David Gibbins – Bizans Altınları

Bu kitap bir kurgudur. İsimler, karakterler, kurumlar, mekânlar, olaylar, yazarın hayal gücünün ürünüdür ve gerçekmiş gibi algılanmamalıdır. Gerçek ya da başka kurgusal olaylarla, mekânlarla yaşayan ya da ölmüş kişi ve kurumlarla herhangi bir benzerlik varsa bu tamamen rastlantısaldır. Romanın gerçek olaylara dayanan zemini, kitabın sonunda yazarın notu olarak bilginize sunulmuştur. Ganimetler genelde gelişigüzel kümeler halinde taşındı; fakat hepsinden fazla göze çarpanlar Kudüs Tapınağı ‘ndan ele geçirilenlerdi. Bunlar, her sanümetrekaresinden büyük bir ustalık fışkıran altın bir masa ile yine altından yapılmış, ama gündelik hayatımızda kullandıklarımızdan çok değişik bir şamdandı. Bir kaidenin ortasından uzanan saptan her iki yana doğru, üç çatallı zıpkına benzer bir yapıda ve daha ince kollar uzanıyordu, kolların uçlarına da dövme altından mumluklar takılıydı; toplam yedi kol vardı ve bu da Yahudiler için kutsal sayılan yedi sayısına gösterilen saygının işaretiydi… Zafer kutlamaları son buldu ve en sağlam yapıları kurmuş olan Roma İmparatorluğunun son imparatoru Vespasian, bir Barış Tapınağı dikmeye karar verdi… erkeklerin bir zamanlar görmek uğruna bütün dünyayı dolaştığı, her birini ayrı ayrı çeşitli kentlerde görmeye hevesli olduğu bütün nesneler bu kutsal ibadet yerinde toplandı ve muhafaza edildi. Vespasian, Kudüs Tapınağından getirilen altın ganimetleri de buraya koydu… Batı yönünden gelen iki altın kartal, ağır ve güçlü kanat çırpışlarıyla kentin üzerinde alçalıp hiçbir yere sapmadan podyuma doğru uçtu. Şafağın solgun ışığında forumun tapınaklarına ve abidelerine yansıyan gölgeleri onları zafer tablosunda hak ettikleri yeri almaya gelen iki Hades’liye[-] benzetiyordu. İki kartal son anda kanatlarını kapatıp Kutsal Yol boyunca kuzeye doğru süzüldü. Defne yapraklarından tacıyla podyumda tek başına duran adam, kanatlarının temasını hissetti ve pençelerindeki mor damarları, altın yaldızlı tüylerinin parlak ışığını gördü. Bu çift onun ganimetleriydi, yarım asır önce bir başka zaferden sonra imparatorluğun kuzey eteklerindeki ıssız bir dağ başında bulup Roma’ya getirdiği güçlü kartalların torunlarıydı. Adam, onları izlerken, kartallar bütün haşmetleriyle kentin merkezinden yükseklere yöneldiler, sanki altlarındaki Kutsal Yol’un her iki tarafında bulunan halkın soluklarıyla uçuyorlarmış gibi kanatları açılmıştı. En yüksek noktada bir süre hareketsiz durdular, sanki Jüpiter eğilip ikisini de bağrına basmıştı. Sonra kısa çığlıklar atarak kanat çırpıp yükseldiler ve kanatlarını yeniden bitiştirip Capitoline Tapınağı’na doğru dalışa geçip Mars Alanı’nda bekleyen lejyonlara doğru gözden kayboldular.


.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle
  1. ne kadar sapık defineci varsa, bu kitabı okuyunca istanbul’un altını üstüne getirecekler 🙂