Gülten Dayıoğlu – Akgüvercin ile Yeşilsalkımın Aşkı

Benim adım Canevi. Annem seçmiş bu adı. Kendisi çok bilmiş bir reklam yazarıdır. Küçüklüğümden beri yeni tanıştığımız insanlar adımın anlamını sorar. Canevi, canımızı içinde barındırdığı varsayılan, YÜREK demekmiş. Annem, babam ve nine-dedelerim beni CANEVİ’M diye çağırırlar. Pek keyiflenirim. Bizim öğretmen de adımı beğeniyor. Onun adı Candan. Adlarımız benzeşiyor da huylarımız hiç benzemiyor. Öğretmenim, dediği dedik biri. Aklı fikri, öğrencilerin sırtına, çuval çuval ödev yüklemekte. Dört yıldır, onun bu kötü huyu yüzünden, sınıfça çekmediğimiz kalmadı. Ödevleri verip de arkasını aramayan cinsten de değil. Her ödevi, ibini dibini araştırarak i r iıi h , / x \ / ___ _ Akgüvercin ile’Yeşilsalk imin Aşkı denetler.


Eksiği gediği, gözüne sokar öğrencinin. Not verirken de bir cimri ki! Ama hepimiz onu çok seviyoruz. Bu sevgi nedeniyle verdiği ödevleri eksiksiz yapmaya özen gösteriyoruz. Ancak bazen ödev verirken ölçüyü öyle bir kaçırıyor ki!. Yarıyıl tatiline girerken yine yaptı yapacağını. Bu tatil ödevi yüzünden başıma gelenleri bir bilseniz! Yaşadıklarımı anlatmazsam çatlayacağım. Yarıyıl tatilini iple çekiyorum. En çok özlediğim de sabah uykusu. Bunun yanında arkadaşlarla buluşacağız. Babaanneye yatıya gidilecek. Onu çok özledim. Elbette ödev de yapılacak. Tüm tatillerin olmazsa olmazı. Ama bu kadar da olmaz ki! Karne günü öğretmen ödevleri tahtaya yazarken “Dilerim az ödev verir,” diye geçirdim. Tahtaya yazılan ödev konularını görünce “Dileğim kabul oldu,” diye sevinmekten kendimi alamadım.

Çünkü ders kitaplarından verilen ödev gerçekten çok azdı. Ancak kısa süre içinde sevincim içimde düğümlenip kaldı. Öğretmen, “Derslerle ilgili olarak az ödev verdim diye sevinmeyin. Bu dönem için hazırladığım asıl ödev, epey yüklü. Ama çok da ilginç. Hiç sıkılmadan yapacağınıza inanıyorum,” dedi. Yüreğim hop etti. Yoksa tatil düşlerim suya düşüp sellere mi karışacaktı! 3 Usta Kalemlerden Masallar Öğretmenimiz, o ilginç ödevi şöyle açıkladı: “Artık dördüncü sınıf bitti. Dört yılda zihinlerinize katman katman bilgi yüklendi. Ne var ki yaşamda başarılı ve mutlu olmak için bu bilgiler yeterli olmuyor. Hayat bilgisi de gerekiyor. Örneğin çeşitli konularda sorumluluk üstlenmelisiniz. Toplum içine girip insanlarla buluşup görüşmelisiniz. Bunu yaparken kendinizi açık seçik ifade edip karşınızdaki insanı anlamayı başarmanız gerekiyor. Bu iletişim çabasında başarı kazanırsanız, hayat bilgisi konusunda büyük bir adım atmış olacaksınız.

Bu adım sizi, giderek, hayatın doruklarına taşıyacak.” TATİL ÖDEVİ: KOMŞU KAPILARI ÇALINIP MASAL DERLENECEK Öğretmenimiz, hayat bilgisi sözlerini sıklıkla yineler dururdu. Ama bu konuyla ilgili ilk kez bir ödev veriyordu. Doğrusu, ödevin içeriğini merak etmeye başlamıştım. Öğretmen, şu açıklamayı yapıp beni meraktan kurtardı: “Bu tatilde komşu kapıları çalınacak. Her komşuya, çocukluğundan kalma bir masal anlatması dileğinde bulunulacak. Sizler de öğrendiğiniz masalları yazıp güzel bir masal dosyası hazırlaya4 A kgüvercin ile-Yeşilsalkım’ın Aşkı caksınız. Dosyalardaki masalları sınıfta okuyup değerlendireceğiz. İlginç olanları seçip bilgisayarda tarayacak, yazıya dökeceğiz. Sonra da kitap haline getireceğiz. Bu kitabı, sınıf kitaplığımıza koyacağız. İsteyen kopyalayıp anı olarak evine götürebilecek.” Arkadaşlarla birlikte hop oturup hop kalktık. Öğretmene sorularla saldırmaya başladık: “Öğretmenim, biz komşularımızla pek fazla tanışmıyoruz. Öyle ki, asansörde ya da kapı girişinde karşılaştığımızda yüzümüze bakmayan, selam vermeyen komşularımız var.

Üstelik onlar çoğunlukta. Bu kişilerin kapılarını nasıl çalacağız?” Öğretmende yanıt hazır: “Tanışmak için ilk adımı siz atacaksınız. Günün uygun bir saatinde kapıyı çalacaksınız. Karşınıza çıkan kişiyi selamladıktan sonra ödevinizi anlatacaksınız. O evde size masal anlatacak birinin bulunup bulunmadığını soracaksınız.” Soru saldırısı sürdü: “Öğretmenim, bizim komşularımız çok suratsız. Evde biraz gürültü yapsam kapımıza gelip anneme çatıyorlar.” “Öğretmenim, bizim komşularımız da aynını yapıyor. Dedem, kulakları ağır işittiği için televizyonu fazla açıyor. Komşular hemen apartman görevlisini kapımıza gönderiyorlar.” Öğretmenim, bizim bir komşumuz var. Müziğin sesini biraz 5 Usta kalemlerden masallar yükseksek hemen duvarı yumruklamaya başlıyor. Ben onun kapısını nasıl çalarım?” Sorular böylece sürdü, gitti… Öğretmen şaştı, kaldı. Ama pes etmedi: “Apartman yaşamında bu tür olaylar dünyanın her yerinde görülebilir. Komşularınız, nice olumsuz davransalar da yabanıl değiller.

Hepsi uygar insanlar. Sizleri kapıdan kovacak halleri yok ya! Ayrıca siz de apartman yaşamına uygun davranmayı öğrenin. Müziğin sesini gümbürdetmeyin. Gürültü yapmayın… Parmak kaldırdım. “Öğretmenim, ya komşulardan hiçbiri bana masal anlatmazsa!” Öğretmen kızdı. “Neden böyle olumsuz düşünüyorsun oğlum! Belki de ödevinin içeriğini öğrenince seni kapılarda karşılayacak, salonun başköşesine oturtacaklar? Belki aile bireylerinden biri gelip sana ilginç bir masal anlatacak. Bu arada çikolata ya da limonata, hatta kek ikram edenler bile olacak?” O an komşularımızı gözümün önüne getirmeye çalıştım. Ama başaramadım. Çünkü binada yaşayanları tanıdığım söylenemez. Annem ikide bir “Bu binaya taşınalı iki yıl oldu. Bir Allahın kulu da kapımızı çalıp hoş geldiniz demedi. Kapıda ya da asansörde kaşlaştığımızda belli belirsiz selam verenler olduğu gibi, hiç yüzüme bakmayanlar da var,” diye sızlanıp duruyor.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir