Özer Ozankaya – Toplumbilim

Bu bölümde toplumbilimin temel amacı, temel kavramlannın tanımı, başlıca öncülleri, üzerinde durduğu ana konular, kısa tarihçesi ve ana doğrultulan belirtilmektedir. I. T O PL U M B İL İM İN TA N IM I: Toplumbilim, insanların toplum yaşamının koşullarını nesnel olarak ve toplumsal bütün içinde inceleyen bir bilimdir. Amacı, insanların davranışlarını belirleyen toplumsal çevrenin yapısal öğelerini aydınlatmak, bu çevrenin oluşumunda, işleyişinde ve gelişimindeki düzenliliklerini açıklamaktır. 1.1. TOPLUMBİLİM NEDİR? Bu tanımın daha aydınlık olabilmesi için toplum kavramını da tanımlamak yerinde olacakttr(‘). Toplum, başta kendi-kendini korumak ve sürdürmek olmak üzere bir çok temel çıkarlarını gerçekleştirmek için işbirliği yapan (bir ölçüde çatışmakla birlikte) insanlardan oluşan, göreli bir sürekliliği olan, genellikle belli bir coğrafyasal yeri ve ortak ekini (= kültürü) bulunan, çok ya da az ölçüde kurumlaşmış bir karmaşık ilişkiler bütünüdür. Toplumu gelişigüzel ya da geçici insan yığınlarmdan ayırdetmek gerekir. Bir oyun alanındaki ayaktopu izleyicileri, bir trendeki yolcular gelişigüzel bir araya gelmiş insan yığınlarıdır. Gösterin yanında yolculuğun bitiminde bu yığınlar da ortadan kalkar- (*) Bu kitapta özel olarak tanımı verilmeyen toplumbilim terim ve kavramlarının tanım lan için, Ö zer Ozankaya, Toplum bilim Terim leri Sözlüğü, 3. basım, Savaş yayınlan, 1984’e bakılabilir. 1. 11 lar. Kurumun ise belli bir örgütleniş düzeni, eşdeyişle yapısı ve göreli de olsa bir sürekliliği vardır.


Gerçekten toplumun yaşam süresi onu oluşturan bireylerinkiyle karşılaştıramayacağımız ölçüde uzundur. Örneğin tarihçilerce Anadolu’nun Türkleşmesinin tamamlandığı tarih olarak kabul edilen XI. yüzyılı çıkış noktası olarak alsak, bin yıldan beri Anadolu’da bir Türk toplumu var demektir. Oysa bu bin yıl içinde kaç milyonlarca birey yaşamış ve ölmüştür. Toplumun bu sürekliliğini, insanı meydana getiren hücreler durmadan yeni hücrelere yerlerini bıraktıkları halde, kişi olarak aynı kişi olmakta süregitmesine benzeten toplumbilimciler vardır. Gerçekten bireyler olarak vücudumuzu oluşturan fiziksel madde hemen her on yılda bir tümüyle değişip yerini başka moleküllerden oluşan yeni bir fiziksel maddeye bıraktığı halde kimliklerimiz aynı kalmakta, kimse bizim aynı kişi olduğumuzdan kuşkuya düşmemektedir. Bunun gibi, örneğin iki yüzyıl önceki Türk toplumunu oluşturan bireylerden hiç biri bugün yaşamamakta, ama yine bir Türk toplumu var olmakta süregidiyor. Toplumun bu sürekliliğini yapan öğe ve etkenlere derslerimiz ilerledikçe değineceğiz. Burada bu sürekliliğin göreli olduğunu belirtmeliyiz. Çünkü örneğin ikiyüzyıl önceki Türk toplumuna göre bugünkü Türk toplumu çok önemli, temel nitelik değişimlerinden geçmiştir ve bu açıdan bakarsak bugünkü Türk toplumunun geçen yüzyıllardaki Türk toplumunun özdeşi olmadığını söyleyebiliriz. Nasıl ki kişiler olarak yaşamımız boyunca aynı adı taşımamıza, temel toplumsal-ekonomik biçimlenişimizin ana çizgileriyle süregitmesine karşın, organizmamız başta olmak üzere maddi koşullarımızda, düşünüşümüz, beğenilerimiz, ilgilerimizde, yeteneklerimizde… küçük-büyük birçok değişmeler olabiliyor. Bireyler olarak yaşam süremiz toplumunkine oranla çok daha kısa süreli olduğu için, bir bireyin yaşam dönemi içinde çok büyük niteliksel toplumsal değişmeler ortaya çıkamayabilir. Toplumları ise birçok yüzyılları kapsayan uzun dönemler içinde izleyebildiğimiz için, toplumların yaşamında köklü, niteliksel dönüşümleri görüp ortaya koymamız olanağı vardır. Toplumsal evrim konusundaki bu araştırmalar, bize aynı zamanda ‘insan’ın da tarih içinde geçirdiği evrimi izlemek olanağını vermektedir. İşte toplumun sürekliliğinin göreli olduğunu söylerken, değişmenin toplum gerçeğinin temel bir öğesi olduğunu belirtmek istiyoruz.

12 Yukardaki tanımda işbirliği ve çatışmanın da toplum yaşamında bir arada var olduğunu söylerken, çıkar ortaklığı ve işbirliği öğelerinin de göreli olduğunu; yalnız uyumun, ya da yalnız uyumsuzluğun var olduğu bir toplum yaşamının düşünülemeyeceğini belirtmek istiyoruz. Ancak yine belirtmek gerekir ki göreli de olsa üyumun ağır basmadığı, eğemen olmadığı durumlarda toplum çözülmüş, ya da çözülüyor demektir. Demek ki bu durumda bir toplumun varlığından söz edilemez. Çünkü bir toplumda uyum, üyelerin % 100 ünü olmasa da çoğunluğunu içermiyorsa, her alanda olmasa bile temel önem taşıyan birçok bakımlardan(*) bunu yapamıyorsa, orada toplum yaşamı olanaksızlaşır. Değişme, yeni denge ve uyum arayışıdır. 1.1.1 Toplumbilimin Öncülleri: (**): Bu toplum tanımına dayanarak diyebiliriz ki toplumbilimin başlıca iki öncülü vardır: 1) İnsan hiçbir zaman tek başına yaşamamaktadır. İnsanın bulunduğu her yerde bir toplum yaşamı da vardır. Robinson Cruzoe yalnızca insan düşlemesinin bir ürünüdür. Burda bile bir toplumun üyesi olduğu görülmektedir: Akşamları saat 5 çayı içmesi, pazar günleri tapınması, v.b. 2) İnsan ve toplum tarih içinde sürekli bir değişimden geçmekledir. Bundan dolayı, her çağ için geçerli olabilecek bir tek insan niteliği, bir tek toplum niteliği söz konusu edilemez. İnsanın da, toplumun da nitelikleri tarihsel gelişim içinde sürekli bir değişmeden geçmiştir ve geçmektedir.

Bu gelişmeler her toplumda aynı zamanda, aynı hızda ve tıpatıp bir benzerlikte olmaz. Bu bakımdan toplumbilimin konusunu oluşturan insan ve toplum hem zaman içinde, hem de yere göre ayrımlar gösterir. Örneğin kölelik düzeninin yürürlükte olduğu Eski Mısır, Eski Yunan ya da Eski Roma toplumlan nasıl günümüz toplumlanndan nitelik bakımından ayrımlı idiyse, o çağ insanları da duygu ve düşünceleri, ilişkileri, alışkanlıkları, beğeni­ (*) Temel önem taşıyan bu öğelerin neler olduğu konusunda Toplumsal Yapı bölümüne bakınız. **) Öncül: Bir tasımda (= tümdengelim yoluyla sonuç çıkarma yönteminde) sonucu hazırlayan ilk iki önermeden her birine denir. Ömek: («Bütün insanlar topluluk içinde yaşarlar.» «A da bir insandır.» «A da topluluk içinde yaşar.»] Görüldüğü gibi öncül, doğru sayılan ve kendisinden birçok sonuçlar çıkarılan bir öneridir. İşte bize göre toplumbilimin de çıkış noktasını oluşturan öncüller bunlardır. 13 leri… bakımından günümüz insanından ayrımlı bir nitelik taşıyordu. Bunun gibi gelecek çağların insanları ve toplumları da günümüzdekilerden ayrımlı olacaklardır. Ö te yandan aynı tarih döneminde de toplumların birbirlerinden ayrımlı değişme aşamalarında bulunmaları olanaklıdır. Bunun en belirgin bir örneği günümüz dünyasındaki toplumların gelişmiş (ya da sanayileşmiş ve sanayi-sonrası) toplumlar ve gelişmemiş (ya da sanayileşmemiş), dahası, geri ya da ilkel toplumlar olarak bölünmüş olmalarıdır. (İnsanlığın çoğunluğu bugün de ikinci tür toplumlarda yaşamaktadır.) Bu, temelde, toplumbilimin açıklamaya çalıştığı türlü nedenlerle kimi toplumların, -başta sanayi ve ticaret olmak üzere tarım dışı etkinliklerin gelişmesi gibi- belli kimi değişimlerden daha önce, ya da daha hızlı bir biçimde geçmiş olmasının bir sonucudur^).

Bundan başka, bir de insanın yaratıcılığına ek olarak türlü coğrafya, dil, tarihsel rastlantı… etkenlerinin sonucunda değişik budunsal ve yöresel ekinler (kültürler) de oluşmuştur. Nitekim bir Türk ekini, Fransız ekini, bir Alman ekini, bir Çin, bir Japon ekini… ayırdedebiliyoruz. Ancak toplumların gerek tarih içinde köklü nitelik değişimlerinden geçmekte olmaları, gerekse yere göre, buduna (= kavime) göre ayrımlar göstermeleri toplumların yaşamında düzenlilikler bulunmadığı, Onların gelişiminde genel yasalara varılamayacağı anlamına alınmamalıdır. Bundan sonraki bölümde toplumsal olayların niteliklerini incelerken, böyle düşünerek toplumsal yaşamın doğal olaylarınki gibi bilimsel açıklamasının yapılamayacağını savunanlar bulunduğunu ve bu tutuma karşı toplumbilimin nasıl karşılık verebileceğini inceleyeceğiz. Bu nedenle şimdilik toplumsal yaşamın, insana toplumsal çevresini bilgili olarak anlama, açıklama ve düzenleme olanağı verebilecek bir biliminin yapılabileceğini belirtmekle yetiniyoruz. 1.1.2. Toplumbilimin Amacı: Görüldüğü gibi toplumbilimin başlıca amaçları a) toplumları zaman ve y’er bakımından nesnel ve somut koşullan içinde anlamak, (•) Bu değişim sürecine ancak gecikerek girebilen az gelişmiş toplumlarda bu durumun, yoğunl ışan uluslararası etkileşim bağlamı içinde yol açtığı sonuçlar Toplumsal Değişme bölümünde incelenecektir. 14 b) onların tarih içinde geçirmekte oldukları değişimin etkenlerini ve doğrultusunu açıklamak, c) ayrı ayn toplumlar üzerinde yapılan bu açıklamaların ortaya çıkardığı benzerlikleri saptayıp genellemelere varmaya çalışmak, d) böylece de insanlara toplumlannın değişme süreci üzerinde etkili olma olanağını, eşdeyişle öngörü olanağını sağlamaktır. Bunlar toplumbilimin toplum bütünü düzeyindeki amaçlarıdır. Kuşkusuz toplumbilimin daha alt düzeylerde kalan inceleme konuları da vardır. Örneğin aileyi, hukuku, siyasal örgütlenişi, toplumsal tabakalaşmayı, eğitimi, sağlığı, çocuk suçluluğunu, doğum ve ölüm leri… bu alanlardaki insan davranışlarını, işbirliğini ve dayanışmayı, uyuşmazlıkların nedenlerini ve giderilme yollarını, özetle toplumsal örgütlenmeyi ve çözülme durumlarını… vb. de ayrıntıları içinde inceler toplumbilim. Ancak bu konuları, toplumun geri kalan kesimlerinden soyutlayıp tek başlarına değil, tam tersine toplum bütünü içindeki yerlerini ve öbür toplum kesimleri ile ilişkilerini gözönünde tutarak incelemelidir.

Bunu yapabilmek için de toplumbilimin hem somut gerçeği sürekli olarak gözlemlemesi, hem de bir genel toplum kuramına sahip olması gereklidir. Bölüm IV’de belirtileceği üzere böyle bir genel toplum kuramına sahip olmayan toplumbilimciler, dikkatlerini ve güçlerini toplumun küçük küçük kesimleri (= örneğin küçük kümeler) üzerinde odaklaştırmış; bu kesimleri bütün içindeki gerçek yerlerine oturtamamışlardır. Toplumbilimin de birbirleriyle eşgüdülmemiş, ilişkileri belirlenmemiş çok sayıda, küçük toplumbilim dalları arasında parçalanmasına; her zaman birlikte gitmesi gereken kuramsal çalışma ve görgül (= ampirik) araştırma çalışmasının da birbirinden kopmasına yol açmışlardır. Ö te yandan benimsedikleri genel toplum kuramını yeni olgularla sürekli sınamak yerine, onu her zaman için geçerli, değişmez bir açıklama sayanlar da toplumbilimin gelişmesini engelleyici olmuşlardır. 1.1.3. Toplumbilimin Üzerinde Durduğu Başlıca Öğeler: Üzerinde durduğu başlıca öğeleri belirtecek olursak, diyebiliriz ki toplumbilim bireyin toplum içindeki yerini, toplumsal kümeleri, toplumsal sınıfları; ekonomik, toplumsal ve siyasal kurumlan; nüfusu, yerleşme düzenini; bilgi ve uygulayımbilim (= teknoloji) düzeyi ile gelenekler, görenekler ve inançları, başka de15 yişle davranış kalıplarını, hoşgörüyü ve hoşgörüsüzlüğü, kısaca ekini (= kültürü) ve bütün bunlar arasındaki karşılıklı ilişkileri, bütün bu öğelerdeki değişmeleri inceler, açıklamaya çalışır. Kısacası toplumun hem bir düzen (= sistem) olarak kuruluş ve işleyişini, hem de bu düzendeki değişimi inceler. 2. T O PL U M B İL İM İN C E L E M E L E R İN D E N B EK LEN EN LER 2. 1. DOĞA BİLİMLERİNİN TOPLUM YAŞAMINA KATKILARI Bilimsel ilerlemelerin insanları yüzlerce, binlerce yıllık korkulardan, güvensizliklerden kurtardığı biliniyor. Geçmiş yüzyıllarda, kimi gcri-kalmış ülkelerde günümüzde bile, bir yerden bir başka yere gitmedeki güçlüklerle karşılaştırıldığında, çağdaş bilimi uygulamaya geçirebilen ülkelerde günümüzdeki gezi koşullarının hızı ve rahatlığı buna çok güzel bir örnektir. Tokyo’da hergün yüzlerce kilometre uzaklıktan 6-7 milyon insan, hızı saatte 200 km.

yi geçen Şin kansen trenleriyle iş yerlerinde çalışmaya gelmekte, akşam da evlerine dönmektedirler. Tarımda biyolojik mühendislik yoluyla ırk ve tür iyileştirmesi, makinalı tarımsal araçların etkinliğindeki artış, zararlılar ve hastalıklarla savaş araç ve teknikleri, vb. yollarla besin üretiminde verimlilik çok büyük ölçülerde arttırılabilmiştir. Deney odalarında başlatılan ilerlemeler, iletişim, ulaştırma, sanayi, konut, sağlık, eğitim, yönetim ve genel olarak yaşamın hemen her yönü üzerinde şaşırtıcı yenilikler getirmiş bulunuyor. Yine Japonya’dan bir örnek verecek olursak, bu ülkede insanlar için yorucu, tehlikeli, sağlığa zararlı ya da sıkıcı bulunan işler sayıları durmadan artan robotlara yaptırılmaktadır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir