Clive Cussler – Dirk Pitt #13 – Şok Dalgası

17 Ocak 1856 Tasman Denizi 1854’te İskoçya’nın Aberdeen kentinde inşa edilmiş olan dört yelkenli gemiden biri diğerlerinden hemen ayrılırdı. Bu, 1256 tonluk, 65 metre uzunlukta, göğe kule gibi yükselen üç direkli büyük bir gemiydi. Denize açılan gemilerin en hızlılarından biri olmasına karşın çok ince hatları nedeniyle fırtınalı havalarda oldukça tehlikeliydi. Ama en hafif bir rüzgârda bile yelken açabilirdi. Gladyatör hiçbir şekilde durgun sular nedeniyle hız kaybedecek bir germi değildi. Ancak, ne yazık ki kaderinde kaybolmak vardı. Sahipleri, gemiyi Avustralya’ya giden göçmenler ve ticaret için donatmışlardı; hem yük, hem de yolcu taşımak üzere inşa edilmiş pek az tekneden biriydi. Ne var ki sahiplerinin çok geçmeden öğrenecekleri gibi o kadar yol parası ödeyebilecek göçmen sayısı pek az olduğundan geminin birinci ve ikinci mevki kamaraları boş kalacaktı. Kıtaya mahkûm nakletmek için devlet ihalelerine girmenin çok daha kârlı olduğu anlaşılınca gemi çok geçmeden dünyanın en büyük hapishanesi olarak hizmet görmeye başladı. Gladyatör hızlı gemi kaptanlarının en sertlerinden olan Charles “Zorba” Scaggs’ın komutasına verildi. Kaptan, lakabını hak etmiş bir insandı. Scaggs kaytaran ya da itaatsizlik eden tayfalarını kırbaçlamasa da, İngiltere ile Avustralya arasında gidip gelmede rekor kıran seferlerde adamlarını ve gemisini yönetmede acımasızdı. Saldırgan yöntemleri sonuç verirdi. Gladyatör, İngiltere’ye üçüncü dönüşünde altmış üç günlük bir rekor kırmıştı ki, bu, diğer yelkenli gemilerin o günden sonra bir daha kıramadığı bir rekordur. Scaggs zamanının efsanevi isimleri olan Herkül’ün kaptanı John Kendricks ve ünlü Jüpiter’in kaptanı Wilson Asher ile yarışmış ve asla kaybetmemişti.


Londra’dan Gladyatör’le hemen hemen aynı saatlerde ayrılan rakip kaptanlar Sidney limanına vardıklarında onu çoktan demirlemiş bulurlardı. Bu hız karabasandan farksız yolculuklar yapan mahkûmlar için Tanrı’nın bir lütfüydü. Daha ağır olan ticari gemilerin çoğu yolculuğunu üç buçuk ayda tamamlarlardı. Ambarlara kilitli tutulan mahkûmlara hayvan muamelesi yapılırdı. Bunların bir kısmı kaşarlanmış caniler, bazıları politik muhaliflerdi, ama çoğu bir parça giyecek ya da bir lokma ekmek çaldıkları için mahkûm edilmiş zavallılardı. Yankesicilikten adam öldürmeye kadar bütün suçlular ceza sömürgesine gönderiliyordu. Erkeklerden ayrı ambarda tutulan kadınlar çoğunlukla küçük hırsızlıklardan tutuklanmışlardı. Her iki cins için de yolculuk olanakları çok kısıtlıydı. Dar, ahşap ranzalarda ince bir şilte, sağlık açısından yetersiz ortamlar ve pek az yiyecek. Tek lüksleri iskorbütü önlemek amacıyla verilen şeker, sirke ve limon suyuyla geceleri morallerini yükseltmek için verilen bir bardak şar;aptı. Kendilerini, başlarında Teğmen Silas Sheppard’ın bulunduğu Yeni Galler Piyade Alayından on kişilik küçük bir grup korumaktaydı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir