Mujde Aklanoglu – Zorla Guzellik Olmaz

Zilan,” dedi Eda, Zilan kafasını yanında oturan arkadaşına çevirdi. ”Çok güzel oldu dimi Canan? Melek gibi. Canım arkadaşımın gözleri gülüyor. Zilan sence bizde böyle mutlu ola bilecek miyiz? Baksana bu güne gelene kadar ne çektiler, biz şahidiz.” Zilan arkadaşının elini tuttu sıkıca ”İnşallah canım hem mutu olacağız, hem hiç ayrılmayacağız.” Eda üzgünce kafasını eğdi, bu sözlerin doğru olmasını o kadar istiyordu ki” Ama bak Canan İstanbul’a gidiyor, kafasını çevirip arkadaşına baktı yine,” Baksana ayrıldık galiba biz! Bundan sonra eskisi gibi olur muyuz, ben pek sanmıyorum? Zilan, Eda’nın iki elini de avucunun arasına aldı,” Canım ne yıllar, nede yollar, nede eşler bizim kalbimizi bir birinden ayırılabilir. Elini Eda’nın kalbine götürdü” Unuttun mu, biz buradayız, buradan sevdik yine buradan kardeş olduk.” Eda yüzündeki kırık tebessümüyle arkadaşına sarıldı. ”Sağ ol canım, buna gerçekten ihtiyacım vardı,” dedi burnunu çekerek. Zorla Güzellik Olmaz Müjde Aklanoğlu Sayfa 5 Zilan, Eda’nın sırtını okşayıp ”Hadi sulu göz bak Canan bakıyor, eğer bizi böyle ağlarken görürse oda açar çeşmeleri unutma! Sonra Hande abladan paparayı yeriz. Zilan geriye çekilip, “Ben acıktım,” dedi,” Gidip bir şeyler atıştırayım, sende gel hadi birlikte yiyelim? Eda gözlerini Canan’dan ayırmadan, “Sen git ye Zilan, benim canım istemiyor pek iştahım yok.” “Emin misin?” Eda’ya alayla baktı, biliyordu ki arkadaşının doyduğu nadir olurdu. Ve bu o anlardan biriydi. “Eminim. Sen beni obur mu sandın gıcık, sadece biraz fazlam var hepsi bu?” Zilan ona tatlıca bakıp göz kırptı.


” Bilmem valla, bu son şansın birazdan yemekler biter burası fazla kalabalık. Sonra açım diye mızıldanma.” Arkasını dönüp insan kalabalığını yara yara avludan iki katlı taş yapının alt kattaki mutfağına yöneldi, uzun koridoru geçip mutfağa ulaştı. Hande abla: Eda’nın annesi, Zilan’ın sütannesi, evlerinin başyardımcısı. Annesinin yokluğunu hissettirmeyen kadın, mutfakta yemek yapan kadınlarla konuşuyordu. ”Sütanne acaba bir şeyler atıştıra bilir miyim acıktım da?” Zorla Güzellik Olmaz M.AK HİKAYE DİYARI Sayfa 6 Hande Hanım çatık kaşlarıyla süt kuzusuna dönüp,” Yine yemeği unuttun dimi?” diye çıkıştı, sesindeki sitem bariz şekilde kendisini ele veriyordu. Zilan sütannesine kollarını uzatıp sevgiyle sarıldı .”Oyy! Kızma Handoşum, koşuşturmada aklımdan çıkmış yoksa hiç unutur muyum? “Tabii canim,” dedi yaşlı kadın” Bende yedim, sen yemek yemeyi ne zaman unutmadın ki?”. Zilan sütannesinin önüne doldurduğu tabakla karnını iyice doyurdu, artık bir lokma daha yiyecek yer kalmamıştı, çünkü sütannesi zorla bebek gibi yedirmekle tehdit etmişti ve Zilan biliyordu ki yapardı! Karnını ovuşturarak yerinden kalktı, tabakları musluğa tutup kirini akıttıktan sonra makinaya yerleştirip mutfaktan çıktı. Galiba yemeği fazla kaçırmıştı, hafiften karnı ağrımaya başlamıştı, keşke annesi görmeden çöpe atabilseydi bir kısmını. Mutfaktan çıkıp hole girdi, oradan misafir odasının kapısının önünden geçti, oturma odasından televizyon sesi geliyordu kafasını şöyle bir içeri uzattı. Baktı ki içeride kimse yok, televizyonu kapamaya odaya girdi-elektrik israfından nefret ederdi. Eline kumandayı alıp televizyonu kapadı, sonrada sehpaya bırakıp arkasını döndü hızla önüne bakmadan bir iki adım atmıştı ki!. Zorla Güzellik Olmaz Müjde Aklanoğlu Sayfa 7 Doğan avluya adımını attığı gibi arkadaşına bakınmaya başladı, insan kalabalığının arasında görmesi biraz zordu.

Asker arkadaşı ve sağ kolu olan Mehmet bugün evleniyordu. Onun için gelmişti Mardin’e. Çok zaman olmuştu buradan göçeli, çocukluğu geldi gözünün önüne. Bu avluda çok misket oynamıştı, bahçelerden elma çalışları, Hilmi Bey’in onları sopayla kovalaması, dün giydi aklının köşesinde hâlâ anıları. Farkında olmadan yüzünde ufak bir gülümseme belirdi, anılarda masumluğa sığınan yürekleri ve büyüyünce kirlenen masum yanları hepsi bu avluda kalmıştı… Kafasını salladı düşünceleri başından dağıtmak ister gibi, sonra aklına arkadaşı geldi buraya gelme sebebi! Mehmet iş için geldiğinde Canan’la burada tanışmış ve- o cadıyı nasıl ikna etti tabii bu ayrı konuşimdi de evleniyordu. Asla evlenmem nidaları atan adam, çapkınlığın kitabını yazarken evleniyordu. Evlilik ve Mehmet, bu iki kelimenin yan yana gelince nasıl ayrı durduğu gün gibi aşikârdı, hele Canan gibi cadı birinin onu nasıl evliliğe ikna ettiği ise bambaşka bir soruydu onun için! Mehmet arkadaşını görünce sırıtarak yanına doğru hareketlenip geldi. Zorla Güzellik Olmaz M.AK HİKAYE DİYARI Sayfa 8 ”Hoş geldin tertip geç kaldın?”. Doğan damada sarılıp ”Son anda bir sorun çıktı, bende annemi önden gönderim. “geri çekilince kaşının birisini kaldırıp “Sorguya mı çekiliyoruz? . Mehmet sırıtarak arkadaşını izliyordu.” Bunu hep yapıyorsun?” ”Neyi?” “Geç kalmayı, bunu nasıl başarıyorsun?” Doğan omuz silkti umursamazca. ”Demek senide kaybettik ha tertip, yazık oldu çapkınlığın cenaze namazı bugün kılınıyor burada demek, üzüldüm çok yazık oldu. Allah rahmet eylesin.

”Darısı senin başına Doğan Bey, inşallah seninkisini de yakında kılarız bekârlık namazını!” ”Allah yazdıysa bossun oğlum, sen kafayı mı yedin? Ne işim var benim geyik muhabbetinde. Ben böyle çok iyiyim isteyen evlensin benim keyfimi de bozmasın.” Mehmet kafasıyla Güllü teyzesini gösterip ”Annen kız bakmaya başladı bile olum bak orda kızları kesiyor senin işin bitti, bu sefer kararlı, buraya bekâr geldin evli çıkacaksın her halde annenin ipleri ele almış. Doğan’da bakışlarını kızları dikkatle ayan açığa kesen annesine çevirdi derin bir iç çekip. “Böyle Zorla Güzellik Olmaz Müjde Aklanoğlu Sayfa 9 yapacağını adım gibi biliyordum zaten, sen nişanlandığından beri benim kafamın etini yiyor. Sen evleneceksin ama olan bana oldu. Birde kendince bir türkü tutturmuş memleketten sana da kız alalım şöyle eli yüzü düzgün deyip duruyor. Sanki başka yerin kızlarının eli ayağı yamuk!” Doğan’ın gözü geline takıldı. Kaşıyla gelini işaret ederek ”Bak senin cadı bana öfkeyle bakıyor, sanki beni yakınında bulsa bir kaşık suda boğacak.” Mehmet arkadaşına kaşlarını çatarak bakıp ciddi bir kızgınlıkla baktı. “Cadı deme karıma, öfkeli çünkü bekârlığa veda gecesine dansöz gönderdin, onu bırak orada olsaydın seni ben boğardım. Bela mısın be adam, ne işi vardı o karının eğlencede?” Doğan kahkahayı bastı gülmek bile sert yüz hatlarını yumuşatmamıştı. Mehmet sinirle kafasını salladı. “Sırf Canan’a gıcıklık olsun diye yaptın dimi, sen çok adisin? Kaç gündür ne çekiyorum senin haberin var mı? Yok, nereden olacak telefonlarıma bakmıyordun ki olasın. Zor aldım gönlünü ne alıp veremediğin var benim karımla bir anlasam?” Doğan tam ağzını açacakken telefon çaldı.

Telefonun reddet tuşuna basıp arkadaşına gülümsedi” Şimdi senin cadaloz karını çekemem onunla da hiç Zorla Güzellik Olmaz M.AK HİKAYE DİYARI Sayfa 10 derdim yok inan bana, benim derdim seninle.” Mehmet gözlerini devirdi” Benimle? “Evet seninle. Sayende annem beni darağacına iteleyerek gönderiyor, senin yüzünden yağlı ilmek boynumda asılı duruyor. Annem ayağımın altındaki tabureye her an tekmeyi savura bilir haberin olsun. Ben batarsam seni yok ederim anlamam. “Mehmet onun evlilik korkusuyla ettiği lafları dinerken tatlıca sırıtıyordu. “Benim telefonla görüşmem lazım acil” deyip arkadaşı ona tamam anlamında kafasını salladı oda eve doğru yöneldi. Arkasından Mehmet söyleniyordu tebessümle ”Senide biri dize getirecek ve ben bu anı dört gözle bekliyor olacağım. Doğan Bey’i bacaklarının üzerinde izlemek çok zevkli olacak inan” Doğan, Mehmet’in ne söylediğini duyunca başını çevirip “O zaman çok bekleyeceksin çünkü güneş batıdan doğmaz arkadaş “Uzun adımlarla içeriye girince telefonu açıp kulağına götürdü. ”Alo Çetin bir sorun mu var? “Evet, efendim. Sizi rahatsız etmek istemezdim ama gönderdiğiniz banka numaralarına, efe te yapamıyoruz galiba numara yanlış ya da sorun var! Zorla Güzellik Olmaz Müjde Aklanoğlu Sayfa 11 “Çetin derin nefes aldı ”Numarayı yeniden göndere bilir misiniz efendim ?”Bunu söylemek bile onu yormuştu patronunun iş konusundaki despotluğunu bilmeyen yoktu. “Tamam, Çetin birazdan elinde olur e- mail atarım şimdi “ Doğan elinde telefonu, gözünü ekrana dikmiş, ilk kapıya doğru sakince geldi. Odaya kısa bir bakış atıp çocukların oyun oynadığını görünce, ikinci kapıyı yaklaştı, oda kapalıydı onu da geçti, üçüncü kapıya gelince durdu. Hâlâ telefonla ilgilendiği için önüne bakmadan içeri girdi bir kaç adım attı ve… Önce yumuşak bir şeye tosladı, vücudu onun insan sıcaklığı olduğunu algılayınca, kafasını kaldırıp özür dileyecekken karşısındaki kişiyi daha o göremeden, onun ayağı kilime takıldı ve yere düşerken de korkuyla attığı çığlığının yanında, onunda kolundan tutup kendine çekerek yanında götürdü.

Doğan’ın dengesi iyice bozuldu, düşerken önündeki kişiye refleks olarak iyice tutundu ve birlikte yere sert bir iniş yaptılar, yani sadece Doğa’nın altındaki kişi için sert bir iniş olmuştu. Zilan hâlâ olanların şokunda, üzerindeki ağırlığı sayesinde nefesi kesilmiş bir biçimde duruyordu. Sıkıca yumduğu gözlerini aralayarak açtı. Sırtının Zorla Güzellik Olmaz M.AK HİKAYE DİYARI Sayfa 12 üzerine yere düşünce ve üstündeki her kimse ayı gibi ağır olunca, tüm kemikleri kırılmış gibi çok acımıştı. Tabii bunda üzerindeki ağırlığın rolü büyüktü zira hâlâ kalkmamıştı. Gözleri ağırlığın sahibine bakarken, karşısında ona şaşkınca bakan bir çift koyu çikolata kahvesi gözle karşılaşınca, nerede olduğunu unuttu dalgınca o gözlere baktı bir an, yani babasının gürleme sesini duyana kadar… Mahmut Bey, oğlu Cesur ve yanlarındaki beş kişiyle içeri konuşarak girdi. Takısını verip hayırlı olsun deyip hemen işinin başına gidecekti. Misafir odasının kapısını kapalı görünce televizyon adasına yöneldiler yanındaki adamlarla konuşarak odaya girdiler ve gördükleri manzara karşısında dona kaldılar. Bir baba olarak hiç görmek istemediği bir sahneye kocaman Midyat’la birlikte şahit oluyordu. Kızı bir adamın altında, eteği bacaklarının üzerine kadar sıyrılmış ve sarmaş dolaş odanın ortasında yatıyor, hem de dünyadan bir haber olduğu gözüküyordu. Gözü döndü yanındaki adamların bu manzarayı gördüğü aklına geldikçe de ateşi tepesine çıkıyor, kendisini tutamıyordu. Zorla Güzellik Olmaz Müjde Aklanoğlu Sayfa 13 ” Zilan” diye gürledi Mahmut Bey tüm gücüyle. Sesi odanın içinde duvarlara çarpa çarpa yankılandı ürkütücü derede sert olarak. Adamlardan biri ”Vay anam adamın altına yatmış derken, diğeri ”Görüyon mu bunlarda hiç edep namus kalmamış vah babo?” Onlar konuştukça Mahmut Bey daha fazla köpürüyor sinir at sayısı tavan yapıyordu.

Zilan babasından gelen gürlemeyle sesiyle olduğu yerde irkildi kendine geldi. Nerede olduğunu hatırlayınca, üzerindeki adamın omuzlarına elini götürüp itmeye çalıştı ama başaramadı. Bu adam ne ağırdı böyle, demir gibide sertti. Tüm gücüyle tekrar denedi, bir anda adam üzerinden hızla kalktı ve hâlâ şaşkın bakan gözlerini gözlerine dikip dışardaki adamlara aldırmadan kıza elini uzattı kalkması için yardımcı olmaya çalıştı. “Affedersin yanlışlıkla oldu.” Zilan adamın aline vurup, bakışlarını ondan ayırdı ve ayağa hemencecik kalktı. Korkakça bakan gözlerini öfkeli babasına dikildi. Korkudan bacaklarındaki dermanı giderek azalıyordu. O babasına bakarken yanındaki adamsa ise ona yaklaşıp” Özür dilerim bir şeyiniz var mı?” deyip duruyordu. Ama Zilan onu durmuyordu, gözü bir babasında bir fısıldaşan Zorla Güzellik Olmaz M.AK HİKAYE DİYARI Sayfa 14 adamlarda ürkekçe geziniyordu. Onların yanlış anlamamasından korkup” Baba açıklaya bilirim ”deyip bir adımda babasına yaklaştı. Babası ateş saçan gözlerini gözlerine mıhladı, gözlerinde öfke, nefret, ümit kırıklığı ona cam gibi batıyordu. O kadar babasının gözlerine bakmaya odaklanmıştı ki fark etmedi önce, sonra fark ettiğinde ise babası elini kaldırdı kızına doğru elini savurdu. Zilan kalkan ele gözleri irilerek bakarken o yüzünde patlamışta, kafası sağa doğru savrulmuştu.

Elini kaldırıp yanağını tutarken akadan ağabeysi atıldı şaşkınca olanları kavramaya çalışan adama doğru.’ ‘Seni şerefsiz seni öldüreceğim” Doğan’a yaklaşmadan adamlar Cesur’u kollarından yakalayıp tuttu. Doğan hâlâ olayın şokunda olayları izliyordu, bir adım öne çıkmıştı ki durumu anlatmaya, Mahmut Bey’in lafıyla afalladı. Adam oğluna dönmüş sinirden ağzından tükürükler saçarak bağırıyordu. ”Çabuk aşireti topla gereken neyse olsun, yoksa elimden bir kaza çıkacak “deyip kızına uzanıp kolundan yakalayarak onu da yanına aldı ve arkasından sürükleyerek odadan çıktı. Arkasından diğer adamlarda çıkmaya başladılar. Zorla Güzellik Olmaz Müjde Aklanoğlu Sayfa 15 Doğan kendini savunmak için kapıya bir adım atamadan kapı suratına büyü bir gürültüyle kapandı ve acelece kilitlendi. Herkes giderken arkalarından bağıran Doğan’ın sinirli gür sesi, evin içini yıkarcasına duyuluyordu, kapıya vuran tekmeler halinde… Zorla Güzellik Olmaz M.AK HİKAYE DİYARI Sayfa 16 2.BÖLÜM Zilan babasının karşında ağlayarak olanları anlatmaya çalışıyordu. “Baba kazaydı, yemin ederim ayağım takılınca düşmemek için tutundum ona. Ama ikimizde dengemizi kaybedince düştük… Baba yemin ederim, o adamı hayatımda ilk defa görüyorum, lütfen inan bana?”. Mahmut Bey, Zilan’ın kolunu öfkeyle kıracak gibi kavradı, ağzından tükürükler saçarak” Demek ilk defa görüyorsun? Demek kazaydı!” Ağzındaki tükürükler yüzüne doğru sıçramaya başlamıştı. ”Seni sürtük, sen ilk gördüğün adamın altına mı yatıyorsun? Adamın eli çıplak bacağındaydı, suratı suratında ben gördüm sizi, “iki parmağını kaldırıp gözlerini işaret ederek” Gözlerimle gördüm, hem de kaç kişiyle birlikte. Ben seni fahişe ol diye mi okuttum? Ankara’lar da, şimdi eve gelmeme sebebini anlıyorum! Seni, yosma seni… “Baba valla kazaydı yemin ed… Mahmut Bey elini kaldırdı ”Sus sürtük seni geberteceğim evlat katili etme beni… Cesur gelen sesleri duyumca daha fazla dayanamadı kardeşini ne yaparsa yapsın babasının insafına bırakamazdı, kapıyı açıp içeri girdi, babasının Zorla Güzellik Olmaz Müjde Aklanoğlu Sayfa 17 kardeşine ne yapacağını anlayınca hızlı hareket edip babasının elini havada tutup kavradı.

”Baba yapma!” Mahmut Bey oğluna sinirle baktı. ”Sendemi bu sürtüğü savunuyorsun yoksa?” Cesur, Zilan’ı kolundan çekip kenara serçe itti. Zilan köşeye doğru savrulup yıkılırken.” Yok, baba olur mu? Onun dersini ben veririm, aşiret üyeleri geldi aşağıda seni bekliyor, bırak onu bana ben hallederim! Mahmut Bey kızına parmağını sallayıp, öldürücü bakışlar atarak arkasını döndü, odadan kapıyı kırarcasına çarparak çıktı. Zilan korku dolu gözlerle kapıya bakıyordu bir saattir babasına anlatmaya çalışıyordu ama o anlamamakta diretiyordu. Cesur, Zilan’ı kolundan kavrayıp yukarı çekti, Zilan’da sendeleyerek ayağa kalktı. Ağabeysinin sinirden derin derin aldığı nefesi, öfkeyle yüzüne çarpıyor, korkudan titreyen bacakları bedenini zor taşıyordu. Titrek bakışlarını ağabeysine çevirdi, ürkekçe bakan gözlerine yaşlarla dolmuş yanağından aşağı doğru sicim gibi akarak bakıyordu. Cesur’sa hâlâ aklında kardeşini gördüğü görüntülerle boğuşurken” Anlat” diye sinirle tısladı. Zorla Güzellik Olmaz M.AK HİKAYE DİYARI Sayfa 18 Zilan olanları korku dolu gözlerle ağabeysine anlattı, gözleri gözlerinde vereceği tepkiyi beklerken, Cesur, Zilan’ı göğsüne çekip saçlarını okşadı yavaşça, kardeşinin korkudan atan kalbinin hızlı ritmini vücudunda hissediyordu. Başını yavaşça aşağı eğdi saçının dibine “Sııtth, sakin ol tamam geçti, sana inanıyorum.” dedi güven veren sesiyle Zilan bir müddet kendini o korunaklı kollara bırakıp içinden geldiği gibi ağladı, bir müddet sonra ağlaması durdu ama hıçkırıklarla hâlâ omuzları sarsılıyordu. Her hıçkırıkta ağabeysine daha bir sokuluyordu onu babasından koruyan koruyucusuna. Babasının yanında sert davranıp elinden kurtaran ağabeysine, kötü davranıyormuş gibi görünüp saçının teline kıyamayan ağabeyine.

Hıçkırarak ağabeyinin kanatları altındayken” Benden neden nefret ediyor ağabey? Ben ne yaptım ki ona? Benim suçum değildi, annemi ben öldürmedim keşke doğmasaydım, keşke o yaşasaydı da ben ölseydim. Anneme benzemem benim suçum mu? Bana hep nefretle bakıyor, hep yatılı okudum hiç rahatsız etmedim onu, okulun en iyisi olmaya çalıştım… Sırf beni sevsin diye hukuk okudum, o istedi diye. Zorla Güzellik Olmaz Müjde Aklanoğlu Sayfa 19 Keşke doğmasaydım ağabey, keşke… Keşke” derken gözlerinden yine yaşlar süzülmeye başladı. Cesur yüzünü avucunun içine alıp başını yukarı kaldırdı. Sen doğmasaydın ben ne yapardım ufaklık! Annemin ölmesi de senin suçun değildi, hasta olduğunu biliyordu. Bunları göze alarak senden vazgeçmedi hiçbir zaman, her an, her saniye senin için savaştı sen yaşa diye. Şimdi sen ölümden bahsederek ona böyle mi teşekkür ediyorsun? Onun ölümüyle babamda öldü, seni suçlamıyor tatlım inan… Sadece sana her baktığında annemizi görüyor. Bunu kaldıramıyor sana saldırıyor, annemize o kadar çok benziyorsun ki! Sadece yüzün değil. Onun gibi gülüyorsun, onun gibi yürüyorsun, konuşman; gülüşün bile aynı. Hatta kızınca onun gibi ayağını yere vuruyorsun, tıpkı şimdiki yaptığın gibi… Sanki sen annemin geri dönmüş halisin Zilan, babam bunları kaldıramıyor. Zilan ağabeyinin beline daha bir sardı kollarını; Cesur’da ona şefkatini bahşetti.” Niye daha önce anlatmadın bana bunları? Zorla Güzellik Olmaz M.AK HİKAYE DİYARI Sayfa 20 Cesur omuz sarstı, “Bilmem.” Kardeşinin saçına öpücük kondurdu onun biricik nazlısının başını okşarken… Doğan salonda aşiret üyelerinin yanında annesiyle yan yana oturuyordu, sinirden kas katı kesilmişti vücuduyla. Neden kimse onu dinlemiyordu? Kaza, lanet olasıca bir kaza, bunu anlamak bu kadar mı zordu? Saatlerdir anlatmaya çalışıyor, kimse tarafından dikkate alınmıyordu.

Bu geri zekâlılar; akıl fukarası gibi davranıyor, onu dinlemiyorlardı. Annesi eline uzandı sıkıca kavradı. Doğan annesine çevirdi halıdaki düşünceli bakışlarını, annesinin yüzünden hiçbir duygu okunmuyor başını dik tutuyordu. Lanet olsun annesi bile ondan daha sakindi! Aşiretin ağası ”Karara sen diysen Güllü kadın” diyerek fikir sordu, zaten verdiği karara herkes evet derken bu çok saçmaydı ya –neyse! Doğan duyduklarıyla yerinden öfkeyle fırladı ”Sen ne saçmalıyorsun ben adam, ben kimseyle evlenmem kafayı mı yediniz siz? “Sinirden kasılmış yüzü, öfkeden kararmış bakışları adamları adeta tehdit ediyordu her bakışında boğarcasına baktı. “Hangi dönem de sanıyorsunuz kendinizi? Padişahlık kalktı, saltanat yıkıldı. Kaza, lanet olasıca Zorla Güzellik Olmaz Müjde Aklanoğlu Sayfa 21 bir kaza! Aklınız bu kadar mı çalışmıyor? Bu ne? Saygısızlık etmeyelim dedik sustuk, kendinizi devlet sandınız hüküm kesiyorsunuz, siz kimsiniz? Sizin kızınızla evlenmem gidin kızınızı kakalayacak başka enayi bulun!” Annesine döndü şimdide öfkeli bakışları, “Hadi anne kalk gidiyoruz şu tiyatrodan biran önce kurtulalım, bunlar adamı zorla katil ederler.” Doğan annesini elini tutup kaldırınca, iki adam hızla ayağa kalkıp silahlarını çıkardılar birisi Doğan’a doğrulturken diğeri de annesine çevrildi, kendisi neyse de annesine çevrilen silah yutkunmasını sağlamıştı. “Ne diy senin bu oğlan Güllü kadın, eceline susadı sen bizim adetleri buna öğretmiysen, hıh evlenmek istemiy! O zaman bizde gerekeni yapak töre böle emrediy ha, siz nasıl istiyseniz”. “Güllü Hanım oğlunu kolundan çekip yerine oturttu. Kendisi de yanına oturdu, hâlâ sakin olmaya çalışıyordu, hâlbuki Doğan biraz daha diklenirse kalp krizi geçirecekti bu çocuk bunların şaka yapmadığını görmüyor muydu?

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir