Metin Goz – Supurge – Kadın Destanı

ben bu deli denizi yürüdüm pişirdik bütün fırınların isli ve terli ekmeğini dağınık bakışlardan yara almış kuşlara dağımk seyyar satıcıların yamacında yeşil sonra taşlar geçip gitti usulca ağrılardan konfetiler eşliğinde sonra sayılara taktım kafayı üçe yediye kırka ben bütün kara kafalılara baktım çünkü gazeteler öldürüyordu uzayamamış genleşememiş kahvaltı sofralarından acı sular dökülüyordu kalbimin bütün sessiz kellmelerine şarkılardan şarkıcıları sepetledim ani kararla kesin kararla ve çıktım ardıma bakmadan vakarla çünkü yalanların filizlenmiş sürgününden bacalar damlar kiremitler nanik yapıyordu hazır bekleyenlere ben sevmem törenleri apoletli cümleleri emir kipini buyurgan ünlemi sevmediğimle kaldım tan horozlarıyla kalkrım toparlandım herkeslerin güneşiyle hiç işim yoktu kendi güneşimden bir iyi yararlandım birer elle lekesiyiz olup olacağı ben bu kanseri önceden bildim öngördüm bütün doktorları üçer beşer öldürdüm perdeler açılırken sahte neş’ eyle boş gururla yolunu yordamını bilmeyen alkışlarla hislerle meşhur iyiniyede 9 gel hasandağımın bumburuşuk ihtiyarı gir eşiğimden kahvaltı yapalım soğan kıyalım kanımızı içelim çay niyecine ben bu deli denizi yucrum zilyon yu önce ne asa ne gereksiz mısra 10 KÖPRÜDEN ÖNCE görmedim kırıldığını kül kavanozunun sarı yıldızımı sökmekteydim günbacımında, ertesi gün parıldamayacaktı ağım da hem “yanlış kardeş’lerden biri miydim, kapaklandığımda kaçgun kuş soruyordu bana kucsal yanılgımı yüzbaşı alexander’ın türküsünü söylerken o içe kadı, taralı buc parcilerinde bir terziye göründüm tarazlanmışam bir nakkaş ısmarladım hüsrev’e dünya ki caba sığmaz/ kitap dünyaya sığar, ondandır nar buldum buldumcuk oldum bu böyle sürer gider idi -fi tarih idi bir haçlı seferinden hilal kalabildim de maskemi saklıyordum yüzümün ardında, maskem ki akla karayı seçmiştim çomak sokmuştum tekerlemelerin ön tekerine kafiyeleri yarılamışken makas oluvermek dünyanın ipeğine sevgili anne, muhterem baba, biraz sızlıyor işte kıymetsiz satırlarıma son verirken 11 HAYATIA. BİRAZ. 1. gencölmek, genç ölmek midir? dir. ve daha fazlası: kuşlara geri dönmelerini cenbih · etmek. celefata mahal vermemekçün. büyübaz bir locmir’le ve kaçgun kaç gece. I gencölen: didem, sami ve diğerleri biraz. genç ölenler: yine didem, yine sami ve diğerleri biraz. biraz. I ilki ahlar ağacının herbir ahını grapon kağıdına beleyecek usulca toprağa bıraktı bıralor. diğerinin k.iınbilir kaç boyuclu müldür gözleri üç boyuclu müldür duvarında asıL. aylardan belki kasım belki kediöldüren. bu ikincisi edep beyazı bir dergiye sıloşmış kalmış.


öylece, kelimelerinin hepsiyle. I ve şu can acıtıcı canavarlar çağımızda iki can var. öldüler mi? biraz. kaldılar mı? biraz. / biraz da biz belki. umarım albayım. onlara baka baka. göz baka baka. göz göre göre. görece. onlar ederek kendimiz bularak. I ve bugün Hayat, bir şiirin bitirilebileceği en münasip gün.** di mi didem? kendine dikeni barmış bir açık hece. kaçık. saçık.

bir hece işce, bir he-ce. I 12 il. nasılsa kış gibi yürüyüşünü bilmeyen sokak ici yok!*””* / bu yıl nerdeyseherşeyim yuvarlak yıldönümü. 50, 40, 30, 25, 15 … ben yıJdönümlerini birer gündönümü olarak hayal ettim. tasavvur ettim. tahayyül ettim. ettim. olmayacak pasta süslerinin içinde büzüşüp kalmış pastalarla idare ettim. gözaLcı olmayı gururuna yedirememiş kelimelerle iştahlandırdım milleti. plastikten hiç hazzetme5em de plastik coca cola şişesini bir nedamet gösterisine dönüştürmeyi bildim. aferin aldım. / biUyorum ki 50’ye, 40’a, 30’a, 25’e, 15’een fazla 1 ekleyebileceğim. birşeyler eksik. bu tıkış tıkış ortaokulda birşeyler eksik. havada kekre çocuk merakı kokusu ve birşeyler yine de eksik işte.

biraz. / belki bir aoç dondurması, çoktaaaan bir fotoğraf kesiğine dönüşmüş eski ben, belki bir işkencecinin suç alecleri, belki videla’nın sözleri: “önce bozguncuları halledeceğiz, sonra işbirlikçileri, ardından sempatizanları ve tarafsızları. eh, en son sıra, korkakların!” eh, ben de biraz korkaktım. ama biraz. / oysa şiir yazıyordum ve Hayat’la kan uyuşmazlığımız yoktu bizim. nafıle tereddüt: benim ve şiir yazanların. iptida elma, ısırılmış bir elma. ucundan biraz. / oysa her şair kıymık gibi batar Hayac’a. canını acıtmak ister biraz onun. biraz. her zamanki gibi işte. biraz. / 13 111. yoktum buralarda.

edat çalıştım, bağlaç çalıştım, ünlem çaLştun. aklımda bir tek didem’in ağacı kaldı. ah! / edac çalıştım: ar. ac an alarming rate. at a loss. in despair. bağlaç biraz: scarcely, once, however. tam ünlem çalışıyordum ki şehrin trafosu … siz hiç geceye bekaretini ceslim ecmemekce diretmiş şehir gördünüz mü -ben görmedim, yine aynıst oldu. cam çalışıyordum ki … ah! / kaçırdım cins isimleri dümdüz sıfacları lugatten. biraz biraz. hiç işim olmazdı şiir dışında kendileriyle. pembe bir uyuz it gibi sokuldum majör yazgıya. ıslaklığımla titrettim onu biraz. sifrindim, büzüşcüm, sızakaldım. köpekler kiinan s/b görürler.

n’olmuş yani, biz de uzayı kapkaranlık görmüyor muyuz? ışıklar içindeki, sesler içindeki uzayı? kdimeleriyle görenlerin derilerini yüzmüyor muyuz? kulaklarından teşbih taneleri yapmıyor muyuz? / illiyet bağı mı dediniz bayım? bilmez misiniz ki Hayat bilgisine sıfırcı hoca giriyor. otur, sıfır, biraz sıfır. biraz. / 14 rv. evden çıkanı sabah. bak.kaldan gazete alacağım. bakkal dükkanınm üstündeki nazik beyefendi sepet uzatmış. “afedersiniz, afedersiniz! bak.kal efendiye söyler misiniz rica etsem, iki ekmek koysa!” söylerim elbet. söyledim. bakkal iki ekmek koydu sepete. hayatta ben en çok sepetleri sevdim. sepet sepet yumurta, sakın beni unutma. en çok sepetleri ve zavallı tekerlemeleri.

/ okul önünden geçtim. ilkokul. ilkokul çocuğu rabarbası. her gürültü rabarba değildir, bu rabarbaydı. her sahne okul değildir, bu okuldu. kafam şişti, uzaklaştım. biraz da çocukluğumdan utandım, unuttuğum için onu. biraz. / minibüse bindim. müsait bir yer neresidir bilemedim. / minibüs dere tepe düz girci. içimdeki şehir ve şiir bitti. / bakkal dükkanının üzerinde oruran nazik beyefendi, şu meşhur kaçınılmazlıktan bir ekmek daha koparmanın peşindeydi. kopardı mı bilmiyorum, pencereyi kapaop içeri çekildi. belki koparmıştır biraz.

/ odalardan birinde, kimbilir neresinde bir şehrin, benim içimdeki mi dışımdaki mi orası yoruma açık, herneyse, odalardan birinde bir oyuncak daha bekleyip durdu bir türlü nizami kmlmayışın sıkıntısıyla. /

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir