Muzaffer İzgü – Donumdaki Para

Yok canım yok … Daha önceleri efendim daha önceleri. O yağmalama olayından çok önceydi. Tarihi mi? Kendisi de pek iyi anımsamaz. Nasıl anımsasın insan ne zaman mimlendiğini? . Efendim beni, acaba o kah- • vede yaptığım konuşmadan sonra mı mimlediler, (“Bu düzenin kahvesi nohutlu olıır,. demişti), yoksa eskiciye paltomu okuturken mi, («Bu düzende adama iş nerede, sonunda zorunltı kalır, kış günü paltonu da satarsın,,. demişti) mimlediler? Bilinmez ki, kahvede karşında, oturmakta olan kır saçlı adam polis olabilir, veya o eskici, polis kılığına girmiş bir eskici olabilir … Hangi zaman, kim polis, kim değil, bilinmemiş ki … Mimlenmişti işte … Ülkede, hayat pahalılığı başını alıp gittikde, dar boğazlara balıklama girildikde, kapıya iki sivil polis gelmişlerdi. · ,,Yürii bakalım!•• · Sorması ayıp olmasın ama arkadaşlar nereye?•• “Ulan bir de soruyor, sanki ettiği haltları bilmiyor?” Ettiği halttan habersiz, gitmişti Birinci Şubeye. Adamların hiçbirini tanımazdı ama, hepsi biliş çıkmışlar gibi, o güne· değin, kim9 lerle konuştuğunu, kimlerle gezip dolaştığını, kimlerin evine gelip gittiğini bir bir söylemişlerdi kendine. E vallahi, mahalle bakkalından daha çok bilgi sahibiydiler … İnek Mustafendi, bir de övünürdü, mahallede herşeyi, herkesten çok kendinin bildiğini söylerdi … Belki o bakkal Mustafendi de polisti. Dedik ya, bu zamaı1da kimin polis olduğu, kimin polis olmadığı belli ,değildi. Bakıyors1ınuz, canınızdan ciğerinizden çok sevdiğiniz insan, sonunda polis çıkıyordu karşınıza.


,, Ulan bu ne biçim polis, daha birkaç gün öncesine dek kalçalarını kucaklamış, oh canımın içi, demiştim . ” Tövbe tövbe kadından polis … Kimbilir, belki de kadıncağıza yerin iki kat altında dikiş m.akinasını çeviı·ıııekten kolay gelmiştir bu iş… İnsanın kaynanası polis olur mu? Daha geçen gün adamın biri gazetede feryat etmiyor muydu, «Beni kayna.nam yaktı!,. diye? İnsanı kaynanası nasıl yakar, olsa olsa körolası acuze polistir … Attılar hücreye … Adam herşeyi biliı·miş de söylemezmiş … Hücrenin duvarlarında yazılar, •<Alırlar copla ımopla ifadeni. Bir daha buraya düşersem dürt beni».,. Halkımız, ötedenberi hem ozandır, hem yazar … Hiç insan hücre duvarında bunu görür de ozanlık daman, yanıtlayıvermiı, altını, «Bundan sonra gerek yok, haydi oğlum haydi hop . Dürttükleri parmak değil, elli santimlik cop . • Okudu, güldü … Yana baktı … Yaralı başka bir ozan döktii1·111üş : «Bu yol çetin ve yokuş-Aptallık etme ko10 nuş-Bakma öyle saf saf-Yakında çıkar bir af.,. Ne yapsın, saf saf bakmadı ilgililerin yüzlerine … Konuştu… O konuştukça ilgililerin yüzleri aydınlandı. O anlattıkça, ilgililer mutlandılar, birbirlerine çaylar, kal1veler söylediler … Bu arada, ona da çay kahve söylediler, sigara da tuttular … Bu adam neler anlatıyordu�böyle? Oh oh aman, ·demek polisin bilmediği neler vaı·ınış? ,, Ulan o kadar derine inme, amirlerimiz sonra bize uyuyor musunuz kabaklar diyecekler.•• «Yoo yoo efendim, gerçek böyle … ” «Çok sağal, çok teşekkür ederiz. Velakin şimdi büyüklerimizi çağıracağız, gazetecileri çağıracağız. Onların yanına böyle eli yüzü düzgün çıkman doğru olmaz. Hiç bir insan, anlattı:klannı anlatmaz. Sen bülbül değil insansın .

Onun için şimdi ifadene baştan başlayacağız. Bu arada biraz ıslatacağız . •• ••İyi ama efendim, ben sizin bilmediklerinizi bile söyledim, herşeyi itiraf ettim . •• «İyi oğlum, biz sana manıyoruz, ama sana işkence etmeyip dayak atmazsak bize kimse inanmaz … Hayri efendi, yatırıı1 şunu yere . » . – ,, Ulan inek!,, «Kime dedin, bize mi?•• «Hayır efendim, o hücreye yazı ya::can ınege . Dövdüler, copladılar … İlgiliye haber verdiler. İlgili, onun yüzüne gözüne baktı, sonra verdiği ifadeye göz attı. Olmaz, bunca ‘ 11 yara bereyle, bu denli güzel bir ifade alınamazdı. Buyurdu : · <<Biraz daha!» Az daha dövdüler. İfade ile işkence eşitleşince, amirlere haber verildi. Amirler, gazeteciler geldiler … Soı·�ıldu: «Bu ifade senin değil mi?• Cam yoktu, hı, demeye. Salt başını salladı . Devrisi günü, gazeteler manşet attı … ”HÜCRENİN BA$I YAKALANDI,, • Sonra büyüklerin imzaları çıktı _ _gazetelerde. Büyükler yazı altına imza atmazlar, onların yazdıklarının hiç bir edebi değeri yoktur, ama böyle günlerde haberlerin altına imzalarını atarlar … «Efendim devletin eli kolu uzundur.

» <<Devlet, lıadlerini bildiıııniştir ve bildire(:elrtir.” Çok sürmedi… Başka ülkelerde biı’takım şeyler oldu. Devlet yine krediler almağa başladı. Özel sektör hayatından memnundu. Ülke daı· lJoğazdan kurtuldu, ardından af yasa- • sı çılrtı … Hücrenin Başı salıverildi … Çekildi evciğine … Elinden başka hiç bir iş gelmezdi ki! . Makale yazardı, ara sıra öyküler yazardı. Bunlardan kazandıklarıyla çoluğunu ço� cuğunu geçindirmeğe başladı . Mutluydu … Ama 0.l’! şu körolası fiyatlar, yine başını almış durmadan gidiyordu. Et bilmem kaç lira olmuştu. Ekmeğin, şekerin fiyatı fırlayıvermişti. İş adamları, kredisizlikten yakınıyorlardı. Ülkenin kasası boşalmış, ne döviz lça1nııştı, ne de altın … Hagirdi ha giriyordu üllre darboğaza … Hücrenin Başı’nın içine bir 12 kurttur düşmüştü yine. Birkaç yazısında gerçi pahalılık yokt11r, durum iyidir, falan diye yazmıştı ama, bu devlet otoritesiyle alay sanilmıştı. Ama ülkenin büyükleri bu yazı üzerine küplere binmişlerdi.

Öyle ya, bu ı�-::ı’g·eıe l(oskoca devletle alay mı ediyordu? Palıalılılc vardı işte, ülke dar boğazdaydı iş.;. te … Bunu kime yutturuyorsun sen ulan … Büyükler radyoda : ·Devletin eli kolu uzundur. Yasaları hakim kılacağız. Biz kimlerin köklerinin dışarda olduğu.nıı biliyoruz . gibi sözler edince, Hücrenin Başı, bavulunu hazırladı. İlk kezinde hazırlıksız gitmişti ama, bu kez hazır- , ‘ lıklı gidecekti. Geceleri de yatağına elbiseyle giriyorc;lu. Nitekim bir gece kapısı çalındı. Biliyordu gelenleri … Açmadan sordu : «Polis misiniz?• Yanıt aldı: <<Evet …

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir