Pis kokuyor. Her mevsim böyle bu. Değişmiyor. Birçok şey gibi. Koklamayı ne zaman bıraktı, hatırlamıyor. Saymayı bıraktıktan çok sonraları, o kesin. Sadece saymayı mı, yanıt vermeye yetişmeye de çalışmıyor epeydir. Bunun insanları sinirlendirdiğinin farkında ama yapacak şeyi yok. Aksi, bir çene ishali ya da beyin amcıklaması… tövbe tövbe… Bir şu küfrü, bir de sigarayı bırakamadı. Bıraksın da çıldırsın mı? Akıllara zarar bir durum, hani karısı kızı olsa, her akşam basardı onlara dayağı. Döve döve öldürürdü Allah muhafaza. Tuhaf şey, bazen tepesi attığında karşısındakine tekme tokat giriştiğini görüyor. Yapmıyor, yapmaz, ama yaptığını görüyor da biraz rahatlar gibi oluyor ya, kafası karışıyor bu hep içten içe yapmalarla, içerden patlamalarla. En çok, insanların sabah sabah kavga edecek onca şey bulmalarına şaşıyor. Değişmeyen birçok şeyden biri de bu. Kavga değil, şaşırması. Her sabah besmeleyle açar kapısını, yine besmeleyle atar adımını ilk basamağa. Yılların bıkkınlığına rağmen kesmemiştir çünkü umudunu Allahtan. Bazen, ama nadiren, şöyle pencere önüne iki küçük saksıda mor menekşe, uçlarındaki boncuklar sallandıkça şıkırdayan bir maşallah, pilli bir radyo hayal eder. Ancak devlet hizmetinde yoktur böyle cıvıklıklar. Çekiyor besmelesini, atıyor adımını. Bekleyen kimse yok bu sabah. Bu iyiye işaret. Bekleyen olmasa bile uyması gereken bir çizelge var ama. O yüzden oyalanmadan, kahverengi kılıfını dün gece elde yıkayıp kalorifer peteğinin üzerinde döndüre döndüre kuruttuğu yastığını, koltuğun sırtına gelecek şekilde yerleştirip içeriye şöyle bir göz atıyor. Geceden yaptı temizliğini, şöyle bir göz atıp işbaşı yapmasında bir sakınca yok yani. Oturunca hemen solundaki camı açıp bırakıyor soğuk hava girsin içeri, nefes alsın biraz. Dakikalar ilerledikçe nefes almaya yer bulamayacak çünkü, biliyor.
Aslı Tohumcu – Taş Uykusu
PDF Kitap İndir |