Etiket: Jo Nesbo

Jo Nesbo – Harry Hole #5 – Şeytan Yıldızı

Batı tarafına doğru artık hafif çökmüş olan ev, killi topraktan bir temelin üzerine 1898’de inşa edilmişti. Bu eğimden dolayı, akan su ahşap eşiği aşarak, batı tarafına doğru meşe parkelerin üzerinde ince bir iz bırakarak yatak odasının döşemesinde ilerliyordu. Akan su arkasından birikenlerle yoluna devam etmeden önce bir an için yerdeki oyukta mola veriyor ve hemen […]

Jo Nesbo – Harry Hole #3 – Kızıl Gerdan

Gri bir kuş Harry’nin görüş alanına girip, çıkıyor; Harry ise parmaklarıyla direksiyona vurmaya devam ediyordu. Vakit geçmek bilmiyordu. Dün televizyon programının birinde “ağır akan zaman” konusu konuşulmuştu. İşte Harry’nin içinde bulunduğu zaman da tıpkı böyleydi. Noel’de, Noel Baba’yı beklerken zamanın geçmek bilmemesi gibi. Ya da elektrikli sandalyeye oturmuş, elektrik verilmesini beklerken; durduğu düşünülen zaman gibi. […]

Jo Nesbo – Yarasa

Ters giden bir şeyler vardı. Pasaport memuru kadın, gözlerinin içi gülerek “Nasılsın dostum?” diye sormuştu önce. “İyiyim ” diyerek yalan söylemişti Harry Hole. Uçağı Oslo’dan kalkıp Londra üzerinden uçmasından bu yana en az otuz saat geçmişti ve Bahreyn’de aktarma yaptıktan sonra saatlerce acil çıkış kapısının yanındaki o lanet koltukta oturmuştu. Güvenlik yüzünden koltuğu çok az […]

Jo Nesbo – Susuzluk

Adam, beyaz hiçliğe baktı. Neredeyse üç sene boyunca baktığı gibi. Kimse onu görmedi, o da kimseyi görmedi. Kapı her açıldığında bir miktar buhar dışarı çıkıyor ve kapı kapanıp her şey sisle örtülmeden önce bir anlığına çıplak bir adam belirip kayboluyordu sadece. Hepsi bu. Hamam biraz sonra kapanacaktı. Tek başınaydı. Beyaz bornozuna daha sıkı sarındı, ahşap […]

Jo Nesbo – Nemesis

Harry yaşlı adamı astronota benzetti. Komik, kısa adımlar, katı hareketler, siyah, donuk gözler ve parke zeminde sürünen ayakkabılar. Adam yerle temasını yitirmekten, havalanıp uzaya doğru süzülmekten korkuyordu belki de. Harry çıkış kapısının tepesinde, beyaz duvarda asılı saate baktı. Pencerenin ardında, Bogstadveien’daki cuma kalabalığında, insanlar çabuk çabuk geçip gidiyordu. Alçalmış ekim güneşi, iş çıkışı saatinde uzaklaşan […]

Jo Nesbo – Leopar Harry

Kadın uyandı. Zifiri karanlıkta gözlerini kırptı. Esneyip burnundan nefes aldı. Bir daha gözlerini kırptı. Yüzünden aşağı süzülen bir damla gözyaşının diğer gözyaşlarının tuzuna karıştığını hissetti. Artık tükürüğü boğazına akmıyordu; ağzı kurumuş ve sertleşmişti. Yanakları içeriden gelen baskı yüzünden şişti. Ağzındaki garip nesne kafasını patlatacakmış gibi hissediyordu. Neydi o? Ağzında ne vardı? Uyandığında aklına gelen ilk […]

Jo Nesbo – Kurtarıcı

Kız on dört yaşındaydı, gözlerini sımsıkı kapatır ve odaklanırsa, çatının ötesindeki yıldızları görebileceğinden emindi. Dört bir yanında kadınlar nefes alıp veriyorlardı. Derin, düzenli gece solumaları. Bir tanesi horluyordu; Sara teyzeydi bu, ona açık pencerenin altına serdikleri şilteyi vermişlerdi. Kız gözlerini kapatıp diğerleri gibi solumaya çalıştı. Uyumakta zorluk çekiyordu, özellikle de etrafındaki her şey yepyeni ve […]

Jo Nesbo – Kardan Adam

Kar o gün başladı. Sabah saat on birde renksiz gökyüzünde beliren iri kar taneleri Romerike’nin tarlalarını, bahçelerini ve çayırlarını bir uzay filosu gibi istila etti. Saat ikide kar temizleme araçları Lilleström’de çalışmaya başlamıştı bile. İki buçukta, Sara Kvinesland Toyota Corolla SR5’ini Kolloveien’m müstakil evlerinin arasında yavaş yavaş ve dikkatlice sürerken kasım karı kasabanın engebeli arazilerini […]

Jo Nesbo – Hayalet – Harry Hole 9

Tiz sesler onu çağırıyordu. Oslo şehir merkezinde, gecenin tüm diğer seslerini, pencerenin dışından mütemadiyen gelen araba uğultusunu, uzaklardan gelen ve yükselip alçalan siren sesini, civarda çalmaya başlamış kilise çanlarının sesini akustik mızraklar gibi deliyorlardı. Dişi fare yiyecek aramaya gitti. Mutfak zeminindeki kirli linolyumda burnunu gezdirdi. Sesleri şimşek hızıyla saptayıp üç kategoriye ayırıyordu: Yenilebilir, tehlikeli veya […]

Jo Nesbo – Hamamböcekleri

Trafik lambası yeşile dönünce kamyonların, arabaların, motosikletlerin ve tuk-tuk’larınl gürültüsü öyle yükseldi ki Robinson mağazasının vitrin camının sallandığını gördü Dim. Az sonra araç kuyrukları hareket etmeye başladı ve kırmızı renkli uzun ipek elbisenin sergilendiği vitrin arkada kalarak akşam karanlığında kayboldu. Taksi tutmuştu. Ağzına kadar dolu bir otobüse ya da delik deşik olmuş paslı bir tuk-tuk’a […]