Osmanlı İmparatorluğu, Roma ile birlikte dünya tarihinde görülen en büyük devlet olma rekorunu elinde tutmaktadır. Osmanlılar, İslâmî değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmışlar, bu değerlerle örtüşen milli törelerini de korumasını bilmişlerdir. Genlerinde var olan ve inançları ile pekişen adalet ve insanlık duygusu ile hakimiyet alanlarına giren her yerde adaletin sağlanmasını birinci görev bilmişler; bu ideal ile “cihana nizam verme” ülküsünün takipçisi olmuşlardır. Osmanlı Devleti, yetiştirdiği büyük ve dahî padişahlar, devlet bilim ve sanat adamları sayesinde, Türk tarihinin, İslam tarihinin; hatta insanlık tarihinin en görkemli halkasını oluşturmuş, birçok açıdan insanlığın yüz akı olmuştur. Osmanlı, inanç, kültür ve uygarlıkların beşiğinde; dünya coğrafyasının en stratejik bölgesinde doğmuş, büyümüş ve gelişmiştir. Yaşadığı çağda, kendi egemenlik alanındaki ulusların, her türlü inanç ve yaşayışlarının koruyucusu olmuştur. 624 senelik hayatında adalet ve hoşgörünün temsilcisi olarak tarihteki şerefli yerini almıştır. Kişiler yaşadıkça bilgi, beceri ve görgüleri artar, tecrübe sahibi olurlar. Milletler de böyledir. Tarih genel anlamda insanlığın zaman içindeki serüvenini anlatır. Bu nedenle, sadece aydınlar için değil; kültür dağarcığını zenginleştirmek isteyen herkes, özellikle her iyi yurttaş, bağlı bulunduğu devletinin, içinde yaşadığı toplumun geçmişteki hayat hikâyesini öğrenmeli ,bunun için de tarih okumalıdır. Milli şuur kişilerin kendi devlet ve milletinin geçmiş yıllardaki savaş ve barışlarını, inişli–çıkışlı yıllarını, teknik ve iktisadi alanlardaki ilerleme ve gerilemelerini; kültür, sanat, mimari ve edebiyattaki başarılı ve kalıcı eserler veren şahsiyetlerini, hüküm sahibi olanlarının yeteneklerini, zaferleri ve yenilgilerini, örgüt yapısını, ekonomik düzenini, inanç sistemini öğrenmekle oluşur. Bundan dolayıdır ki tarih okumak, özellikle kendi tarihini okumak ve öğrenmek her vatandaş için bir hak olmaktan çok bir görevdir. Bir milletin fertleri, kendi tarihlerini kendi kaynaklarından okuyarak tarih bilgilerini doğru temellendirmelidirler ki diğer tarihçilerin yazdıklarını okurken karşılaştırma yaparak sentez yapabilsinler. Çeşitli dillerde yazılmış Osmanlı tarihlerinin en büyük ve en itibarlısı, Avusturyalı tarihçi Baron Joseph Von Hammer Purgstall’in yazdığı ve “Geschichte des Osmanischen Reiches” adıyla Almanca kaleme aldığı eseridir. Hammer, bu eserini 10 cilt olarak yazmış ve 1827 – 1832 yılları arasında beş yılda tamamlamıştır. Hammer, eserini hazırlarken çektiği zorlukları şöyle anlatır: “Özellikle, şimdi Osmanlı tarihlerinin kaynaklarını tedârik etmek kolay değilse de imkân dâiresine girmiştir. Bu güne kadar şu kaynakların azlığı ve dağınıklığı, daha ziyade onlardan alıntılardaki zorluk Avrupa tarihçilerine büyük sıkıntı doğurmuştu; bu o kadar doğrudur ki, ünlü İngiliz müsteşriki Vilyam Cons bile Osmanlı tarihinden bahseden Türkçe, Arapça, Farsça iki yüz eserden ancak on ikisini görebilmiştir; İstanbul umûmî kütüphanelerinde dahî tarihî eserlerin pek küçük bir kısmı mevcut olduğu bilinince, o zorluğun sebebi anlaşılır. Tasavvur ettiğim kitaba (Osmanlı Tarihi) gerekli malzemeleri toplamak için otuz sene sarf etmek lazım geldi. Yorgunluk ve meşakkatlerle dolu otuz sene ki bu müddette Osmanlı târihinin en meçhul kaynaklarını bulmak, satın almak ve alınması imkansız olan hallerde hiç olmazsa, onlardan istifade etmek için hiçbir fedâkârlıktan kaçınmadım. İstanbul’da birinci ve ikinci ikametim ve Şark’da seyahatim esnasında kütüphaneleri ve kitap müzayedelerini hiç durmamacasına ziyaret ettim. Ondan sonra, İstanbul, Bağdat, Haleb, Kahire ile yazışmalarımla en kıymetli eserleri aradım, buldum. Lakin araştırmalarım bununla sınırlı kalmamıştır; Almanya’da Viyana, Berlin, Dresden; İngiltere’de Kambriç, Oksford; Paris’te Kral kütüphanesi, Napoli’de Burboniko müzesi; Roma’da Vatikan; Barberini Marya–Suprâ–Minerva; Bolonya’da o kadar zengin olan Marsigli kütüphanelerini ziyaret ettim. Maaşımdan başka bir kaynak ve gelirim olmadığı, hiçbir Avrupa akademisinin, Asya cemiyetinin, servet sahiplerinden ve büyüklerden hiçbir kimsenin yardımları görülmediği halde, otuz senelik gayret ve araştırmalardan sonra, Osmanlı tarihi için Avrupa ve Asya kütüphanelerinin hiçbirinde bulunamayacak aslî maddeleri tedârik etmeye muvaffak oldum.” “Osmanlı Tarihi” isimli bu değerli eserin yazarı Hammer; Alman asıllıdır, şarkiyatçıdır, dolayısı ile kendisi taraftır. Buna rağmen olabildiği kadar objektiftir, aslında kendisinden bu kadardan fazlasını beklemeye pek hakkımız da yoktur. Bu eser, 1835–1842 yıllarında 18 cilt olarak Fransızca’ya, bizzat müellifinin gözetimi altında çevrilmiştir. Dilimize; “Devlet–i Osmaniye Tarihi” adıyla, geniş kültürü, Arapça ve Fransızca’ya vukufu ile bilinen, Mekteb-i Sultanî’de Türk Edebiyatı okutmuş, Maliye Mektupçuluğu ve Maliye Bakanlığı da yapmış olan Mehmed Ata Bey (1856-1919), Fransızca’dan çevirmiştir. Bu tercüme, eski harflerle birkaç matbaada basılmıştır. Osmanlı tarihi için önemli bir çalışma olan bu eser, bugüne kadar yapılan çalışmalardan da yararlanılarak ve üslubu bozmayacak titiz bir sadeleştirme ameliyesiyle Vatan okurlarının istifadesine sunulmuştur. Gazetelerimizin bu tür değerli ve kalıcı kültürel ürünlerle, okurlarının bilgi dünyasına katkı sunmaları önemlidir. Bu anlamda, Vatan gazetesini kutluyor, bu tür çalışma ve kampanyaların devam etmesini diliyoruz. İz bırakacak bir çalışma yaptıysak ne mutlu…..
Joseph von Hammer – Osmanlı İmparatorluğu (2 Cilt)
PDF Kitap İndir |