İsrafil Balcı – Hz. Peygamber ve Gayb

Kitap geleneksel İslam anlayışının en önemli yapı taşlarından birisi olan ‘gayb’ gibi netameli ve bize göre ihmal edilmiş bir konuyu ele almaktadır. Bu konu M. Said Hatiboğlu’nun ifadesiyle, Resûlüllah’m en çok istismar edildiği alanlardan birisidir. Bu güne kadar yazdığım eserlerde siyerin tartışmalı veya problem gibi duran, ya da ihmal edilen konularını ele almaya çalıştım. Elinizdeki eser sözünü ettiğim çalışmalardan birisi ve sonuncusu niteliğindedir. Okuyucu birçok noktada geleneksel düşünceden ayrıldığımı fark edecektir. Pek çok eleştiriyle karşılaşacağımın farkındayım. Tek amacım inandığım ve temellendirebildiğim hakikati haykırabilme çabasıdır. Konuyu ele alırken inandığım Kitab’m sesi kadar, onu anlama kabiliyeti sağlayan aklınım ve vicdanımın sesine de kulak vermeye çalıştım. Siyere dair yazdıklarım, bir siyer öğrencisi olarak benim ondan ve onu şekillendiren vahiyden anladıklanmdır. Diğer bir deyişle tamamen kendi zihin dünyamın yansımasıdır ve sadece beni bağlar. Asla mutlaklık veya layüsellik iddiasında değilim, olamam da. Bunu had bilmezlik addederim. Bu güne kadar temellendiremediğim hiçbir düşünceyle okuyucunun karşısına çıkmadım. Savunabildiğim ve temellendirdiğim düşüncelerimin ise, sonuna kadar arkasındayım.


Gücü yeten mesnediyle birlikte hata ettiğimizi tespit edip ortaya koyarsa, yaptığımız yanlışı kabul eder nedametimizi sergilemekten çekinmeyiz. Kastettiğim İlmî ciddiyetle yapılacak eleştiridir. Mukallitçe dürtüler veya duygusal reaksiyonlarla yapılan eleştirileri muhatap almadığımı şimdiden hatırlatayım. Hamasî duyguyla hareket etmediğim gibi mesnetsiz ve desteksiz olarak fikirlerimi ifade etmekten olabildiğince kaçınmaya çalıştım. Ne körü körüne eleştirip görmezden geldim ne de 8 Hz. Peygamber ve Gayb ön kabullerle hareket ettim. Hasbî olmayı yeğlediğim kadar muhasibîliği de göz önünde bulundurmaya çalıştım. İnandığım vahyin bağlayıcılığının yanı sıra, beşerî sınırlılıklarım dışında objektif olmaya gayret ettim. Kitabına uydurarak değil, Kitab’a uyarak ve kitabın ortasından konuşmayı yeğledim. Benim için yegâne bağlayıcı otorite vahiydir. Onu akıl, vicdan ve tarihî veriler ışığında anlama çabası sergilemekteyim. Gayb konusu özellikle tasavvuf geleneği içerisinde birçok gizemli telakki veya iddiayı barındırır. Her ne kadar gayb konusuyla ilgili hatırı sayılır bir edebiyat oluşmuşsa da, özellikle tarikat halkaları arasında en çok istismar edilen konulardan birisidir. Bir iki ayette yer alan mesajdan hareketle, İslami gelenekte Hz. Peygamber’in de Allah’ın dilediği kadar gaybı bileceği iddiaları, adeta genel-geçer kabul haline gelmiştir.

Onun için açılan bu kapı, ne yazık ki hiç kapanmamış ve onun vârisleri olarak konumlandırılan veli veya Allah dostlarının da bazı gaybi bilgilere muttali olacaklarına dair bir genelleme yapılmıştır. Belli kişi veya otoritelere has kılınan bu kapı, ardına kadar aralandığı gibi bütünüyle vahye aykırı telakkilerin ortaya çıkmasına müsait bir alan oluşturmuştur. Kitap daha önce bir süre üzerinde çalışıp bıraktığım ve yeniden ele alıp bitirme fırsatı bulduğum bir çalışmadır. Eseri hazırlarken temel hareket noktam öncelikli olarak vahyin sınırlarım çizdiği çerçeve oldu. Müteakiben en erken döneme ait rivayetlerden başlamak üzere hadis, siyer, tefsir veya tarih kaynaklarım referans aldım. Rivayetleri ele alırken klasik Sünnî doktrindeki gibi kaynaklar arasında kategorik ayrım yapmam. Diğer bir deyişle kütüb-i süte gibi birtakım eserleri veya bunlardaki rivayetleri kutsal ya da sorgulamaz addetmem. Benim için önemli olan rivayetin hangi kaynakta yer almış olması değil, mukaddem veya muahhar olmasıdır. Dolayısıyla en erken döneme ait rivayetler vahiyden sonra ikinci dereceden referanslanmdır. Ancak bunlan değerlendirirken ayetlerde olduğu gibi kendimi sınırlandırmam. Mutlaka sorgulayıcı bir okuma ile değerlendirilmeleri gerektiğim düşünürüm. Referans verilen rivayetlerin bu bakış açısıyla değerlendirildiğim veya ele alın­ Önsöz 9 dığını hatırlatmak isterim. Okuyucu vahye aykırı rivayetlerin rahatlıkla sorgulanabilir olduklarım fark edecektir. Eserin ‘giriş’ bölümünde, kısaca gayb kavramı ve Arapİslam kültüründeki gayb telakkisi hakkında genel bilgiler verilmiştir. İslam’dan sonraki gayb telakkisinin oluşması ve şekillenmesinde, daha önceki kültürel birikimin önemli ölçüde belirleyici olduğunu düşünüyorum.

Nitekim müteakip bölümlerde bu etkinin izlerine dair somut verilere yer yer değinilmiştir. Birinci bölümde gayb kavramı Kur’an ayetleri çerçevesinde ele alınmıştır. Birkaç ayetteki açıklamadan hareketle peygamberlerin de gaybın bir kısmına muttali olabileceği iddialarının, vahiy açısmdan hiçbir anlam ifade etmediği ve Allah’tan başka hiçbir varlık tarafından gaybm bilinemeyeceği gerçeği bütün delilleriyle ortaya konmuştur. İkinci bölümde, gaybm Hz. Peygamber tarafından bilineceğine dair rivayetlerdeki iddialar ele alınıp incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise, yine rivayetlerde yer alan aksi iddialar ele alınmıştır. Hz. Peygamber’in gaybı bildiği iddiasının bütünüyle vahye aykırı olduğu, buna mukabil gaybı bilemeyeceğine dair haberlerin hem daha inandırıcı hem de ayetlerle mutabık muhtevada olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Dördüncü bölümde ise özellikle vahye aykın olarak Hz. Peygamber’in gaybı bildiği iddialarının ortaya çıktığı dönem ve bu iddiaların tarihsel arka planı ele alınıp incelenmiştir. Sözlü kültür geleneği, kadim kültürlerle tanışma ve onlardan etkilenme, Cahiliye dönemindeki kader anlayışı ve özellikle Müslümanlar arasında patlak veren iç sorunlara dair problemlerin, mezkûr iddiaların üretilmesinde önemli bir rol oynadığı hususu delilleriyle gözler önüne serilmiştir. Beşinci bölümde ise doğrudan Anadolu-İslam kültüründe de önemli bir yeri olan İstanbul’un fethedileceği ve aynı zamanda fethi müteakiben kıyamet saatinin yaklaştığı ya da İstanbul’un fethinin kıyamet alametleri arasında gösterildiği iddiaları ele alınıp incelenmiştir. 10 Hz. Peygamber ve Oayb Eserin hazırlanması bir yana, ona hayat verip okuyucuyla buluşmasını sağlayan değerli gönül dostlarım Lütfi Sever ve Haşan Bey’e, Zeynep Hanım’a, tashih ve düzeltmeleriyle önemli katkı sağlayan değerli meslektaşım Ahmet Arrn’a, destekleriyle bana güç ve kuvvet veren çok değerli okuyucularıma kalbi teşekkürlerimi borç olarak görüyorum.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir