Yüreğinin çarpıntısı Roy Complain’e uzak bir cisimden yansıyarak kaynağına geri dönen yankı gibi, ormandaki açıklığı dolduruyormuş gibi geldi. Bir ayağını kompartımanının kapı eşiğine atmış halde durarak öfkenin damarlarındaki balyozumsu vuruşlarını dinledi. “E hadi, git gideceksen! Gidiyorum diyen sen değil miydin?” Ardından gelen sesteki, Gwenny’nin sesindeki, keskin alay onu açıklığa doğru iteledi. Genzinden yükselen hafif bir homurtuyla birlikte kapıyı arkasına bakmadan çarparak kapattı, sonra sinirlerini kontrol altına alabilmek amacıyla ellerini acıtırcasına ovuşturdu. Gwenny ile yaşıyor olmanın anlamı buydu işte: Yok yere başlayan ağız kavgaları ve benliğini bir hastalık gibi tırmalayan çılgın öfke patlamaları. Hiçbir zaman saf bir öfke de olmuyordu bu – bulanık sular gibiydi ve o, en taşkın anlarında bile yine geri döneceğini, Gwenny’den özür dileyeceğini ve kendini küçük düşüreceğini biliyor, bu gerçek, aklının bir köşesinde pusuda bekliyordu. Kadınını gereksiniyordu Complain. Uyan döneminin bu erken dakikalarında bile, ayakta birkaç kişi görebilmek mümkündü; bir süre sonra işlerine dağılmış olacaklardı. Bir grup adam oturmuş YukarıGit oynuyorlardı. Complain, elleri cebinde onlara yaklaştı ve omuzlarının üzerinden dalgın dalgın baktı. Güverteye boyanmış olan oyun tahtası bir adamın açılmış kollarından iki kat daha uzundu. Üzerine markalar ve semboller yerleştirilmişti. Oyunculardan biri öne doğru eğildi ve kümelerinden bir çiftini ilerletti. Başını kaldırıp Complain’e hınzırca göz kırptı ve zafer kazanmış bir komutan edasıyla, “Beş numarayı kanattan çevirdim,” dedi. Complain umursamaz bir tavırla öte yana döndü. Ömrünün uzun yılları boyunca bu oyun onun üzerinde tekinsiz bir çekim gücü oluşturmuştu. Yeniyetme kol ve bacakları çömelmekten hamlayıncaya ve gözleri gümüş renkli markalan bulanık görmeye başlayıncaya dek oynamıştı bunu. YukarıGit diğerlerini, neredeyse Greene kavminin tümünü de, büyüsü altına almıştı; bu onlara gerçek yaşantılarında bulamadıkları bir güç ve ferahlık duygusu tattırıyordu. Complain kendini büyünün etkisinden sıyırabilmişti, ama onu çok özlüyordu. Zihnini bir şeylerin üzerinde yoğunlaştırabilmek güzeldi ne de olsa.
Brian Aldiss – Yıldız Gemisi
PDF Kitap İndir |