Oğuz Atay – Günlük

Londra’da anlattığım gibi oluyor: ‘Suç ve Cezada Marmaledov,1 sarhoşları heyecanlandıran bir cennet hikAyesi anlatır ve sonunda hepsinin içeri alındığını, cennetin kapısında bekleyen Mamıaledov gibi serserilere de “gelin hergeleler siz de … ” denir. Sonra … sonra içerde hadise çıkarıyorlar, masaları de\’irip, aynaları kırıyorlar. Cehalellen, görmemiş olmaktan tabii. Tekrar dışarı atılıyorlar sonunda. Sevin, •Artık meseleni sanat haline getirdin.” dedi. Doğru ya, sanat eseri ile insan, yaşar mı bir insanla yaşadığı gibi. Peter Sellers’ı seyreıselerdl, nasıl kendilerini tuıamadıklarını anlarlardı. Bir gülıiş, bir ıath söz onu baştan çıkarır; bir bakıma zararlıdır. O tatlı bakışın sahibi, sonra, içine düştüğü ümitsiz pişmanlıktan kurtaramaz onu. Bu ağırlığı da kimse çekemez. Sevin bile, ‘ağırlık’ kelimesini kullandığım zaman yadırgamadı. Bilmedi ki ben her şeyi hem görüyor, hem de ı\mitsizce öyle olmadığının söylenmesini bekliyordum. Şimdi yalnızhgınıı ve çaresizliğimi daha iyi gôruyorum. Loııdra’ya gitmeden önce, bana dayanılmaz gelen acı ümitler içindeydim.


Bütün mesele bu imkAnsızlığı görmekse, ben onu hiç yaşamadan da biliyordum. llu inıkı\nsızlıgm ötesine geçip, onu zorlamadan bir şeyler çıkarabilecek miyim? Bilmiyorum. Bunu, bana zaman gösterecek. ikinci kitabımda, herkesin saldırdığı ve saldırmakta haklı olduğu bir adamla’ (bir bakıma adam haklı görüror onları) herkesin hor gördOğO bir kadının’ macerasını yazacağım. !kisinin de tek tek yaşantıları. onların birleşmesini zorunlu bir lı�lc getirecek. Kimse adama acımayacak. Adam ise her zaman kôtil degil. Gene de acımaya layık görülmüyor hiçbir zaman. Her zaman, başkalarının üstün olmalarının acısını yaşamış ve başını kaldırmadıkça küçümseyici bir hor görüşle izin verilmiş nefes alınasıııa. Biraz direnip, ben de bir şeyler yapmalıyım dediği zaman binmişler tepesine; hem de, aldırmadan, yaptıklarını farketıneden, hemen unutarak yapmışlar bunu. Adam hiç unutmamış kendine yapılanları. Kendi yaptıklarını da, aşagılıgını da unutmamış, unuıamamış. Kadın biraz başka tilrlo, hep alıııa)’a çalışırken, kendine akılsızca güvenmiş. Haksızlık saymış başına gelenleri.

Hep beklemiş cennete girmeyi. Adanı, bir cennet gibi görünüyor ilk zamanlar ona. Sonra -ne yazık- birbirlerine eziyet ediyorlar. Adam bilmeden, iyi oldugunu sanarak fakat bir miskinlik ve derininden kadının yanlış olduğunu sezerek … kadın da de\’amlı bir didinme ile. ikisi de yorıılıırorlar. HiMyeyi, kısmen adanı anlatıyor. Kısmen başkaları. Kadın anlalmıror. Yalııız adamla konuşuyor ve onu da anlatıyorlar. Sonunu şimdilik duşunemiyoruın; fakat birçok bölüm yazabıleceğimi hissediyorum şimdiden. Adam, kendini çok didikliyor ve her yıkılışında, daha önceden yalnız kendinin bildiği küçük hesaplardan, küçük günahlardan doları hu yıkılışın olduğuna inanıyor. Adam sonra ne oluyor? Belki başka bir kitabm konusu olur bu. Onun yıkılışmın sonuyla başlayan bir kitap. Onu, herhalde daha sakin bir dcweınde düşünebileceğim. Gene sondan başlamayı clüşOnüyonım.

Bu sefer, formu daha esaslı düşünmeli “e yoğun, sıkışık bir şey olmalı bu hikaye. Çok uzun olmarabilir. Özellikle dağınık olmamalı. Onun için ne rapacağımı iyi bılmeliyim başmdan. Gene Sevin”den mektup beklemeye haşladım. Aynı psikoza duşmek islemiyorum oysa. Yalnız çalışabildiğim zamanlar ayakta durabiliyorum. Onun için guçlü olmak zorundarım. Bunu da becermek çok zor. Gerçekler henliz ağır geliyor. ilk günler hafif ve dayanılır gelen şerler, şimdi biraz ağırlaşu. Fakat hıiküın vermemeliyim. O kadar sık değişiyorum ki. Joseph Losey”in ·secreı Ceremony” adlı bir filmini seyreltim. Yordu beni.

Londra’yı. kırmızı. iki katlı otobilslcri görmeye <laranaınadun. Garip bir şey: Londra’yı Sevin’lc bir ıutmara başladım. Bu duygu beni rahatsız ediyor. Neyse filim hemen, evlerin içinde geçmeye başladı da unuttum bu acıyı. Nefis bir e\•di. Gerçekle yaşandıj\ını bildiğim masallar -mesela Sevin’in yaşaması gibi- artık beni rahatsız etsin istemiyorum. Filimdeki ev de böyle bir masaldı. Sevin de. Artık ezilmek istemiyorum. Bundan kurtulmalıyım -yani ezilme duygusundan. Bir resim, bir kitap -mcselJ yazmayı düşündüğüm kitap- gibi kalmalı bu duygu. Tatlı. tallı acllmaclan … 6 Ağustos Üç aydan fazla zaman geçti.

bu deftere bir satır. bir düşünce. bir duygu k.tydennedim. Bu arada kitabı bitirdim, yani Uç yüz sayfa yazdım; onun telaşı vardı. Sonra. yeni bir şey yapmak isteğim yoktu. On gUndür boştayım. işinden ayrılmış biri gibi. Kitabı düzclımcliyim. Vüsan’ bekliyorum. Buglin Scvin’deıı mektup geldi. Mektup bekleme telAşından kunulanıadıııı. 20 gündür yazmamışıı. Beklediğimi bilmek.

onu da tel�şlandırıyor. Bundan Yazgeçmesi için onu inandırıııalıyıııı ki ne islerse yapabilir. Yoksa. hilemiyonım, sadere ben bekliyorum diye mi yazıyor? Bunu islemiyorum. Bugünlerde kendimden bahsetrnek isteği yok. Bu deftere ikinci kilabın1 lı.tkkıııdaki düşünceleri mi yazmak istiyorum. Aklımdan bir şeyler geçiyor ara sıra. Unutuyorum. Geldiği anda bu deftere yazmahyım. ‘Tutunamayanlar’ gibi sayfa bir diye başlamak olmaz.’ Çok dağıhyomm. Çoktandır aklımda; Perşembe günlerini sevmem diye başlayacak adam anlatmaya. Küçük hesapların ve kesintisiz kunıntuların hikayesi. Tutunamayanlar’da şöyle bir dokunup geçtiğim konular var.

Nazmi)’e Erdoğru aslında ilginç ve genişletilebilir. Selim’le oldukça güç bir tip, yani olumlu insan -bir bakıma- denemiştim. Şimdi sürekli olumsuz bir tip düşQnüyorum. Küçük hesapların olumsuzluğunu. Kimsenin okumadığı kitapları okuyan, kötü yaşayan bir adanı. Bu sırada zaten kendimi o kadar olumsuz hissedi)’orunı ki kafamın yükünü alır biraz. Tutunamayanlar’dan çıkardığım Burhan, uygun bir biçimde ele alınabilir. Seliın’in küçük gazetedeki yazı işleri müdüriınde de bu adama uyan bir yön var. isimleri bulalım. Adamın adı: Hikmet, kadının adı: Sevgi (sonradan değişebilir, şimdilik kolaylık sağlasın da). Hikmet, kendinde kötü gördüğü -ve engel olmadığı- her özelliği açıkça belirtiyor. Aşağılık bir adam. Self-concious olmalı. Hem de nasıl! Hikayedeki hımın güzellikler, Hikmet ile Sevgl’nin ilişkisi. Sevgi bunu hiç anlamıyor.

Hikmet farkında. Fakat kötülüklerine engel olamıyor. Gene de ilişkinin başından itibaren aralarında geçen her olayın kılçiık yönlerini gôr(lyor. Son okuduğum Gaıııts peoplc play’in 1 de)’iıniyle ‘bad gamcs’ O)�ıurorlar birbir-

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir