Orkun Ucar – Hayal Gucunun Komutanlari

Çocuk edebiyatında esas kahraman okuyucudur. Gerçi bu özellik her edebiyat türünde şöyle veya böyle geçerlidir ama çocuk edebiyatında daha etkilidir. Çocuk okuyucu kendini hikayeyle veya kahramanlarla özdeşleştirmelidir. Empati dediğimiz duygudaşlığı yaşamalıdır. Çocukların gerçeklik algısı büyüklere göre daha elastikidir. Baş karakterin dertlerini dert etmeli, sevinçlerini paylaşmalıdır. Bu bağ yazar tarafından başarıyla kuruluyorsa; hikayenin kahramanı ha bir çocukmuş, ha bir sandalye veya balonmuş fark etmez. İşte bu açıdan son zamanlarda edebiyat gündeminde ön planda olan iki çocuk kahraman serisine baktığımızda Harry Potter karışımı daha iyi tutturmuş gözüküyor. Hikayelerini kısaca hatırlamak gerekirse… Harry Potter daha bebekken anne ve babasını bir trafik kazasında kaybetmiştir. Daha doğrusu okul çağına gelene kadar böyle bilir. Teyzesi Petunia, kocası Vernon Enişte ve oğulları Dudley’le birlikte mutsuz bir yaşantı sürmektedir. Fakat Harry’nin hayatı Büyücülük Okulu Hogwarts’dan davetiye alınca değişecektir… İşte tüm dünyayı kasıp kavuran gerek seriyi oluşturan kitaplar, gerekse filmleriyle küçük büyük çocuk olanların ilgisini çeken, yazarı J.K. Rowling’i en çok kazanan yazarlar arasına sokan hikaye kısaca böyle başlar. Serinin her kitabında Harry’i yeni bir okul döneminin başında Dursley’lerin evinde sıkılırken buluruz.


Harry okulda da gerek okul ortamının, gerek kökeninin getirdiği zorluklar yanında Lord Valdemort adlı bir kötü büyücünün yarattığı tehlikelerle de uğraşır. Geçtiğimiz yaz Dünya çapında bir kampanya ile satışa sunulan serinin son kitabı “Zümrüd-ü Anka Yoldaşlığı” da daha önceki kitaplarda uygulanan kalıplara göre yazılmış. Yani kötüler yine bütün güçleriyle faaliyette, onların yanında Harry’nin hayatını bezdiren yan unsurlar –Büyücülük Bakanlığı ve onun kendi çıkarlarını koruyan bürokratik yapısı- eklenmiş. Artemis Fowl ise dahi bir suçlu çocuk. Babası Rus mafyası tarafından tutsak alınıp, annesi de karanlık odasına kapanınca ailenin suç imparatorluğunu sürdürmeye çalışıyor. Artemis’in ilk kitaplarda derdi yeraltındaki Perilerin altınlarının bir kısmını alabilmek iken daha sonraki kitaplarda Perilerle başka tehlikelere karşı işbirliği yaptığını görüyoruz. Harry’nin tersine Artemis genellikle planlayıcı ve olayları kontrol eden bir konumda. Yan karakterler onun iri yarı koruyucusu Kahya, Peri polisi Holly Short ve Cüce Mulch Diggums. Serinin son kitabı Sonsuzluk Kodu’nda, Artemis’in çaldığı Peri teknolojisi ile yaptığı çok özellikli bir küp ve onun kötülerin eline geçmesi üzerine yaşanan olaylar konu ediliyor. Perilerin varlığını ve gizliliğini tehdit eden ve Dünya üzerindeki bilgisayarlar, banka hesapları ve uyduları kontrol edebilen bu küpü geri almak için Artemis, Holly, Cüce Mulch, Kahya ve kız kardeşi Juliet güç birliği yapacaklardır. Kötü karakter ise büyük şirket başkanı Jon Spiro. AVANTAJLAR, DEZAVANTAJLAR İki serinin de çocuklara yönelik olsalar da, büyüklere öykündüklerini net bir şekilde söyleyebiliriz. Daha çok okul çağına geçen çocuklar için yazılmış kahramanlar büyüklerin yaptıkları işlere çok meraklılar. Yazar mantıkları da kurgu da aynen büyüklere göre çalışmış, sihirli bir dünyaya kapıyı açarken bile gerçeklik hırs ve düşünce yapısıyla hareket ediyorlar. Özellikle de Artemis’i birkaç yaş daha büyütmenin, hatta onu bir genç yapmanın kurgu anlamında çok büyük bir zorluk çıkaracağını söyleyemeyiz.

Bunun Artemis’in dezavantajlarından biri olduğunu ekleyebiliriz. Kahramanlar Harry ile Artemis: Eğer baş karakterlerimizi karşılaştırırsak bariz olarak Harry daha üstün gözüküyor. Nedenine gelince; Harry daha serinin ilk kitabında klasik bir masala: Külkedisi’ne dayanarak çocuk okuyucu ile bağlantı kuruyor. Yani anne ve babası ölmüş Harry, Dursley’lerin evinde, teyzesi ve eniştenin yanında oğulları Dudley tarafından da kötü bir muameleye maruz kalıyor. Bu başlangıç direkt olarak okuyucuyu Harry’e bağlıyor. Aynı çaba Artemis’in ilk hikayesinde de ebeveynler üzerine görülüyor. Artemis ailesini kaybetmemiştir ama babası Rus mafyasının elinde, annesi ise karanlık bir odada oğluna ilgi göstermeyen bir melankoli içindedir. Ama Artemis okuyucuyu kendisine bağlayacak bu temeli yan unsurlarla iyi desteklemiyor. Harry’nin ikinci avantajı, herhangi bir çocuğun hayalini kuracağı gibi sıkıntılı gerçeklikten kendisini koparan sihirli bir dünyaya adım atması, üstelik de kitabın başındaki Külkedisi kompleksine uygun olarak “özel bir insan” olarak. Tabii insanlara Muggle denildiğine göre ona ne kadar insan demek doğru o da tartışılır. Harry’nin Dursley’lerin evinde ikinci sınıf bir çocukken, kötü muameleye maruzken, birdenbire üstün güçlerinin ortaya çıkması okuyucunun onunla birlikte aldığı yolda güzel bir hikaye müjdesi veriyor. Artemis ise henüz okuyucuyu kendi öyküsünü geliştirecek dertlerin içine çekmemişken, öyküsüne ortak etmemişken planlara ve maceraya başlıyor. Onda da sihirli bir Dünya var ama bu Dünya’yla Harry’de olduğu kadar iç içe olmuyoruz. Ketumluk konusunda Harry de, Artemis de birbirine benziyorlar. Büyüklerine veya arkadaşlarına genellikle az veya kısıtlı bilgi veriyorlar.

Özellikle Harry de bu okuyucuyu bazen sinirlendirecek kadar üst noktaya taşınıyor. İki kahraman içlerinde vicdani olarak iyi-kötü savaşı yaşıyorlar; Harry her ne kadar karşılaştığı zorluklara karşı üstün güçlerine rağmen sıkıntı çekse bile esasında o güçlerin onu kolayca savaşın diğer tarafına taşıyabileceği bir noktada duruyor. Artemis Fowl ise maceralarında daha kötülere karşı –evcildaha iyi kötü konumunda yazılıyor. Öte taraftan iki karakterinde otoriteyle sorunu var. İki çocuk da otoriteyi güvenilmez olarak görüyor. Özellikle Harry bazen çok sıkıntıya düşse bile başına gelenleri anlatma veya gördüklerini söyleme konusunda aşırı ketum davranıyor. Nitekim Harry Potter’ın yanında olan büyüklerinden de aynı tavrı görüyoruz; yani mümkün olduğu kadar az bilgi verme. Bu tür bir iletişimsizlik karşısında her kitapta ölümcül tehlikelerle karşılaşıyoruz. Belki yazar Rowling, bu şekilde çocuklara kendi başlarına bazı şeyleri başarma ve kendilerine güvenme konusunda bir mesaj veriyordur ama sonuçta Harry Potter’ın her kitabındaki maceranın başarının yanında, üzücü bir yanı da olduğunu belirtmek lazım. Artemis kitaplarında yazar Eoin Colfer, Harry Potter’ın yazarı Rowling kadar belirgin kalıplar kullanmıyor. Her kitabın kurgusunda Artemis’in girdiği bir macera, onun suç planlarına tanık olurken Rowling kitap kurgusunda hep aynı kalıbı izliyor. Bu kalıba göre Harry Potter Dursley’lerin yanında sıkıcı, belirsizlikler içinde ve kötüler tarafından planların yapıldığını bilerek maceraya başlıyor. Bu sıkıcılıktan diğer büyücü arkadaşlarının yanına giderek bir nebze uzaklaşıyor ama kötüler çemberi daraltıyor. Bunun yanında “otorite” kuralları gereği Harry Potter’ın karşısında duruyor. Harry Potter kendisini savunurken bile her an kuralların duvarları karşısına çıkıyor.

Yan Karakterler ve Arkadaşlık… Harry Potter serisinin Artemis Fowl’a karşı gerçek üstünlüğü yan karakterlerde ortaya çıkıyor. Rowling Ron ve Hermione başta olmak üzere tam bir çocuğun ilgisini çekebilecek bir arkadaşlık veya sorunlarıyla dahi olsa okul ortamı kurarken, Artemis Fowl’da bu açıdan büyük bir eksiklik hissediliyor. Gerek kahya, gerekse Peri dünyası veya düşmanları bu seride çocukları içine çekebilecek bir ortam oluşturmuyorlar. Zaten başta getirdiğimiz Artemis büyük olsa pek bir sorun olmazdı eleştirisi bundan kaynaklanıyor. Çocuk okuyuculara ses verilirse Harry Potter kitaplarında, Hermione ve Ron’un baş karakter kadar sevildiğini ve takip edildiğini öğrenebiliyoruz. Özellikle Hermione çalışkanlığı, birçok sorunda çözüm getirici, planlayıcı olarak Harry’nin savruk yapısı yanında bir kız çocuğu olarak gerçekten iyi bir karakter. Hatta Harry kötüler ve kurallarla onu değil, kötüleri koruyan yapı ile bunalmışken, olayların akıntısına kapılmışken Hermione planlarla veya çözümlerle baş kahraman olabiliyor. Bu son kitapta çok daha belirgin. Örneğin Hermione, harry ve arkadaşlarını karanlık sanata karşı savunma dersleri için organize ediyor, Harry için yararlı olan bir röportajı planlıyor. Ron ve Harry’ye her kitapta olduğu gibi derslerinde yardım ediyor. Bu arkadaşlık yapısı seriye daha derinlikli bir yapı kazandırırken, Artemis çok daha basit bir kurgu olarak karşımızda duruyor… Kahya, periler veya diğer yan karakterler çocukların okumaktan hoşlanacağı bir arkadaşlık ortamı yaratamıyor. O zaman karşımızda sadece belli bir ana macera peşinde planlar yaşanan, zengin olmayan bir konu ile Artemis karakterinden başka bir şey kalmıyor. Serilerin Geleceği… Geçmişten günümüze izlenebilecek çocuk edebiyatında, özellikle okul çağı çocuk edebiyatının büyüklere fazla yaklaştığını söylemek lazım. Yani çocuk kahramanlar büyümüş de küçülmüş bir hava içinde, büyüklerin mantık yapısı ve çözüm yetenekleri ile hareket ediyorlar. Bunun popüler anlamda çok uzun ömürlü olmayacağını söylemek lazım.

Evet, elbette Harry Potter’ın müthiş başarısından sonra benzerleri çıkacaktır ama onun kadar başarılı olabileceklerini söylemek zor. Söz konusu Harry Potter ve Artemis için de, “Denizin bitmez üzere olduğunu” söylememiz lazım. Harry Potter’ın yazarı J.K. Rowling için, ünlü korku yazarı Stephen King’in bir eleştirisi vardı; “İyi bir yazar ama cesur yazmıyor.” Evet bu eleştiriye katılmamak mümkün değil ama bu sırada Stephen King’in son yıllarda onu başarıya ulaştıran çocukluk korkularından uzaklaştığına da dikkatimiz çekiliyor. Stephen King’in birçok kitabında okuyucuyu yakalayan şu anda J.K. Rowling’in kullandığı malzeme değil miydi? Örneğin; “IT – O” adlı kitabında çocuk kahramanlar, korku karakteri olarak bir baş yapıt olan o Palyaço’ya karşı tıpkı Harry Potter ve arkadaşları gibi savaşmıyor muydu? Harry Potter’ın Draco Malfoy’u varken, o “Kaybedenler Takımı”nın kendi düşmanları yok muydu? J.K. Rowling’in Harry kitaplarında hep aynı kalıbı kullanması, özellikle işin kötülük taraftarını derinliksiz bırakması serinin zenginleşebileceği açılımları kapatıyor. Bu açıdan serinin ancak bir-iki kitabı daha bu kadar popüler taşıyabileceğini söylememiz lazım. Öte taraftan Artemis’in sıkıntısı daha belirgin. Zaten çocuklara yönelik tavrı sadece karakterinin “çocuk olduğunun söylenmesi” olan bu seri daha çok büyüklere göre, kötü yazılmış bir kitap gibi duruyor. Artemis’in yaş itibariyle de gidebileceği yön şu ana kadar çıkan kitaplarda harcanmış gözüküyor.

Yani Artemis serilerinde çok daha kısa bir zamanda hikayenin geçtiği Dünya daha zenginleştirilebilirdi. Oysa kitaplar sadece macera peşinde konu sürüklenirken yan unsurların zenginleştirilmesine pek dayanmamış. Yani okuyucu için ana macera dışında pek cimri davranılıyor. Yazarın bu kendini açmayan ve sıkıntılı tavrı serinin ilerisi için ümit verici değil. Artemis’i okurken bir tehlike karşısında gerildiğinizi, okuyucu gerilimli bir atmosferin içine sokamadığını, kitabın bütününde hiç gülümsemediğinizi fark ediyorsunuz. Tehlike yok; çünkü Artemis her zaman planlayıcı, her zaman dahi çocuk. Gülümsemiyorsunuz; çünkü espri yok.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir