Andrew Clements – Bunun Adı Findel

Lincoln îlkokulu’ndaki çocuklarla öğretmenlerden -harbiden kötü, harbiden akıllı ve harbiden iyi çocukları içeren- üç liste yapmalarını isteseniz, Nick Ailen bunların hiçbirinde yer almazdı. Nick tamamen kendine özgüydü ve herkes de bunu bilirdi. Peki, Nick bir baş belası mıydı? Öyle de denemez. Kesin olan şuydu: Nick Allen’ın her zaman bir dolu fikri vardı ve onları kullanmayı iyi bilirdi. Üçüncü sınıftayken bir keresinde, Bayan Deaver’ın sınıfını tropik bir adaya dönüştürmeye karar vermişti Nick. New Hampshire’daki hangi çocuk şubat ortasında azıcık yaz havasına hayır diyebilir ki? İşte, Nick de önce herkesten kahverengi ve yeşil kartonlardan küçük palmiyeler yapıp her 12 BUNUN ADI FİNDEL sıranın köşesine yapıştırmalarını istedi. Henüz altı aylık, çiçeği burnunda bir öğretmen olan Bayan Deaver bayıldı buna. “Aman ne hoş!” Ertesi gün bütün kızlar saçlarına kâğıttan çiçekler, bütün oğlanlar da gözlerine güneş gözlüğü takmış, başlarına plaj şapkası geçirmişlerdi. Bayan Deaver’ellerini çırparak, “Ne güzel rengârenk/ ” dedi. Bir sonraki gün Nick evden getirdiği bir tornavidayla sınıfın termostat ayarını yükseltip, yaklaşık otuz dereceye getirdi. Bütün çocuklar şort ve tişört giyerek çıplak ayakla dolaşmaya başladılar. Bayan Deaver kısa bir süre için sınıftan çıkınca da, Nick çepeçevre yerlere on fincan kadar ince beyaz kum serpti. Bayan Deaver bir kez daha öğrencilerinin yaratıcılığına hayran kaldı. Ama, üstlerine basıldıkça kumlar koridora yayılmaya başlayınca, bunu hiç de yaratıcı bulmayan okul hademesi Manny burnundan soluyarak doğruca müdüriyete gitti. Kumları izleyen Müdür Hanım sınıfa girdiğinde, Bayan Deaver ön tarafta birkaç çocuğa Hawaii dansı öğretirken, ince uzun boylu, kumral, üstü çıplak oğlanın teki de, süngerden yapılmış bir voleybol topuyla, birbirine düğümlenmiş altı tişörtten oluşan bir ağın üstünden servis atmak üzereydi.


Nick 13 Üçüncü sınıfın sıcak güney denizlerine yolculuğu orada sona erdi. O dakikada. Ancak bu, Nick’i ortalığı canlandırma girişimlerinden caydırmadı. Lincoln İlkokulu’nun arada bir sarsılıp kendine gelmesi gerekiyordu ve Nick de tam bunu sağlayacak kişiydi. Bir yıl kadar sonra, Nick karatavuklar hakkındaki büyük keşfini yaptı. Bir akşam televizyon izlerken, kızıl kanatlı karatavukların yanlarına bir atmaca ya da başka bir tehlike yaklaştığında tiz sesle öttüklerini öğrendi. Sesin yayılma biçimi nedeniyle, avcı kuşlar tiz ötüşün nereden geldiğini ayırt edemiyorlardı. Ertesi gün sessiz okuma yaparlarken, Nick öğretmene bir göz attığında Bayan Avery’nin atmaca gagası gibi kanca burunlu olduğunu fark edince, “Ciik!” diye tiz, cırlak bir karatavuk sesi çıkardı. Bayan Avery hızla başını kitabından kaldırıp çevresine bakındı. Sesin kimden geldiğini anlayamadığı için, bütün sınıfa, “Şşşt!” demekle yetindi. Bir dakika sonra Nick aynı şeyi daha yüksek sesle yineledi. “Ciiik!” Bu kez sınıfta kıkırdamalar oldu. Ancak sesi duymamış gibi yapan Bayan Aveıy on beş saniye kadar geçince, yavaşça yerinden kalkıp sınıfın arka tarafına doğru yürüdü. Gözlerini kitabından ayırmayan Nick hiç kı­ 14 BUNUN ADI FİNDEL pırdamadan, var gücüyle kulak tırmalayıcı tizlikte bir sesle öttü: “Ciiiiik!” Bayan Avery de hemen saldırıya geçti. “Janet Fisk, derhal kes şunu!” Nick’in dört sıra ötesinde oturan Janet önce bembeyaz oldu, sonra kıpkırmızı kesildi.

“Ama ben yapmadım ki… yemin ederim.” Janet’ın sesi ağlamaklıydı. Hata yaptığını anlayan Bayan Avery, Janet’tan özür diledi. “Ama belasını arayan biri var,” dedi. Giderek daha çok atmacayı andırmaya başlamıştı. Nick okumaya devam etti ve başka cik sesi çıkarmadı. Öğle tatilinde, Janet’ın yanına gidip, onunla konuştu. Bayan Avery’nin arkadaşını suçlamış olmasından ötürü kendini kötü hissediyordu. Janet, Nick’le aynı mahallede oturuyor, arada sırada birlikte oyun oynuyorlardı. Janet, iyi beyzbol oynadığı gibi, futbolda da, ister kız ister erkek olsun okulda ne kadar çocuk varsa çoğundan daha iyiydi. “Baksana, Janet,” dedi Nick, “okuma sırasında azarlandığın için kusura bakma. Benim suçumdu. O sesi çıkaran bendim.” “Sen mi?” dedi Janet. “Peki, ama nasıl oldu da Bayan Avery benim yaptığımı sandı?” Nick ıs Bunun üzerine Nick ona karatavukların hikâyesini anlatınca, bu Janet’a çok ilginç geldi.

O da birkaç cik sesi çıkarmayı denedi. Ötüşleri Nick’inkilerden bile daha tiz ve cırlaktı. Janet bunu sır olarak saklayacağına söz verdi. Nick’in dördüncü sınıftaki o yılının sonuna kadar, Bayan Avery en az haftada bir kez, sınıfta bir yerlerden gelen güçlü bir “ciiiik” sesi duydu -Kimi zaman tiz, kimi zaman da çok tiz bir ötüş oluyordu bu. Bayan Avery sesi kimin çıkardığını hiç anlayamadı ve giderek kendini onu duymazlıktan gelmeye alıştırdı. Ama hâlâ bir atmacayı andırıyordu. Nick açısından bütün bu olay uzun süreli -ve başarılı- bir bilimsel deneydi. Ve Janet Fisk de bunun tadını çıkardı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

27 Yorum

Yorum Ekle
  1. Arkadaşlar daha kitabın devamı var.Ben kitabı canlı canlı okudum.Trendyoldan sipariş edebilirsiniz.Çok güzel bir kitap

  2. 114 sayfa diyip 112 sayfa olması

  3. Bi kitap bu kadar mı çok kısa

  4. Çok ama çook saçmaaa bu kitap bu kadar olamazzz? devamı olmalı.

  5. Çok ama çok saçma devamı nerdeki

    1. Ya bu bukadar olmaz

  6. Nereye yazcaz

  7. Kitap çok iyi

  8. Kitap biraz kısa geldi

  9. Kitap sadece bu kadar mı?

    1. Hayır kitap 112 sayfa

    2. Bölümleri var yaz 2. Bölüm diye

      1. Nereye 2.bölüm yazCam

    3. 2. Bölüm yaz

  10. Bu kitabun tum bölümuydu yaksa sace 1 bölumdu onu merek ettim

    1. hayır bölümler üste yazıyor

  11. aaa bu kitap çok hoşuma gitti