Atilla Alpar – Kamera Oyunculuğu

İnsanın kökeninden beri var olan oyun ve oyunculuk sanatı, görüntü sanatlarının teknolojik yeterliliğinin getirmiş olduğu mutlak hâkimiyetle birlikte kendini evriminin bir sonraki adımı olan kamera oyunculuğu, yani eşyanın doğası gereği minimal oyunculuk konumunda kendini cisimleştirmiştir. İlk olarak XVIII. yy. Fransız oyunculuk geleneğinde kendini gösteren minimal eğilim, dönem itibariyle teknolojik yetersizlikle desteklenen “sahne kültürü” yüzünden kendine gelişme fırsatı bulamamış ve nihai olarak kameranın bulunmasıyla yine pek çok hiyerarşik evrim katmanından geçerek günümüze ulaşmıştır. İlk olarak kamera önünde abartılı teatral jestler, slapstick oyunculuk modelleri ve Bresson’un model oyunculuk üslupları; bununla birlikte Stanislavski, Moore gibi kuramcıların pratikte ekolanan tezahürleriyle birlikte oyunculuk evrimi her şeyden önce biçimsel olarak gözle görülür bir konuma ulaşmıştır. Bunlara yıllar boyunca Gable, Stewart, Grant gibi aktörlerin “estetik duruş” üslupları eklenince ortaya gerçek bir biçim, içerik ve yöntem diyalektiğiyle harmanlanan bir uyum estetiği ve dilyetisi çıkmıştır. Oyunculuk her şeyden önce bilinçli bir transformasyon, bir nevi karakterin bölünmesi durumudur. Kamera oyunculuğu ise bu durumu temsilin ait olduğu gerçekliğe en uygun şekilde sergilemek ve olabilecek en doğru yerden başlayarak, doğru yöne ve doğru hızda yorumlamaktır. Günümüzde en popüler olan oyuncuları, örneğin Johhny Depp ve Brad Pitt’i incelediğimizde, metot oyunculuk modellerini belirli ölçüde kamera oyunculuğu ile harmanladıkları ve bu harmanı da kendi yorumlarıyla ortaya koydukları görülmektedir. Tiyatronun aksine, her ne surette olursa olsun kamera oyunculuğu çok çalışarak geliştirilecek bir şey olmanın ötesinde, elitist bir duruşa sahiptir. Bu konumu hak edecek kişinin, her şeyden önce kamera önüne yakışması ve izleyici ile kurulacak doğru bağıntı için estetik bir duruş sergilemesi gerekir. Bu estetik duruş yakışıklı/güzel konumlarını kapsadığı gibi, aynı zamanda çirkinlik konumunu da kapsayabilir. Buradaki anahtar nokta, tipin niteliğiyle birlikte, kamera önüne yakışma, yani sinematografik yüz hatlarına sahip olmaktan geçer. Yakın plan çekim, mizansenle uyum ve dramanın yoğunluğuyla eşzamanlılık bu “sinematografik” duruşun bazı uğraklarıdır. Global konjonktürü her daim geriden takip etmiş olan ulusal konjonktür, bu olguyu da çağdaşlarının arkasından takip etmektedir.


Kamera oyunculuğu her şeyden önce akademilerde (en azından birçoğunda) bilimsel bir eğitim olarak kabul edilmeyip görmezden gelinmektedir. Ancak tıpkı bir piramidin inşasındaki hiyerarşi gibi, o kendinden öncekilere temelde bağımlı olarak, bütün oyunculuk modellerinin en tepesinde, estetik konumun eşzamanlılığıyla ve gerçekçiliğin mutlak temsiliyle yer alır. Bu eserle ülkemizde ciddi bir eksik olan minimal oyunculuk olgusuna dikkat çekmeye ve bunu akademik temellere oturtmaya, bir noktada radikal ve oldukça temel bir vizyon ortaya koymaya çalıştım. Bu noktada siz okuru, bu bilimin özniteliklerini ve detaylarını öğrenmeye ve son dönemde sinemanın yanında video oyunlarında da özellikle dikkat çeken bu eğilimin yarattığı gerçeklik sınırlarının içine girmeye davet ediyorum.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir