Hatice Doğan – Musa bin Meymun Rambam

Dinler Tarihi, insanlığın inanç ve düşünsel tarihi seyrini tarihsel mukayeseyi esas alan kendine özgü metotlarla inceleyip araştırırken; bireysel olarak dindarların bilhassa dine hizmet eden etkili din alimlerinin din kavramını algılayışları, onların dini fenomenlere yaklaşımları, dolayısıyla kutsalı tecrübeleri de bu bilim dalının konularını oluşturmuştur. Farklı bir dini kültür karşımızda inceleme sahası olarak duruyorsa bu dinin kutsal kaynaklarına inmek kadar, din mensuplarının kutsallaştırarak dini bir fenomen haline getirdiği önemli şahısların, mensubu olduğu dine ve genel anlamda dine yaklaşımlarını, onların dine yüklediği anlamları ve kendilerine yüklenen dini anlamları araştırmak, iki taraflı fayda sağlayacaktır; genelde din olgusunu bir başka perspektiften görme imkanı elde edilirken özelde ise dini bir fenomen haline gelmiş etkili ve önemli bir şahsiyetin o kültüre yaptığı bireysel katkıları, yorum veya yapıcı eleştirel yaklaşımları dinin temel konularını anlamada yardımcı unsurlar haline getirecektir. Musa bin Meymun (Maymonides veya Rambam) Yahudi geleneğinde örnek şahsiyetlerden biridir. O, Yahudi tarihinde ismi peygamberin ismiyle anılan, eserleri dini literatürde kutsal kitap külliyatının hemen ardında yer alan ve etkisi açısından dinin gerek teorik gerekse pratik alanlarında söz sahibi olmuş bir isimdir. RaMbaM, bu seviyeyi kazanırken Yahudi teolojisi, felsefesi, hukuku ve tıbbın sistematize edilmesinde etkin rolüyle bilinmektedir. Bir yandan metafizik konuların rasyonel temellerini araştırırken, aynı zamanda dindeki rasyonel konuların metafizik referanslarına yönelmeye çabalamıştır. Buna yönelik başarılı gayretleriyle ve çok sayıda eseriyle aslında pek çok tezin konusu olmayı da hak etmektedir. İleride açıklayacağımız üzere ona verilen “RaMbaM” unvanının yanında “Büyük Kartal”, “İsrailin Işığı” ve “Rabbilerin Rehberi” gibi sanlar onun çok boyutlu felsefi, alahaist ve kültürel yönlerini yansıtırken, “Yahudilerin Aristosu” unvanı 9 ise onun Aristo felsefesinin Ortaçağ Yahudi düşüncesindeki en etkin yorumcusu olduğunu ispat etmektedir1• Delaletü’l-Hairfn (More Nevuhim – Şaşırmışların Kılavuzu) adlı eserin, yazıldığı dönemden itibaren Yahudi ve Yahudi olmayan çevrelerde gelişerek gösterdiği etki, eserin Yahudi İlahiyatı açısından öneme haiz olduğunu göstermiştir. Yine yazarın ortaçağ ve İslam felsefesine hakim olarak Yahudi Şeriatını felsefi açıdan rasyonel bir zemine oturtmaya çalışması, İslam filozoflarından ve kelamcılarından sıkça örnekler vermesi, İslam Felsefesi ve İlahiyatı açısından da eseri incelenmeye değer kılmaktadır. Eserde Farabi, İbn Sina, İbn Rüşd, İbn Bacce gibi İslam Filozoflarının isimleri ve Mu’tezile, Eş’ari gibi Kelam Ekolleri sık sık zikredilmektedir. Musa bin Meymun, İslam-Yahudi polemik geleneği içinde etkili bir şahsiyettir. Kendi zamanındaki Yahudi olmayan bazı kimselerin, dindaşlarına zarar verebileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak gerekli tedbirleri almaları hususunda onları uyarmaktadır. Yine de o Müslümanların Yahudi kutsal kitaplarıyla ilgili itirazlarına verdiği yanıtlarda oldukça tavizsizdir. Hekim yönüyle RaMbaM, tıp ilmini, her şeyden öte insana sınırsız gelen şehvete dayalı arzularını makul sınırlarına çekerek kendine çeki düzen vermeyi öğreten ve insanın kendi sağlığını önemsemesine, doğru ve dindar bir yaşam tarzı seçmesine yardımcı olan bir alan olarak önemsemektedir2• O, felsefe, ilahiyat ve tıp bilimlerinde birçok tezin ve araştırmanın konusu olmuştur. Delaletü’l-Hairfn (More Nevuhim) adlı eserinde felsefi açıdan temellendirdiği teolojik meselelerin birçoğu hakkında sayısız çalışmalar yapılmış, ilmi toplantılar düzenlenmiştir.


Örneğin 1985 yılında Musa bin Meymun’un doğumunun 850. yıldönümünde, Pakistan ve Küba (İsrail’i tanımamışlardı), Paris’te “Maimonides” konulu UNESCO konferansına sponsorluk yapan ülkeler arasındaydı. Bir Sovyet bilgin Vitali Naumkin, bu durumu şöyle yorumlamaktadır: “Maymonides belki de Ortaçağda ve hatta şu an dört kültürün kavşağını oluşturan tek filozoftur: Greko-Romen, Arap, Yahudi ve Batı”. Kuveyt Üniversitesi’nden Prof. Abdurrahman Bedawi ise şu gözlemde bulunmuştur: “Ben onu ilk ve en önde gelen Arap düşünürü olarak görüyorum”. Aynı duyguyu Prof. Hüseyin Atay şu sözlerle paylaşmaktadır: “Eğer onun Yahudi olduğunu bilmezseniz, eserinin kolaylıkla bir Müslüman yazara ait olduğu yanılgısına düşersiniz”. Maymonides uzmanı Shlomo Pines, belki de konferansın en ince değerlendirmesini “Maymonides, Ortaçağın ve neredeyse tüm zamanların en etkili düşünce adamıdır” şeklinde yapmıştır3. 1 David F. Markus, Moşe ben Maimon (Maimonides), çev. Renata Kaç, İstanbul 1935, 33-35 2 Suessmann Munther, Medical Aphorisms of Moses and Others, Jerusalem 1959, 36 3 Time magazine, December 23, 1985 10 Son olarak 2004 yılında İsrail Bar-İlan Üniversitesi’nde, Rabbi Moşe ben Maymon’un 800. ölüm yıldönümü anısına düzenlenen uluslararası “a ” :ıırnı mrr” (Maimonides in Daat – RaMbaM bilinci) sempozyumunda, Musa bin Meymun yeniden bütün yönleriyle tartışılmış ve sunulan bildiriler hacimli bir yayın olarak aynı adla Yahudi Felsefesi ve Kabala Araştırmaları Bölümü tarafından yayınlanarak araştırmacıların istifadesine sunulmuştur4. İsrail’ in gerek üniversitelerinin hukuk, felsefe, teoloji ve tıp bölümlerinde gerekse Yeşiva5 adı verilen dini eğitim kurumlarında, saydığımız tüm bu alanlarda otorite kabul edilen Rabbi Moşe ben Meymun’ un eserleri ve düşünce sistemi okutulmakta, öğretilmektedir. Çağdaş Yeşivalarda öğrenciler genellikle Mişne Tora, Sefer ha-Mitzvot (Tora’nın 613 emrinin derlemesi) kitapları üzerinde yoğunlaşmışlardır. Maymonides, Yahudiliğin inanç esaslarını “13 İman Prensibi”nde formüle etmiştir.

Bu inanç esasları arasında Tanrı’nın varlığının zorunlu oluşu, birliği, Tora’nın İlahi kaynaklı oluşu ve ölümden sonrası gibi hususlar yer almıştır. On ikinci iman esası ise; “Mesih’in geleceğine tüm kalbimle inanırım, gecikmiş de olsa onu bekleyeceğim” şeklindedir. Nazi kampına giden Yahudilerin son sözü genellikle bu on ikinci iman esası olmuştur. Yahudiliğin hemen her alanında etki ve önem taşıyan bu ismin çalışma konusu yapılmasının, Yahudiliğin daha iyi anlaşılmasında büyük rolü olacağı düşünülmüş ve çalışmamızın konusu olarak seçilmiştir. Hayatını tam anlamıyla Yahudiliğin iyi anlaşılıp yaşanmasına adamış olan RaMbaM hakkında, “Eğer bir kimse Maymonides’in, bir kişi adı olduğunu bilmese,” diye yazıyor Abraham Joshua Heschel, “bunun bir üniversite adı olduğunu zannedebilir”. XII. yüzyılın bu Yahudi aliminin eserleri ve başarıları imkansız denilebilecek ölçüde çok aktiviteye imza atmıştır. Maymonides, Alaha’yı sistematik bir tarzda yazan ilk kişidir. Yahudiliğin felsefi özetini Delaletü’l-Hairfn (More Nevuhim) adıyla o ortaya koymuştur. Mısır Sultanının hekimi olarak görev yapmıştır. Çok sayıda tıbbi eser kaleme almış ve Kahire Yahudi Cemaati’nin liderliğini yapmıştır. Bu nedenle kendisi “Reis el Ümme” veya “Reis el Mille” unvanlarıyla da anılmıştır. Samuel b. Tibbon6 (1150?-1230) , çevirideki bazı zorlu konuları tartışmak üzere 4 Maimonides in Daat, Collection of Maimonidean Studies; Ed. Moshe Hallamish, A joumal of Jewish Philosophy & Kabbalah, Bar-Han University Press, Ramat-Gan 2004 5 Akademi.

Yeşiva, cemaat yönetiminin karar meclisidir. İslami dönemde Babil ve Filistin Yeşivalan vardı. Bunlar, cemaatlerin problemlerine çözüm bulan, din adanılan yetiştiren yüksek dini eğitim kurumlan idi. Günümüzde din eğitim-öğretimi yapan; Tanah, Talmud ve Midraş eserlerinin incelendiği Yahudi yüksek okullarına Yeşiva adı verilmektedir. 6 Güney Fransa’ da yaşamıştır. Deliiletü’l-Hiiirfin’i ilk tercüme eden kişidir. Mütercim, filozof ve hekimdir. 1213 yılında More Nevuhim’in felsefi terimlerini açıklamak üzere Bi’ur meha-Millot ha-Zarot adlı sözlüğü esere yaptığı İbranice tercüme ile birlikte 1551’de Venice’de yayınlanmıştır. 11 kendisini ziyarete gelmek istediğini yazdığı zaman, Maymonides’in cevaben, bir gününü nasıl geçirdiğini anlatan şu mektubunu almıştır: “Ben Fustat’ta ikamet ediyorum, Sultan Kahire’de bulunuyor (yaklaşık bir buçuk mil uzaklıkta). Sultana karşı vazifem çok ağır. Her gün erken saatlerde onu ziyaret etmekle yükümlüyüm. Sultan veya çocuklarından biri ya da haremindekilerden birisi hastalandığı zaman Kahire’den ayrılamıyorum, günün büyük bölümünü sarayda geçirmem gerekiyor. Yine vezirlerden biri rahatsızlanırsa, onlar iyileşene kadar ilgilenmem gerekiyor. Bu nedenle genellikle olağanüstü bir durum olmadığı sürece her gün erken saatlerde Kahire’den ayrılıp öğleden sonraya kadar dönmüyorum. Döndüğümde neredeyse açlıktan ölmek üzere oluyorum ve insanlarla dolup taşan bir bekleme odası buluyorum; Yahudi-gentile, soylu-avam, yargıç-çiftçi, dost-düşman karışık, dönüşümü bekleyen insanlar … Hayvanımdan inip ellerimi yıkayıp doğruca hastalarımın yanına giderek biraz yiyecek atıştırmak için müsaade etmelerini rica ediyorum ve bu yemek, yirmi dört saat içinde yediğim tek öğün oluyor … Akşam karanlığı çökene kadar hastalar gelip gidiyor, seni temin ederim bu durum bazen gece ikiye-üçe kadar sürüyor.

Aşırı yorgunluktan onlarla konuşup reçete yazarken uzanarak yapıyorum bunu ve gece çöktüğünde tükeniyorum neredeyse hiç konuşamıyorum. Bunun sonucu olarak Şahat dışında, hiçbir Yahudi benimle özel görüşme yapamıyor. Şabat’ta sabah ibadetinin ardından tüm cemaat ya da büyük bir bölümü bana geliyor ve ders veriyorum, öğleye kadar onlarla çalışıyoruz. Öğlen ibadetinin ardından bir kısmı yine geliyor ve akşam ibadet zamanına kadar okuyoruz. Şabat’ı bu şekilde geçiriyorum”. Musa bin Meymun, Yahudi dışı dünyayı da öğretileriyle etkileyen Yahudi alimlerinden biri olmuştur. Delaletü’l-Hairin’ deki felsefi yazılarının çoğu, Tanrı ve genel olarak diğer teolojik konularla ilgili bölümler, sadece Yahudilerin ilgi alanıyla sınırlı kalmamıştır. Bugüne kadar Musa bin Meymun ve eserleri hakkında, özellikle Delaletü’l-Hairin adlı eserde yer alan belirli konular üzerine, çoğunluğu batıda olmak üzere sayısız eser kaleme alınmıştır. Biz çalışmamızın ilk bölümünde İbn Meymun’ un hayatı, eserleri ve Yahudiliğe yaptığı katkılara yer verdik. İkinci Bölümde Delaletü’l-Hairin’in yazılma sebeplerinden başlayarak tarihi serüvenini, eser hakkında yapılan çalışmaları, eserin metodunu ve içeriğindeki Tanrı’nın Varlığı, Peygamberlik, İlahi Kader, Tanrı ve İnsan Fiilleri, Tora Emirleri gibi, Dinler Tarihi açısından önem arzeden konuları ele aldık. İbn Meymun bu eserini Yahudi Arapçası (Juedo Arabic) ile -İbrani alfabesiyle Arap dilinde- yazmıştır. T ürkiye’de eseri Arapça harflerle Arapça olarak tahkik edip bilgilendirici bir önsöz ve şerhlerle istifademize sunan Prof. Dr. Hüseyin 12 Atay’ın Delllletü’l-Hairin neşrini, İngilizce olarak eserin en sağlıklı ve yaygın kabul gören Shlomo Pines’in The Guide of The Perplexed adıyla yayınladığı tercümesini ve İbranice “şaşırmışların kılavuzu” anlamına gelen, Michael Schwartz tarafından Arapça aslından a•Jı:ı.ı ;nm (More Nevuhim) adıyla İbranice iki cilt halinde yayınlanmış olan modern tercümesini esas alarak tezimizde karşılaştırmalı olarak kullandık.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir