Natalie Babbitt – Jack Plank’tan Deniz Öyküleri

A SLIN D A çok da önemli değil, ama eğer merak ediyorsanız Jack Plank bu masalları Karayip Denizi’nde bulunan Jamaika Adası’nda, yaklaşık olarak 1720’de anlatıyor. Christopher Columbus Hindistan’ı ararken, ta Ispanya’dan geldiğinden beri bu sularda çok fazla korsan varmış. Hindistan burada değilmiş, ama Columbus bir sürü ada bulmuş ve bu adalarda da büyük hazineler varmış: altın, gümüş ve diğer güzel şeyler. Ispanya Kralı ve Kraliçesi buna çok sevinmişler, hâzineleri asıl sahipleri olan IX yerlilerin elinden alıp Ispanya’ya götürmeye bir an önce başlamak için hemen gemiler göndermişler. Bu da korsanların işini kolaylaştırmış. İspanyol gemilerinin hâzineleri almasına beklemiş, sonra da onları yolda yakalayıp neleri var neleri yoksa yağmalamışlar. Fakat iki yüzyıl kadar sonra korsanların işi artık eskisi kadar kolay değilmiş. Bunun pek çok sebebi varmış, ama boşverin şimdi. Asıl mesele Jack’ın büyük ihtimalle doğru zamanda işi bırakmış olması. JACK PLANK’TAN DENİZ ÖYKÜLERİ ( x ) JACK PLANK’TAN DENİZ ÖYKÜLERİ 1 HER ŞEY NASIL B A Ş LA D I JA CK PLA N K çalışmayan bir korsandı. İşi vardı, hem de Tamahkar adlı şahane bir gemide iyi bir işti bu. Ama mesele Jack’ın gemileri yağmalamakta pek başarılı olmayışıydı. Gemi yağmalamanın tek bir yolu vardır: Öfkeli öfkeli haykırır, kaşlarını çatıp yüzüne korkunç bir ifade vererek kılıcını oraya buraya vurur, gürültü çıkarırsın; insanlar yeterince korkunca da neleri varsa alırsın. Korsanlar böyle yapar. Ama Jack bu konuda pek yetenekli görünmüyordu.


(3) Yine de açık deniz hayatına alışkındı, gemideki arkadaşlarını seviyordu ve arkadaşları da onu severdi, hatta hemen herkesten nefret eden Serdümen Karamaça bile severdi onu. Hatta Kaptan Pupayelken bile severdi. Bu yüzden çok uzun zamandır yerini kimseye kaptırmamıştı. Fakat bir süre sonra Kaptan Pupayelken ondan geride kalmasını ve diğerleri yağmayla meşgulken çorbayı sıcak tutmasını istemiş; böylece onlar da akşamları hep beraber yemek yiyip mutlu mesut yataklarına yatmışlardı. Ama çetin günler geldi çattı ve korsanlık artı o kadar iyi para kazandırmamaya, gemide pişen çorba her zaman herkese yetmemeye başladı. Bu yüzden kaptan Jack’a dedi ki: “Plank, eski dostum, zor günler geçiriyoruz ve böyle günlerde duygulara yer yoktur. Mecburen seni işten çıkaracağız, çünkü yağmacılardan başkasını besleyecek durumumuz kalmadı.” Jack ne kadar üzülürse üzülsün, bunun doğru bir karar olduğunu anlamıştı. Tamahkar, aynı gecenin ilerleyen vakitlerinde Aktuz Adası’nın epey açıklarında demir attı. Tayfa bir JACK PLANK’TAN DENİZ ÖYKÜLERİ (4) HER ŞEY NASIL BAŞLADI kayık indirdi ve aralarında Serdümen Karamaça’nın da bulunduğu birkaç kişi Jack’ı ve içinde eşyalarının bulunduğu sandığı kıyıya çıkardı. “Seni özleyeceğiz Jack,” dedi Karamaça, ada ahalisini uyandırmamak için alçak sesle, “işte sana bir ayrılık hediyesi. Hepimiz bir şeyler kattık.” Böyle diyerek Jack’a bir kese dolusu para uzattı; yeni hayatında iyi bir başlangıç yapması için bu altın paraların yeteceğini umuyorlardı. Sonra sırtını sıvazladılar ve onu arkada bırakarak kayıkla uzaklaşılan Zavallı Jack onların Tamahkar’a ulaşmasını, gemiye çıkmalarını ve ayışığında geminin bir gölge gibi sessizce suyun üzerinde ilerleyişini izledi. Gemi gittikçe uzaklaştı, uzaklaştı ve gözden kayboldu.

Jack’ın karşısındaki manzarada nazlı nazlı yaklaşan dalgalar ve çok çok uzaklarda göz kırpan bir yıldızdan başka bir şey kalmadı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir