Natalie Zemon – Davis Afrikalı Leo

Portekiz Kralı 1. Manuel 1514’te Papa X. Leo’ya Hindistan’ dan getirilen beyaz bir fil armağan etmişti. Debdebeli törenlerle Roma sokaklarında dolaştırılan ve onu hayranlıkla karşılayan Romalıların Annone adını verdiği fil, papanın nezdinde kralın Kuzey Afrika’dan Hindistan’a kadar uzanan toprakları Hıristiyan dünyasına katma niyetini temsil ediyordu. Annone kafesinde üç yıl yaşadı, papanın ve Roma halkının gözdesi olarak törenlerde, şenliklerde hazır bulundu. Şairler, destancılar, heccavlar onun hakkında yazdı, çizimleri, tabloları, ahşap oymaları yapıldı; sureti çeşme bezemelerinde, alçak kabartmalarda ve seramik tabaklarda yer aldı. Raffaello anısına bir fresk yaptı.1 151 8’de, Akdeniz’deki Müslüman gemilerine daha henüz saldırıp zafer kazanmış bir İspanyol korsan, tutsak ettiği Hasan el-Vezzan isimli Fesli bir gezgin ve diplomatı da aynı papaya sundu. Bu esirin bilgi kaynağı olarak yararlı olacağı umut ediliyordu, üstelik papanın Osmanlılara ve İslam dinine karşı açmayı arzu ettiği Haçlı seferinin simgesi olabilirdi. Hem Türkler 1453’te Konstantinopolis’i fethedeli beri Hıristiyan dünyasına bir tehdit oluşturmuyorlar mıydı? Diplomatın gelişi ve hapsedilişi günlüklere ve diplomatik yazışmalara kaydedildi. On beş ay sonra görkemli törenlerle San Pietro’da vaftiz töreni yapıldı esirin. Bir kütüphaneci onun ödünç aldığı kitapları kayda geçirdi. Ama Annone ile karşılaştırıldığında, Hasan el-Vezzan’ın İtalya’daki dokuz yılı çok da önemli bulunmamıştı. Hizmet ettiği kişiler ya da tanıdıkları onun anısını yaşatmamış, kimse onun resmini tekrar tekrar çizmemişti. Kuzey Afrika’ya dönüşünden çok daha sonra, o da dolaylı olarak bahsedilecekti.


Yaşamının yalnızca küçük bir bölümü Arap edebiyatı ve seyahatnameleriyle ilgilenen Avrupalıların hafızasında yer etti, sözlü olarak aktarıldı ve ancak yıllar sonra kayda geçirildi. 2 HASAN EL-VEZZAN YAHUT AFRİKALI LEO Kuzey Afrika’da da bu konuda şaşırtıcı bir sessizlik hüküm sürer. Hasan el-Vezzan’ın Fas’ın Atlas Okyanusu kıyısındaki şehirlerde Fas sultanına hizmet ettiği yıllarda, hiçbir Portekizli subay ya da yönetici Kral Manuel’e yazdığı sohbet tarzındaki mektuplarda ondan söz etmemiştir. Kahire’de diplomatik görevle bulunduğu yıllarda, Mısır ve Doğu Akdeniz’e egemen olan Memluk hükümdarlarının sarayına gelen ziyaretçileri tek tek kütüğe kaydeden keskin gözlü gözlemcileri onun adını bile anmamışlardır. Oysa Hasan el-Vezzan İtalya’da birkaç elyazması bırakmış, 1550’de basılan bir metni çok satan kitaplar arasına girmişti. Kitabı yüzyıllarca dünyanın dört bir köşesindeki okurların ve bilim adamlarının ilgisini çekti. Daha ilk basımla birlikte kişiliği, hatta ismi etrafına bir esrar perdesi örülmeye başlanmıştı. Editörü Giovanni Battista Ramusio kitaba La Descrittione dell’Africa (Afrika’nın tasviri) adını vermiş, yazarının vaftiz adını, “Giovan Lioni Africano”yu kullanmış ve ithaf sayfasına kısaca yaşamöyküsünü yazmıştı. Ramusio’nun Deniz ve Kara Seyahatleri dizisinin (Delle navigationi et viaggi) ilk cildi olarak Venedik’te basılan kitabın daha sonraki birkaç basımında da bu isim kullanılmıştır. Avrupa’da aslının hemen ardından yayınlanan çevirilerinde de aynı isim görülüyordu: Fransızcasında (1556) “Iean Leon, African”; Latincede (1556) “Ioannes Leo Africanus”; İngilizcede (1600) “Iohn Leo, a More”. Almanca çevirisi ( 1 805) “Johann Leo der Afrikaner” ile de Avrupalıların Afrika hayallerini biçimlendirmeyi sürdürdü. Kitap, oralarda yaşamış ve gezmiş birinin kaleminden çıktığı için daha da güçlü bir etki yarattı. 2 Aynı sıralarda, Suriyeli Maruni Hıristiyan bir alim, İspanya’daki Escorial Kütüphanesi’nde el-Vezzan’ın başka bir konuda yazdığı Arapça bir metne rastlamıştı. Üzerinde yazarın hem Müslüman hem de Hıristiyan adı vardı, kütüphaneci yayınladığı kataloğa (1760-70) her ikisini de geçirmişti. Bir yüzyıl sonra, büyük Fransız şarkiyatçı Charles Schefer Recueil de voyages’a (Seyahatnameler güldestesi) Afrika’nın Tasviri’ni de kattı; Tasvir’in sunuş bölümünde Arapça bir isim görülüyordu.

İngiltere’ de ise, Hakluyt Society’nin klasik gezi edebiyatı dizisinde başlık sayfasında şu isim ilan edilmişti: “Giovanni Leone adıyla vaftiz edilen, ama daha çok Leo Africanus adıyla tanınan el-Hasan bin Muhammed el-Vezaz el-Fas1. “3 Kesişmeler 3 Oysa yazarının kimliği hala karanlıktaydı. Derken, 20. yüzyılın başında birkaç bilim adamı kitaba ve adama yeni bir bakış açısıyla yaklaştı. Genç Louis Massignon’un Sorbonne’da yazdığı tezi, Fransızların Afrika coğrafyasını, tarihini ve etnografyasını irdeleyen yeni “sömürge bilimleri” bağlamında, Leon l’Africain (Afrikalı Leo) tarafından betimlendiği biçimiyle 1 6. yüzyıl başındaki Fas hakkındaydı. Massignon metni didik didik inceleyerek (daha sonra tasavvuf düşüncesi ve şiiri üzerine yazdığı büyük eserlerde bu tekniği geliştirecekti) yalnızca Fas coğrafyası konusunda değil, el-Vezzan’ın yaşamı ve yolculukları, özellikle de kaynakları ile gözlem ve sınıflandırma yöntemleri konusunda ne bulduysa çıkardı. El-Vezzan’ın kitabının çerçevesi “çok Avrupai” diye fikir yürütmüştü Massignon, ama “özü son derece Arap” idi. Massignon’un çalışması 1906’da yayınlandı; bu, Fransa’nın Fas’ı himayesi altına almak üzere attığı adımlarda çok önemli bir andı.4 Tarihsel coğrafyacı Angela Codazzi, Massignon’un kitabını inceden inceye okumuştu; el-Vezzan’ın asıl elyazmasının günün birinde bulunacağına dair ciddi umutları vardı. İtalya’daki kütüphanelere kolayca erişebildiğinden 1933’te Afrika Tasviri’nin bir İtalyanca yazmasını buldu; gerçekten de yazma Ramusio’nun daha geç tarihli baskısından farklıydı. O sırada, çok iyi bir Sami dilleri ve edebiyatı araştırmacısı olan Giorgio Levi della Vida da bir şeyler keşfetmişti. Faşizme karşı olduğu için 1931’de üniversite hocalığından kovulan Vida, Vatikan Kütüphanesi’ne Arapça elyazmalarını kataloglamaya çağrılmıştı. 1939’da ABD’ye gitti -bir Yahudi için tehlikeden kaçmanın yolu buydu- ama daha önce Vatikan’da bir Şark Koleksiyonu kurulması hakkında yazdığı kitabının son düzeltmelerini de tamamlamıştı. Bu zengin ayrıntılarla dolu kitapta Hasan el-Vezzan’ın nasıl okuduğu, yazdığı ve imzasını nasıl attığı konusunda birçok bilgi de vardı.

Savaştan sonra İtalya’ya dönen Levi della Vida, Codazzi’nin başka konulardaki iki “Giovanni Leone Africano” metnini yorumlamasına yardım etti. 5 Afrikalı Leo üzerine sömürge bilimleri kapsamındaki son önemli çalışma, yeni bir Fransızca çeviri ve yorumlarıyla Alexis Epaulard’a aitti. Fransız himaye yönetimi altında hekim ve subay olarak Fas’ta geçirdiği yıllarda Epaulard, Afrika Tasviri’ nin hem tarihi hem de coğrafi “olağanüstü değeri”ni fark edip etkilenmişti. Kitabını, aynı meşrepte olmamakla birlikte, Massignon ve Codazzi’nin çalışmaları üzerine inşa etti. 4 HASAN EL-VEZZAN NAM-1 Dİ<iER AFRİKALI LEO Epaulard 1939’da Roma yazmasını kullanmıştı -Codazzi’nin, metni günün birinde (ne yazık ki gerçekleştirilemeyen) yayınlama planlarını takdir ediyordu- ama onun yayınladığı Afrika Tasviri Ramusio’dan çeviriler, yazmadan bazı çeviriler ile 16. yüzyıl Fransızca çevirisinin modernleştirilmiş bir versiyonunun karışımıdır. Metinler arasındaki farkların dönemin bakış açısı ve kültürel duyarlığındaki çok daha büyük farkları gösterebileceği olasılığını göz ardı etmiştir. Massignon’un kitabında olduğu gibi, Epaulard’ın edisyonu da Tasvir’deki savları mesafelerden tarihi olayların nasıl geliştiğine kadar bazı metin dışı bilgilerle karşılaştırıyor, gerektiğinde el-Vezzan’ı düzeltiyordu. Coğrafi adlar açığa kavuşturulmuş, zikredilen Arap yazarların kim olduğu belirlenmişti. Epaulard bunu başarabilmek için ikisi Dakar’daki Institut Français d’ Afrique Noire’da çalışan Fransız Sahraaltı araştırmaları uzmanlarından bir heyet kurmuş, Kuzey Afrika halkbilimi ve tarihyazımı uzmanlarına danışmıştı. Notları yararlıdır, ancak Massignon’un sorusunu, yani metnin ya da yazarının içinde yazdığı ve hitap ettiği dünyaya göre nerede konumlandığını irdelemekten uzaktır. Farklılıklar yine yumuşatılmıştır: Epaulard “Jean Leon”un İtalya’daki Hıristiyanca yaşamını hiç terk etmediğini düşünmekten hoşlanır. Epaulard, projesini tamamlayamadan öldü. Uzmanlar grubunca bitirilen Afrika Tasviri, 1956’da Institut des Hautes Etudes Marocaines (Fas Yüksek Araştırmalar Enstitüsü) tarafından, Fas’ın bağımsızlığını ilan ettiği yıl basıldı. 6 Epaulard’ın grubu, okurlarının özellikle Afrika tarihçileri olacağını düşünmüşlerdi, çok geçmeden Sahraaltı Afrikası’nı araştıranlar elVezzan’a tanık olarak güvenilip güvenilmeyeceğini tartışmaya başladılar.

O yüzyılın son yirmi, otuz yılında Avrupa, Afrika ve Amerika’dan uzmanlar Vezzan’ın Kara Afrika hakkındaki sayfalarını başka kanıtlarla ve daha sonra yazılmış anlatılarla karşılaştırmışlardı. Bazıları onun pek az bilinen toplumlar ve krallıklar hakkında inandırıcı, değerli ayrıntılar verdiğini ileri sürdü, bazıları ise Vezzan’ın Timbuktu’da duyduğu uydurma hikayeleri anlattığını, bu şehrin dışına hiç çıkmadığını iddia etti. Şurada bir hükümdarın varlığı doğrulanıyor, burada bir fethin olmadığı saptanıyor, şuradaki ticaret kanıtlanıyor, burada el-Vezzan’dan başka hiç kimsenin söz etmediği bir yangın ortaya çıkıyordu. Bütün bu yaklaşımlar -bir ilk el kaynağın “titizce kullanımı” gibi değerli bir amaç gütse Kesişmeler 5 de-Afrika Tasviri’ni bir bütün olarak ya da yazarının edebi üretimi açısından ele almak yerine onu parçalara bölüyordu.7 Afrika tarihçileri tartışadururken, bir sömürge dönemi sonrası Hasan el-Vezzan okurları kuşağı ortaya çıktı. İçlerinden en önemlisi olan Oumelbanine Zhiri doğduğu ülke olan Fas’tan Fransa’ya, sonra da ABD’ye gitmişti. 1991’de yayınlanan kitabı L’Afrique au miroir de l’Europe: Fortunes de ]ean Leon l’Africain a la Renaissance (Avrupa aynasında Afrika: Afrikalı Leo’nun Rönesans’taki talihi) Afrikalı Leo’nun yazdığı kitabın Avrupalıların Afrika halklarına, doğasına ve geçmişine bakışını nasıl etkilediğini gösteriyordu. Kaynak yelpazesini geniş tutmuş, edebiyat, tarih ve coğrafya kitaplarını kullanarak Avrupalı yazarların Afrika Tasviri’nden ne aldıklarını, bunları nasıl yeniden biçimlendirdiklerini ve bazen metni nasıl görmezden geldiklerini ayrıntılarıyla anlatmıştı. Rönesans bilincine Avrupa dışındaki dünyayı katıyordu, ama yepyeni bir biçimde. Avrupalıların Müslümanlara karşı tutumlarını ele alan daha önceki araştırmaların aksine, Zhiri’nin Afrique’i taraflar arasında bir alışveriş olduğunu öngörüyordu; bu farkı yaratan da Kuzey Afrikalı Jean Leon’du. Zhiri daha sonraki çalışmalarında hikayeyi yüzyıllar ötesine kadar götürdü ve şimdi de elyazmasının kendi sorunları üzerinde çalışıyor

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir