Eugen Herrigel – Zen Budizmi Yolu

Yalnızca mistik varlığın yöntemsel sebeplendirilmesi uğruna budistik mistik diğer dünyadan gö,ze çarpıarcasına ayrılır. O daLnca, içinde tekniğin bütüını san’atlarda olduğu gibi, srudece ona d�en rolü oynanui.dığı, tersine aynı· zamanda son derecede geniş bir yer tuttuğu bir san’at mertebesine yükseltmiştir; böylece hemen hemen öıncedenı yayılma a1anı kestirilemiyen bir kazanç sağlamı�tır. O, mistik pratiği sırf bir aşağı yukarılıktan kurtarm1!ltır. O da dal nca götüren başarılı temrinlerin toplamım «yol» olarak adlandırmalrtadır, ama başka hiç bir yerde dalınem yöntemi olan yol bu derecede temelli hiı; önem kazanmamıştır. Doğu Asyalı, Buddha’nm yoluna sonsuz derecede çok şey borçludur. O, kendisine özgür rahip insan tipini ortaya çıkarmıştır. Bu meyanda erişilen düzeyin Budiz:ınin her dalında bugüne kaıi’lar korunup körunmadığı sorusunu burada sormayalım. Keza bu nıkı yöntemden, alışılmış ve hidayetten öğretilen bilişin orta,ya çıkıp çıkmadığı da sorumuz dışıdır; Burada. Z e n Budizminıd.en sö�zedilecektir. Zen’e ilişkin olarak onun ne sayesinde, ne z.aman, nasıl oluştuğu da tartışilacak değildir. Bunun nedeni, -:J3udizme ait olarak- onun klasik budizm ıdalınç mistiğinden yöntem olarak daha başkil bir yol izlemesidir. BucHzmin h i d a y e t e e r m e’nin, tüm duygu kanışcrml:ınndan arınmış: olarak, dünyadan’ kaçışa götürenı bilgilerin yeniden soyut biçimde ortaya çıktığı murakabe çalışmasının kendileriyle baŞladığı gerçeklerin saf görülüşünden ibaret olduğu dikkate değer bir noktadır.


Bu, şu halde, Buddha’nın hidayete ermeden önceki ve yola koyulduğunda doğrulanan (müeyyideleşen) en eski yaşamıDalınç : tstiğ-rak, bir tür ruh-beden gev�mesi,’ trans halL · 7 ZEN l3UD!ZM1 YOLU dır; Buna göre bu sonuç murakabe yapan için bu konunun bir de·· yimle saplantı fikir haline gelmesiyle açıklanamaz mı? Budist. hayatın acı çekmek olduğu noktasından hareket eder. Bu en eski Buddha yaşanıını başka türlü olsaydı, durum nasıl olacaktı? Yaşam sevinç verici ve dünya, mutlulandıran bir uyum olarak yaşansaydı, hidayete eriş de buna uy;gun bir hale gelrniyecek miydi? Elbette böyle güzel ve uYunılu bir dünyadan çözülmeye çalışiriıanın ne anlam ta§ıdığı kavraınmaz olacaktı. Şu halde bu muralmbe yolunda besbelli ki§i kendisini aşamaz. Di.i.şÜıllınenip. ve düşünmemeilin ö t e . y a n ı n a gelinemez, hoşnut oluşun ve olınayışın v.b. öte yanına ulaşılaımaz, sadece öte yan. diye gösterilen sıfır noktasma gelinir, ama bu takdirde bir mistik ruhun Tanrıyla birleşmesi (unio ınystica) nasıl mümkün olabilir? Maamafih olsa olsa, en çok şöyle denebilir : Dalınca giren kiş:i, kuşkusuz kendi gerçek mahiyetine ait olmayandan kurtulmaktadır ve böylece leendi varlığının en derin dibini sadece k e n d i n i bulmaktadır. Buna göre -bu söz konusu olabilir- dalınç ve konsantrasyon eksersüzlerini önceden verilmiş. bir konu oln’ıaksızm yapabilmek müm� kün olup, izlerken sabit nesnel bir şeye tutunulmayan · bir yoldan gitmek imkfuu mevcuttur- Şu halde yfuıi dünya görüşüne ilişkin koşullara sahip olınakSJzıU, öyle ki insanın kişisel varlığı ne aCl, ne de hoşnutluk dolu diye görülmeden, o, geçici olsa da, ne nefret edilmeye, ne de sevilmiye değer diye geçerli olmaksızın bu yapılabilir. Bu dünya görüşü en doğrusu hiıda.

yetten ortaya çıkınalıdır ! Hidayet diye bir şeyin olduğunu Buddha ken:disi vaad olarak belirtmişti. Belki de ona hiç bcrr şey telkin edilınezse, bu büsbütün başka oonuç verir. Bunun Iliümkün olması gerektiği, Buddha’nın gittiği yoldan ortaya çıkıyör. Orada bir umursamazlik safhası v.ardır. Bu aşamada bilmekle bilmernek arasındaki sıfır noktasında bUlünulur ve artık hiç bir şeye yönelimnez; ama Buddhistik dalmçta kişi daha önceki sıafhalarla önceden engellenrni§tir. Pekiyi bu olınaksJzm başlangıçtan itibaren şöyle yapılsaydı, nasıl oJurdu: Basit olarak teınrinı.J.e bulunulsaydı, dalınca girmek ve tamamen boş hale gelınekjçin, program�z olarak hareket edilı:.teydi ne olurdu? Bunu söz konusu ettirmek yfueklliiği gösterilseydi, (1) Bu ZEN’in yoluydu. Hiçliğin bu biçimde ın e kadar denendiği sapta.namıyor. Fakat onun başarıva ulaştığı, Zen’in Çindeki ve Japonyadaki varlığıyla kan{tlariınış 6Imaktadır. Onun parlak bir başa.rıya 8 ZEN YOLU ulaştığını Zen’in bugüne kadarki canlılığı kanıtlamaktadır.

Bu noktadan bakıldığında sadece anlaşılmaz olan nokta şudur: Zen mensubu varlığından çözülmek için hangi nedene sahip olmalıdır, zira o bu varlığın karşJsında dünya görüşü bakımından tamamen tarafsız bir tavır takıı:unaktadır. Bunun için tarihi bakımdan bir açıklamada bulunmak mümkündür. O, bir hidayetin ve ona götüren bir yolun olduğunu biliyordu, ama sonradan edindiği. deneyierin b ü y ü k k u r t u ı u ş olduğunu o söyliyebiliyör;du. N e d e n k u r t u � luş? Hangi anla mda? Bunun yanıtını bu kitabın bütünü vermektedir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir