Baurdcan Momiş-Uli, kararlılıkla:
“Hayır!” dedi. “Bir tek şey bile anlatmayacağım size. Başkalarının tanıklıklarıyla yazılmış bir savaşa dayanamam.”
“Niçin?”
Sorumu soruyla karşıladı:
“Aşkın nasıl bir şey olduğunu bilir misiniz?”
“Evet, biliyorum…” “Ben de bildiğimi sanırdım fakat savaş, bilmediğimi gösterdi. Birini seviyordum. En büyük aşk ve kinlerin savaşta boy verdiğine tanık oldum. Böyle bir tanıklığı olmayanların bunu düşünmeleri olanaksız. Vicdanın ve savaşın ne olduğunu biliyor musunuz?”
Bu seferinde emin olmasam da:
“Galiba biliyorum…” dedim. “Hayır, bilmiyorsunuz. Bu İki duygunun çatışmasını yaşamadınız. Bir yanda korkunuz, bir yanda vicdanınız. Siz, sivillerin, çalışanların vicdanını biliyorsunuz. Fakat askerin vicdanını değil. Hiç düşman siperi bombaladınız mı?”
“Hayır.” “Öyleyse savaştaki bir askerin ruhsal durumunu nasıl yazabilirsiniz? Bölüğüyle saldırıya geçen bir askeri düşünün: makineli tüfeklerin ateşini… Arkadaşları yanında peş peşe
düşüyor. O, yerde sürünüyor… sürünüyor… Tam bir saat. .. bir dakikanın da altmış saniyesi… ve düşünün: kaç kez ölebilir? Ama o sürünüyor… Savaştaki bir askerin ruhsal hali bu. Mutluluk nasıl bir şeydir bilebilir misiniz?”
“Bunu da bilmediğime eminim,” dedim.
Aleksandr Aleksandroviç Bek – Moskova Önlerinde
PDF Kitap İndir |