Deniz Aras – Kesisme

Garsona seslendi: – Hesap lütfen! – Daha programımız başlamadı efendim isterseniz bekleyin. – Teşekkür ederim gitmem lazım. – Peki efendim nasıl isterseniz. Hesabı ödedi ve Taksim – Yeşilköy dolmuşlarının kalktığı yere doğru yürümeye başladı. Zengin, züppe hayatından kaçmak için toplu taşıma araçlarından iyisi yoktu. Sırasını bekledi ve nihayet dolmuşa bindi. Ön koltuk doluydu ve en arkadaki dört kişilik koltukta sadece bir kişilik boşluk vardı ortadaki koltukta bir kız oturuyordu. Şoföre iki kişilik ödeyeceğini söyledi, o koltukta üç kişi sıkışarak gitmek istemiyordu… Orkun, ülkenin tanınmış ailelerinden Sinibey ailesinin tek oğluydu. Bundan tam 18 yıl önce dünyaya gelmişti. Annesi ve babası aslında aynı ailedendi ve servetleri dışarı gitmesin diye evlendirilmişlerdi. Bebek’te deniz kenarında büyük bir yalıda oturuyorlardı. Orkun öz annesinin sütünün tadını bile bilmeden büyümüştü. 19 aylıkken ilk söylediği kelime dadısının adı olmuştu. Babası yabancı dil bilmiyordu ve bir türlü Kesişme 11 de öğrenememişti, bu yüzden Orkun dört yaşına geldiğinde İngilizce öğrenmeye başlamıştı bile. Ne de olsa ileride Sinibey Holding’in patronu olacaktı.


Ailesi onun için hiçbir masraftan kaçınmazdı ama bazı şeyleri de maalesef para satın alamazdı. Henüz çocukken bile bu acı gerçekle tanışmıştı. Küçücük gözleri ile en iyi gözlemlediği şey şuydu: ailesi ona istediği herşeyi ama herşeyi alıyordu fakat onun istediği şey sadece sevgi ve ilgiydi. Babası, 47 yaşındaydı. Esmer, hafif kır saçlı, 1,70 boylarında bir adamdı. Gülünce yok olacak kadar kısılan gözleri ve düzgün burnu en belirgin fiziksel özelliği olarak göze çarpıyordu. İri denilecek göbeği ile tam bir patron havası taşıyordu. Dumanından nefret ettiği halde özellikle yanında başka biri varken mutlaka puro içerdi. Bu onun için önemli bir prestij göstergesiydi. İş dünyasında saygın bir yeri vardı. Sosyal çevresi de oldukça genişti. Hemen hemen her akşam mutlaka bir partiye, yemeğe veya kokteyle davet edilirdi. Şen ama yapmacık abartı kahkahalar, ortamda bulunmayan arkadaşların dedikoduları bu tip davetlerin en vazgeçilmez öğeleriydi. Onun için hayatındaki en önemli şey paraydı. Ailesi, dostları, maneviyat önemsiz birer ayrıntıydı.

Hayatında sadece iki kez duygulanmıştı. Lise yıllarında bir kıza aşık olmuştu. Geceler boyunca kızı hayal eder ve ağlardı. Gönderdiği tüm hediyelere rağmen bir türlü elde edemediği o kız onu ilk defa duygulandırmayı başarmıştı. Ne şirketin başına geçti- Deniz Aras 12 ğinde, ne evlendiğinde, ne de oğlu olduğunda hiçbir duygu hissetmemişti. Ama oğlu büyüyüp de ona “Baba” dediğinde yıllar sonra bir kez daha duygulanmıştı. Eşini en son ne zaman öptüğünü bile hatırlamıyordu. Zaten bunun onun için hiç önemi yoktu. Etrafında bir çok güzel kadın olmasına rağmen o sadece menfaat sağlayabileceği kadınlarla ilişki kurardı. Onun için hayatın anlamı sadece ve sadece kar olarak kalacaktı. Beş yaşına bastığında doğum gününe basın davet edilmişti. Birçok ünlü sima partide bulunmuş Orkun’a oldukça değerli hediyeler vermişlerdi. Televizyondan bu doğum günü partisini izleyen bir çok çocuk Orkun’un yerinde olmak için can atıyordu. Anne ve babasıyla beraber ekranda muhteşem bir aile tablosu sergiliyorlardı. Ertesi yıl Orkun okula başladı.

Zeki bir çocuk olmasına rağmen derslerde diğer arkadaşlarının gerisinde kalıyor, teneffüs zili çaldığında tek başına bir köşede oturuyordu. İkinci yarı yıl başladığında öğretmeni bu durumu konuşmak için Orkun’un velisini okula çağırdığında, annesinin öğretmenine telefon açıp çok meşgul olduğunu ve bu yüzden gelemeyeceğini bildirdiğinden Orkun’un hiç haberi olmamıştı Annesi 39 yaşındaydı. Boyalı sapsarı saçları, estetikli burnu, mavi lensleri, botokslu yanakları, silikonlu göğüsleri ve dudaklarıyla Madame Tussaud müzesindeki mumyaları andırıyordu. Onun için en önemli şey güzel ve çekici görünmekti. Bunun için de harcayacak çok parası olduğu kesindi. Kesişme 13 Aslında kocası ile evlenirken sevinmişti ilk başta çünkü onu gerçekten beğeniyordu. Ailesinin baskısı ve ürkek bir yapıya sahip olması nedeniyle evlenene kadar hayatında hiçbir erkek olmamıştı. Bir erkekle beraber olmak fikri bile onu içten içe heyecanlandırıyordu. Evliliğinin sadece ilk haftası rüya gibi geçmişti. Her birlikte oluşlarında kendi bedenini yeniden keşfediyordu. Balayı dönüşü onun için tam bir şok olmuştu. Tüm gün süslenip kocasını beklemiş akşam yatakta neler yapacaklarını hayal etmişti. Fakat kocası o gün ve tam 3 hafta boyunca neredeyse tek kelime bile etmemişti. Sadece bazı iş yemeklerinde veya davetli oldukları ortamlarda kendisine eşi gibi davranıyordu. Bir süre sonra hamile olduğunu anladı ve nihayet beklediği ilgiyi ancak o zaman görmeye başladı.

Ancak bu ilgi onun beklentilerini karşılayacak türde bir ilgi değildi asla. Artık anne olmuştu, kısa sürede rejim yapıp eski beden ölçülerine kavuştu. İçindeki kadın ona sevişmesi gerektiğini söylüyor fakat bunu asla kocasıyla yapamıyordu. Her gün kendini dışarıya atıyor, elele dolaşan çiftlere bakarak iç geçiriyordu. Sonra bir dizi estetik operasyon başladı, artık eskisinden çok daha güzel ve çekiciydi ve kanı kaynıyor hislerinin önüne geçemiyordu. Sonunda arzularını daha fazla bastıramadı ve kendisiyle tanışmak isteyen bir genç ile sevgili oldu. Balayında yaşadık- Deniz Aras 14 larının çok daha ateşlisini bu genç ile yaşamaya başlamıştı. Bu onun yaşamının da dönüm noktası olmuştu. Neredeyse haftada bir sevgili değiştiriyor ve seksten başka bir şey düşünemiyordu. Ne ailesi, ne evi, ne de toplumsal baskı umurunda bile değildi artık. Orkun büyüdükçe ailesine karşı nefreti de büyüyordu. Ortaokula başlamıştı fakat hala içine kapanıklığı sürüyordu. Sınıftakilerden bazıları adını bile bilmiyordu. Tek dostu bilgisayarıydı. Okul dışındaki tüm vaktini bilgisayarının başında geçiriyor bazı geceler sabahlayıp uykusuz okula gidiyordu.

Ve tüm ülkenin yakından tanıdığı meşhur Sinibey ailesinden kimse Orkun’un nasıl bir ruh hali içinde olduğunun farkında bile değildi. Babanın tek derdi daha çok para kazanmak, annenin ise kendine yeni sevgili bulmaktan başka bir şey değildi. Orkun böyle bir aile ortamında büyüyordu. Buna rağmen okulda derslerinde başarılıydı tabi bunda keskin zekasının rolü büyüktü. Derslerde fazla arkadaşı olmadığı için mecburen dersleri dinliyor ve neredeyse tüm dinlediklerini bir hard disk gibi beynine kaydediyordu. Her yaz ailesi özellikle de annesi Orkun’u yaz kamplarına, yurtdışındaki dil kurslarına göndermeye çalışıyor fakat Orkun asla bu tekliflere sıcak bakmıyordu. Ergenlik çağına gelen tüm yaşıtları ilk flörtlere başlasa da Orkun etrafında kendisinden hoşlandığını açıkça belirten kızlar olmasına rağmen hiç kimseyi istemiyordu. Onyedi yaşına geldiğinde ailesine ve özellikle de annesine Kesişme 15 olan nefreti o kadar büyümüştü ki uzun zamandır tek bir kelime bile konuşmamışlardı. Bunun en önemli sebebi annesinin babası iş gezisindeyken başka bir adamla beraber olmasına şahit olmasıydı. Evin içinde herifle sarmaş dolaş bir halde annesini görmüştü. O anı ömrü boyunca unutmayacağı kesindi. Bir akşam Orkun’un hayatında farklı bir şey oldu, o ana kadar hiç yaşamadığı bir şey. Her zamanki gibi bilgisayarının başında otururken icq’sunda biri belirdi. Lord of Darkness: Slm Cevap vermedi ama yine de icq’sunu da kapamadı. Karanlıkların Lordu ismi ona gizemli gelmişti.

Genelde kimseyle muhatap olmazdı sadece birkaç kişiyle dosya alışverişi yapardı. Derken bir mesaj daha geldi ve devamı… Lord of Darkness: Bana cevap yazma ama bana yazma firsati tani pisman olmayacaksin. Lord of Darkness: Hayat tipki bir akarsu gibidir alir surukler seni Lord of Darkness: Kimi zaman bir kayaya carparsin ve canin yanar Deniz Aras 16 Lord of Darkness: Ama sonunda kavusacagin engin bir deniz olur. Yazılanlar ilgisini çekmişti çünkü karşısındaki dalga mı geçiyor yoksa ciddi bir şeyler mi yazmaya çalışıyor anlayamamıştı ayrıca Türkçe harfler kullanmaması da dikkatinden kaçmamıştı. Ve monolog devam ediyordu. Lord of Darkness: Eger rahatsiz ettiysem cok ozur dilerim bayan fakat cok yalnizim ve biriyle konusmaya cok ihtiyacim var. Lord of Darkness: Peki iyi geceler… Nedenini bilmese de içinden bir ses cevap yazması gerektiğini söylüyordu. Ayrıca Lord of Darkness onu kadın zannetmişti ve bu diyalog oldukça keyifli olabilirdi. Zaten canı da sıkılıyordu hemen klavyeye sarıldı. Pegasus: Slm Lord of Darkness: Tsk. Bir an hic konusmayacaksin sanmistim Pegasus: Aslında konuşmayı düşünmüyordum ama olsun. ASL Kesişme 17 Lord of Darkness: 17, E, Paris. Ya sen? Pegasus: 21, K, İstanbul Lord of Darkness: En son 4 sene once oradaydım. Cok ozledim oralari. Sen neresinde oturuyorsun? Pegasus: Kartal’da oturuyorum.

Orkun o gün bambaşka bir kimliğe bürünmüştü. Hayalinde canlandırdığı bir kızın kimliği. Kartal’da oturan öğretmen bir anne ve bankacı bir babanın kızıydı. Boğaziçi bilgisayar mühendisliğinde okuyordu. Çok renkli bir hayatı vardı. Kendini kumral, 1,75 boyunda, yeşil gözlü olarak tarif etmişti ve bu tarife uygun bir de resim göndermişti. Hat arkadaşının adı ise Hakan’dı. Paris Pasteur’de oturuyordu. Babası Türk, annesi Fransız olan bir gurbetçiydi. Liseyi bu yıl bitirecekti. Amacı Güzel Sanatlar’da heykelcilik okumaktı. İdeallerinin peşinde koşan bir gençti. Ama Fransa, özellikle Paris eskisi gibi değildi. Yabancılara karşı özellikle de müslümanlara karşı artan bir baskı vardı ve bu durum Hakan’ı rahatsız etmeye başlamıştı. Bir süre sonra aralarında sıkı bir bağ oluşmuştu.

İstisnasız her gün saatlerce yazışıyorlardı. Hakan idealleri ile yaşadığı yerdeki baskı arasında Deniz Aras 18 bocalıyor ve bu derdini Işıl ile paylaşıyordu. Işıl’ın en büyük derdi ise ailesinin ilgisizliği ve yalnızlıktı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir