“Sıkıcı! Sıkıcı! Sıkıcı! Sıkıcı! Sıkıcı!” Annem, “Neden gidip odanda oynamıyorsun?” diye sordu. Babam, “Neden gidip bahçede oynamıyorsun?” diye sordu. Ablam Hayley ise, “Neden gidip dünyanın öbür ucunda oynamıyorsun?” diye sordu. Smith ailesinin tümü bir aradaydı. Annem en sevdiği film olan Ölü Mutant Şempanzelerin Saldırısı’nı izliyordu. Babam yüzünü bir gazetenin altında gizlemiş uyukluyordu. Hayley’le erkek arkadaşı ı Rufus ayak parmakları birbirine dokunacak şekilde kanepeye kıvrılmışlardı; ve dedem, tornavidayla takma dişlerindeki şekerlemeyi çıkarmaya çalışıyordu. “Ama ben çok sıkıldım,” diye tekrarla- “Sadece sıkıcı insanlar sıkılır,” dedi annem. “Ve sen zaten bunu biliyor olmalısın,” diyerek güldü Hayley. Ah, hayır, işte yine başlıyoruz. Hayley’in en sevdiği konu… “Sen dünyadaki en sıkıcı isme sahip, en sıkıcı insansın! O aptal küçük suratına bakarken, neredeyse uyuyacak gibi oluyorum.” “Gerçekten de çok sıkıcı bir adın var,” dedi Rufus. “Gezegen üzerinde neredeyse yarım milyon John Smith olduğunu biliyor muydun?” “Ama sadece bir tane III. Rufus Randall var,” diyerek kıkırdadı Hayley. “Bu söylediğinden, en azından üç tane Rufus Randall olduğu sonucuna varabilirsin,” diyerek homurdandım. “Sessiz ol, seni küçük fare!” diye tısladı Hayley. 3 Ardından herkes filmi izlemeye geri döndü. Bir süre geçtikten sonra tekrar konuştum. “Bana nedenjohn Smith ismini verdiniz baba?” Babam gazetesini yüzünden indirdi ve kaygılı gözlerle anneme baktı. Cevap konusunda ondan yardım istediği belliydi. “Çünkü John Smith gibi bir ismin varken kimse seninle dalga geçemez,” dedi babam. Hayley kıkırdamaya başladı. “Peki neden Hayley’ye Hayley adını verdiniz?” diye sordum bu sefer. “Onun adını Halley kuyruklu yıldızından aldık,” dedi annem. “Çünkü o bizim küçük parlak yıldızımız.” “Ah,” dedi Hayley. “Çok tatlı.” “Bence kuyruklu yıldız, uzun bir gaz çizgisidir,” diye mırıldandı dedem. Kahkahayı bastım. “Bu çok iyiydi dede!” 4 Hayley, buz gibi bakan gözleriyle bana döndü. “Seninle ilgili bir şey söylememe izin verjohn Smith. Sen hiçbir şeysin. Sen hiç kimsesin. Asla bir kişi olamayacaksın. Neden mi? Çünkü sen John Smith’sin. Büyük harflerle tekrar söyleyeceğim: JOHN SMİTH. Altını da çizeceğim: JOHN SMİTH! Mesajı alabiliyor musun? Sen tamamen hiç kimsesin. En azından benim için…” Hayley aniden kanepeden inip kollarını havaya kaldırdı. “Ben yıldız olmak için doğmuşum!” Bu akşam Hayley’in büyük okul gösterisi var ve kendisi başrolde. Rufus’a bakıp eğlenceli bir surat ifadesi yaptım. “Beni gerçekten de çok seviyor.” “Hayır, yemin ederim ki sevmiyorum,” dedi Hayley. “Senin başarısız olacağın bir ödevin ya da sınavın yok mu, seni küçük hamam böceği?” 5 Dedem osurdu. Annem odada arı varmış gibi ellerini salladı. Hayley kapıya doğru ilerleyip küçük parmağıyla Rufus’a tutundu. “Eğer birinin bana ihtiyacı olursa,” diyerek gülümsedi, “okul gösterisinde yıldızlaşıyor olacağım.” “Ön sıradan biletlerimiz var,” dedi annem. “Bol şans!” dedi babam. Hayley kapıdan süzülüp bahçeye çıktı. “Eğer birinin bana ihtiyacı olursa… odamda olacağım,” diyerek iç çektim. 6 BÖLÜM İKİ Sokağın ortasında bulunan, sıradan, küçük bir evde yaşıyorum. Kenarlarında biraz sarı ve beyaz renkler olan, üstü biraz kahverengi, ayrıca gri ve yeşil parçaları olan evimiz kareye benziyor. Resmi gözünüzün önüne getirebilirsiniz. Annem, babam, Hayley, dedem ve ben hep birlikte yaşıyoruz. Dedemin adı da John Smith. Hayley’in dediğine göre ismim o kadar yaygın ki, kendi evimde bile tekjohn Smith olamıyorum. Ama bilmeniz gereken bir şey var: Benim çok, çok BÜYÜK bir sırrım var. Ben, başka dünyalara gidip inanılmaz 7 maceralar yaşayabiliyorum. Dedem de bir maceracı. Onunla paylaştığımız büyük sır bu işte.
Johnny Smith – Sıska Şövalye
PDF Kitap İndir |