Harun Yahya – Evrimin Mikrobiyolojik Çöküşü

Bu kitabın konusu, insan vücudunun yapıtaı olan hücredir. Çou kiiye göre, insan hücresi ile ilgili bir kitap, ancak bir biyoloji ya da kimya kitabı olmalıdır. Oysa elinizde tuttuunuz kitap bir kimya ya da biyoloji kitabı deildir. Kitabın amacı, okuyucunun konu hakkındaki bilimsel birikimini artırmak, ona biyolojik detaylar öretmek de deildir. Çünkü bu bilgiler zaten okullarda örencilere aktarılır. Hemen herkes okuldaki, hayat bilgisi, ya da biraz daha büyüdüünde fizik, kimya, biyoloji gibi derslerinde, varlıkların ve olayların “bilimsel açıklama”larını okumutur. Derslerde insan vücudunu ya da tabiatı tanır, ama bunların içerdikleri muhteem yapıların, içlerinde ileyen milyonlarca içiçe geçmi sistemin, bu sistemlerin aralarındaki akılalmaz uyum ve dengenin her zaman süregiden olaan olaylar olduklarına inandırılır. Asıl sorması gereken sorular ise asla sordurulmaz. Canlı cansız tüm bu varlıklar nasıl meydana gelmiler? Böyle bilinçili bir düzen ve tasarımın kaynaı nedir? Bu mükemmel sistemler kendi kendilerine ortaya çıkabilirler mi?. Bu gibi soruları hiç sormamayı örenir. Örnein aaçların nasıl meyve oluturduklarının biyolojik detaylarını örenir; fotosentezle ya da bitki yapısıyla ilgili bilgiler yüklenir. Ancak tüm bunlar yapılırken, “nasıl olur da bir tahta parçasının içinden insanın damaına ve salıına uygun, dünyanın en güzel ambalajına sahip mükemmel gıdalar çıkar?”; “aacın ürettii bir meyve ile insan damaındaki lezzet hissinin böyle inanılmaz biçimde uyumasının sırrı ne olabilir?” gibi sorular aklına bile gelmez. Varlıkların varolu amaçları üzerinde düünmeye alıık deildir. Tek yaptıı, varlıkların içerii hakkında daha fazla bilgi yüklenmektir.


Çocukluundan itibaren bu ekilde bir programlanmaya tabi tutulan insan artık etrafındaki yaratılı mucizelerine karı duyarlılıını yitirmitir. Kuran’ın tabiriyle “kalbi katılamı”, körelmitir. Çünkü yine Kuran’ın tabiriyle, yalnız “gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir”. Hiçbir eye hayret etmemeyi, kendini görür zanneden bir kör olmayı örenmitir. Artık daha büyük bazı telkinleri de kabul etmeye hazır bir hale gelmitir. te bu noktada, eitimin son halkası olan “evrim teorisi” devreye girer! Çünkü, etrafını saran tüm mucizelere ve olaanüstü gerçeklere gözleri kapalı hale gelmi, duyarsızlamı olan genç insanın vicdanını rahatsız eden tek bir konu kalmıtır: Tüm bu canlıların ilk olarak nasıl ortaya çıktıkları konusu… te bu noktada evrim teorisi, sahte bir kurtarıcı olarak yardımına koar ve hereyin “tesadüfen” varolduu gibi akılalmaz bir iddiayı bilimsellik kılıfı altında kendisine aılar. Oysa evrim teorisi, sahip olduu sözkonusu bilimsellik kılıfına ramen, aslında modern bilim tarafından ısrarla yalanlanan bir safsatadır. Özellikle de mikrobiyoloji ve onun en önemli aratırma konusu olan canlı hücresi, Darwin’in ve onu izleyenlerin iddialarını her geçen gün daha fazla geçersiz kılmaktadır. Bugün evrim teorisi, özellikle mikrobiyolojik düzeyde, tamamen çökmü durumdadır Bu kitapçıın amacı ise, evrim teorisinin bu bilimsel çöküünü gözler önüne sermek ve yaratılı gerçeinin mikrobiyolojik düzeydeki bazı delillerini ortaya koymaktadır. Az önce okullarda örendiimiz kuru bilgilerin beynimizi uyuturduunu, çünkü sorulması gereken soruların asla sordurulmadıını söylemitik. lerleyen sayfalarda, okullarda örendiimiz gibi bazı teknik bilgileri de inceleyeceiz, ama aynı anda sorulması gerekli soruları soracak, varlıkların ve olayların ardındaki yaratılı gerçeini ortaya çıkaracaız. Elinizdeki kitapçık, Harun Yahya’nın “Evrim Teorisini Çökerten Gerçekler Dizisi”nin 1. cildi olan “Hücredeki Mucize” kitabının kısaltılmı bir özetidir. Ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler, sözkonusu kitaba bavurabilirler. EN KÜÇÜK CANLI Vücudumuzun her noktasında küçük, ama küçük olduu kadar da karmaık bir hayat hüküm sürer. nsanın herhangi bir organının derinliklerini mikroskop altında incelediimizde, orada o organı oluturmak üzere biraraya gelmi ve her an faaliyet içinde olan milyonlarca minik canlının yaadıını görürüz.

Yalnızca insan deil, bütün canlılar hücre denilen bu mikroskobik canlıların biraraya gelmesinden oluurlar. Hücreler çekirdeksiz (prokaryot) ve çekirdekli (ökaryot) olmak üzere ikiye ayrılırlar. Bakteriler çekirdeksiz tek hücreli canlılardır. nsan ve hayvan hücreleri ile bitki hücreleri çekirdekli hücrelerden oluur ancak yapı olarak birbirlerinden farklıdırlar. Bitki hücreleri içerdikleri kloroplastlar sayesinde güne ııını kullanarak insanlar ve hayvanlar için besin ve oksijen üretirler. Bu broürde genel olarak insan hücreleri üzerinde durulmu aynı zamanda yer yer bitki hücrelerine de deinilmitir. nsan vücudunda 100 trilyondan fazla hücre bulunur. Bu hücrelerden bazıları o kadar küçüktür ki bunların bir milyon tanesi biraraya gelse ancak bir ine ucu kadar yer kaplar. Ancak, bu küçüklüüne ramen hücre, bilim dünyasının ortak kanaatiyle, insanolunun bugüne kadar karılatıı en kompleks yapı ünvanını korumaktadır. Halen kefedilmemi pekçok sırrı içinde barındırmayı sürdüren hücre, evrim teorisinin de en büyük açmazlarından birini oluturur. Nitekim ünlü Rus evrimcisi A. I. Oparin gözardı edilemeyen bu gerçei öyle ifade eder: “Maalesef hücrenin meydana gelii evrim teorisinin bütününü içine alan en karanlık noktayı tekil etmektedir.” (A. I.

Oparin, Origin of Life, s.196) Bu itiraftan, evrimin önünün daha ilk aamada tıkandıı ve daha fazla ileri gitme ansının kalmadıı rahatlıkla anlaılmaktadır. Zira, bilindii gibi canlı vücudunun balıca yapıtaı hücredir. Dolayısıyla, henüz hücrenin hatta hücreyi meydana getiren proteinler ve proteinleri meydana getiren aminoasitlerin meydana geliini bile açıklayamayan bir teorinin, dünya üzerindeki canlıların ortaya çıkıı hakkında bir açıklama getirmesi mümkün deildir. Aksine, hücre, insanın “yaratılmı” olduunun en göz kamatırıcı delillerinden birini oluturmaktadır. Gerçekten de hücrenin, yaamını sürdürebilmesi için, çeitli ilevlere sahip bütün temel parçalarının birarada bulunmaları gereklidir. Bu nedenle, eer hücre evrim sonucu meydana gelmi olsaydı, milyonlarca parçasının aynı anda ve aynı yerde varolmu olması, bunların da yine aynı anda belli bir düzen ve plan içinde biraraya gelmi olmaları gerekirdi. Böyle bir olayın tesadüfen gerçekleebilmesi ise ihtimal sınırlarının çok ötesinde olduundan, bu duruma yaratılı demek çok daha makul ve yerinde olacaktır. Hücrenin, evrimin iddia ettii gibi rastlantılar sonucu meydana gelebilmesi, basımevindeki bir patlamayla bir ansiklopedinin ans eseri basılıvermi olmasından daha düük bir ihtimale sahiptir. Baka bir deyile, canlılıın tesadüfen meydana gelmi olması ihtimal dııdır. Buna ramen evrimciler, hala, ilkel dünya artları gibi, olabilecek en kontrolsüz ortamda canlılıın rastlantılarla ortaya çıktıını iddia edebilmektedirler. Bu, hiçbir zaman bilimsel verilerle uyumayan bir iddia olduu için gerçekçilikten tamamen uzaktır. Ayrıca en basit ihtimal hesapları bile, deil canlı bir hücrenin, o hücredeki milyonlarca proteinden bir tanesinin bile tesadüfen oluamayacaını matematiksel olarak kanıtlamıtır. nsan vücudundaki bütün hücreler balangıçta tek bir hücrenin bölünerek çoalmasıyla meydana gelmitir. Ve, daha en baından, vücudumuzun u anki yapısı, ekli, tasarımı ve tüm özellikleriyle ilgili her türlü bilgi bu ilk hücrenin çekirdeindeki kromozomlarda mevcuttur.

Bütün hücreler genel özellikleri bakımından birbirlerine benzerler. Ancak her organ, yapısına ve görevine göre özellemi ekiller ve kabiliyetlerle donatılmı, dier organlardakinden farklı hücrelere sahiptir. Tek baına bir hücre, bütün çalıma sistemleri, haberlemesi, ulaımı ve yönetimiyle büyük bir ehirle benzer bir karmaıklık derecesine sahiptir: Hücrenin sarfettii enerjiyi üreten santraller; yaam için zorunlu olan enzim ve hormonları üreten fabrikalar; üretilecek bütün ürünlerle ilgili bilgilerin kayıtlı bulunduu bir bilgi bankası; bir bölgeden dierine hammaddeleri ve ürünleri nakleden kompleks taıma sistemleri, boru hatları; dıardan gelen hammaddeleri ie yarayacak parçalara ayrıtıran gelimi laboratuvar ve rafineriler; hücrenin içine alınacak veya dıına gönderilecek malzemelerin giri-çıkı kontrollerini yapan uzmanlamı hücre zarı proteinleri bu karmaık yapının yalnızca bir bölümünü olutururlar. nsanın hayatının devamlılıı, kendisini meydana getiren bu hücrelerin hem kendi içlerinde hem de birbirleri arasında uyum içinde çalımaları sayesinde olur. Hücre, dier hücrelerle uyum içinde çalıırken, kendi yaamını da büyük bir düzen ve hassas bir denge içerisinde sürdürür. Bu düzenini devam ettirmek, iç dengesini korumak için ihtiyacı olan birçok maddeyi, enerjisi de dahil olmak üzere bizzat kendisi tesbit eder ve üretir. Kendi karılayamadıı ihtiyaçlarını ise dıardan büyük bir titizlikle seçip alır. Öyle seçicidir ki, dı ortamda baıbo dolaan maddelerden bir tanesi bile hücrenin izni olmadan ans eseri onun kapılarından içeri giremez. Hücrenin içinde lüzumsuz, amaçsız tek bir molekül bile bulunamaz. Hücre dıına çıkılar da aynı ekilde hassas kontroller, sıkı denetimler sonucunda gerçekleir. Tüm bunlarla birlikte hücre, her türlü dı tehdit ve saldırıya karı kendini koruyacak bir savunma sistemine de sahiptir. Dahası, içerdii bunca yapı ve sisteme, içinde süregiden bunca sayısız faaliyete ramen, ortalama bir hücrenin büyüklüü modern bir ehir gibi kilometrelerce kare deil, yalnızca milimetrenin 100’de biri kadardır. te bu dünyadaki en küçük canlının burada kısaca birkaçını saydıımız ilevlerinden herbiri, kitabın devamında da inceleyeceimiz gibi, balıbaına inanılması güç birer mucize niteliindedir. Dünyanın En Gelimi Fabrikası Hücredeki üretim sistemini, dünyada henüz benzeri tesis edilememi, son derece ileri teknolojiyle çalıan hayali bir fabrikaya benzetebiliriz. Bu hayali fabrika, çok sayıda gelimi birimlerden oluan ve her birimde farklı teknolojik ürünler üreten dev bir tesistir.

Ürünlerinin bir kısmını kendi iç yapısında kullanır, bir kısmını birbirine monte edip yeni üretim makineleri yapar. Ürettii ürünlerin bir çounu da hammadde ve makina olarak dıarıya gönderir. Üretimde en az sarfiyatı yapıp, en yüksek verimi elde eder. Yeryüzünde hiçbir fabrikanın olamayacaı kadar çevrecidir. Atıklarını kendisi yok edip çevreyi hemen hemen hiç kirletmez. Fabrikadaki üretim ve iletim sistemleri mükemmel olarak dizayn edilmitir. Yöneticiler, mühendisler, içiler, kısacası bütün personel, görevlerini en mükemmel ekilde yerine getiren üstün nitelikli robot ve bilgisayarlardan olumutur. Bu bilgisayar ve robotlar ise, benzerlerine ancak bilimkurgu filmlerinde rastlayabileceimiz düzeyde gelimilerdir. te hücredeki üretim de aynı bu hayali fabrikadaki gibi gerçekleir. Fabrikadaki robotların ve makinelerin yerini hücrede, “enzim” adı verilen, özel ilemler için uzmanlamı karmaık yapılı protein molekülleri tutar. Fabrikadaki, bilgileri depolayan ve yönetimi salayan bilgisayarlara karılık hücredeki bilgi ve yönetim, bu konuda uzmanlamı, çok sayıda atomların birlemesinden meydana gelmi, büyükçe, sarmal eklinde bir molekül tarafından yapılır: “DNA” molekülü. imdi bu mucize molekülün akıllara durgunluk veren yapısını ve baardıı inanılmaz ileri görelim.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir