Barbara Tedlock – Şamanın Bedenindeki Kadın

Bana yavaş ve sağlam bir biçimde Ojibwe şifasının şamanik yolunu gösteren ninem Nokomis’e teşekkür ederim. Onun verdiği cesaret ve öbür büyük kadın şamanlar sayesinde – Essie Parrish (Pomo, Kuzey Kaliforniya), Bayar Odun (Darhat, Moğolistan), Nadia Stepanova (Buryat, Rusya) ve Talin Peruch (Maya, Guatemala) bazı dişil şamanik geleneklere katılma ayrıcalığına eriştim. Arazi çalışmaların sırasında bana katılan, kadınlann şamanizmdeki ilksel rolü hakkındaki savımı bilememe yardımcı olan kocam Dennis Tedlock’a da teşekkür ederim. Onun desteği olmadan bu çalışmayı asla bitiremezdim. Lisansüstü danışmanım Peter Frust’a, beni şamanizmin antropolojik çalışmalanyla tanıştırdığı için teşekkür ederim. Onun Huicol şamanizmi ve halüsinojenler konusundaki örnek çalışması bu alanda bir klasik olarak kabul edilir. Beni Uluslararası Şamanik Araştırmalar Demeği’nin desteklediği birçok konferansa davet eden Bulgar şamanizm akademisyeni Mihâly Hoppâl’a pek çok teşekkürler. Dünya Dinleri Araştırma Merkezi yöneticisi Lawrence Sullivan’a, Harvard İlahiyat Fakültesi’ndeki son yılımda, şifa ve din hakkındaki çalışmalarımı etkin olarak desteklediği için teşekkürler. İçgörü sahibi sorulannız ve güçlü desteğiniz için çok teşekkür ederim. Bana verdikleri cesaret, bilgi ve önerileri için şu kişilere teşekkürlerimi sunarım: David Antin, Mariella Bacigalupo, Marjorie Balzer, Warren Barbour, Charles Bemstein, Agnes Birtalan, Shelly Bogen, Jamie Borowicz, Erika Bourguinon, Ivan Brady, Michael Brown, Melvin Kimura Bucholtz, Toni Burbank, Ailen Christenson, Robbie Davis-Floyd, Lydia Nakashima Degarrod, Sandra Dijkstra, Mary-Charlotte Domandi, Duncan Earle, David Freidel, Eva Fridman, Bonnie Glass-Coffin, Gary Gossen, Alma Gottlieb, Gilbert Herdt, Harry Hunt, Laurel Kendall, Timothy Knab, Gâbor Kosa, Carol Laderman, Catherine McCoid, Sally Mennen, Sarunas Miliauskas, Peggy Nelson, Donald Pollock, Marla Powers, Marina Roseman, Jeroma Rothenberg, Beth Savage, Stacey Schaefer, Douglas Sharon, Joan Tapper, Edith Turner, Anne Waldman, David Young. Ayrıca geç dönem çalışma arkadaşlarım Eva Hunt ve Linda Schele. Bu kitabın araştırmalannın ve yazılışının giderleri Amerikan Felsefe Demeği (Philadelphia), Amerikan Araştırma Okulu (Santa Fe, New Mexico), Buffalo Üniversitesi Sanat ve Bilim Bölümü, Princeton Üniversitesi İleri Araştırmalar Enstitüsü ve Harvard Üniversitesi Dünya Dinleri Merkezi tarafından karşılanmıştır. Şaman ın Bedenindeki Kadın BİRİNCİ BÖLÜM Tarihi Talep Etmek Şaman ’ın Bedenindeki Kadın Bu mezarda gömüyü olan sıradan bir kişi değildi. Başının yanma taştan oyulmuş bir mızrak başı konmuştu, bir elinin üzerinde bir tilki bedeni vardı. Bohuslav Klima liderliğindeki arkeolojik kazı ekibi için tilki mezardaki insamn bir şaman olduğunun açık bir göstergesiydi.


Tilkinin şamanik bir tinsel rehber olarak uzun bir öyküsü vardır, bu Avrupa ve Asya’dan Amerika’ya kadar uzanır. Ancak söz konusu şamanın iskelet analizinin yapılıp da bir kadın olduğunun ortaya çıkması gerçekten şaşırtıcıydı. Peki neden bu keşif bu denli önemliydi? Bu kadının bulunmasından önce -ve inanması kolay değilse bile epey sonrasına kadar- Buz Çağı şamanlarının çoğunun mamut avcılanna ait, tüm üyeleri erkeklerden oluşan dinsel bir topluluğa ait oldukları sanılırdı. Bir tür Çakmaktaşlar özel klübü gibi, burada erkeklik yüceltilir, aşkınlık ibadet ve dişi olanı reddetmekle elde edilirdi. Kendi türünün en eskisi olarak bilinen bu kazı ve Dolni Vestonice’deki öbür çalışmalar öyle olmadığını ortaya çıkardı. Birkaç yıl sonra, Klima, aynı şamanın mezannın yakınında, içinde kemikten kavallar ve neredeyse üç bin tane fırınlanmış kil parçayla geniş bir fırın olan topraktan bir yerleşim buldu. Bazı parçalara insan eli, ayağı ve başı şekli verilmişti, öbürleri küçük hayvan figürleriydiler. Arkeologa göre, ‘Bu pişirme fınnı çömlek yapımcılarının fırınlarının öncülüydü, bilinen en eski seramik ürünlerini pişirmek ve sertleştirmek için kullanılmıştı.’ Başka bir deyişle, yalnızca bilinen eri eski şamanın iskeletinin kalıntıları bir kadına ait olmakla kalmaz, bu kadın kille çalışan ve onu ateşle sertleştiren ilk zanaatkârdır da. Erken dönem ev eşyalan yapmamıştır, hayır, o bazı uğurlar Eski Bilgelik ve figürler yapmış, belki de onları şifa verirken ve ritüellerinde kullanmıştı. Peki bu antik şaman kadının ve onun temsil ettiklerinin izini nasıl yitirdik? Dil ve el sanatlarının kanıtlarına, resme dayalı temsillere, etnografik anlatımlara, ve göz tanıklığına karşın, kadınlann şamanik gelenekteki ilkselliği karanlıkta bırakılmış ve inkar edilmiştir. Kadın bedeni ve zihninin aşkın olana özellikle uygun oluşu yok sayılmıştır. Kadınların insanlık tarihi boyunca şifa verme ve geleceği görmede oynadıktan rol yok sayılmıştır. Tıbba ya da yönetime el atan kadınların kesinlikle erkeklere ait otan bir atana girdikleri düşünülmüştür. Aslında tarihsel açıdan bunlar kadınlara ait otan, ama erkeklerin sonradan ele geçirdiği alanlardır.

Kadınlar iğ işleyip çanak çömlek yapmakla yükümlü sıradan zanaatkârlar ve el sanatçilan olarak kabul edilmişlerdir. Bu sanatların simgelediği yaratıcı, yaşam veren evreni şekillendiren güç yok sayılmıştır. Neden? Bunun nedeni basit ve saf cinsiyet ayrımcılığından bu konuda yapılan araştırmaların sonuçlarını yanlış yorumlamaya kadar değişir kuşkusuz. Şimdi binyıla, yerküredeki farklı kültürlere yeni bir gözle bakmanın zamanıdır. Kadının bedeninindeki şamını talep etmenin vakti gelmiştir. NİNEMİN BİLGELİĞİ Şifacılar ve mistikler olarak kadınlara otan ilgin çocukluğuma uzanır. Saskachewan kırlannda, ninemin evinde, onunla geçirdiği sonbahar sonu sabahlarım anımsarım. Bir Ojibwe kadınıydı, iki odalı evi balçıkla bir arada tutulan sazlardan ve çam kütüklerinden yapılmıştı. Çatısı yosun ve çamurdan yapılma yuvarlak kirişlerden oluşurdu. Evin dışı Şaman ’tn Bedenindeki Kadın uzun otlar ve böğürtlenlerle kaplıydı, özel meyvalarını, köklerini, sürgün ve çiçeklerini toplamasında kırlarda ona eşlik ederdim, bunlarla tuhaf, şifa veren karışımlar hazırlardı. Yalnızca ninemin bildiği dar patikalardan ilerlerken, her türlü yenilebilecek bitkiyi gösterirdi: böğürtlenler, yabani dağ çilekleri, kazayakları, hindibalar, menekşeler, naneler ve her türlü mantar. Bir akarsuyun yakınındaki taşların üzerinde otururken, kendi insanlanndan öğrendiği öyküleri aktanrdı bana: Otların efendisi yaşlı Leydi Nokomis ve şekil değiştirebilen, kendi iradesiyle bir ağaç kütüğünden bir söğüte, bir kunduza, geyiğe ya da şişko bir beyaz buluta dönüşebilen torunu Nanabush; ‘ayı-yürüten’ diye adlandınlan ve geceleri ışık toplannın içinde yolculuk eden cadılarla ilgili hikâyeler. Kendi adı da Nokomis olan ninem Anglo-Kanadalılar arasında olduğu kadar Ojibwe ve Cree halkları arasında da otlarla çalışan bir şifacı ve ebe olarak yetiştirilmiş ve çalışmıştı. Kendisi gibi ilk kocası da İngilizce’de Büyük Tıb Locası olarak bilinen Ojibwe dilinde Midewin olarak adlandınlan topluluğun üyesiydi, bu sözcüğün anlamı ‘tılsımlı davul işleri’dir. Ninem ölmeden önce ona beş çocuk vermiş.

Sonra rızkını çıkarabilmek için Saskatchewan ve Manitoba çevresinde okullan, kiliseleri ve topluluk merkezlerini dolaşarak, ilgilenenlere otlarla şifa vermeşi, masal anlatmayı ve masaj yapmayı öğretmeye başlamış. Geleneksel bilgisini ‘sattığı’, yerliler kadar beyazlan da iyileştirdiği için akrabalan onu onaylamamışlar. Kuzenlerim onu ‘cadı’ diye çağırır, nerede içinde tuhaf kökler ve yapraklar olan sepetinin üzerinden sarkan kalın saç örgüsünü görseler kaçışırlarmış. te k i BilgeHh Ninem genelde siyah giyerdi, uzun kollu bir buluz, dizlerine kadar gelen bir etek, mor püsküllü siyah bir şal. Ama ne büyücüydü ne de cadı. Onun ilacı kötü değildi, iyilik içindi. Ama şimdi düşünüyorum da, belki boncuklu mokasenleri olan bir cadıydı. Eskiden kadın şifacılara ‘cadı’derlermiş (İngilizcesi witch), eski İngilizce’deki witan sözcüğünden gelir, anlamı ‘bilmek’, ‘bilge olmak’tır. Ninem gibi cadılar da bilge kadınlarmış, yaşamın gizemli hakikatlerini ortaya çıkarmaya yarayan özel yetenekleri varmış. Onun duygu ve düşüncelerimizin birbirine kanştığını açıklayışım hâlâ anımsarım, kafa ve yüreğin böyle bir araya kanşmasıydı bizi zamanın karanlık rahminden gizlenen gelecekteki olaylara bağlayan.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir