Keith Ansell-Pearson – Kusursuz Nihilist

Lafı evirip çevirmeden söylemek gerekirse, yaşama karşı takınılacak temel olası tutumlar birbiriyle bağdaştırılamaz, dolayısıyla mücadeleleri asla kesin bir çözüme kavuşturulamaz. Bu yüzden kesin bir tercihte bulunulması zorunludur. M ax W e b er, “ M eslek O la ra k B ilim ” (1 9 1 9 ) Y apıtları kişinin en derin inançlarına m eydan okuduğunda bile rahatsız etm eye, kışkırtm aya ve esinlendirm eye asla son verm eyen, anlaşılm ası güç ve aykırı bir düşünür N ietzsche. Yüz yıldan daha uzun bir süre, düşünsel ve kültürel panoram ada çok önem li bir şahsiyet olarak tanındı; dolayısıyla düşüncesiyle ciddi biçim de hesaplaşılm ası gerekiyor. B ir zam anlar M artin H eidegger’in de b e ­ lirttiği gibi, bugün düşünen herkes, ister “izinde” isterse “k arşısında” olsun, N ietzsche’nin aydınlattığı yolda veya gölgesinde düşünm ektedir. N ietzsche, bugün akadem ik açıdan gördüğü saygınlık ve “m odern bir üstad”ın m uğlak konum una sahip olm ası nedeniyle değil, her şeyden önce bir yaşam felsefecisi olduğu için önem li. N ietzsche’nin yapıtları, insan olm anın ne anlam a geldiğine d air en önem li sorularla ilgilenir (N ietzsche, insanı, sorgulayan hayvan olarak tanım lar). A m a N ietzsch e’ye göre insan kim liğine ilişkin bu varoluşsal sorgulam a, tarihe (özellikle ahlâka), kültüre ve politikaya dair bir anlayıştan koparılam az. N ietzsche’nin politik düşüncesi, içinde bulunduğum uz yüzyılın büyük bir bölüm ünde, bir karışıklık ve huzursuzluk kaynağı olm uştur. İkinci D ünya S avaşı’mn bitim inden çok yakın tarihlere değin çeşitli dönem ler boyunca sallantıda kalan konsensüs, N ietzsch e’nin sonuçta politik bir düşünür olm adığı, tem elde, toplum sal dünyanın kaygı ve dertlerinden uzakta, tek başına duran bireyin yazgısıyla ilgilenen birisi olduğuydu. Bu görüş, kendisini N ietzsch e’nin N azi ideologları ve propagandacılarının ellerinde kötüye kullanılm aktan “hırpalanm ış” olan yapıtlarını kurtarm aya adam ış olan ünlü N ietzsche çevirm eni ve biyografi yazarı W alter K aufm ann gibi kişilerin tipik görüşüydü. A m a bunun sonucu, N ietzsch e’nin felsefesinin çok önem li bir yönünün, yani politik görüşünün önünü tıkayan, tarihten ve politikadan arındırılm ış bir yorum un benim senm esi oldu. Son yıllarda, N ietzsche’nin politik düşüncesi üzerine pek çok önem li çalışm anın yayım landığına tanık olundu. Sonuçta, N ietzsche’nin geç m odernlik dönem inde yaşayan ve varoluşlarının politik ikilem leriyle cebelleşen insanların kaygılarının m erkezinde olduğu, artık büyük ölçüde kabul görüyor. A m a ne var ki, açık politik düşüncesi, bazı kişileri rahatsız etm eyi ve birçoklarının da kafasını karıştırm ayı sürdürüyor.


N ietzsche’nin düşüncesinin politik boyutuna ilişkin sorgulam a, N ietzsche’yi konu eden çalışm aların en tartışm alı, en ihtilaflı yönü olm aya devam ediyor. K afasını politikanın m odern dünyadaki yazgısına takm ış bir düşünür N ietzsche. O nun her şeyden önce “politik” bir düşünür de olduğunu fark etm ek için -Y u n a n agon üzerine ilk düşün-celerinden, ahlâkın soykütüğünü yazm a girişim ine ve m odern insanların ahlâki m utsuzluk ve hastalığını tanım lam aya yönelik n ihilizm teşhisine k a d a r- geniş bir alana yayılan ilgilerine göz atm ak yeterli olacaktır. K onuya bugüne değin benim senenlerden çok daha hassas bir şekilde yaklaşılm ası gerektiği kanısındayım . G eçtiğim iz iki yüz yıl boyunca egem en olan liberal ve d em okratik kanılarla bağdaşm a konusunda başarısız olduğundan, N i- etzsch e’nin politik düşüncesi genellikle ciddi biçim de ele alm m am akta ve göz ardı edilm ektedir. N ietzsche’nin politik düşüncesinin şim diye dek katı ahlâkçı bir tarzda ele alınm ası, ahlâki edep (iyi liberal) ile ahlâka aykırı veya ahlâk-dışı güç (kötü seçkin -N ietzsch e) arasındaki çatışm ayı iyiden iyiye kutuplaştırm aktadır. N ietzsche’nin bugün bizim le konuşabilm esinin tek yolunun bizim terim lerim izi kullanm asına bağlı olduğunu, aksi takdirde bizim le konuşam ayacağını belirten hoşgörüsüz varsayım , N ietzsch e’nin nasıl değerlendirildiğini fazlasıyla açıklıyor. M odern insanların karşı karşıya kaldığı devasa sorunlara ilişkin önerdiği çözüm ü yetersiz addederek politik görüşünü reddedebiliriz belki, am a bu, çalışm asında işim ize yarar hiçbir bilgi bulam ayacağım ız anlam ına gelm ez kesinlikle. Tıpkı yaşam da olduğu gibi N ietzsch e’nin çalışm alarında da, hem büyük bir tehlike hem büyük bir vaat dikilir önüm üze. Bizzat N ietzsche gösterir bize bunu. K itabın ilk iki bölüm ünde, sırayla, N ietzsche’de “üslup” sorununu ve N ietzsche’nin m irası konusunu ele alıp, düşüncesinin tüm çarpıcı yönlerine değinerek, genel bir giriş sunuyorum . 3. ve 7. bölüm ler arasındaki kısım da, N ietzsche’nin düşünsel çizgisi üzerinde duracak ve eski Y unan üzerine ilk düşüncelerinden yola çıkıp, tartışm am ı “ üstün politika” nosyonuyla sona erdirerek, çeşitli yapıtlarının ve tem el m etinlerinin içerdiği politik önem i göstereceğim . Sonraki iki bölüm de, 8.

ve 9. bölüm lerde, çağdaş liberalizm ve fem inizm üzerinde yoğunlaşarak N ietzsche’nin fikirlerine, son dönem lerin politik düşüncesinde nasıl sahip çıkıldığını irdeleyeceğim . K itabın son bölüm ü olan 10. bölüm deyse, bugün N ietzsche’nin m irasına ve düşüncesine nasıl sahip çıkm am ız gerektiği konusunda kişisel görüşlerim i dile getireceğim . Ö zetle, “kusursuz nihilist” olarak bir N ietzsche tasviri çizdiğim i b e ­ lirteyim . N ietzsche yorum lam alarının her biri, tarih, zam an ve m ekânın koşullandırdığı bir yapıbozum ve aynı anda bir yeniden-inşadır. Sonuçta bu kitap da bir istisna oluşturm uyor kuşkusuz. K onunun ya da sorunun kesinleştirici ve kapsam lı bir şekilde ele alındığı iddiasında bulunm aya gerek yok. N ietzsche üzerine yazm ak ve çalışm alarının anlam ve önem ini yorum lam ak, çok riskli değilse de, sorunlu bir girişim . Sanırım , Nietzsche probleminin -y a n i onun kim olduğu ve onu okurken, yorum larken bizim kim olacağım ız soru n u n u n – açık bırakıldığının kesin bir şekilde belirtilm esi daha fazla önem taşıyor. N ietzsche, yapıtlarının hiçbirinde hiçbir yerde ve hiçbir şekilde, politik görüşünün sistem atik bir açıklam asına yer verm ez. En derin düşünsel içgüdüleri “sistem -karşıtı” olduğundan, bu hiç de şaşırtıcı değildir. A m a yine de, düşünm e biçim ine, birbiriyle bağlantılı iki tem a hâkim dir. B unlar ise, kültür ve tarihe ilişkin sorunlardır. N ietzsche her şeyden önce kültür ve politika arasında sürekli bir çatışm a olarak gördüğü şeyle ilgilenir: Sanat ve kültürün erekleri nelerdir? T oplum örgütlenm esinin, politikanın (adaletin) ereklerine mi, yoksa kültürün ereklerine mi hizm et etm esi gerekir? Ne tip bir yönetim şekli “kültürü” (yani, üstünlük ve gerçek insanların y etiştirilm esini) en iyi destekleyebilir? N ietzsche’nin politik görüşü, ekonom ik söm ürü ve tahakküm ilişkilerinin karm aşık ve alışılm adık bir haklılaştırım ı üzerinde tem ellenir (N ietzsche bir noktada “ahlâk”ı, “ ‘y aşam ’ fenom eninin ortaya çıktığı tahakküm ilişkileri [.

Herrschaft] öğretisi” olarak tanım lar, BGE 19). N ietzsche, insanın üstünlüğünün üretim inin, toplum un hiyerarşik bir toplum sal y apının (bir m ertebeler düzeninin -Rangordnung ) çizgilerinde kurulm asını gerektirdiğine inanır. N ietzsch e’ye göre, kültürün y aratım ının gerçekleşebilm esi için bir tür kölelik zorunludur. Beyond G o o d an d E v il’ da (İyinin ve K ötünün Ö tesinde) daha yüksek, daha bütünlüklü ve m elez soydan türeyen insan tiplerinin yaratım ının, insanlar arasında uzaklıklar, am a ancak belirli türde toplum sal yapılar ve ekonom ik ilişkiler aracılığıyla yaratılabilecek uzaklıklar bulunm ası gerektirdiğini öne sürer. U zaklıkların, ruhun içinde daha nadide ve daha yüksek, daha kapsam lı varlık hallerine erişilm esini olanaklı kılacak şekilde, şim diye dek görülm em iş yeni bir genişlem esine ise, yalnızca belirli toplum sal düzenlem eler ve belirli bir politika biçim i aracılığıyla ulaşılabilir (BGE 257). N ietzsche, politikanın taleplerinin m eşruluğunun tam am en farkındadır, am a “katı hakikat” olarak gördüğü şeyde, m erham et gözyaşlarının kültürün surlarını yerle bir etm esine asla izin verilem eyeceğini savunur. N ietzsche, tarih sorunu üzerine düşünm eye, 1872’de yayım lanan ilk kitabı The Birth ofTragedy (Tragedyanın D oğuşu) ile başlar. K afasını kurcalayan sorun ise, dünya tarihini karakterize eden ıstırabı, acıyı, zulm ü ve dehşeti nasıl yorum layacağım ıza ilişkindir. Tarihe herhangi bir anlam ve önem atfedilm esi m üm kün m üdür? N ietzsche’nin bu soruya verdiği yanıtsa, ister insanlık tarihine isterse evrene ilişkin olsun, onlara nihai bir hed ef ve erek k azandıracak teleolojik bir görüşün rahatlığına kendim izi bırakam ayacağım ızdır. Istırap, zulüm , acı ve “günah” (dinsel saygısızlık), insan varoluşunun kökü kazınam az ayırt edici özellikleridir. Ö nem li olansa, bunları nasıl kavradığım ızdır. N ietzsche bizi trajik bir kültürün yeniden yaratılm ası için savaşm aya zorlar, çünkü ancak böylesi bir kültür, alacalı doğasında insanın tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarılm asını m üm kün kılacak bir uzam (bir polis) yaratabilir. A m a N ietzsche’ye göre insanın “hakikat”inin ortaya çıkarılm ası için en önem li araç, politika değil sanattır. N ietzsche, trajik sanatın değerlendirilm esiyle bireyin dar kişisel varoluşunun ötesinde bir bakış açısına ulaşabileceğine ve D ionysosca içgörüyü kazanabileceğine inanır. N ietzsche’ye göre, bize insan olm a koşuluna ilişkin en derin içgörüleri sağlam akla kalm ayıp, aynı zam anda varoluşun dehşetine ve saçm alığına anlam ve önem atfetm em izi m üm kün kılan şey de sanattır (yani, hakikat olarak sanat).

İyi ve kötü şeklinde m utlak ahlâki değerler tem elinde k u ­ rulm uş bir toplum , “bütünün genel ekonom isini” kavram ada b a ­ şarısızlığa uğrar. Bunun yanı sıra, N ietzsch e’nin m odern A lm an devletinde gözlem lediği gibi, araçsal ve faydacı değerler tem elinde yükselen, iktidar-güç politikasıyla yönetilen ve bir “paraekonom isi” ile idare edilen bir toplum da, doğru dürüst bir kültür anlayışına ulaşm ada başarısız olacaktır. N ietzsche’nin sözünü ettiği ve değer verdiği “sanatın”, bir halkı veya topluluğu bir araya toplayan ve onlara varoluşlarının “hakikat”ini açıklayan kamusal sanat, yani Y unan trajik dram ası g|bi bir sanat olduğunu kavram ak önem lidir. D olayısıyla, bu anlam da sanatın tattırdığı deneyim in p o ­ litik olduğu söylenebilir. Pek çok şey, “politik” sözcüğünü nasıl anladığım ıza bağlıdır. N ietzsche’nin (kendi form ülleştirim inde saptadığı üzere, yalnızca yaşam ve varoluşun gerekçelendirilebileceği estetik bir fenom en olarak) “estetizm i”nin, yaşam ın insanları çözm eye yönelttiği türden sorunlarla başa çıkm ada yetersiz olduğu sık sık öne sürülür. N ietzsche’nin hani şu (estetik kategorisinin yaşam ın tüm alanlarına yayılm ası girişim i anlam ına gelen) “estetizm i”nin görünürdeki ahlâki nihilizm ine rağm en birçok kişi, iyi ve kötüyü barındıran aleni bir ahlâki (ve ahlâkçı) bakış açısını savunm a ihtiyacını hisseder. A m a sanat ve ahlâk arasında basit bir karşıtlık tahayyül etm ekle itham edilem ez N ietzsche. N e de düşünm e biçim ine bir “estetizm ” suçlam ası yıkılabilir tüm üyle. B öylesi bir suçlam anın, N ietzsche’nin sanat ve ahlâka dair düşünm e biçim inin yanlış anlaşılm asından kaynaklanacağına inanıyorum . Bu kitapta da öne sürdüğüm gibi, N ietzsche’ye göre, sanata, bizi ahlâka-aykırı kılm ası veya “etiksel”in alanının ötesine geçirm esi için ihtiyaç duym ayız, tersine varoluşun dehşeti ve saçm alığını kabul etm em ize rağm en ahlâki olm ayı sürdürm em izi m üm kün kıldığı için ihtiyaç duyarız. N ietzsche, B ism arck’ın A lm an Reich’ inin doğuşu bağlam ında yazarken, insanın varoluş sorununa atıfta bulunm a veya bu sorunu çözm e yolu olarak (kendisinin Machtpolitik ‘i [Güçiktidar politikası] kastettiği) “politikayı” sert bir dille eleştirir (SE 4). İlk yapıtlarından son yapıtlarına değin N ietzsche’nin düşüncesi, “G eist” (tin) ve “R eich” arasındaki karşıtlıkla tanım lanabilir. İn ­ sanlığın ihtiyaç duyduğu şey, şiddete dayanan bir politik devrim değil, eğitim alanında ve insanlığın düşünm e biçim lerinde yapılm ası gereken değişikliklerdir. K ısacası, insanlık, “tin”i bir “kültür” anlayışı üzerinde tem ellendirm eye ihtiyaç duyar.

N ietzsche’nin m odern politika eleştirisi, birçok açıdan, A lexis de T ocqueville (1805-1859) ve John Stuart M ill’in (1806-1873) politik görüşleriyle birçok benzerlik taşır. Ö rneğin, T ocqueville g ibi N ietzsche de, m odern endüstriyel dünya, m odern dem okrasi ve bir para-ekonom isi tarafından sahnelenen yeni politik gerçekliklerde gizli tehlikeler bulunduğunu görür. M odernlik her iki düşünür için de, toplum sal atom culuk, ahlâki m utsuzluk ve k a ­ m usal eylem in yitirilm esi pahasına özel yaşantı ve özel beğeninin geliştirilm esiyle belirlenm ektedir. Bu ise, bitab düşm üş bir politik kültür yaratır. Politikanın, m odern para-ekonom isinin sınıf çıkarlarının ve m odern teknolojinin araçsal rasyonelliğinin hâkim iyetine girerek bu şekilde yozlaşm ası tehlikesi ise, insanların kendi kaderleri üzerinde politik denetim i yitirip, politik açıdan duyarsız h ale gelebilecekleri bir durum a yol açabilecek olm asında yatar. Bu noktada “devlet” -N ie tz sc h e ’nin dile getirm ekten hoşlandığı şekliyle bu “hissiz canavar”- politik yaşam a hükm etm eye ve bireysel özgürlük ile sahici kam usal eylem pahasına çoğunluğun zo rbalığını (“kam uoyunu”) yeşertm eye başlar (M ill’de de açıkça görülebileceği gibi bu tehlike, T ocqueville’in “yum uşak despotizm ” adını verdiği şeydir). T ocqueville gibi N ietzsche de, liberal bireyciliğe aşağılayıcı bir nitelik atfeder. H er ikisi de, m odern bireyciliğin, tam am en kişisel am açlarla bezeli ben-m erkezcil bir takıntıyla sonuçlandığına inanır. N ietzsche’ye göre insanlığın önündeki tehlike, toplum un, kültürün önem ini göz ardı ederek, bir beğeni yoksunluğunun kültürü alaşağı etm esine olanak tanıyacağıdır. B öylece, toplum , yalnızca “m utluluğun” (am a m addi arzuların tatm ini anlam ında anlaşılacak şekilde m utluluğun) peşinde koşan ve kendileri dışında (über) daha üstün veya daha soylu hiçbir şey tahayyül edem eyen bir “son erkekler ve kadınlar” sürüsüne dönüşecektir. Bu insanlar bundan böyle kendilerini geliştirm eyi, riske girm eyi ve yeni deneyim lerden geçm eyi istem eyecek ve yalnızca kasvetli ve güvenli bir “burjuva” varoluş arayışına gireceklerdir. N ietzsche’nin biraz da önseziyle saptadığı haliyle A lm an toplum unun sorunu, tüm üyle güç-iktidar politikasının çıkarları (Machtpolitik) tarafından yönetilm ekte oluşu ve devletçi ve m ilitarist politikacılar aracılığıyla y ü ­ rüttüğü ulusal kim lik m ücadelesinde, kaba ve saldırgan bir m illiyetçiliğin gösterişli bir şekilde serpilm esine elverişli hale gelerek kültürün yok olm asını deneyim leyecek oluşuydu. N ietzsche (güç istem i felsefecisi N ietzsche!) yaşam ı boyunca Machtpolitik’in ilkelerine ve hedeflerine karşı çıktı, N ietzsche’ye göre, uygun bir politika anlayışı, politikayı bir am acın aracı olarak gören bir anlayıştır; bu am aç da kültürün v e insanın üstünlüğünün yaratılm asıdır. Ö yleyse, politika anlayışım ız bir kez m addi güç kay ­ gılarının hâkim iyetine girecek olursa, N ietzsche’ye göre, insanın toplum sal varoluşuna tinsel veya kültürel bir gerekçe bulam ayacak hale geliriz. N ietzsche, Übermensch nosyonuyla, T ocqueville gibi kendisinin de m odern toplum larda revaçta olduğuna inandığı dar bencillik ve m ateryalizm tipinden tinsel açıdan daha üstün ve daha soylu bir insan tipini tahayyül etm eye çalışır.

N ietzsche’nin peşine düştüğü devrim , politik değil eğitim sel ve kültürel bir devrim dir. İlkinden sonuncusuna değin tüm yapıtlarında bunu açıkça ifade eder. D üşünürlerin bu en tinsel olanının yapıtlarının nasıl olup da, (kendi aklındakinin tam am en tersine) A lm an m addi ve askeri gücünün em rine sokulabildiğini ise, kitabın ikinci bölüm ünde ele alacağım . N ietzsche’yi M ili ve T ocqueville gibilerinden ayıran, m odern ahlâki ve tinsel m utsuzluğa dair içgörülerinin derinliğidir. Nietzsche açısından sorun, yalnızca liberal-dem okratik kurum ve p ratiklerin arıtılm ası ve geliştirilm esiyle çözülebilecek toplum sal veya politik bir sorun değildir. O, Batı uygarlığının, dünyaya dair en tem el anlayışlarım ızın bundan böyle akla uygunluklarını ve inanılırlıklarını yitirdiği zayıflatıcı ve cesaret kırıcı bir nihilizm in pençesine düştüğü kanısındadır. D em ek ki, nihilizm , dünyaya dair bir anlayış geliştirm em izi ve dünyadaki edim selliğim izi tem ellendirm em izi sağlayan m etafizik ve ahlâki dilleri etkileyen bir durum dur. N ietzsche sezinleyebildiği krizin derinliğine açıklık g etirm ek için “hedef”, “birlik”, “erek”, bizzat “hakikat”in kendisi, “ m erham et”, “adalet” ve benzeri kavram lardan örnekler verir. Bu kavram ların hepsinin de, kapsam lı bir iç hesaplaşm a gerektirdiğine inanır. E ğer Tanrı öldüyse ve varoluşu anlam landırm am ızı, v aroluşa bir anlam ve bir erek kazandırm am ızı sağlayan geleneksel m etafizik-ahlâki yapıyı yitirdiysek, dünyayı yorum lam ak ve y aşam larım ıza anlam katm ak bundan böyle bizler için nasıl m üm kün olabilir? B öyle bir deneyim e nasıl katlanabilir ve üstesinden gelebiliriz? N ictzsch e’ye göre, nihilizm olayı, bize toplum sal v aroluşun (politikanın toplum sal varoluşunun) hedef ve ereklerini y eniden düşünm e fırsatı verebilir: Toplum niçin var olur? H angi am açlara hizm et etm elidir? H angi am açlar uğruna ve nasıl örgütlenm esi gerekir? N ihilizm sorunu üzerine düşünm ek ve Nietzsch e’nin tüm değerlerim izin yeniden değerlendirilm esi talebini yerine getirm ek, hiçbir zam an, bugünkü kadar zorunlu olm adı. Y aşam da kolay yanıtlar yoktur, olsa olsa zor tercihler vardır. Bu tercihlerin önem inin, ağırlığının kavranm ası içinse, doğru soruların ortaya atılm ası gerekm ektedir. N ietzsche’nin yapm am ıza yardım cı olduğu şey de işte budur. Y apıtlarına, aslında hak e tm ediğim iz bir ahlâki üstünlük noktasından hareketle yaklaşacak olursak yanılgıya düşeriz. D üşüncelerinin karm aşıklığı ve aşırılık­ larına bağlı olarak bir düşünürü büyüklüğü yüzünden “F aşist” olarak dam galam ak -a y rıc a akıl ve karakter soyluluğu ile birlikte politik düşüncesinin büyük bir bölüm ünün birbirlerini tam am ladığını göz ardı etm e k – bir içgörü belirtisi değil, olsa olsa ahlâki tem bellik ve düşünsel budalalık belirtisi olacaktır.

Bu anlam da yalnızca N ietzsche’ye büyük bir kötülük etm ekle kalm ayız, kendim ize de zarar veririz.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir