Doğu Perinçek – Kemalist Cumhuriyet

Son olaylar Türkiye’de siyasal mücadelenin sertleşmekte olduğunu ortaya koydu. 7 Ocak’ta İzmir’de Kemal Paşa’nın hedef olduğu suikastın yankıları sürüyor. Ancak resmi bir yalanlamanın gerektiğini de unutmayalım. Kemalizm karşıtı Babıâli gazetecilerinin Aralık ayında İstiklal Mahkemelerince ağır cezalara çarptırıldıkları bilinmektedir. Arkadaşımız G. Astakhov gelişen olaylar üzerine bizi aydınlatıyor. Redaksiyon Kurulu Cumhuriyet’in ilanından iki gün sonra, 1 Aralık’ta İstanbul gazetesi Vatan’da eski Meclis Başkanı Rauf Bey büyük bir sakınganlıkla devletin cumhuriyet biçimine karşı olduğunu dile getiriyor; Cumhuriyet’in ilanının bir “sürpriz” ve “aceleci bir eylem” olduğunu duyuruyor; “hiçbir eyleminden sorumlu tutulmayan insanların” varlığından da söz ediyor; “Türk toplumunda var olan kaygıyı” bildiriyor ve ilgilileri kamuoyuna kulak vermeye, gereken biçimde bilgilendirmeye çağırıyordu. Ankara (Meclisi) –şimdi genç Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu olarak adlandırılmakta–, bütün geleneklerine karşın 22 Aralık oturumundaki tüm konuşmaları komuoyuna duyurmak amacıyla yayımlamaya karar veriyordu. Bu oturumda konuşan değişik konuşmacılar, Rauf Bey’e, anti-Cumhuriyetçi ve gerici Halife’ye beslenen sempati duygularını onaylamadıklarını güçlü ve sert konuşmalarla dile getirmişlerdi. Halk Partisi’nin sözde ayrımcı tasarıları açıklanmıştı. Eski Başbakana* İstanbul’daki gerici çevrelerce beslenen umutlardan söz ediliyordu. Bu görüşmelerden açıkça şu izlenim çıkıyordu: Büyük Millet Meclisi’ndeki konuşmacılar siyasal karşıtlarına ateş ederek, gerçekte henüz seslerini kendisine karşı yükseltmedikleri Halife’yi hedef alıyorlardı. Bu da yetmiyormuş gibi, Rauf Bey İngiliz yanlısı olarak suçlanıyordu. Düşmanları arasında eski İstiklal Mahkemesi Başkanı İhsan Bey, * İsmet Paşa, Yunus Nadi (Türk Marat), ** köktenci-milliyetçi büyük yayın organı Yeni Gün Genel Yayın Yönetmeni tanınmış siyaset yazarı Ahmet Ağaoğlu ve ünlü yazar Hamdullah Suphi dikkatleri çekiyordu. Hamdullah Suphi özellikle şöyle söylüyordu: “Bir devrim hafif bir yağış değildir, aksine kasıp kavuran bir fırtınadır.


İkirciklilere ve yarı ılımlılara yer yoktur! Herkesi hoşnut etme diye bir şey de olamaz! Biz kendimizi denedik ve yalnızca karışıklık yarattık. Aramızda, yeni rejimin düşmanları var. Halife, İstanbul’da varlığını sürdürüyor. Sarayın nezaket kuralları uygulanıyor. İnsanlar sultanlığın yeniden kurulmasını istiyorlar. Kendimizi savunalım.” İsmet Paşa, iç savaşta halifenin ordudaki rolünden ve eski halifelerin anti-ulusal hatalarından söz ediyor. Recep Bey, dış politikayla ilgili sorunu açıklıkla dile getirdi: “Musul sorunu kesin bir çözüme bağlanmadı. İşgalciler hâlâ ellerini Sivas’a ve Erzurum’a uzatabilirler. (Bay Asquith’in Ortadoğu’da İngilizlerin sahip olduğu doğal sınırlar konusundaki bildirgesine üstü kapalı gönderme.) Borçlar Kanunu da çözüme bağlanmadı. Ünlü İngiliz ajan Rayan, İstanbul’a az önce geldi. İtalya bize karşı entrika içinde.”

.

.

PDF Kitap İndir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir