Lewis Lockwood – Beethoven

Elinizdeki kitap Beethoven’ı, esasen müziğine odaklanarak ama hayatına, kariyerine ve yaşadığı çevreye de büyük bir dikkat göstererek, bir insan ve sanatçı olarak resmetme girişiminde bulunuyor. Amacım Beethoven’ın hayatını, kitaptaki bölümlerin her birini sanatsal gelişimine kısmen göz atan bir biyografik anlatıya vakfetmek yerine, esasen bir besteci olarak gelişimi üzerinden sunmak oldu. Müzikal ve biyog. rafik bu iki boyutun nasıl örülmesi gerektiği, ne ölçüde örülebilecekleri sorusu, kitapta tartışılan, ilerleyen sayfalar boyunca varlığını sürdüren bir mesele olmuştur. Biyografiye ve müziğin eleştirel olarak tartışılmasına ayrı bölümler vakfedildiyse de daha çok Beethoven’ın hayatını önemseyen okurların, eserler ve janrlarla ilgili bölümleri de okumasını; esasen müziğine ilgi duyan okurların da biyografiye uzanan köprüyü aşmasını umuyorum. Beethoven’ın yaşadığı dönemin tarihsel, siyasal ve kültürel çerçevesine -Fransız Devrimi döneminin çalkantılı Avrupası, Terör Dönemi, Napoleon’un hükümranlığı öncesi ve sırasındaki savaş yılları ile tarihin çarkının Sanayi Devrimi’ni, Romantik devri getiren büyük dönüşü- daha çok ilgi duyan okurlara gelince … Bu kitap bu tür okurların, Beethoven’ın eserlerine dış etkilerin birer yansıması, zengin donanıma sahip bir müzikal zihnin hayal gücünden çıkmış ürünler olarak erişmesini sağlamayı amaçlıyor. Bu yaklaşımın örneklerini iki biyografide buldum: Abraham Pais’nin kaleme aldığı “Subtle is the Lord: ” The Science and the Life of Albert Einstein [ “Kurnaz olan Tanrı’dır:” Albert Einstein’ın Bilimi ve Hayatı] ( 1 982) ile Nicholas Boyle’un kaleme aldığı Goethe: The Poet and the Age I Goethe: Şair ve Çağı) ( 1 992-2000). Pais’nin biyografisinde başlıkları italik olan bölümler ” Einstein’ ın neredeyse hiç bilimsel olmayan bir XXİV BEETHOVEN biyografisi ” ni sunarken, başlıkları italik olmayan bölümler (çoğu ) bilimsel bir biyografinin eşdeğeridir. Boyle’un Goethe hakkındaki kitabında, biyografik meseleler ile şiir ve drama eleştirisi sırayla, kimi zaman bölümler içinde ayrı başlıklar halinde yer alır. Ben italik kullanmadım ya da bölüm başlıklarını belirginleştirmek için başka bir yola başvurmadım; onun yerine Beethoven’ın eserleri hakkında yazarken, konunun uzmanı olmayan okuru da aklımda tutarak, son derece anlaşılabilir olduğunu umduğum betimleyici bir seviye tutturmaya çalıştım. Bazı bölümler, benim Beethoven’ın yaratıcı süreciyle ilgili incelemelere duyduğum ilgiyi yansıtsa da kitaptaki müzikal tartışmaların çok büyük bir bölümü, bestecinin her janrda verdiği en önemli eserler de dahil olmak üzere, çok sayıda eserin kısa eleştirel değerlendirmelerinden oluşmaktadır. Bu yorumlar, ortalama uzunluktaki bir kitapta olması gerektiği üzere, kaçınılmaz olarak kısadır, fakat eserlerin en göze batan önemli yönlerini öne çıkarmaya, yorumlarımı Beethoven’ın ömrü boyunca sergilediği tarz değişiklikleri ile geniş çaplı müzikal kompozisyonları şekillendirme biçimindeki değişiklikler bağlamında bir çerçeveye oturtmaya çalıştım. ilk bölümler, çağdaşlarının “ikinci bir Mozart” olmasını umduğu genç ve yetenekli bir sanatçı olarak Beethoven’ın karşı karşıya kaldığı sorunu yansıtır; sadece öğretmenleri ve bilgili hamilerinin ona biçtiği bir rol değildir bu, kendisi de ilk yıllarında gönüllü olarak bu rolü üstlenmiştir. Genç Beethoven’ın gerçekten isyankar, orij inal bir kişilik olmakta ve kaderinin Mozart’ın -müzik tarihindeki gelmiş geçmiş en ağır rol modeli- başlıca halefi olduğunu kabul etmekte çektiği güçlük, gelişiminin ilk yıllarının önemli bir veçhesini oluşturmuş, kariyeri boyunca kendini göstermiştir. Bu izleğe kısmen paralellik gösteren sonraki bölümlerde ise Beethoven’ı son yıllarında görürüz; ardında büyük başarılar bırakmış, izleyebileceği yeni bir sanatsal yol bulma krizini artık atlatmış, birkaç kuşak öteye uzanıp Handel’in, özellikle de Bach’ın müziğinde yeni modeller bulmuştur.


Her uzmanın içinde, dışarıya çıkmak için can atan bir genellemeci yatar; daha önce bunu, hiç bu kitabı yazarken olduğu kadar kuvvetli hissetmemiştim. Dolayısıyla bu geniş kapsamlı araştırma, birçoğu çoktan yazılmış, bazıları hala yazılmamış uzmanlık işi birçok monografinin özeti olarak okunabilir. Kitap boyunca, metinde de notlarda da Beethoven hakkında mevcut uzman işi akademik literatürü dikkate almaya Ônsöz xxv çalıştım. Beethoven’ın eserleriyle ilgili tartışmaları olabildiğince anlaşılır kılmak amacıyla, kitapta verilen müzikal örnekler mümkün mertebe en az düzeyde tutulmuştur ama çok sayıda örnek müzik, yayıncının bu kitap için açtığı özel İnternet sitesinde bulunabilir: www.wwnorton.com/ trade/lockwood. İnternet sitesindeki örneklere yapılan göndermeler *W ile işaretlenmiş ve metinde numaralandırılmıştır. 1 940’larda New York City’de büyüyen biri olarak, Beethoven’ın orkestra için yazılmış çalışmalarını ve başka birçok müzik eserini, Carnegie Hall’daki Gençlik Konserleri’nde New York Filarmoni Orkestrası’ndan dinledim. Genç hir çel list olarak çello sonatlarını, triolarını, yaylı çalgı kuartetlerini ve senfonilerini önce High School of Music and Art’ın rakipsiz derecede ilham verici atmosferinde, sonra Queens College’da çaldım. O sıralarda Queens College öğretim üyeleri arasında Edward Lowinsky, Karo! Rathaus, Leo Kraft, Sol Berkowitz, John Castellini ve tarih, felsefe, edebiyat alanlarında başka önde gelen hocalar bulunuyordu. Uzun yıllar sonra, Princeton Üniversitesi ile Harvard Üniversitesi’nde lisans ve yüksek lisans düzeylerinde Beethoven öğretmemin ardından hala Beethoven’ın oda müziğini çalıyorum; Beethoven hakkında düşünüp yazmak da başlıca mesleki faaliyetim haline geldi. Gençlik yıllarımda, Bronx’ta Bainbridge Avenue Halk Kütüphanesi’nin raflarında keşfettiğim Donald Francis Tovey’nin denemelerinden başlayarak, Beethoven hakkında ciddi bir eleştirel literatür olduğunu görmüştüm. Hatırladığım kadarıyla o aralar, Opus 69 La Majör Çello Sonatı’nı çalarken, ilk hareketin seriminde ve tekrarında bazı paralel pasajların, başka bütün paralel çiftler birinin aynı olsa da aralıkları itibarıyla neden uyuşmadığını merak ediyordum. Uzun yıllar sonra Beethoven’ın besteleme yöntemlerini eskizleri ve elyazısı eserleri üzerinden incelerken, cevap hiç beklenmedik bir biçimde elime geliverdi; Beethoven’ın elyazısından bu çello sonatının ilk hareketini inceleme fırsatı buldum. O sıralarda bu elyazmasının sahibi merhum Felix Salzer’di; Heinrich Schenker’in eski öğrencilerinden önde gelen bir kuramcı olan Salzer, elyazmasını incelemem ve karmaşık yenilemeleri, değişiklikleri çözmem için beni New York’taki evine davet etti.

Bu tecrübe bana, huzursuz, araştırmacı müzikal düşünme biçiminin doğrudan bir kanıtı olarak Beethoven’ın notasyonunun karmaşıklığını ve gelişkinliğini izlemenin ne anlama geldiğini ilk elden öğretti. XXVİ BEETHOVEN Princeton’da 1 950’lerde yüksek lisans eğitimi yaparken, Oliver Strunk, Arthur Mendel ve Nino Pirrotta’yla birlikte aldığım müzik tarihi seminerleri arasında, o sıralarda Princeton’ın öğretim üyeleri arasında yer alan Elliot Forbes’un Beethoven’ın biyografisi üzerine bir yüksek lisans dersi vardı. O sıralarda Forbes, Alexander Wheelock Thayer’ın on dokuzuncu yüzyılda kaleme aldığı o büyük eserin, Life of Beethoven’ın (Beethoven’ın Hayatı] yeni bir basımı üzerindeki çalışmasında epeyce ilerlemişti; kitabı 1 964’te yayınlanmasından önce müsvedde halinden okuyacak kadar şanslıydım. Daha sonra Harvard’da meslektaşım olan Elliot Forbes’a birçok bakımdan borçluyum. 1 977’de gençlik arkadaşım Maynard Solomon’la dostluğumu tazeledim; Solomon’un aynı yıl yayınlanan parlak Beethoven biyografisi, Beethoven’ın hayatıyla ilgili akademik tartışmalara yakından bakışı, Solomon’un psikanalizle ilgili birikiminden beslenen yeni kavrayışlarla harmanlaması bakımından bir çığır açıyordu. Okurların sorabileceği sorulardan biri de bu kitabın Solomon, William Kinderman, David Wyn Jones, Barry Cooper ve başkalarınınkiler de dahil olmak üzere, Beethoven hakkındaki mevcut eserler yelpazesine nasıl yerleştiğidir. Yapabileceğim en iyi benzetme, birkaç ressamın aynı konunun portresini yapmasıdır. Belirgin benzerliklere karşın, farklılıklar benzerlikleri aşacaktır. Ressamlar konularını sunmaya ne kadar sadık kalırlarsa kalsınlar, kendilerini de ortaya koyarlar. Her birinin bireysel bir bakış açısı, konunun esas oranlarının, renklerinin ve dokularının ne olacağım, hangi yönlerin öne çıkarılıp hangilerinin gölgede kalacağını ya da tümüyle es geçileceğini belirleyen bir görüşü vardır. Bu kitap, esasen benim müzik tecrübemden kaynaklandığı için kaçınılmaz olarak benim bakış açımı ve ilgilerimi yansıtacaktır. Aynı zamanda Beethoven’ın, müziğin hayattan daha ağır bastığı, bestecinin insana egemen olduğu, ama her ikisinin de bir yere sahip olduğu bir portresini yapma yönündeki tercihimi ortaya koyar. Büyük bir sanatçının hayatı ile eserleri arasındaki ilişkinin niteliği nedir? Bu gizemli soru kitabın ilk bölümlerinde tartışmaya açılır ve hiçbir zaman yeterince derinlere götürülemez. Sanatçının hayatındaki olayların eserlerine ne ölçüde bağlanabileceği ya da bağlanamayacağı, Beethoven’ın hayatının çeşitli dönemlerinde, tek tek kompozisyonların karakterine ve anlamına bağlı olarak farklılık gösterir. Beethoven’ın büyük eserleri genellikle, döneminin en derin estetik, felsefi ve zaman za- Önsöz XXVİİ man siyasi akımlarını yansıtıyormuş izlenimi verir, fakat güçlü sanatsal bireysellikleri içinde bütün dış nedenleri de aşar.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir