Fyodor Mihailoviç Dostoyevski – Ev Sahibesi

Ordınov nihayet oturduğu daireyi değiştirmeye karar vermişti. Dairenin fakir, yaşlı, dul bir memur karısı olan sahibesi, ansızın –kira dönemini bile beklemeden– Peterburg’dan ayrılmış, taşrada oturan akrabalarının yanına gitmişti. Kısa süre içinde çözüm bulması gereken genç adam eski dairesi için üzülüyor, boşaltmak zorunda olduğu için canı sıkılıyordu: Kendisi fakir, ev kiraları ise yüksekti. Ev sahibesinin gitmesinin hemen ertesi günü, şapkasını aldı ve Peterburg sokaklarında evlerin kapılarına asılmış ilanlara bakarak, renkleri kararmış, içleri kalabalık ve büyük, fakir kiracılar için uygun evler arayarak dolaştı. Uzun süre gayretli bir biçimde ev aradıktan sonra içinde yeni, daha önce pek hissetmediği duygular belirmeye başladı. İlk başta dalgın dalgın ve dikkatsizce, sonra dikkatlice ve en sonunda büyük bir dikkatle etrafına bakmaya başladı. Kalabalık ve gürültülü, hareketli sokak, yenilikler ve yeni yaşam tarzı –meşgul ve iş sahibi herhangi bir Peterburgluyu sıkan ve hayatı boyunca uyum sağlamanın, çalıştığı için çektiği sıkıntıyı ortadan kaldırmanın yollarını aramasına neden olan bu günlük hayat ve sıradanlıklar– bütün bu basmakalıp düzen ve onun yarattığı bıkkınlık Ordınov’u içten içe neşelendirmiş ve etkilemişti. Solgun yanakları hafifçe kızardı, gözleri yeni bir ümitle parladı, soğuk ve temiz havayı daha önce hiç nefes almamışçasına ciğerlerine çekti. Kendini son derece rahatlamış hissetti. Sakin ve tamamen içine kapalı bir yaşamı olmuştu. Üç yıl önce doktorasını tamamlayıp özgürlüğüne mümkün olduğu kadar kavuştuktan sonra, o güne kadar sadece ismini duyduğu yaşlı bir adamın evine gitmiş ve o kadar uzun süre beklemişti ki sonunda üniformalı bir uşak başka bir zaman gelmesini bile söylemişti. Çok uzun bir bekleyişten sonra, yüksek tavanlı, loş, içinde fazla eşya bulunmayan, eski büyük aile konaklarından kalmışa benzeyen bir salona girmiş, babasının meslektaşı ve arkadaşı olan, göğsü madalyalarla dolu, saçları beyazlaşmış vasisini görmüştü. Yaşlı adam ona biraz para vermişti. Çok cüzi bir miktardı; bu para, dedelerinden kalan malların satışından gelen paraydı. Ordınov parayı kayıtsızlıkla almış, vasisiyle bir daha görüşmemek üzere vedalaşmış ve sokağa çıkmıştı.


Soğuk ve puslu bir sonbahar akşamıydı; genç adam düşünceliydi ve nedenini bilmediği bir hüzün yüreğini sıkıştırıyordu. Gözlerinde ateş vardı; kâh üşümüş, kâh sıcaklamış gibi hissediyordu. Yolda giderken, eline geçen parayla iki, üç yıl, hatta kıt kanaat geçinmek koşuluyla dört yıl idare edebileceğini hesaplamıştı. Hava kararmış, yağmur çiselemeye başlamıştı. Karşısına çıkan ilk odayı kiralamış ve bir saat içinde de taşınmıştı. Odasına bir manastıra girmiş gibi kapanmış ve dünyayla ilişkisini kesmişti. İki yıl süren bu yaşam onu insanlardan iyice uzaklaştırmıştı.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir