Jeffrey Burton Russell – Lucifer (Ortaçağda Şeytan)

Şeytan kavramının tarihiyle ilgili bu üçüncü kitap, Şeytan (1977) ve Iblis (1981) kitaplarının devamıdır. Birinci kitap kavramın Yeni Ahit dönemindeki izini sürdü; ikinci kitap, kavramı temel çizgilerinin çizildigi beşinci yüzyıl ortalarına kadar getirdi. Bu kitap ise, Şeytan hakkında ortaçagda egemen olan düşünceleri betimliyor. Ortodoks Dogu’ya ve İslama ait görüşleri de kapsıyor, fakat Şeytan’a hak � ettigi degeri fazlasıyla veren Hıristiyan Batı düşüncesini vurguluyor. Ayrıntılı bir İslam incelemesinin gerektirdigi dilleri bilmedigim için, İslamın Şeytan’la ilgili görüşlerinin yalnızca kısa bir karşılaştırmalı betimlemesini sunuyorum. Ortaçagda Hıristiyan diabolojinin öncelikli bileşenleri patristik, skolastik ve mistik teoloji; sanat, edebiyat ve drama; popüler din, vaazlar ve azizlerin hayatları; ve folklordür. Ortaçaga ait birkaç edebi eser İblis ve Lucifer kişiliklerini ayırt etse de, gelenek, genel olarak tek bir bütün oluşturduklarını onaylar ve terimleri bir tek kişiligin, kötülügün kişileşmesi olan Şeytan’ın adları olarak kullanır. “Lucifer” adı, İşaya 14’ün büyük prensi, kibrinden dolayı arştan düşen sabah yıldızı Helel-ben-Shahar [Venüs, -çn.] ile Hezekiel 28’in, “yaratıldıgı günden kendisinde kötülüge rastlanan güne kadar kusursuz” olan kerrubun ve bu ikisinin de bu dünyanın prerisi ve Tanrı’nın krallıgının engelleyicisi İblis’le birleşmesinden dogdu. Bu üç kavramın bir araya gelişinin kesin zamanı belli degildir, fakat Origen bunları üçüncü yüzyılda bir birlik olarak ele almıştır. 7 LUCIFER ‘Bu kitapların hepsinde bir kavramın tarihini resmettim. Benim felsefem düpedüz idealisttir; düşüncelerin kendi başlarına önemli olduklarını, içinde doğdukları toplumsal bağlamın düşünceleri anlamak bakımından daha az önemli olduğunu varsayar. Şu anda tarih mesleğinde egemen olan materyalizmden ayrılıyorum ve modem materyalizmin, düşünceler hakkında yargıda bulunulacak nesnel bir çerçeveye sahip olduğunu kabul etmiyorum. Aksine tarihin birinci işlevi, zihinlerimizi olası dünya görüşlerinin sınırsız zenginliğine açmak ve kendi görüşümüzün tartışmalı, sınırlı ve ani, köklü değişimlere açık oldugunu anlamamıza yardım etmektir. Toplumsal bağlam, diabolojiyi yalnızca genel anlamda etkiledi – manastırcılıgın egemen oldugu erken ortaçağ kültürü, çöl babalarının geliştirmiş olduğu geleneksel Şeytan görüşünü izledi; daha sonra kentlerin yükselişi, üniversitelerin gelişmesine ve genel olarak diaboloji ve teolojiye skolastik yaklaşıma izin verdi.


Fakat Şeytan’la ilgili Hıristiyan ve Müslüman düşüncelerin benzer gelişimi ve onyedinci yüzyıl Protestan görüşlerin onüçüncü yüzyıl skolastik görüşlere yakınlığı, çok farklı toplumsal ortamların neredeyse özdeş düşünceler üretebildigini gösterir. Bu dönemde diaboloji genel olarak temel noktalardan çok ayrıntıda degişti. Bu alışılmamış tutarlılık, Hıristiyan teolojinin ortaçağdaki genel tutarlılığından kaynaklanır ve bu durum, görece kültürel yalıtılmışlığına ve tehditkar görüşlere karşı güvenlik içinde oluşuna atfedilebilir. Ancak Avrupa’nın yeni düşüncelerle dalgalandığı onyedinci yüzyıl sonundan itibaren Hıristiyanlık, görüşlerini köklü bir şekilde . değiştirmeye zorlayan yaygın bir deştin bombardımanına tutuldu. Büyük bir olasılıkla muhalifleri insani niteliklerinden uzaklaştırmanın kullanışlı bir aracı da, onları Iblis’in aleti olmakla suçlamak oldu8 ONSOZ ğu için, diaboloji teolojinin öteki yanlarından daha tutarlı öldu. Onaltıncı ve onyedinci yüzyılların cadı çılgınlığı, Şeytan’a inanmaya dayandırılan ve böylece haklılaştırılan hoşgörülemez zalimlikler üretene kadar diaboloji ciddi bir saldırıya maruz kalmadı. Ortaçağ diabolojisiyle ilgili kaynaklar önceki diabolojiyle ilgili kaynaklardan çok daha fazla olduğu için, bu kitap yalnızca rasyonel bir derleme sunabiliyor. Cehennem, Araf, ölüm, binyılcılık, küçük demonlar, Deccal, ilk günah, sanat tarihi ve edebi eleştirinin bütün teknik ayrıntıları gibi, kendi başlarına önemli, fakat kötülüğün kişileştirilmesine teğet geçen belli temalar bir tarafa bırakıldı ya da kısaca ele alındı. Bu kitabın oluşmasına katkıda bulunanlara, özellikle Cameron Airhart, joseph Amato, Milton Anastos, Theodore ]. Antry, Kathleen Ashley, Hieromonk Auxentios, David Berger, Carl T. Berkhout, Alan Bernstein, Felipe Cervera, Richard Comstock, Spencer Cosmos, David Darwazeh, Hal Drake, Kathleen E. Dubs, Alberto Ferreiro, Abraham Friesen, Nancy Gallagher, Joyce Manheimer Galpern, Robert Griffin, Barbara Hambly, Wayland Hand, Kristine E. Haney, Richard Homan, Warren Hollister, john Howe, Karen jolly, Henry Ansgar Kelly, Morton Kelsey, Moshe Lazar, Ruth Mellinkoff, Charles Muses, Rairnundo Panikkar, Robert Potter, Cassandra P?tts, Cheryl Riggs, Roy Riggs, Russell Riggs, Kevin Roddy, jennifer Russell, Ellen Schiferl, Patricia Silber, Kathleen Verduin, Tim Vivian, jack Vizzard, merhum Charles Wendell ve Mark Wyndham’a teşekkür ederim. Bu üç kitapta da bir tarihçinin yanı sıra bir insan olarak konuştum.

Kötülük kadar köklü bir sorunu kişisel olarak karşı karşıya gelmeksizin ele almak küstahlık ve boşuna bir çaba olurdu. Düşünceleri 9 LUCIFER ciddiye alıyorsak, bütün kişiliklerimizle onlarla karşı karşıya gelmeliyiz. Tarihin, insancıl ve bilimsel her bilginin işlevi, güvenli küçük incelemelerimizin ve laboratuarlanmızın ötesine geçip, kozmosa, ruha sevgiyle bakmaktır; fakat her zaman, çevremizde uzanan yeşil ve parlak manzarayı hayal meyal ve bir an için bile olsa aydınlatmak umuduyla dünyanın karanlığına tuttuğumuz meşale olan sevgiyle. Önceki iki kitapta olduğu gibi bu sayfalarda da birçok kusur ve üç kitap arasında tutarsızlıklar vardır. Aksi takdirde, üçüncü kitabın sonunda birinci kitabın başlangıcında olduğundan daha fazlasını anlamayan zayıf bir tarihçi ve daha da zayıf bir kişi olurdum. JEFFREY BURTON RUSSELL Sanla Barbara, Califomia 10 ŞEYrAN lBUS KISALTMALAR : Jeffrey Burton Russell, The Devi!: Perceptions of Evil Jrom Antiquity to Primitive Chiristianity, Ithaca, 1977 [Şeytan: Antikiteden Ilkel Hıristiyanlığa Kötülük, Kabalcı Yayınevi, 1 999]. : Jeffrey Burton Russell, Satan: The Early Christian Tradition, Ithaca, 1981 [lblis: Erken Hıristiyan Geleneği, Kabalcı Yayınevi, 1999]. CCCM Corpus Christianorum Continuatio Medievalis. CCSG Corpus Christianorum Series Graeca; CCSL Corpus Christianorum Series Latina. CSEL Corpus Scriptorum Ecclesiasticorum. EETS Early English Text Society. Hefele-Leclercq K. ]. von Hefele ve H. Leclercq, Histoire des conciles d’apres les documents originaux, 11 cilt.

Hildesheim, 1973. MPG : ]. P. Migne, ed., Patrologia Graeca. MPL : ]. P. Migne, ed., Patrologia Latina. Mansi : johannes Mansi, ed., Sacrorum conciliorum nova et amplissima collectio. SC Sources chretiennes. Özel basımlarından söz edilmeyen ortaçağ yazarlarından yapılan bütün alıntılar MPG ya da MPL’de buİunabilir. Diğer eserlerin kısaltmaları, yazarından ya da eserden ilk söz edildiği yerde dipnotla gösterilmiştir. 11 LUCIFER Entelektüel etkinlik yaşamdan ayrılırsa, yalnızca kısırlaşmak ve yabancılaşmakla kalmaz, zararlı hale ve olasılıkla sonunda suç haline de gelir .

… Küçük toplarımızla eğlenmemize izin vermeyen olağanüstü bir insani durumda yaşadığımıza inanıyorum. -RAIMUNDO .PANIKKAR Tot enim vulnera Satanas accipit quot antiquarius Domini verba describit. [Tann’nın tarihçisinin sözleri, Şeytan’da açılan yaralardır.] -CASSIODORUS 12 ]_ Lucif er’in Yaşamı Kötülük gerçek ve dolaysızdır. 8 Mart 198l’de I.ns Angeles Times, cinayetten suçlu bulunmuş Steven T. judy’nin faaliyetlerini bildiriyordu: Bugünü judy’nin yaşayacağı son gün haline getiren vahşi cinayet, 28 Nisan 1979 Cumanesi günü sabah saat 8 dolaylannda gerçekleşti. Terry Lee Chasteen (23), bir Indianapolis süpermarketindeki işine giderken çocuklannı-Misty Ann (5), Steven (4), Mark (2)- çocuk bakıcısına götürüyordu; eyalet karayolunda ilerlerken bir adam, arabasında bir sorun olduğunu işaret ederek kendisini durdurdu. Adam, silahlı soygun suçundan mahküm edilen, ama 750 dolar kefaletle serbest bırakılalı beş gün olan, şimdi de merhametli adam rolü oynayan Judy’ydi. Fakat yardım ediyormuş gibi yaparak belli etmeden arabayı tamamen bozdu ve aileyi kendi götürmeyi teklif etti. Gezi, anayolun dışındaki Whitelick Creek’te sona erdi; orada kadına tecavüz etti ve boğarak öldürdü. Çocuklar çığlık atmaya başlayınca, ınnağın içinde birer birer seslerini kesti. ı 29 Nisan 198l’de Times, otuzüç yaşındaki Lewis Norris’le kırk yaşındaki ortagı Sigmond Bittaker’in mahkümiyetini bildiriyordu: Norris-Bittaker davası, Amerikan ceza mahkemeleri yıllıklarındaki en sarsı!=ı tanıklıklardan birini kapsıyordu. !kisinin, “Cani Mack” dedikleri ı W.

C. Rempel, Los Angeles Times, 8 Man 1981. 13 LUCIFER ses geçirmez bir karavanla Güney Körfezi bölgesini ve San Gemando Vadisi’ni 1979 Haziranından Ekimine kadar dolaştıkları anlaşıldı. Bilinen beş kurbanın yaşlan 13 ila 18 arasında değişiyordu. Genç kurbanlar sürekli tecavüze ve başka cinsel canavarlıklara maruz kaldılar; bazen tecavılzler iki gün sürdü. Bazı kurbanlar şişme yatakları ve işkence aletlerini karavandan Glendora’nın yukarısındaki çimenli tepelere taşımaya zorlandılar; orada dördü boğazlandı. Katiller kızlan penseyle parça parça ettiler, balyozlarla dövdüler, kafataslarına buz kazmaları soktular ve telle boğdular. Kiliseden evine yürürken kaçırılan 16 yaşındaki ilk kurban Lucinda (Cindy) Schaefer olayında, Norris ile Bittaker, kızcağızın öldürülmeden önce dua etme dileğini geri çevirdiler. Hemen telle boğmaya başladılar.2 Gerçek, mutlak, somut kötülük düşünmemizi gerektiriyor. Her birimizi ve hepimizi birden tehdit ediyor. Ciddi tehlikeleri göze alarak onu incelemekten kaçınırız. Hiçbir gerekçeyle onu önemsizleştiremeyiz. Şeytan gerçek kötülüğün kişileşmesi olarak algılanmadıkça, anlamsızlaşır.

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir