Itzhak Bentov – Yaradılışın Mekaniği Üzerine

Vahşi Sarkaca Yaklaşmak adlı kitabı yayınlandıktan sonra bir ropörtajda Itzhak “Ben” Bentov’a, kitabı için neden bu kadar garip bir isim seçtiği sorulmuştu. Yazar buna şöyle yanıt verdi: “Çünkü evrende varolan herşey, ister görünür isterse potansiyel halde olsun, bir dinlenme, duraklama noktasından diğerine doğru sürekli hareket halindeymiş gibi görünmektedir. Başka kelimelerle ifade edersem, herşey titreşmektedir.” Bentov, sarkaçların bir yöne doğru olan hareketlerinin zirvesine ulaşıp da diğer yöne doğru olan hareketlerine başlamadan önce, gerçekte son derece küçük bir zaman diliminde ortadan kaybolduklarını, “gerçekliğin” bir girişinden dışarı çıkıp kayboldularını, ardından yeniden bu gerçekliğe girdiklerini iddia ediyordu. Bentov’un, sarkaç hareketiyle yapmaya çalıştığı şeylerden bir tanesi şüphesiz ki, tıpkı bir Zen ustasının koanlar aracılığıyla izdeşinin “sağduyu” olarak adlandırılan alandan satori olarak adlandırılan Budacı avclınlanma alanına sıçramasını sağlaması gibi, okuyucusunun sıradan, alışıldık düş ünce alanının ötesindeki bir algı el üzeyine sıçramasını sağlamaktır. Bentov’un bakış açısına göre insanoğlu, tıpkı sarkacın hareketi gibi davranmakta, yaşamın salınımı aracılığıyla, evren hakkında bir tür “açma-kapama” düğmesi mekanizmasına dayalı resim yaratmaktadırlar. “Kapalı” dönemlerde, zaman ve . uzay tarafından sınırlanmamış alanlara yayılabildiklerini, ardından “no’rmal’i yaşam olarak 7 adlandırılan alan geri çekilip sanki sıradışı hiçbirşey olmamış gibi yaşamaya devam ettiklerini düşünmektedir. Bu tür esrime dönemleri çok kısa ve geçici anlardan, daha uzun sürelere kadar değişmektedir. Bentov’un okuyucularından aldığı mektuplar, okuyucularının bu düşünceyi anlamakta zorlanmadıklarını tersine bu düşünceyi algılamaya son derece hevesli olduklarını ortaya koymaktadır. Okuyucularının içinde, eğer cesaretlendirilirlerse uygun bir titreşim düzeyine ulaşmaya son derece hazır olan bir mekanizmayı etkileyebiliyor gibi görünmektedir. New York merkezli, büyük bir uluslararası yeminli mali müşavirlik şirketinin eleman alımı müdürü şöyle yazmaktadır: “Bilimsel olmayan ama araştırmacı bir zihinle, Doğa’nın işleyişi ile ilgili açıklamalarınız kozmos ve kozmos ile insanoğlu arasındaki ilişkiler hakkında şu ana kadar okuduğum bütün açıklamalardan daha derin bir anlayışa ulaşmamı sağladı. Zihnimin … ruhumun ufuklarını açtığınız için çok teşekkür ederim.


ve lütfen yeni bir kitap yazmaya başlayın.” Şu an elinizde tuttuğunuz bu küçük eser, Bentov’un yetenekli heykeltraş eşi Mirtala tarafından, onun beklenmedik ölümünün ardından tamamlanmıştır. İngilizce, “İcat etmek, yaratmak” kelimesi, Latince invenire kelimesinden gelmektedir. İnvenire, “ortaya çıkmak” ya da daha deyimsel olarak, “bulmak”, “rastlamak” anlamına gelir ve rastlantı sonucu meydana gelen olayları ya da tasarlanmamış eylemleri anlatır. Yaşamının büyük bir kısmında başarılı bir mucit olan Bentov’un günlük yaşamdaki deneyimleri onu, insanların, “nesnel” – yani saatlerle ölçülen- zaman olarak adlandırılan zamanın esnediği ve kişinin yalnızca hayal gücüyle sınırlanabilecek şekilde heryerde bulunabileceği ve istediği herşeyi yapabileceği, farklı sürelerdeki, “öznel” zaman olarak 8 ‘ adlandırılan alana bedendışı yolculuklar yapabileceğine inandırmıştır. Belki de Bentov bundan haberdar değildi arİıa 1 909 . yılında, İngiliz hukukçu Thomas Troward, Edinburg Üniversitesi tarafından düzenlenen zihin bilimi seminerinde, tüm zamanı ve uzayı içeren “öznel” zihin üzerine bir konuşma yapmıştı. Troward, akademik bilimin henüz yeni yeni ilgilenmeye başladığı bir terra incognita’yı (bilinmeyen alanı) araştırıyordu. Elmer ve Alyce Green gibi öncüler, Kansas, Topeka’daki Menninger Derneği’nde bulunan İstemli Araştırma Merkezi’nde, meditasyon konusunda eğitilen deneklerin, teta dalgası olarak adlandırılan, beyinlerinin saniyede dört-sekiz dalga yaydığı bir düzeye ulaşabildiklerini keşfettiler. Denekler bu “teta durumları”nda, keskin, çoğu zaman da sembolik, görsel, bazen son derece akıl karıştırıcı bir hal alan görüntülerin bombardımanına tutulmaktaydılar. Bentov, eğer belli bir sorun üzerine odaklanılır ve bu görüntüler bilinçli bir şekilde denetlenirlerse bu durumda bu tür görüntülerin, eldeki sorunun çözümüne yönelik olarak geldiklerini farketmişti. Olağan zihinsel süreçlerin, mantık dubasına bağlı olan iplerini çözüp sezgi rüzgarıyla yelkenlerini doldurdukları, bu sayede sonsuzluk okyanusundaki saf bilgiyle ödüllendirildikleri, kendi tabiriyle “A-ha!” anlarını pek de seyrek yaşamıyordu. Erken dönemlerde gnosis, ya da sezgisel olarak elde edilen bilgi diye adlandırılan duyuüstünü algılama eylemi, “mantık çağı”nda yerini scientia’ya ya da duyusal, tekrarlanabilir deneyimlere dayalı bilgiye bıraktı. Bu bilgilenme yöntemlerinden birinin yerini geçici olarak diğerine bırakması durumu, Baron Verulam Viscount Saint Albans ya da daha tanındık ismiyle Sir Francis Bacon, şu beyanda bulunduğu gün tamamlandı: “Gerçeklik, kendini bizim gözlerimize yalnızca, bize sadece gerçeklikler tarafından sunulan duyular dünyası aracılığıyla 9 baktığımızda sunar.” Gene de, bir asır önce, keşifleri sayesinde elektriği bilimsel bir merak olmaktan çıkarıp teknolojik bir devrime dönüştüren Sırp dahi Nikola Tesla, bu keşfini Budapeşte parkında dolaşıp Goethe’nin Fausfundan şu dizeleri tekrarlarken yapmıştı: Yorguhıktan bitkin diişınüş bir günün ardından, İleride keşfedilecek _Feni alanlara doğru, Gün gece_Fe karışıyor. Alı, bir kanat alıp beni yerden lıaFGlandırsa, Düşsem giiııün izine, peşinde göklerde süziilerek. Tesla, bir motoru döndüren manyetik pervanenin görüntüsü gözlerinin önünde belirdiğinde bu kelimeler ağzından güçlükle dökülmüştü.

Bunu takip eden günlerde, bu görüntü en ince ayrıntısına kadar zihninde belirdi ve Birleşik Devletlere göçmen olarak gelip, burada bu görüntüleri dalgalı akım jeneratörü meydana getirecek şekilde gerçekleştirinceye kadar altı yıl boyunca zihninde kaldı. Günümüzde, buna benzer b ir zihinsel süreç, Hefleksij Evren: Bilinçliliğin Evrimi adlı kitabın yazarı ve Larry Bell tarafından yapılan ilk ticari helikopterin kaşifi Arthur Young tarafından anlatılmaktadır. Young, ondokuz yıl boyunca, dairevi şekilde dönen pervaneyi sabitleme sorunu üzerinde çalış tıktan sonra çözüme son derece yakın olduğunu hissettiği b ir noktaya ulaşmıştı. Ama. buna nereden emin olalıiliyord u? Young, “çünkü içimde gittikçe güçlenen bir du_Fgu vardı”, diyordu. “Bu tıpkı bir köşeyi dönmek üzereyken, köşeyi döndüğünde bir şeyle karşılaşacağını hissetmek gibi bir duyguydu. Bu, hep diken üstünde olmama neden oluyordu. İlk kez bir şey keşfettiğimde çevremdeki hava sanki enerji ile yüklenmiş gibi hisse ttim. Düşüncemin işe yarayacağına o kadar emindim ki patent anıkatımdan ilk uçuşuma tanıklık 10 yapmasını istedim.Hazırladığım model uçmaya hazırdı. Onu adeta bir tür törenle çalıştırdım. Yerden havalandı ve havalanır havalanmaz başaşağı dönüp yere çaklldı ve paramparça oldu. Avukatım bu dururmdan o kadar korktu ki, bir daha hiçbir çılgın gösterimi izlemeye gelmeyeceğine yemin etti. İki ya ela üç gün sonra gerçek model gözlerimin önünde belirdi. İlk modeli oluş turmamı söyleyen beyin dalgası yanlış alarmdı.

Böyle olduğuna inanıyorum çünkü gerçek modeli elde edeceğime büyük bir inanç .duyuyordum.” Rüyalar, örüntüler, içten gelen sesler? Enerji yüklenmiş hava? Elde edileceğine “inanç duyulan” ve sonunda elde edilen şeyler? Peki ama bunlar nereden geliyorlar? Bu konuda Behtov’un yanıtı şu: hepsi de, insan ruhu kendini bu bilgileri almaya hazır hale getirdiğinde. arzu duyulan bilgiye ulaşabildiği. her tür bilgiyi içeren Evrensel Zihin’den geliyor. Bentov, kendi hazırlığının bir parçası olarak ilk IJaşlarda, ”ıslcık yöntem” adını verdiği bir yöntem kullanıyordu. İçi, dayanabileceği kadar s ıcak su dolu bir küvetin içine girip, “dışarısıyla bağlarını kopartarak”, bazen saatlerce burada kalıyor ,.e aklına gelen düşünceleri not kağıtlarına karalayıp bunları nemli banyo duvarına yapıştırıyordu. Gevşemiş, neredeyse hipnotik sayılabilecek bu durumda, daha sonradan, o an kendini meşgul etmekte olan bir problemin çözümünü oluşturacak anlayişlar yakalıyordu. Daha sonradan, bu yön temi daha “kuru” bir yöntemle, yani meditasyon ya da gevşemiş yoğunlaşma ile yer cleğiştirebileceğini farketti. Keneli kelimeleriyle bu duruımı şöyle anlatmaktaydı: “Son derece uzaklardaki bir gerçekliğe kendimin orada olduğumu hayal ederek ulaşabilirim; hayal ederim ve işte oradayımdır … ” Bentov\ın pekçok farklı alanlarda faaliyet gösteren �irketler için çözdüğü problı:�ınlerin arasında ağrısız 11 hipodermik iğne de bulunmaktadır. Büyüteç .altında bakıldığında iğnenin ucunun pahlanmış dört· kenardan oluştuğu görülür. Bu oluşum, iğnenin deriye ve ete inanaılmaz derecede etkili bir şekilde, hemen hemen dirençle karşılaşmadan girmesini sağlamaktadır. İğnenin batması acıya yol açtığı için, Bentov, meditasyonlarından bir tanesinde Doğa’nın kendisinin .

bu sorunu en zarif şekilde nasıl çözdüğüne yoğunlaştı. Yanıt geldi: zehirli yılanların dişlerinin ucunu incelemeliydi çünkü bu sürüngenler, bütün yaratıklar içinde, kurbanlarının bedenine zehirlerini en acısız şekilde zerkeden yaratıklardı. Bentov, bu hayalinin etkisiyle Florida yılan çiftliğine başvurdu. Burada kendisine, incelemesi için, zehirleri alındıktan sonra öldürülmüş olan bir sürü yılan verdiler. Yanında bir torba dolusu küçük dişle eve döndükten sonra, tıpkı tahmin ettiği gibi Doğa’nın herhangi bir kaşiften daima önde olduğunu ve kendine tam anlamıyla aradığı yanıtı verdiğini gördü.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir