Lord Vernham Karaağaç çiftliğinin yeni kiracısıyla yaptığı konuşmadan memnun olarak geri döndü.Bir Đskoç olan yeni kiracının referansları çok iyiydi ve uzun zamandır verimsiz olan toprağı verimli hale getirebilmek için tam istediği adamdı. “Eğer istersen kesin karar vermeden önce evi bir kere de karına gösterebilirsin.” “Hiç gerek yok Lordum karımda benim gibi hem bu evde oturmak hemde sizin için çalışmaya çok sevinecektir.” Adamın bu sözleri Lord Vernhamı çok sevindirmişti.Geri kalan altı çiftliğe de böyle kiracılar bulabilirse,Vernham toprakları büyükbabasının zamanında ki verimli haline dönebilecekti. Karaağaç çiftliğinden dönünce atının yularını seyise verirken emretmişti. “Kingfisher ve Rufusu on beş dakika içinde hazır edin.Lady ile yemekten önce gezeceğiz.” “Emredersiniz Lordum.” “Dan’a heber yollayın,jaguarları da beraberimizde götüreceğiz.” Lord Vernham eve doğru yürüdü.Şapkasını ve eldivenlerini kapıda bekleyen uşağa verdikten sonra karısını bulmak için odasına doğru yürüdü.Onu odasında bulacağını düşünmüştü ama oda boştu.Nerede olduğunu sormak için geri gitti. “Lady Hazretlerini gördün mü?” “Yarım saat önce dışarı çıktılar Lordum.” “Herhalde bahçede olmalı.” Bahçeye çıktığında bahçevan ordusuyla karşılaştı.Çimleri kesmekte olan bir adama yaklaştı ve sordu. “Lady Hazretlerini gördünüz mü?” “Hayır Lordum.Bu sabah görmedim.” Lord Vernham onun ahırda olabileceğini düşündü.Bunu daha evvel tahmin etmeliydi.Herhalde Jarita yeni atına yemek veriyordu. Ahırlara doğru yürürken Jarita da ki değişikliklerin nedeninin bobo olduğunu düşündü.Boboyu ona vermekle yerinde bir karar almıştı.Yavruya bakmak evlendiklerinde genç kızın gözünde olan korkuyu silmişti.Bu korkunun geri gelmemesi için dua ediyordu.Jarita’nın sırtının da daha iyi olduğunu tahmin ediyordu.Sandalyeye otururken yüzünün eskisi gibi acıyla buruşmadığını fark ediyordu. Muir’in de görünmemesi onu rahatlatıyordu.Herhalde yeni evlileri baş başa bırakmak istemişti. Ahıra vardığında seyislerin talim yaptırdıkları atları getirdiklerini gördü.Onlara ilgisizce baktı.Onu gören baş seyis hemen attan inip yanına geldi. “Günaydın Lordum.Acaba Lord Hazretleri için yapabileceğim bir şey var mı?” “Lady Hazretlerinin burada olduğunu tahmin etmiştim.Kingfisher ve rufusun hemen hazırlatılmasını emretmiştim.” Baş seyis ahırlara doğru baktı. “Eğeleniyorlar Lordum.” “O zaman Lady Hazretleri de atların yanındadır.” Fakat ne atların yanında ne de ahırda Jarita’dan eser yoktu.Lord Vernham her yere bakıp onu bulamayınca evet geri döndü. Belki de Jarita işçilerin ne yaptığına bakmaya gitmişti diye düşündü.Đşçilerin hiç biri de onu görmemişti.Alvaric belki hayvanların yanına gitmiştir diye düşünerek oralara dahi baktı. Dan jaguarları zincirlemiş ona doğru getirirken Alvaric “Onlarla daha sonra ilgileneceğim.Şimdi Lady Hazretlerini bulmam gerekiyor” dedi. “Bu sabah buraya gelmediler Lordum.” Tekrar eve doğru yürümeye başladığında Alvaric iyice endişelenmişti.Acaba Jarita kaçmış olabilir miydi?Ama buna ihtimal vermiyordu.Çünkü genç kız şimdiye kadar hiç olmadığı kadar mutlu görünüyordu. O zaman nerede olabilirdi? Jarita’nın kaybolmasının basit bir nedeni olmalıydı.Zaten kaçmaya kalkışsa boboyu yanına almayı düşünmezdi. “Đkisinin birden başına bir şey gelmiş olmalı” diye mırıldandı. Bir odanın içinde kapalı kalmaları olanaksızdı.Yeniden ahıra dönmüş olabileceğini düşünerek ahıra gitti.Ama atların yanında olmadığını gördü.Atlar eğerlenmişti ve seyisler avluda toplanmış konuşuyorlardı.Onun yaklaştığını görünce sustular.Onlara iyice yaklaştığında biraz ileride duran ufak tefek geri zekalı bir çocuğu gördü.Çocuk her iki eliyle bir yeri işaret ediyor ve bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. “Kim bu çocuk?” “Bu Looany Billy.Arada bir atlara bakmak için köyden buraya gelmesine engel olamıyoruz.Yamaklardan bazıları köydeki çocuklar onunla alay ettiği için ona acıyorlar. Alvaric çocuğa ilgisizce baktı ama söylediği şeylerden birini duyunca hemen yaklaştı. “Billy şimdi onlara anlattıklarını bana da anlat.” “K…edi….büyük kedi.” “Büyük kediyi nerede gördün?” “Billy ahırların gerisini işaret etti.Lord Vernham yavaşça sordu. “Hadi Bily.Büyük kediyi nerede gördüğünü göster bana.” Billy topallaya topallaya ahırlarının arkasına doğru ilerledi.Ahırda ki her kes taş kesilmişti.Sadece Lord Vernham onun arkasından gidiyordu.Alvaric tekrar sordu. “Hadi Bily bana onu gördüğün yeri göster.” Billy çalılıkların arasında bir yeri işaret etti. Otların arasında ki yeri gören Lord Vernham hemen olanları anladı.Kırık merdiveni ve Jarita’nın ayakkabılarını görebiliyor ve karanlığın içinden gelen bobonun sızlanmalarını duyabiliyordu. Lord Vernham bağırır bağırmaz seyisler koşarak geldiler. “Bir fener ve sağlam ipler istiyorum çabuk.” Yamaklar Lord’un istediklerini getirmek için koşarak uzaklaştılar.Alveric baş seyise döndü. “Bu kuyuda su var mı?” “Bilemiyorum Lordum.Bu kuyuyu daha önce görmemiştim.Geldiğimizden bu yana ancak ahırları temizlemeye fırsat bulabildik.Çok kötü durumda idiler.” “Anlıyorum” Lord Vernham sabırsızlıkla fenerin getirilmesini beklerken başka bir şey söylemedi.Feneri kuyuya sarkıttı.Kuyunun karanlığında,fenerin ışığı bile bir şey görmeye yeterli değildi,ama beyaz bir şeyin parladığını ve kuyunun fazla derin olmadığını görebildi. Kalın ipler getirilince adamların tuttuğu iple aşağı doğru inen Lord Vernham,baş seyise feneri kuyudan aşağı sallandırmasını söyledi. Lord Vernham adamlara ipi daha çok aşağı bırakmalarını söyledi,biraz daha aşağı indiğinde kendisi ile birlikte aşağı inen fenerin ışığından Jarita’yı görebildi.Kuyunun dibinde düştüğü yerde yatıyordu.Kolları yana açılmış,gözleri kapalıydı.Hemen yanında korkusundan ona sokulmuş olan bobo sızlanmaktaydı. Lord Vernham’ın ayakları yere bastığında buranın şans eseri kurumuş otlarla kaplı olduğunu gördü.Jarita ve bobo epey yüksek bir yerden düşmüşlerdi ama yerde kemiklerini kıracak sert bir şey yoktu.Bobo doğası gereği dört ayağının üzerine düşmüş olmalıydı.Ama Jarita’nın durumu farklıydı.Genç kız düşmenin etkisiyle kendinden geçmişti ama Alvaric’in gördüğü kadarıyla yaralanmamıştı.Kollarında ve bacaklarında da bir kırık yoktu. Lord Vernham adamlara aşağı bir ip daha sarkıtmalarını söylediğinde sesi kuyuda ürkütücü bir şekilde yankılanmıştı,neyse ki Jarita kendinde değildi. Đlk önce boboyu ipe bağlayıp yukarı çektiler.Lord Vernham Jarita’yı yavaşça kucağına aldı,genç kız öyle hafifti ki tutunduğu ip ikisini birlikte çekebilirdi. Ona sıkıca sarıldı,genç kızın başı omzuna yaslandı.Gözlerini kızın bembeyaz yüzüne çevirdi.Onun hala baygın olması genç adamı korkutuyordu,belki de Jarita bir beyin sarsıntısı geçiriyordu. Lord Vernham Jarita’nın yüzüne bakarken onun dudaklarından öpmek için içinde dayanılmaz bir istek duydu.Bu arzu öylesine şiddetliydi ki bir an genç adam böyle bir şey hissedebildiğine inanamadı.Kalbi sanki göğsünden çıkacakmışcasına çarpıyordu,soluk alıp verişi sıklaşmıştı,boğazının kuruduğunu hissetti. Şuan da Jarita’ya hissettikleri daha önce hissettiklerinden çok farklıydı.Farkında olmadan genç kızı tutan kolları onu biraz daha sıktı ve Lord Vernham bir anda Jarita’ya aşık olduğunu anladı.Bu o kadar ani,o kadar beklenmeyen bir şeydi ki,bunu bilmek bile nefesini kesiyordu. Jarita’ya duyduğu düşmanlık onu tanıdıktan sonra acımaya dönüşmüştü.,genç kız onun yardımına ve korumasına muhtaç vahşi bir varlıktı. Şu an hissettiklerini hayal etmediğine inanamıyordu. “Aşık olmak için ne kadar acayip bir yer.”
Barbara Cartland – Vahsi Sevgili
PDF Kitap İndir |