Hasan Avni Yüksel – Âşık Seyrânî

19. yüzyılın tanınmış halk şairlerinden biri olan Seyrani’nin asıl adı Mehmet’tir. Kayseri’nin Develi (Everek) ilçesinde doğmuştur . Doğum tarihi 1800’dür. Ancak, doğum t:1rihi hakkında kaynaklar farklı bilgiler vermektedirler. Bir kısım yazarlar, Seyrant hakkında ilk matbu eseri veren Hazım Ulusoy’a dayanarak, doğum tarihini 1807 olarak gösterirler. Bazılan da daha geriye giderek 1788’i kabul etmektedirler. Son yıllarda yapılan çalışmalar neticesinde Seyrant’nin doğum tarihinin 1800 olduğu görüşü ağırlık kazan· mıştır (1) . Babası, Oruza Camii imamı Cafer Efendi, annesi Emine Hatan’dur. Dört kardeş olan Seyranİ ailenin en büyük evladıdır. İlk eğitimini babasuun yanında tamamlayan Seyrini, daha sonra Halasiye Medresesi ‘ne devam etmiş, ancak tahsilini tamamlamadan medreseden ayrılmıştır. Medreseden hangi sebeple ayrıldığını bilemiyoruz. Ancak, onun dini, tasavvuft bilgilerinin kaynağını teşkil eden ve şiirlerinde tesiri açıkça görülen bu tahsilin yeri önemlidir. Seyrani’nin gençlik yıllarının bir kısmı Develi ve çevresinde geçmiştir.


1821 ‘lerde askere alındığı ve askerliğinin sekiz yıl kadar sürdüğü Jnlaşılmaktadır. Seyrani, genç yaşta şiire başlamış ve ünü kısa zamanda çevresine yayı)mıştıır. Onun sanatçı kişiliğinin oluşmasında ya­ �adığı bölgenin önemini gözden uzak tutmamaık gerekir. Kayseri ve Develi, eskiden olduğu gibi 19.yüzyılda da önemli bir ticaret merkezidir ve ticaret yollarının :izerindedir. Çevre aşıklarının yanında uzak diyarların aşıklarının da uğrak yeri olduğu muhakkaktır. Genç yaşta üne kawşan ve askerlik sebebiyle de uzak diyarları görme imkanı bulan Seyrani, artık kabına stlmaz olmuştur. O devirde halk şairlerinin saray tarafından gördüğü ilgiden de cesaret alarak memleketini, evini barkını bırakıp İstanbul yollarına düşmüştür. Şiirlerinden onun İstanbul,a gitmek için kiminle yola çıktığını, hangi güzergahı izlediğini çıkarabilmekteyiz. Yanında Everek’in taınınmış, zengin deri tüccarlarından Agop Ağa vardır. Niğde, Bor, Konya hattından giderken uğradığı yerlerde çalıp söylemiş, aşıklarla atışmış, geçtiği her yerde isim bırakmıştır. İstanıbul’a kaç yaşında gittiği, orada kaç yıl kaldığı, şairliğinin dışında ne ile uğr�tığı kesin olarak bilinmemekle beraber ‘bilhassa sözlü kaynaklar bazı rakamlar, tarihler vermektedirler. Buna göre, İstanbul’a 1832’de gelmiştir. İstanb-.ıl’da bu· lundu�u süre içersinde Köprülü Medresesi’ne devam etmiş ve hat 2 sane.u ile nakkaşlık ö�enmiştlr.

İsta.nbul’da kalıt süresi bir tilrinde üç yıl gösterilirken başka bir şiirinde yedi yıl olarak zile. rc:dilmektedir: cÜç sen’oldu (*) bu Seyrini geleli Ta’tilini erk.Anını bileli Bir aja kaandım yokdur akranı Mavif Aja derler bara İstanbul• * «yedi yd eğlendi kaldı Seyrini Bütün tahsil etti ilmi irfanı Sendeyken her türlü mürüvvet-kim Bulmadın derdime çare İstanhulı. Yıllar sonra tekrar Everek’e döndüğünde çeşitli yerlere yaz. mış olduiu kitabeler, Seyrhıt’uin İstanbul’da kaldığı sike içcrisin<le ne işlerle meşgul oldut.ı konusunda bir fikir vermekte· dir . Aşıklar halkın kulalı ve dilidir. Halkın sevgisinin ve öfkesinin en açık bir şekilde görüldüğü yer işıkların sazı ve sözü. dür. İşte bundan dolayıdır ki, yönetimler ya karşısındakileri çe­ �tli şekillerde � çalqımş veya onlan yanlarına çekerek onlardan faydalanma yoluna gitmiştir. SeyrAnt’nin İstanbul yılları Sultan Abdülmecit devrine rastlamaktadır. İkinci Mahmut zamanında bqlatılan ve daha sonra da devam ettirilmeye çalışılan birtakım yenilik hareketlerini (*) – Sene oldu. ) halka benimsetebilmek. için devllin idaresi her türlü imkandan faydalanmaktadır.

Zamanın önemli haberleşme vasıtalarından birisi de aşıklardır. istanbul’un çeşitli yerlerin.de Aşık kahveleri vardır. Bu kahvelerde sık stlc yarışmalar düzenlenmektedir. Saray, seçkin aşıkları toplayıp yarışmalar tertipleınekte. onlara çeşitli hediyeler dağama:kta, yine 30-40 seçkin şairi saraya bağlayarak onla�a maaş bile vermektedir. Seyran1, İstanbul’da kaldığı zamaın içersinde şiirlerin top· iandığı meydan kaihveletine devam etmiş, saray tarafından düzen· !enen çeşitli yarışmalara katılmış, devrin önde gden şairleıüylc atış1rak çoğuna pes dedirtmiştir. İstanbul’da varlıklı ve saraya mensup hemşehrilerinin de yakın ilgi ve iltifatını görmesine rağmen rahat değildir, hayatından memnun delildir. Onun haksız· lığa, yolsuzluğa, israfa ve her türlü kötülüğe karşı isyana mey· yal ruhu kendine rahat vermemiştir. Olaylan değerlendirişi, ya· pılan değişiklikler karşısınc.taki tavrı her zaman sarayla uygunluk göstermemektedir. Şürleri:ıden sarayla arasının iyi olmadığı anla· şılar. Seyrani’nin zamanında saraydan tahsisat alan 30-40 şiirin içinde olup olmadığını bilemiyoruz. Sert, haksızlığa boyun eğmeyen bir yaratılışa sahip olan Sey. rant’!llin olaylara bakışı , yıukarda da belirttiğimiz gibi saraydan old• ıkça farklıdır.

Özden maıhrum, taklide dayalı birtakım yeni· !eşme hareketleri, adalet çarkının adaletsizce işleyişi, rüşvet, CC· hale: onun ruhunda fırtınalar uyandırmaktadır. Halkın görüp, duyup söyleyemediği şeyleri o, hiç çekinmeden sazıyla, sözüyle dile getirmekte, müsebbipleri kim olursa olsun açıkça onları hkvetmektedir. Padişahlar, sadrazamlar, din ve devlet adamları, iki yüzlüler, kapkaççılar. halkı soyup soğaına çeviren herkes onun «hiciv oklarından» nasiplerini almaktadırlar. Arının deliğine çöp sokan Seyrint, arıların hücumuna da göğüs germek zorundaydı. Dili yüzünden tehlikeye giren başını 4 kurtarmak için çareyi hazan tarikatların, bazan da nüfuzlu hemtehrilerinin himayesine sığınmakta buldu. Seyrint’nin saraya girişi, meydan kahvelerinde aşıklarla atı· şıp onlara mahlas bıraktırışı, sarayla, haksızlıklarla ola.n mücaddesi ile ilgili birçok olay anlatılmaktadır. Ancak, sözlü kay. naklardan gelen bu bilgileri yazılı malzeme ile destekleme.k mümkün olmamaktadır. 19. yüzyıl aşıklarının ekserıiyetle bir tarikata mensup olmaları, tarikatların aşıklar için birer sığınak oluşu, bir süre için de olsa Seyraru’yi de etkilemiştir. Onun şiirlerindeki bazı tarikat izleri bir arayışın, bir sığınmanın ve şairler arasında molaya benzer bir hareketin tesirinden başka bir şey değildir. Seyrant’nin umutlarla başlayan İstanbul günleri, haksızlıklarla mücadele ve acılarla, karamsadıklarla doludur.

((Sendeyken her türlü mürüvvet-kanı Bulmadın derdime çare İstanbul» 1stanbul’da hafi tehlikeye girip de sığınacak bir yeri kalmayınca çareyi İstanbul’dan uzaklaşmada bulur. Nüfuzlu hemşehrilerinden biri (Maviş Ağa, AH Celalettin Efendi veya Develiza de Kasım Paşa) vasıtasıyla bir kervaına katılarak İstanbul’dan Halep’ e kaçırılır { 1839). Seyr8.n1’nin memleketten uzakta geçen bu gurbet hayatı yaklaşJık üç yıl sürmüştür. Oralnda ne yapmış, kimlere kapılan· mış tam olaraık bilemiyoruz. Onun belli bir dalda karar kılama· yan gönül kuşunun Halep’te Kadirt tarikatına bağlandığı zikre· dilir. Seyrint, Halep günlerini bir şiirinde şöyle dile getirir: 5 «Atkın sermayesi kara hağlatta Bazan dütündürdü hazan aiJattı Kader Seyrini’yi Haleh’e attı Çıkmayan hu candan bezer qlarımı. * «Seyriot’nin yare clönmez yolları Baflll8 zindan oldu Ha1eb çölleri Sert eeiyot hana seher yelleri Nult yirdan adam gelmez ağlarımı. Bağdat ve Mısır’ı dolaşan Seyclnt, daha sonra Adana yolu ile Develi’ye döner. Adana’da kaldığı süre içersinde Kozanoğlu’mm ilgi ve yardımlarııoı görür. Bunu bit şiirinde belirterek Kozanoğlu’yu över. «Merd arsLuılar dağın h8fU1 kufadır Meflıur Kozanzide Ahmed Paşa’dır Seyriııiyi sjyeshıde y8f8Clır Topralui ma’deni zer deyü geldimı. Halep dönüşü bir süre Develi’de bağıyla, tarlasıyla uiraşır. Gerek Develi’de gıerek Kayseri’de şiirleriyle, sohbetleriyle dost halkasını genişletir. Fakat, genıiş bir alemi görüp tanımış, kabım sJ.

irnayan bir yaratılışa sahip olan şiir için Develi’nin sürekli mckin olamayacağı açıktır. Nihaıyet öyle de olur. Bir süre sonra elinde sazı Develi’den ayrılaraık memleketin çeşitli yerlerini dolaşmaya başlar. Yaşı ilerleyip de artık dizlerinde dolaşacak dermaın kalmadığını görünce memleketine döner ve ömrünün kalan lcımıını Develi’de tamamlayarak 1866’da Hakk’ın rahmetine kaWfUr. 6 Şiirlerinden SeyrAnt’nin 65 yaşmdan fazla yaşadıiı anlaşılmaktadır; dili bette senetlerim yududm AltmıfUllda her diiıenim bozdurchm Altmıf bette kemikleriın adirdin Beni sıbyımlera döndürdün felek• Başka bit şiirinde yaşının yüze yaklaştığı belirtilmektedir : «Blı te1ıer ftktüııde çekip pWen Bu yqlı gazlerim düze dayandı Gaflet uykusunda gafil yatarken Eyvah ömrüm geçip yibe dayandı• Çoiu halle fiiııiınin iman ömrünü safha eafha anlatan yaş destanı vardır.* Bu destanlarda verilen yaşların şiirin hakiki yaşı ile alAkasınm olup olmadı�a ihtiyatla ba:kılır, Bu dörtlüklerde verilen rak•nılan da bu açıd.a:n değerlendirmek gerekir. Bizim verdiğimiz dolum ve ölüm tarilılerine göre Seyrint 66 yıl yaşamıştır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir