Denis Guedj – Berenis’in Saçları

“Tabanıma bakın, tabanıma! Granit kadar sert ayak tabanlarım var.” “Atsineği kadar da yumuşak bir kafan,” dedi meyhanedeki en yüksek tabureye kurulmuş kadın. “Sanatçıya biraz saygı gösterin!” Obol öfkeden deliye dönmüş, sinirden tir tir titriyordu: “Bir terbiyesizliğinizi daha görürsem annemin üstüne yemin ederim, sahneyi terk ederim. “Hiç durma, annene git! Hadi, annene!” Sahneyi terk edecekmiş gibi arkasını dönen Obol, sonra kararsız bir edayla geri dönüp tekrar dinleyicilere seslendi: “Müze’de ders veren yaşlı Öklid’i hatırlarsınız. Bir öğrencisi ona şöyle sormuş: “ ‘Öğrettiğin matematik bana ne yarar sağlayacak?’ “Öklid hizmetkârlarından birine seslenmiş: “ ‘Madem ki kazanç sağlamadan bir şey öğrenmek istemiyor, şuna üç obol [1] ver!’ “Bende ise tam tersi. Benden bir şey öğrenemeyeceğiniz gibi beni dinlemekle de hiçbir kazanç sağlayamazsınız. Bu yüzden ben değil, siz bana vereceksiniz obollerinizi.” Yemekten artakalanların durduğu masada testiler arasında uzunca iki kılıç, keskin yüzleri yukarı gelecek şekilde konmuştu. Soytarı, çıplak ayaklarıyla bıçaklardan birinin üstünde yürümeye başladı. Kısa boylu, çocuk yüzlü bir adamdı. Yüzündeki acı gülümsemeden, işini yaparken zorlandığı hemen belli oluyordu. Güçlü ve tahta kadar sert kaslı kolları, ipince bacakları vardı. Kadın haklıydı. Minik ayakları ile tezat oluşturan koca kafalı soytarı, sahiden de görüntüsüyle bir atsineğini andırıyordu. Her adımından sonra bir çığlıktır kopuyordu izleyicilerden.


Bir yandan onu cesaretlendiriyor, öte yandan da masanın üstüne kanlar içinde yığılmasını görmek için can atıyorlardı. Obol, ara sıra sendeliyor, dengesini sağlamak için kollarını iki yana açıp, mümkün olduğunca eğilerek tekrar dengesini sağlıyordu. Yakın zamanda Siraküzalı Arşimet’in bulmuş olduğu yerçekimi kanunlarına meydan okuyordu adeta. Dengede durmak için öbür ayağını paralel uzatılmış ikinci kılıcın üstüne attı. Ayakları çeliğe sanki vantuzla yapışmıştı. Turunu tamamlayınca geri dönüp başlangıç noktasına yürüdü. Ama bu defa ağırdan almadan hareket etti. Bir an sendeler gibi olduğunda herkesten “Eyvah!” nidası işitildi. Ama dengesini bulunca izleyiciler düş kırıklıklarını saklamaya gerek görmeden içten bir “Tüüüh!” çektiler.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir