Denis Buican – Darwin ve Darwinizm

Darwin’in Aile Geçmişi . 1809’da Schrewsbury’de doğdu ve 1882’de öldü. Westminter Katedrali’nde, İngiliz ulusunun büyükleri arasına gömüldü. Charles Darwin’in olağanüstü verimli bir yaşamı oldu. Hekim olan babası Robert Waring Darwin’­ in ailesinde, en ünlüsü Erasmus Darwin olan yetkin aydınlar ve güçlü doğabilimciler vardır. Charles’ın baba tarafından dedesi olan Erasmus Darwin, en anlamlısı Zoonomia (1) olim birçok yapıt yazdı. Zoonomia, kuşkusuz, Lamarck’ı etkileyebild:i. Bu yapıtta Erasmus’u torununun geliştirdiği evrimciliğİn habercisi kılan dönüşürncü (2) bir kuramın temeli atıldı. Charles’ın sekiz yaşındayken yitirdiği annesi Suzanne Wedgwood’a gelince, Josuah Wedgwood’un kızıydı; Josuah Wedgwood yalnızca yeni tip bir porselen üreten parlak bir seramik imalatçısı olmakla kalmayıp, aynı zamanda, bir işçi köyü olan Etruria’nın kurucusu ve birçok okulun mimarıdır. Ayrıca İngiltere’nin merkezinde çok sayıda yapay kanal yapıroma katılmıştır. Darwin aile büyüklerinin aydın nitelikleriyle belirgin ayrıcalıklı düzeyini (kökenini), oldukça parlak ve doğuştan yetenekli biri olmasına karşın amaçsız ve sakin bir yaşam sürerek etkin olamayan, mesleği hekimliği bile yapmayan kardeşi Erasme’dan farklı olarak, aşmayı başardı. Merak nedeniyle ve kuşkusuz, olası bir soyaçekimin ağır basacağı korkusuyla, Charles’ın babası Robert, babası 7 Erasmus’dan, yazılı olarak, annesi ve anne tarafından büyükbabası hakkında bilgi istedi. Babasının verdiği ve bize kadar ulaşan yanıt, Charles’ın aile büyükleri arasında belli bazı sinirsel ve alkolizmle ilgili bozuklukların varolduğunu göstermektedir; büyükbabası Erasmus bunların kahtırola geçebileceği kanısmdadır: “İçkinin yol açtığı bütün hastalıklar, belli bir ölçüde kalıtımsaldır; sara’nın ve akli dengesizliğin kökeni, kanımca, içkidedir.


Ben de aynı nedenle sara’ya yakalandım – kanaatkar bir kuşak genellikle içkici bir kuşağın yol açtığı zararları onarmaya çalışır.” Erasmus Darwin ( 1731-1802) dönüşürncü kuramını 1794-1796 yıllarından sonra kaleme almaya başladı; Lamarck’tan önce ve onunkiyle benzer, biyolojik türlerin kökenleriyle ilgili düşüncelerinin yer aldığı, bu alandaki başyapıtı Zoonomia’yı bırak tL Zoonomia’daki yeni düşünceler, zamanınd<>. :.:y!Psine saçma göründü ki İngiliz ozan Coleridge, garip olarak yargılanan bu kavramlarla alay etmek için “Darwinleştirmek” diye bir fıil uydurdu. Erasmus Darwin’in şiirini (3) “Kimi zaman Pamassos eteklerinde yükselen sisler”e benzeten Coleridge, aynı za manda, İncil’in birinci kitabı Tekvin’deki (4) ilk b bölüm yerine “orangutan dinbilimi” diye nitelendirdiği şeyi koyduğu için Zoonomia’mn felsefesine d saldırdı. Böylesine küçültücü savlar, iki kuşak son ra torunu Charles’ın, yapıtıyla karşı karşıya kaldıttı kilise dogmatizminin saldırıları yanında hafif kalır. Yalnızca canlı varlıkların soykütüğü değil, Eras mus’un Zoonomia’sında yer alan birçok konu d , daha sonra Charles’ın yapıtında ele alınıp geliştiri lecektir. Erasmus Darwin şu sözlerle, zaten, do� l seçmenin (5) eşiğine geldi: “Erkek üyeler arasındaki bu savaşımın en son nedeni, türün devamını n güçlü ve en etkin hayvanın sağlaması gereğidir, 8 böylece tür de gelişecektir.” Bazı tarihçiler, Charles Darwin’e, kendi dedesine ve Lamarck’a olan bilimsel borcunu tanımamış olması yüzünden sitem ederler. Otobiyografi’sinde Darwin, üniversite’de öğrenciyken bir arkadaşıyla aralannda geçen tartışmayı anlatır; arkadaşı, “Lamarck’a ve Lamarck’­ m evrim konusundaki görüşlerine çok büyük hayranlık duyuyordu. Onu şaşkın bir suskunlukla dinledim, üstümde belli bir etki bırakmaksızın elimden geldiğince ne dediğini anlamaya çahşıyordum. Büyükbabamın Zoonomia’sını yeni okumuştum, orada da benzer görüşler ileri sürülüyordu, ama benim söylenenlere henüz aklım yatmış değildi. Bununla birlikte, muhtemelen, biraz erken de olsa, bu gibi görüşlerin anlatıldığını ve övüldüğünü duymak Tilrlerin Kökeni adlı kitabımda değişik bir biçim altında geliştireceği m savunmayı kolaylaştırabilirdi.” Belki de Darwin’in bu öznel tarihsel nankörlüğünü açıklaması şu alıntıda yer alan savda yatıyordur: “O dönemde Zoonomia’ya hayrandım, ama aradan on ya da on beş yıl geçip de kitabı ikinci kez okuduğumda, ele alınan gerçekler ve olaylarla ilişkili geliştirilen soyut düşünce önünde, hayal kırıklığına uğradım”. Bundan çıkan sonuç, Darwin’in, evrim düşüncesini ortaya atmış olmalan nedeniyle öncellerine (seleflerine) bütünüyle minnettar, ama kesin kanıtlardan yoksun, soyut ya da yetersiz kanıt getirmeleri yüzünden gene de onlara sitem ediyor olmasıydı. Oysa Charles Darwin, ondan yana olacak somut kanıtlan toplamaya ve düzeneğini (mekanizma) aydınlatmaya çalışarak evrimciliğin savunmasını “değişik bir biçim” altında ele aldı. Her ne kadar, türlerin evrimi üstüne varsayımlar ve kuramlar, onun Tilrlerin Kökeni adlı kitabının yayınlanmasından çok önce dile getiriidiyse de, Darwin gerçekten, evrimciliğinden yana bilimsel verilerin etki9 li bir bireşimini sunar, üstelik, bu olayın temel düzeneği olan doğal seçmeyi belirler.

Fakat biz, Darwincilik olarak adlandınlacak bu güçlü ana parçaya geçmeden önce, Darwin’in yaşamındaki önemli bazı anları üstünde duralım. 2. Yetişim ve . Öjrenim. · Darwin’in çocukluğundaki anlamlı bir belirti de kolleksiyonculuğa olan tutkusudur: Böcekler, kabuk ve kavkılar, kuş yumurtaları, taşlar, eski paralar, pullar toplar ve biriktirir … Bakımlı bir bahçenin ortasında, salona açılan bir limonluk bulunan, olağanüstü bir manzarayla çevrili büyük bir evde büyüyen Darwin, doğabilimci beğenilerini geliştirebildi. Otobiyografi’sini izleyerek, çocuk Darwin’de, yutturmaya ya da bu değilse “yalan söylemeye” bir eğilim olduğu saptanabilir: Böylece, küçük bir arkadaşım, toprağı renkli eriyiklerle sularsa değişik renkte çuhaçiçekleri elde edilebileceğine inandırmak ister: Darwin kendi deyimiyle bu “garip öyküyü” anlatırken, “bu işi hiç denemediğini” kabul ediyor… Özeleştiriye yatkın olan bilgin, çocukluğunda işi “daima hiç bir neden yokken çoşkulandırmak için bile bile yalan uydurmaya kadar vardırdığını” itiraf ediyor. Belki burada yalnızca, imgeleminin (6) meyvelerini, başkalarıyla alabildiğine paylaşmak gereksinimi duyan zengin bir hayal gücü söz konusudur. Ne olursa olsun, daha sonra acımasız bir eleştirel gözle değerlendirilen, hiş kuşku yok ki frenlenmemiş bir hayal güci.­ nün bu ilk aşınlıklan, gerçeğe duyduğu titiz saygıyla belirgin kafasını kurcalayıp duran ve aceleci ge· nelleştinnelere düşman bir Darwin’in yetişimine katkıda bulunacaktı. Çocuk Darwin acımasız biri değildir: Çektikleri acıyı görünce, yalnız ölü böcekleri yakalar ve balık oltasının iğnesine de, daha önce tuzlu suya sokarak öldürülen solucanları takar … Ama her şeye karşın, lO balık avından da, sonralan, gerçek bir tutkuya dönüşen avcılıktan da vazgeçmiyor. Acı çekmeye karşı duyduğu tiksinti q_nu, kendi deyişine göre, babası için pek değerli hekimlik mesleğini bırakmaya zorlar; Edinburg hastanesinde iki önemli ameliyata katılır. Bunlardan birinde hasta bir çocuktur ve Darwin ameliyat sona ermeden hastaneden adeta kaçarak aynlır. Zira, diye yazıyor: “Beni hastahaneye geri döndürmek için hiç bir neden yeterli olamazdı; aslında bu ameliyatlar kloroform var diye şükredilen dönemden önceydi. Bu iki olay yıllarca kafaını kurcalayıp durdu”. Darwin normal (vasat) bir öğrencidir: O çağın -ve de her çağın- katı dersleri, olağanın üstililde olmadıkça herhangi bir öğrenciye hiç uygun değildi.

Birçok seçkin insan gibi -ondan önce de, sonra daCharles Darwin olağanüstü olmanın getirdiği yahnlığı tanımak zorundaydı … İnsan ruhunu anlamakla ünlü hekim babası dahi, bir öfke anında ona şöylf diyebildi: “Avdan, köpeklerden ve fare yakalamaktan başka şeyle uğraştığın yok, ailenin yüz karası olacaksın sen … ” Gerçekten, öğrencimizde ölü dilleri incelemek tutkusu yoktur. O bütün merakını doğa bilimlerine saklamakta ve şiiri, özellikle de Shakespeare’in tarihsel parçalannı düşkünlük derecesinde beğenmektedir. Şiire olan bu beğenisini ilerde yitirecektir, hem de böyle bir estetik beğeni için kendine ayıracak boş zaman bırakmayan, ona soluk aldırmayan daha başka düşünsel uğraşlar nedeniyie yitirecektir. Yeterince sıkıcı öğretim dönemi boyunca Darwin’i daha çok, evin müştemilatına uygun bir laboratuar kuran kardeşine yardım ettiği .kimya deneyleri ilgilendirmektedir. Bu okul dışı araştırmalannı öğrenen arkadaşlan ona “gaz” takma adını takarlar … Kimyager çırağı “gaz” hep kötü bir öğrenci ll olur ve babası da onu olageldiğinden daha önce okuldan alır; Ekim 1825’te Darwin’i kardeşinin bitirmek üzere olduğu Edinburg Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gönderir.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir