilmesidir; Yaradan’ın yoktan var edici iradesini dünyevi iktidara devrederek sürdürür. Schmitt, “karann hukuksal gücü”nün altını çizer. Hiç’ten doğarak hüküm ifa etmesiyle, kurucu mahiyet taşır karar.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir