Gotthold Ephraim Lessing – Yahudiler

Lessing’in tek perdelik oyunu Yahudiler bir gençlik yapıtı. 1749 yılında yazıldı. 1754 yılında ilk kez, Berlin’de çıkan yapıtlarının 4. cildinde yayınlandı. Ancak 13 Eylül 1775 günü Frankfurt’ta dünyada ilk kez sahneye çıktı. Bu oyunda Lessing, Baron gibi varlıklı ve eğitimli bir kişinin bile, düşüncesinin önyargıda donmuşluğunu konu eder. Oyun süreci içinde bu donmuşluğu çözer. Dolayısıyla us ve mantıkla, özellikle iyi yetişmiş, eğitimli bir kişinin önyargılarından kurtulabileceğini gösterir. Erdem ve aydınlık, önyargının katılığını aşar. Oyun, insanlar arasındaki ilişkilerin, soy sop, köken, din ve inanç ayrımıyla insanca olamayacağını, bunun yerine insanca ilişkilerin karşılıklı sevgi ve saygıyla, us ve mantığı kullanarak yaşanabileceğini gösteriyor. Önyargıların, sevgisizlik ve saygısızlığın, ancak bu oyunda gösterildiği gibi, yalan, dolan ve soygunculuk gibi işlerde maske olabileceğini, aydınlanmacı bir yazar olarak Lessing, 250 yıl önce çarpıcı bir biçimde canlandırıyor. Baron’u kendi uşakları soymak istiyorlar. Ama kendilerini Yahudi’ye benzetmek için sakalla maskeliyorlar. Ama, tam bu sırada oradan geçen bir yolcu, kendi yaşamını da tehlikeye atarak, Baron’u soyguncuların elinden kurtarıyor. Yoksa, soyguncular Baron’un yaşamına da kıyacaklardı.


Maskelerini çıkartıp çiftliğe dönen soyguncu uşaklar, soyguncuların ancak Yahudi olabileceğini yayarken, bu söylentiye Baron’un bile önyargılarına kapılarak kolayca inanması, toplum içinde olağan. Ama oyun geliştikçe, son kerte insancıl, sevimli, gönlü yüce olan kurtarıcı yolcunun bir Yahudi olduğu ortaya çıkıyor. Baron ve kızı, önce bu gerçek karşısında, neye uğradıklarını şaşırıyorlar. Ancak, bir Yahudi’nin de böylesine iyi ve mert bir kişi olabileceğini anlıyor ve kabul ediyorlar. Oyunu on sekizinci yüzyılda okuyan bazı eleştirmenler, Lessing’i, insani kusuru olmayan, mükemmel insan olan bir Yahudi tipi çizmekle eleştirdiler. Lessing, bunlara gereken yanıtı verdi o zaman. Bu yanıtında iki noktaya değindi: Birincisi, doğru, erdemli, soylu bir Yahudi’nin varlığı, olanaksız bir şey mi? İkinci soruysa, böyle bir Yahudi’nin bu oyunda varsayılması olasılık dışı mı? Lessing, önce ikinci soruyu yanıtlıyor. Oyunumda doğrucu, namuslu, saygın bir Yahudi’yi işlemem olasılığa ters mi, sorusunu. Ve eleştirmenin ileri sürdüğü kavramlarla, bu soruyu yanıtlamak istediğini belirtiyor. Eleştirmen, hangi gerekçelerle böyle bir Yahudi’yi olasılık dışı görmüş? Yahudilerin baskı ve horlama altında inleyen bir halk olmaları yüzünden, salt ticaretle uğraşarak yaşamlarını kazanma zorunda kaldıklarını ileri sürmüş eleştirmen. Lessing de, buna aynı gerekçeyle, oyundaki olasılık açısından şu karşılığı veriyor: Eleştirmenin savı, kendi karşıtını da içeriyor. Yani, ileri sürülen gerekçeler ortadan kalkınca, bu kişinin olasılık dışı olma durumu da kendiliğinden ortadan kalkmıyor mu? diye soruyor Lessing. Peki, ne zaman ortadan kalkar bu gerekçeler? sorusuna da Lessing’in yanıtı: Bu Yahudi, Hıristiyanların horlamalarını daha az duyacak koşullara sahipse, yani günlük yaşamını ticaretin sefilliklerine başvurmak zorunda kalmadan sürdürerek iyi yaşam koşullarına sahip olmuşsa. Ve aynen şöyle sürdürüyor savını Lessing: ” Ama bunun için zenginlikten başka ne gerek? Evet, bir de bu zenginliği doğru kullanmak gerekir. O zaman bakılsın, her ikisini de Yahudi karakterime vermiş miyim? O zengin biri; atalarının Tanrısının ona gereksiniminden daha fazlasını verdiğini, kendisi söylüyor; onu yolculuğa çıkarıyorum; evet, hatta onu, içinde olduğu sanılabilecek bilgisizlikten de çıkarıyorum; okuyor, yolculuğa bile kitapsız çıkmıyor.

Söyleyin, benim Yahudimin kendi kendini yetiştirmek zorunda kalmış olması hâlâ geçerli mi? Ama zenginlik, daha iyi yaşam deneyimi ve aydınlık bir us, yalnızca bir Yahudi’de etkisiz kalır denmek isteniyorsa, o zaman ben de bunun düpedüz bir önyargı olduğunu söylemeliyim, bunu da güldürümle yumuşatmaya çalıştım; salt gururdan ya da kinden akan ve Yahudileri yalnızca kaba insanlar olarak göstermekle kalmayıp, aslında gerçekten insanlığın altına iten bir önyargı. İşte din kardeşlerimin bu önyargısının aşılması olanaksızsa, o zaman oyunumun hiç de keyifle izlenemeyeceği gerçeğiyle övünemem. Ama ben her Yahudi’nin namuslu, yüce gönüllü olduğuna mı, ya da böyle görülmesine mi inandırmaya çalışıyorum? Açıkça söylüyorum: Yolcum Hıristiyan olsaydı bile, onun özyapısı yine de çok ender olurdu, ve salt ender olan, olasılık dışı demekse, o zaman o da çok olasılık dışı olurdu. – –

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir