Denis Guedj – Papağan Teoremi

Her cumartesi yaptığı gibi Max, o gün de Clignancourt Bitpazarı’nı dolaşmış, Montmartre Tepesi’nin kuzeyinden yürüyerek gitmişti oraya. Léa’nın, Perrette’in geçen hafta kendisine hediye ettiği lekeli Nike’ları değiştirdiği dükkândaki malları karıştırdıktan sonra sömürgelerden gelen kıvır zıvırın satıldığı büyük depoya girdi; karmakarışık nesnelerden oluşan tuhaf bir yığını eşelemeye başlamıştı ki bulunduğu yerin dip tarafında iyi giyimli, çok sinirli iki kişi gördü. Kavga ettiklerini düşündü. Onu ilgilendirmezdi bu. Tam o sırada papağanı fark etti; bu iki kişi papağanı yakalamaya çalışıyordu. İşte bu onu ilgilendiriyordu. Papağan sert gaga darbeleriyle savunuyordu kendisini. Bu iki kişiden kısa boylusu papağanı kanadının ucundan yakaladı. Papağan yıldırım hızıyla döndü ve adamın parmağını ısırarak kanattı. Max, kısa boylu adamın acıyla ağzını açarak bağırdığını gördü; öbürü, uzun boylu olanı, büyük bir öfkeyle bir yumruk indirdi papağanın kafasına. Max onlara yaklaşınca kendinden geçmiş durumdaki papağanın sanki “Yeti… Yetiş…” diye bağırdığını işitti. Adamlardan biri bir tasma çıkardı. Bir papağana tasma takmak! Max saldırıya geçti. Aynı anda, Ravignan sokağında, Perrette, çok pis yağ kokusu yüzünden nefesini tutarak garajdan bozma odaya girdi. Tavanlıklı karyolanın perdelerini açtı ve Mösyö Ruche’e bir mektup uzattı.


Patates gibi kocaman bir pul vardı zarfın üzerinde. Bir Brezilya puluydu bu! Perrette mektubun haftalar önce postalanmış olduğunu fark etti. Damgadan bu mektubun Manaus’tan geldiği anlaşılıyordu. Mösyö Ruche’ün Brezilya’da tanıdığı yoktu, Manaus’ta ise hiç yoktu.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir