H. P. Blavatsky – Teosofinin Anahtarı

SORU: Teosofi ve öğretilerinden sık sık yeni türemiş bir din olarak bahsediliyor. Teosofi bir din midir? TEOSOFİST: Değildir. Teosofi, İlahi Bilgi veya Bilim demektir. SORU: Terimin gerçek anlamı nedir? TEOSOFİST: Theogoni kelimesinin Tanrıların Soykütüğü anlamına gelmesi gibi, Teosofi de “ilahi Bilgelik”, yani Tanrıların Bilgeliği anlamına gelir. Theos kelimesi Grekçede tann anlamına gelir. Fakat günümüzde “Tanrı” kelimesine iliştirilen anlamda değil de ilahi varlıklardan biri anlamında. Dolayısıyla Teosofi bazılarınca tercüme edildiği gibi Tann’nın Bilgeliği değil, tanrıların sahip olduğu ilahi Bilgelife’tir. Kelime birkaç bin yıllık bir geçmişe sahiptir. SORU: Kelimenin kökeni nedir? TEOSOFİST: Bu kelime bize Filalethaeian’lar, yani Hakikat Aşıkları denilen iskenderiyeli filozoflardan geliyor. Fil “seven”, “atetfıeia” “hakikat” anlarının gelmektedir. Teosofi kelimesi ise bize üçüncü asırdan gelmektedir. Eklektik Teosofi sisteminin kurucusu Ammonius Saccas ve müritlerinden gelmektedir.* * Bunlara Analojetisisı de denir. Prof. Alex.


Wilder’ın ‘”Eklektik Felsete” eserinde açıkladığı Üzere, böyle adlandırı lmalannın nedeni, biltün kutsal efsaneleri, anlatılan, mitleri \’e gizemleri bir analoji veya tekabüfiyet kuralına göre yorumlama uygulamalandır. Bu yorum biçimine göre, dış dünyada meydana gelen olaylar insan ruhunun deneyimlerinin ve işlerinin dışa vurumu sayılır. Bunlara Yeni-Platoncular da denmiştir. Her ne kadar Teosofi, ya da Eklektik Felsefe’nin üçüncü yüzyıla ait olduğu genel kabul görse de, 13 TEOSOF İ’N İN ANAHTARI SORU: Bu sistemin amacı neydi? TEOSOFİST: İlk olarak müritlerine, sonra da tüm “hakikat aşıkları”na belli bir ahlakı aşılamak. Dolayısıyla Teosofi Cemiyeti’nin benimsediği slogan, “Hakikat’ten yüce din yoktur” olmuştur. Eklektik Teosofi Okulu’nun* kurucularının ana hedefi, onların modern ta- • 14 Diogenes Laeıiius’a inanmak gerekirse, kökeni çok daha eskiye dayanmaktadır; Ona göre bu felsefe, Ptolemus krallığının ilk dönemlerinde Mısır’da yaşamış olan Mısırlı rahip Pot-Amun’a dayanır. Aynı yaz.ar bu ismin Kıpti diline ait olup, Bilgelik Tanrısı Amun ‘a adanmış olan anlamına geldiğini söyler. Eklektik Felsefe üç başlıkta toplanmıştı: (1) Göıiinen ve göıiinmeyen olmak üzere var olan her şeyin, bütün Doğa’nın kökü olan bir sonsuz öz, tek ve bir olan, idrak edilemez, mutlak Mabud’a iman etmek. (2) Evrensel Ruh’un bir yansıması olan insan ruhunun ölümsüzlüğüne inanmak. (3) Teurji, yani “İlahi Çalışma”, yani theoi “tanrılar” ve ergein “çalışma” kelimelerinden ‘Tanrıların bir eserini üretmek”. Terim çok eskidir. Ancak genel kullanımda olmayıp, yalnı7.ca Gizem Okul-Ian’nda kullanılırdı, lniyesiye rahip ve velilerin pratik olarak kanıtladıkları üzere, kendini bedensiz varlıklar kadar saflaştırmak, doğal saf hale dönmek yoluyla insanın ilahi bilgiler almak için tanrılarla ileşitime geçebileceğine ve hatta onların bazen öznel veya nesnel olarak zuhur etmelerine neden olabileceğine dair mistik bir inançtı. (Teurji) bugün Ruhçuluk denilen şeyin aşkın bir veçhesiydi.

Fakat insanların yanlış kavrayışları ve istismarları yüzünden bazı insanlar tarafından nek-romansi olarak göıiildü ve çoğu yerde yasaklandı, lamblikhus’un Teurji’sinin çarpık bit biçimi, bugün, bazı modem Kabalacılar’ın seramoni maillerinde kullanılmaktadır. (Modem Teosofi, bu iki tür majiyi ve nekromansiyi çok tehlikeli olduk lan için reddetmektedir. Gerçek ilahi Teurji neredeyse insan üstü bir arınma ve kutsallık gerektirir. Bunlar olmadığında medyumluk ve kara büyü haline gelerek yozlaşır. Theodidaktus (Tann’nın öğrettiği) denilen ammonius Saccos’ın yakın müritleri -örneğin Platinus ve onun müridi Porfiri- ilk başta Teurji’yi reddettiler. Ancak Abommon ismindeki meşhur bir Mısırlı rahip olan hocasının adıyla “Gizemler” başlıklı bir kitap yaz.an lamblikhus yüzünden sonunda Teurji’yi kabul ettiler. Ammonius Saccas, Hıristiyan bir ailenin oğluydu ve çocukluğundan itibaren dognatik Hıristiyanlığa tiksinti duyarak Yeni-Platoncu oldu ve tıpkı J. Boehme ve onun gibi büyük kahinler ve mistiklere benzer bir biçimde ilahi bilgeliğin ona ıiiyalar ve göıiilerle ilham edildiği rivayet edilir. Ona işte bu yü7Alen ‘Tann’nın öğrettiği” denmiştir. Ammonius Saccas, ahlaka dayanan tek bir evrensel inanç sistemi kurmak için, bütün dini sistemleri, aynı kökenden geldiklerini kanıtlayarak uzlaştırmaya çalışmıştır. Öyle masum ve safbir hayat yaşamış, öyle devasa ve derin bir bilgiye sahip bir insandır ki birçok Kilise Babası onun gizli müritleri olmuştur. İskenderiyeli Klemens ondan övgüyle bahseder. Ammonius ‘un “Aziz Yuhanna ‘sı’ olan herkesin saygı gösterdiği Plotinus, çağının en bilgili ve en derin inşam olarak göıiilürdü. Plotinus, otuz dokuz yaşındayken Roma İmparatoru Gordion ve ordusuyla birlikte Dogu’ya gitmiş, Bactia ve Hint öğretmenlerinden dersler almıştır.

Roma’da bir felsefe okulu kurmuştur. Gerçek ismi Malek H. P. BLAVATS KY kipçileri olan Teosofı Cemiyeti’nin üç amacından birini oluşturur. Bu hedef, bütün dinleri, hizipleri ve ulusları evrensel gerçeklere dayanan ortak bir ahlak sisteminde birleştirmektir. SORU: Bunun imkansız bir düş olmadığını ve bütün dinlerin tek ve aynı Hakikat’e dayandığını nasıl kanıtlayacaksınız? TEOSOFİST: Karşılaştırmalı etüt ve analizle. Kadim zamanlarda “Bilgelik Dini” tek dindi. Bir zamanlar dünyanın her yerine dağılmış olan Gizem Okulları’nda İnisiyelere aynı öğretilerin verilmiş olması bütün ilkel din felsefelerinin aynı olduğunu kanıtlıyor. “Bütün eski tapınma biçimleri, onlardan önce tek bir Teosofı’nin var olduğuna işaret ediyor. Bir kapıyı açacak anahtar, bütün kapılan açmıyorsa doğru anahtar değildir.” (Eclect. Philo) Teosofi Cemiyet inin Politikası SORU: Ammonius’un zamanında çok sayıda büyük kadim din vardı. Tek başına Mısır’da ve Filistin’de bile sayısız mezhep vardı. Bütün bunları nasıl uzlaştırabildi? Teosofıst: Şu anda bizim tekrar yapmaya çalıştığımızı yaparak. Çok sayıda Yeni-Platoncu vardı ve farklı dini felsefelere aittiler*.

Aynı bizim teosofıstler gibi. O günlerde Yahudi felsefeci Aristobulus, • (Helcnlcştiıilmiş bir Musevi) olan müridi Porfiri, ustasının bütün eserlerini bir araya toplamıştır. Porfıri’nin kendisi de çok büyük bir ya7ardır ve Homeros’un eserlerinden kimilerinin alegorik yorumlannı yapmıştır, Filaletheianlar’ın meditasyon sistemi, Hint Yoga uygulamasına benzer olan bir Vt.’Cd sistemidir. Bub>iin Eklektik okul hakkında bildiklerimiz, Orijen, Longinus ileAmmonius’un yakın müridi Plotinus’a dayanır. (Vide Eclectic Philos., A. Wilder) Museviliğin İskenderiye’ye yerleşmesi Philadelphus 7.amanında oldu. Bu tarihten itibaren Helen öğretmenler, Babil Haham Okulu’nun tehlikeli rakipleri haline geldi. “Eklektik Felsefe” adlı eserin yazan A. VVılder’in çok yerinde tespitlerinin gösterdiği üzere, “Bu dönem süresince Budist, Vcdantacı ve Majik sistemler, Yunan Felsefeleriyle birlikte açıklanıyordu. [Babil Musevi Ekolü’nün bakış açısından] insanların söz mücadelesinin sona ereceğini ve bu çeşitli öğretilerden tek bir uyumlu sistemin çıkmasının mümkün olduğuna inanmaları hiç hoş bir şey değildi. Panaenus, Athenagoras ve Klement eksiksiz bir biçimde Platoncu felsefe eğitimi almışlardı ve onun Doğu sistemleriyle özde bir oldu6runu düşünüyorlardı. 15 TEOSOFİ’NİN ANAHTARI Aristoteles’in etiğinin Hz.

Musa’nın Yasa’sının ezoterik öğretilerini temsil ettiğini doğruluyordu. Philo Judaeus, Kitabı Hamse (Tevrat’ın ilk beş kitabı, pentatek) ile Pisagorasçı ve Platoncu felsefeyi uzlaştırmaya çabaladı ve Josephus, Karmel Esseniler’inin Mısır’ın Therapeutae (Şifacılar) mezhebinin takipçileri ve kopyacıları olduğunu kanıtladı. Bugün de bir şey değişmedi. Bütün Hıristiyan dinlerin, en küçükleri de dahil olmak üzere bütün mezheplerin silsilesini gösterebiliyoruz. Daha sonra ortaya çıkan mezhepler büyük dallardan çıkan küçük filizler gibidir; fakat bu filizler aynı gövdeden, BİLGELİK DINl’nden çıkmaktadır. Soydan Yahudi Olmayanlar, Hıristiyanlar, Yahudiler ve Putperestleri rekabeti ve kavgayı bırakmaya, farklı kıyafetler altında aynı hakikate sahip olduklarını ve hepsinin ortak bir anadan geldiklerini* hatırlatmaya çalışan Ammonius’un amacı bunu kanıtlamaktı. Bu, Teosofi’nin de amacıdır. SORU: Bu kadim İskenderiyeli Teosofist’in bunu söylediğini hangi otoriteye dayanarak ileri sürüyorsunuz? TEOSOFİST: Çok iyi bilinen sayısız yazara dayanarak. Onlardan biri olan Moşeym şöyle söylüyordu: ”Ammonius yığınların dininin felsefeyle el ele gittiğini ve bu felsefenin insanların hileleri, batıl inançları ve yalanlan ile belli ölçülerde yozlaşıp gölgelendiğini, dolayısıyla bu kaba yönlerinden temizleyerek ona eski saflığının kazandırılması ve tekrar felsefi ilkeler üzerine oturtulması gerektiğini,

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir