Denis Huisman – Estetik (SB)

İlkeler yazannın ünlü önsözünde yapmış olduğu gibi bu -sanatsal- felsefe ağacını Kartezyen yöntemlerle oluşturmak gerektiğinde, her türlü Estetiğin temelinde Platonculuk’un bulunduğu görülür. Gerçekten de Doğu felsefelerine uzanmamıza, Batı felsefelerinin Yedi Bilgeler gibi atalarını mezarlarından çıkarmamıza, Herakleitos’a ya da Hesiodos’a gitmemize hiç gerek yoktur. Estetik’in temellerini atanlar olarak, üç büyük Yunan filozofu Sokrates, Platon ve Aristoteles’i sayabiliriz. Aslında böyle bir üçlemede Sokrates bir öncü, Aristoteles ise Güzelliksin İlahî koruyucu-savunucusu, Platon’un bir halefi konumundadır. Aynı şekilde Plotin ve Saint Augustinus da Platon’un düşüncelerine dayandıkları ölçüde Estetikçi’dirler. Rönesans’a kadar, hatta Rönesans sırasında bile Sanat hakkında geliştirilen her düşünce temel dayanak olarak mutlaka Platon’a sarılmıştır. Kant ve Kantçılığın Hegel, Schelling ve Schopenhauer gibi mirasçıları, tahmin edemeyecekleri kadar Platon cuy dul ar . Günümüzde ortaya çıkmış ve çıkan akımlar da aynı çizgiyi sürdürmektedirler. Sokrates’in geliştirdiği düşünce, Estetik’in önem, li bir evresini oluşturduğu zaman ortada bu kavramların adı bile yoktu. Gerçekten de, mükemmeliyetçi bir yaklaşım bize METAFİZİK kavramının Platon’dan üç, ESTETİK kavramının ise tam yirmi üç yüzyıl sonra doğmuş olduğunu hatırlatabilir. Doğrudur. Fakat biz, böylesine tarihe aykın bir tutumu bilinçli olarak takınıyoruz. Kullanım gelenekleri bizim bu yanlışımızı hoşgörmektedirler. Üstelik biz burada tarihsel bir çalışma da yapmıyoruz. Platon ve döneminin sanatları hakkında söylenebilecek her söz bugüne kadar zaten söylenmiştir: Pierre Maxime Schuhl’ün bu konuda bir tezi ve çok çarpıcı bildirisi vardır.


® Sokrates (470-399) – Ksenophon, Unutulmazlar ve Şölen adlı eserlerinde, Sokrates’in ressam Parrhasios ve heykeltraş Cliton’a gerçek yüz güzelliğini hareketlere yansıtarak modeldeki en sevecen yanları nasıl ortaya çıkarabileceklerini öğretişini yazmıştır. Sözkonusu olan, bedenin içinde tutsak olan gerçek ruh güzelliğine erişmekti. Platon da Phaidon^da. “Beden bir kabirdir” demiştir. Sokrates’ten önceki verilerle Sokrates’in irdelemeleri bize kısmî olma olanağı tanımamaktadır. Çevresine olağanüstü güzellik ışınlan saçan bu pırıl pırıl ruh prensibi. Platon sisteminin temelini oluşturur. Biz burada. Platon düşüncesinin içindeki Sokratesçi fikirleri ayıklayacak değiliz. Öğrencinin, ustaya ait fikirlerin tümünü elden geçirmiş, hatta aşmış olduğu kesin gibidir. İki ustanın eserleri arasındaki farkı anlamak için Phaidon’un (100 E) incelenmesi yeterlidir. Platon’a göre her güzelliğin özünde “algılama şeklimiz ne olursa olsun, ‘güzel’ bulduğumuz nesneleri güzel kılan bir ana güzellik, vardır. Hatta Estetiğin, Sokrates Hippias’a Büyük ifippıas’da, Güzellik’in binbir nesneye yakıştırılan özel bir nitelemeden ibaret olmadığını söylediğinde doğduğu dahi savunulabilir. Gerçi insanlar, atlar, giysiler güzel şeylerdir, ama bunların hepsinin üzerinde Güzellik’in kendisi bulunur.® Sokrates genç Theet^te’e verdiği yanıtlardan birinde, bilimin ne astronomiden, ne geometriden, ne de aritmetikten ibaret olduğunu, tüm bu kısmî bilgilerden daha kapsamlı ve daha büyük olduğunu söylemişti.

Aynı şekilde Güzel de tekil bir nesneye ya da yirmi somut varlığa indirgenemez. Burada artık Platon savmın temel taşına ulaşmış bulunuyoruz: Bu, sonraları ortaya atılacak tüm estetiklerin bir tür önbilgisi gibidir. Fakat Sokrates artık aşılmıştır.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir