Jo Nesbo – Harry Hole #3 – Kızıl Gerdan

Gri bir kuş Harry’nin görüş alanına girip, çıkıyor; Harry ise parmaklarıyla direksiyona vurmaya devam ediyordu. Vakit geçmek bilmiyordu. Dün televizyon programının birinde “ağır akan zaman” konusu konuşulmuştu. İşte Harry’nin içinde bulunduğu zaman da tıpkı böyleydi. Noel’de, Noel Baba’yı beklerken zamanın geçmek bilmemesi gibi. Ya da elektrikli sandalyeye oturmuş, elektrik verilmesini beklerken; durduğu düşünülen zaman gibi. Direksiyona daha sert vurmaya başladı. Otoyol gişelerinin arkasındaki açık alana park etmişlerdi. Ellen, radyonun sesini biraz açtı. Radyodaki spiker, büyük bir ağırbaşlılık ve ciddiyetle konuşuyordu. “Uçak elli dakika önce iniş yaptı ve Amerikan Başkanı tam olarak sabah 06.38’de Norveç topraklarına ayak bastı. Başkan, Ullensaker Belediye Başkanı tarafından karşılandı. Oslo’da harika bir sonbahar günü yaşanıyor. Hava adeta, bu zirve toplantısı için en uygun koşulu sağlıyor.


Şimdi tekrar Başkanla ve yarım saat önce basın toplantısında yaptığı konuşmaya kulak verelim.” Konuşmayı üçüncü kez yayınlıyorlardı. Harry; gişelerdeki bariyeri aşmak için çığlık çığlığa mücadele veren basın ordusunu izliyordu. Gizli Servis Ajanı olduklarını belli etmek istemeyen gri takımlı adamlar, gişelerin diğer tarafında durmuş; kalabalığı takip ediyordu. Kalabalığı gözden geçirdikleri her an sırtlarını kamburlaştırıyor, sorun olmadığını görünce de rahatlıyorlardı. Tam on ikinci kez kulaklıklarının doğru yerde olup olmadığını kontrol ettiler. Sonra tekrar kalabalığı gözden geçirip, telefoto lensi nispeten daha uzun olan bir fotoğrafçıyı bir süre izlediler. Ve nihayet, kulaklıklarının konumunu on üçüncü kez kontrol ettiler. Birileri İngilizce konuşarak Başkan’ı karşıladı ve birden etrafı bir sessizlik kapladı. Sonra mikrofondan kulak tırmalayıcı bir ses duyuldu. Başkan gür sesi ve net bir Amerikan aksanıyla dördüncü kez aynı sözleri dile getirdi. “Öncelikle burada bulunmaktan ne denli mutlu olduğumu belirtmek isterim… ” “Ünlü bir Amerikan psikoloğun, Başkan’da ÇKB olduğu yönündeki düşüncelerini okumuştum,” dedi Ellen. “ÇKB mi?” “Çoklu Kişilik Bozukluğu. Dr. Jekyll ve Mr.

Hyde durumu. Psikolog; Başkan’ın şu an görünen normal yönünün, onca kadınla birliktelik yaşayan diğer seks canavarı halinden haberdar olmadığını düşünüyor. Yemin ettiği halde yalan söylemesine rağmen; mahkeme tarafından suçlu bulunmamasının nedeni de buymuş.” Harry, üzerlerinde dolaşan helikoptere bakarak; “Yüce Tanrım,” dedi. Radyoda Norveç aksanıyla konuşan birisinin sorusu duyuldu. “Sayın Başkan, Başkanlığınız döneminde Norveç’i dördüncü ziyaretiniz. Neler hissediyorsunuz?” Sessizlik. “Tekrar burada olmak, gerçekten harika. İsrail ve Filistin Devlet Başkanlarının burada buluşacak olmaları da bu ziyarete ayrı bir önem katıyor. Aslolan… ” “Sayın Başkan, Norveç’e yaptığınız son ziyaretten bir şeyler hatırlayabiliyor musunuz?” “Evet, elbette. Umuyorum ki bugünkü konuşmalarda…” “Sayın Başkan, Oslo ve Norveç’in dünya barışı için önemi nedir?” “Norveç’in önemli bir rolü vardır.” Norveç aksanı olmayan biri; “Başkanla göre gerçekçi sayılan somut sonuçlar nelerdir?” diye bir soru yöneltti. Ancak yayın hemen kesildi ve stüdyodan birileri mikrofona geçti. “Sayın Başkan’ın, Norveç’in… Norveç’in Orta Doğu barış sürecinde önemli bir rol oynadığına dair sözlerini dinledik. Başkan şu anda yola çıktı ve… ” Harry homurdanarak radyoyu kapattı.

“Bu ülkenin derdi ne, Ellen?” Ellen, omuzlarını silkti. Arabanın gösterge panelindeki telsizden gelen bir ses “İstasyon 27’deyiz,” anonsunu yaptı. Harry, Ellen’a baktı. “Herkes yerinde ve hazır mı?” Ellen başıyla onayladı. “İşte başlıyoruz,” dedi Harry ve Ellen bu sözleri duyar duymaz gözlerini devirmeden edemedi. Çünkü Gardemoen Havaalanı’ndan çıktıklarından beri, bu sözü beşinci kez duyuyordu. Park halinde bulundukları yerden gişeleri ve gişelerden sonra uzanan Trosterud ve Furuset otoyolunu görebiliyorlardı. Polis arabasının mavi ışıkları ağır ağır dönüyordu. Harry arabanın camını yarıya indirerek elini dışarı uzattı ve sileceğe takılan kuru yaprağı aldı. Ellen, parmağıyla ileride bir noktayı işaret ederek; “Nar bülbülü,” dedi. “Sonbaharın sonunda bu kuşu görmek oldukça sıra dışı.” “Nerede?” “Orada. Gişenin çatısının üzerinde.” Harry başını öne eğdi ve camdan dışarı baktı. “Evet, görüyorum.

Demek bu bir nar bülbülü?” “Evet, ama sanırım sen bir nar bülbülü ile kızıl ardıcı ayırt edecek durumda değilsin.” “Haklısın,” dedi Harry gözlerini kısarak. Uzağı net göremiyordu. Yoksa miyop mu oluyordu? ” Nar bülbülü, nadir rastlanan bir kuştur,” dedi Ellen. Termosun kapağını kapatmaya çalışıyordu. “Öyle mi?” “Bu kuşların yüzde doksan dokuzu güneye uçar. Sadece birkaç tanesi risk alır ve burada kalır.” Radyodan yeni bir anons duyuldu. “62 numaralı istasyondan, merkeze. Lorenskog sapağına gelmeden iki yüz metre önde yol kenarına park edilmiş bir araba var.” “Bir dakika bekle, 62. Araştırıyoruz,” dedi merkezden yanıt veren kişi. Bir süre sessizlik oldu. Esso İstasyonu’nu işaret eden Harry; “Tuvaletleri kontrol ettiniz mi?” diye sordu. “Evet, istasyondaki müşteriler ve çalışanlar dışarı çıkartıldı.

Patron hariç, tabii. Onu ofisine kilitledik.” “Gişeleri de kontrol ettiniz mi?”

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

Yorum Ekle