Erich Fromm – Sahip Olmak ya da Olmak

“Sahip Olmak Ya Da Olmak” Erich Fromm’un en önemli kitabıdır. Yıllar süren deneyim ve çalışmaianmn bir sentezi olan bu kitap, adeta damıtılmış bir olgunluk ürünü gibidir. Dünyamn bilinebilen bir çok diline çevrilmiştir. İnsan varlığının en temel özelliklerine yönelmesi ve bu çağın sorunlarının çözümleriyle birlikte değerlendirilmesi, kitabın böylesine ilgi görmesinin başlıca nedenidir. Türkiye’de en çok ilgi gören kitaplar arasındaki yerini hiç yitirmeyen “Sahip Olmak Ya Da 01mak”ın yeni baskısını sizlere “Erich Fromm Bütün Eserleri” dizisinin 2. kitabı olarak sunmaktan kıvançlıyız. Ruth Nanda Anshen’in yöneticiliğinde bir araya gelmiş olan ve kumcuları arasında bir çok değerli düşünür ve bilim adamına yer veren “Worldperspective” (Bakış Açımız Dünya) adlı komisyon, tüm dünyanın önde gelen düşünür, yazar ve bilim adamlarının kitaplarını yayımlamaktadır. Frommün 1976 yılında tamamladığı “Sahip Olmak Ya Da Olmak” da ilk olarak bu dizinin 50. kitabı olarak New York’ta yayımlamıştır Çeşitli konularda uzun yıllar süren deney, düşünce ve araştırmalarının sonucunda Fromm, dünyanın ve insan soyunun hızla bir felâkete ve yok olmaya doğru gittiğini görmüştür. Çoğu kimse farkında olmasa bile, artık insanlık bir dönüm noktasına gelmiştir. Bu anda yapacağı bir seçme ile ya yok olacak ve kendisi ile birlikte tüm canlıları ve dünyayı da ortadan kaldıracak ya da 8 Sahip Olmak Ya Da Olmak yaşamını ve gelişimini sürdürmeye devam edecektir. Bu büyük tehlikeden kurtulabilmenin tek yolu, insanların ve onları şartlayıp, yönlendiren toplumsal yapıların kökten değiştirilmesidir. Yeni bir ahlâk anlayışı, yeni bir dünya görüşü, kısaca yeni bir insan ve yeni bir toplum kurulmak zorundadır. Böylesi bir tarihf görev ve sorumlulukla karşı karşıya olan insanlığın doğru yolu bulabilmesi için, davranışlarını ve inançlarını şimdi yaptığı gibi “sahip olmak” ilkesine göre değil, “olmak” ilkesine göre ayarlanması gerekir. Erich Fromm “sahip olmak” ile “olmak” ilkelerini ya da yönlenişlerini, insan varoluşunun iki temel kategorisi olarak değerlendirir.


Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye “sahip olmak” demek, onları ele geçirmek, kendine mâl etmek, onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir zaman yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle “sahip olmak” tutkusundaki insanlar hep kendilerinden fazla şeye sahip olanları kıskanacak, az şeye sahip olanlardan ise, kendi mallarına göz dikecekleri telaşı ile.korkacaklardır. “Olmak” ise “sahip olmak”ın karşıtıdır. Hiç bir şeyi elde etmeye, kendine mâl etmeye ve ona egemen olmaya çalışmaz. “Olmak” herşeyi kendi bütünlüğü, canlılığı, yaşamı ve gelişimi içinde sevmek demektir. Böyle davranan bir insan, dışsal ve maddesel olana bağlanmaksızın kendini geliştirip, evrimleşmeye çalışır ve insanlık bilinci ile diğer insan kardeşlerini sevmek, onlarla bir olmak arzusunu taşır. “Olmak” sözcüklerle tanımlanıp, anlatılamaz. O, ancak yaşanılan ve içte hissedilen bir özellik, bir süreç, bir canlılıktır. “Sahip olmak ve olmak, yaşamı ya da ölümü seçmekle birlikte, insan varoluşunun ve karakterinin iki temel niteliğidir” diyen Fromm’a göre, bu iki ilke insanla birlikte vardır. “Toplumsal düzen, toplumun sosyal ve ekonomik Sahip Olmak Ya Da Olmak 9 kurumlan, bir de ahlâk yapısı, bu iki karakter ve davranış biçiminden hangisini desteklerse, o toplumun insanlannda da bu karakter özelliği ağırlık kazanacaktır.” Günümüz toplumları tamamen “sahip olmak” ilkesine göre işlemektedirler.

İster kapitalist, ister sosyalist olsun tüm düzenler: mal. mülk, kazanç, daha çok kazanç tutkusu, açgözlülük, şöhret, iktidar gibi yanlış temeller üzerine kurulmuşlardır. Sistemlerin yaşayabilmesi için, insan ve onun değerleri, yerini makiııalara ve ekonomik gelişimin bürokrasi çarkına bırakmıştır. Bilim, teknik ve ekonomik gelişme hızla ilerlemiş, ama bunlar kendi yararına kullanılmadığı için, insan, bir araç haline dönüşmüştür. Ama bu sorumsuzca gidiş, şimdi büyük tehlikeleri ile birlikte karşımızdadır. İnsanlık yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Belki bir atom savaşı, bütün dünya planetinin mahvolmasına yol açacaktır. Ayrıca insanlar kendi günlük yaşamları içinde de, son derece mutsuz ve bunalımlıdırlar. Özetle “sahip olmak” ilkesine göre kurulmuş olan tüm düzenler ve toplumsal sistemler, insanları mutlu etmekten, onları doğru yöne yöneltip, evrimleşmelerini sağlamaktan uzaktırlar, yani yanlıştırlar. Öyleyse sorunun çözümü kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. İnsanlığın kurtulabilmesi için ilk ve tek şart, “sahip olmak” ilkesinden “olmak” ilkesine geçmektir. Bunu gerçekleştirebilmek; toplumsal düzeni, sosyal, ekonomik ve politik kurumlan yenilemek, böylece o toplumdaki insanların “olmak” ilkesine göre davranmalarını sağlamakla olur. İnsanlık değişmek, yeni bir ahlâk, yeni bir toplum ve yeni bir insan oluşturmak zorundadır. Aksi takdirde yok olacaktır. Çözüm: “Yaşamak veya ölmek, yani sahip olmak ya da olmak” arasındaki seçimin doğru yapılabilmesinde gizlidir.

Erich Fromm. ana hatlarıyla özetlemeye çalıştığımız kita­ 10 Sahip Olmak Ya Da Olmak bında konuya, çağdaş bunalım ve felâkete gidişin nedenlerini araştırmakla giriyor. Ardından “sahip olmak” ve “olmak” kavramlannm ortaya konulup, çözümlenmelerinden sonra, yeni bir insan ve yeni bir toplumun nasıl olması gerektiğine getiriyor sözü. Son bölümde ise, önerilerini sıralıyor ve teorik bir çatının, eğer pratik uygulama imkânı bulunmuyorsa hiçbir anlam taşımayacağını ileri sürerek, kendi görüşlerini ve uygulanabilecek plânlarım anlatıyor. 1980’de ölen Erich Fromm, yazdıklarına ve savunduğu fikirlere uygun yaşayan ender insanlardan birisiydi. Parada, malda, ve şöhrette gözü olmayan, mütevazf yaşantısıyla dikkati çeken Fromm, “Sahip Olmak Ya Da 01mak”ı tam beş kez yeniden yazmıştır. Bu kitaba almadığı veya çıkardığı notlar öylesine kapsamlıdır ki, edebî mirasçısı ve eski asistanı Dr. Rainer Funk, bu notları “Vom Haben zum Sein” (“Sahip Olmak”tan ”01mak”a) adı ile 1990 Ocak ayında bir kitap olarak yayınlamıştır. Kendisine “Yeni Çağın Peygamberi” denmesinden hoşlanmayan Fromm, sorunları ve çözüm yollannı göstererek, tıpkı İsa’nın geleceğini bildirip, onun yolunu hazırlama görevini üstlenen Nasıralı Yahya gibi gelecekteki müjde veya felâketi işaret etmek görevini başarıyla yerine getirmiştir. “Sahip Olmak Ya Da Olmak” gerçekten de çok önemli bir kitap. Dünyanın ve insanın içinde bulunduğu durumu çok iyi tespit eden ve bu bunalımın nedenlerini çözümleyen Erich Fromm, bizlere çağın anahtarını veriyor. Gelecekte varolmayı sürdürebilmemiz ve insan soyunun yeni çağa ayak uydurabilmesi için tek bir yol, tek bir seçenek vardır: “Sahip 01mak”tan “01mak”a geçmek. Çağdaş bilim, dünyayı ve giderek tüm evreni bir bütünlük, birbiriyle içten bağlı bir “teklik” olarak gönneye başladı. Hiçbir Sahip Olmak Ya Da Olmak 11 şey tek başına ve diğerlerinden bağımsız değil. Herkes, herşeyden sorumlu.

Bizim üç boyutlu algı alanımızı aştığı için, bize anlaşılamaz gibi gelse de, gerçek böyle. İşte bu temel gerçeği kavramak ve kendimizi, ekonomimizi, sanatımızı, siyasal ve sosyal düzenlerimizi, bilincimizi ve herşeyi buna göre ayarlamak yolunda atılan adımlara ilk ışığı Fromm tutuyor. Bu nedenle “Sahip Olmak Ya Da 0!mak”m yeni çağın bilimsel ve insancıl anlayışını kavramanın ilk basamağı olarak, mutlaka okunması gerekiyor. Kitapla ilgili çok değişik (ve birbirine ters ya da karşıt gibi duran) çevrelerden, çok iyi tepkiler aldık. Bu, bizi sevindirdi. Demek ki ülkemizde bilgi, giderek dogmatik olmaktan çıkıyor. İnsanlar aynı istek, ihtiyaç ve özlem içinde, kendilerine yarayacak olan şeyleri bulup, seçip, değerlendiriyorlar. Doğru bilgi, onlan aynı potada eritebiliyor. Kitabın dili ve çevirisi de, ayn bir ilgi ve beğeni konusu. Çeviri kolay iş değil. Önce konuyu anlamak, sonra onu kendi süzgecinizden geçirip, Türk okuru için yeniden Türkçe yazmak zorundasınız. Ve amaç, anlaşılmak olmalı. Basit yazmak ve kolay anlaşılır olmak, aslında en zor olanı. Gelen tepkiler onu gösteriyor ki. insanlar okuduklarını anlamak istiyorlar.

Hele bunu onlara bir de, akıcı ve derinliği olan bir biçimde aktanrsanız, ne âlâ. Çeviri bir sorumluluk işi. Yapabileceğinin en iyisine varmak; tecrübe, emek, sabır ve çabayı gerektiriyor. Ama bunu yapmamak kişinin önce kendisine, sonra da okuruna, topluma ve giderek dünyaya karşı saygısının olmaması anlamına geliyor. 1976’da ilk kez İngilizce olarak yayımlanan “To Have or To Be”yi Türkçe’ye Fromm’un daha sonra üzerinde düzeltmeler yaptığı “Haben oder Sein. Die seelischen Grundlagen einer neuen Gesellschaft” adlı Almanca aslından aktardım. Yahudi- 12 Sahip Olmak Ya Da Olmak Hristiyan dininin bazı anlaşılması güç noktalarım da dip notlarla açıklamaya çalıştım. Çeviride amaç, okura bulmaca çözdürmek ya da Türkçe sözlük aratmak değil, okuduğunu anlama imkânını vermektir. Bu nedenle ilk olarak Türkçe’nin güzel ve anlaşılır olmasına dikkat ettim. Metne tam olarak bağlı kalmanın Türkçe’yi zorladığı bazı yerlerde ise, serbest çeviriye yöneldim. Dili ve anlamı anlaşılır kılma yolundaki bu çabalarımızın başarılı olması bizi mutlu ediyor.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir