Uykumda kendimi birden, tabancayı tutmuş ta onu, şakağıma değil, yüreğime boşaltıyor gördüm. Oysa tabancanın namlusunu sağ şakağıma dayayıp beynimi dağıtmağa karar vermiştim düpedüz. Bir an öylece, tabancanın namlusunun ucu göğsüme dayalı durdum ; mum, masa ve duvar dönmeğe başladı. Tetiği çektim. Düşlerde bir yüksekten düşmek, boğasınızı sıkılmış ya da hiç değilse en ufak vücut acısı duymadan kendinizi zarara uğramış görmek başınıza gelir, ola ki bir davranışta bulunurken yatağınızda kendinizi yaralarmyasmız, bu da kırk yılda bir olur. Bu düşte de başka şey olmadı. Acı çekmedim ; bununla birlik te içimde herşey sarsılıyor gibime geldi. Karanlıklar çözüldü. Kendimi yüzüm odamın tavanına çevrik, yatmış buldum. Bir tek davranış bile yapamıyordum, ama yanı yöremde kızılca kıyamet kopuyordu. Yüzbaşı boru gibi sesiyle konuşuyor, evin sahibesi keskin çığlıklar atıyordu… İşte, başka şeye bakmadan, beni bir tabuta yerleştirip sımsıkı kapattılar. Tabutun kapandığını duydum ; bu konuda gelişi güzel birkaç şey düşündüm, ölmüş olduğum, bundan kuşku edemediğim, göremediğim, kıpırdıyama-dığım, konuşamadığım, ama duymağa ve kafa tutmağa devam ettiğim düşüncesi de, ilk olarak, birden, dank etti başıma. Herşeyin şaşmadan kabul edildiği düşlerde hep olduğu üzre, kendimi iyice bu düşüncelere alıştırdım. Beni hiç törensiz, toprağa verdiler. Herkes şimdiden basıp gitmişti. Orada, mezarımda, öyle bırakılmış, unutulmuştum. Daha önce, toprağa verilişimi düşündüğümde, çok uzak gelecekte, bir kez yer altındaki yerime girince, hep bir soğuk ve ıslaklık duygulanımı duya cağımı tasarladım. O zamanlar duyduğum oldu iste ; hele ayaklarım buz kesmişti. Bir ölünün bekleyecek artık hiçbir şeyi olmadığını kolayca kabul ederek, hiçbir şey beklemiyordun. Böylece saatler geçti, günler, ya da aylar…
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Bir Garip Kişinin Düşü
PDF Kitap İndir |