Ahmet Cevizci – Felsefe Tarihi Thales’ten Baudrillard’a

İnsanlar mesleki kariyerlerini, genellikle hem alanın normlarını, gerekli kıldığı şeyleri veya ihƟyaçlarını hem de kendi yapabileceklerini hesaba katarak planlarlar. Bu ikisinin birlikteliğinden sağlam ve doğru sonuçların çıkmasını, en azından boşuna yaşamamış veya kürek çekmemiş olmak adına isterler. Böyle bir planlamayı, doktorayı biƟrdiğim sene ben de yapƨm. Aslında tam olarak yapƨğım bile söylenemez. Çünkü aldığım eğiƟmin mahiyeƟ, birikƟrdiğim kültürün düzeyi, sahip olduğum araçlarla yeteneklerin ölçüsü ve bu arada, biraz da karakterimden ayrılmaz olan ahlakçı tutum, bana çalışma doğrultumu ve tarzımı adeta empoze eƫ. Diyeceğim o ki bu topraklara beslediğim muhabbet, hayaƨmı önemli ölçüde ve poziƟf yönde değişƟren felsefeye duyduğum borçluluk ve bu ülkede hayaƨn felsefenin ve felsefi kültürün yaygınlaşmasıyla daha güzel, barışçıl ve zengin hâle geleceğine olan naif inancım, beni dar bir alanda üst düzey bir uzmanlık tesis etmektense, Türkiye’deki felsefe eğiƟmiyle araşƨrmalarına biraz daha geniş bir alanda ve nispeten daha mütevazı veya daha az iddialı eserler üzerinden katkı yapmaya sevk etti. Daha önce kaleme almış olduğum Felsefe Sözlüğü’nün, editörlüğünü yapmakta olduğum Felsefe Ansiklopedisi’nin, yazdığım referans kitaplarının hep bu çerçeve içinde anlaşılmaları gerekir. Felsefe tarihiyle ilgili çalışmalarımın da aynı bağlam içinde değerlendirilmeleri gerekƟğini düşünüyorum. Gerçekten de bu alandaki çalışmalarımı, ilk dört cildini veya yaklaşık olarak yarısını daha önce yayınlamış olduğum sekiz ciltlik bir Felsefe Tarihi projesi içerisinde tamamlamayı tasarlıyordum. Söz konusu sekiz cildin tamamlanmasının ardından, yaklaşık üç yıl kadar sonra da İlkçağdan günümüze kadar uzanan bütün ciltleri tek bir kitapta özetleyen, tek ciltlik müstakil bir felsefe tarihi çıkartmayı düşünmüştüm. Yani, 2008’in başında genişleƟlmiş ikinci baskısını çıkardığım Aydınlanma Felsefesi Tarihi’nden sonra, sırada On Dokuzuncu Yüzyıl Felsefesi Tarihi ile en az iki ciltlik bir Yirminci Yüzyıl Felsefesi Tarihi vardı. Ama program değişƟ ve tek ciltlik felsefe tarihini çıkarmayı öne almak ihtiyacı hissettim. Bunun iki temel nedeni var. Birincisi, hayaƨmda ilk kez, yerel olmayan veya büyük ölçüde sıķrdan kendi başıma inşa etmek zorunda olmadığım bir yayıneviyle, üstelik felsefe alanındaki ağırlığını daha da arƨrma yoluna giden köklü bir yayıneviyle çalışma imkânı buluyorum. Uzun soluklu olmasını dilediğimiz bu serüvene, biraz daha güçlü ve aranması muhtemel bir kitapla başlamayı amaçladım.


İkinci neden ise akademik hayaƨma, uzun yıllardan beri çalışƨğım felsefe bölümü veya Fen-Edebiyat Fakültesi dışında bir yerde devam etme kararı almamla ilgili. Arƨk öğretmen yeƟşƟren bir kurumda, EğiƟm Fakültesi’nde çalışıyorum, eğiƟme daha çok felsefe kaƨlmasıyla ilgiliyim. Bu yeni durumun, sorumluluklarımı daha da arƨrdığı kanaaƟndeyim. Bu bilinci dışa vurabilmek, Türkiye’deki felsefe ve bu arada eğiƟm felsefesi araşƨrmalarına daha fazla ve daha nitelikli katkılar yapma amacı güƩüğümü ifade edebilmek için yeni serüvenime, eksikliğinin hissedildiğini düşündüğüm önemli bir kitapla başlamak istedim.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir